GÜNDEM - 13 Şubat 2019 Çarşamba 10:44

Profesyonel koçluğun bilinmeyenleri

A
A
A
Profesyonel koçluğun bilinmeyenleri

Sola Unitas Akademi’den Aslı Aydemir Aytaç, son yıllarda daha fazla önem kazanan koçluk ile ilgili bilgi verdi.

Sola Unitas Akademi’den Aslı Aydemir Aytaç, son yıllarda daha fazla önem kazanan koçluk ile ilgili bilgi verdi. Profesyonel koçluğun karşıdaki kişiyi anlamak ve güvenmek olduğuna dikkat çeken Aslı Aydemir Aytaç, "Koçluk son yıllarda yükselen bir alan olsa da hala bu konuda bir kafa karışıklığı var. Birçok kişi koçluğun ne olduğunu tam anlamıyla bilemiyor. Koçluk, kişisel ve mesleki potansiyeli maksimize eden, müşteriyi daha fazla düşünmeye teşvik ederek üretici süreçler içine girmesi için ilham veren, müşteri ile koçun işbirliği içinde olduğu bir ilişki olarak tanımlanabilir. Koçluk, liderlik becerilerini geliştiriyor ve kişilerin potansiyellerini ortaya çıkarmaya katkı sağlıyor. Bunun yanı sıra iş ve özel yaşamlarındaki durumlarını geliştirmelerine de önemli ölçüde yardımcı oluyor" dedi. 

Koçluk desteğine ihtiyaç duyan bireylerin; özgür, akıllı, potansiyeli yüksek, gitmek ve ilerlemek istediği yönü bilen ve yöntemi seçebilecek kişiler olduğunu kaydeden Aytaç, "İhtiyacı olan hiçbir şey için dışarıdan bir ittirmeye gereksinim duymayan ve her şeye sahip olan bireyler aslında. Kendileri henüz böyle düşünmese de ben onları öyle görüyorum. Bu işin köklü hikâyesi de aslında böyle başlıyor. Bu profesyonel ilişkide, benim hayat duruşumun, hayata bakışımın, hoşlandıklarımın, hoşlanmadıklarımın, kişisel özelliklerimin, fikirlerimin, düşüncelerimin, görüşlerimin, inandıklarımın hiçbir geçerliliği yok. Çünkü bu ilişki, yalnızca bir gözlenen bir de gözlemleyen içeriyor. Ben gözlemleyenim. Olağanüstü olma sebebi, gözlemleyenin sadece gözlemi sayesinde gözleneni dönüştürmesinden kaynaklanıyor" şeklinde konuştu.

"Duygular, değişimler ve geçişler salt kelimelerden daha anlamlı"
"Profesyonel koçluk kapsamında karşıdaki kişiyi merak etmek, anlattıklarını ilgiyle dinlemek önemli" diyen Aslı Aydemir Aytaç, "Duyduklarımın arkasındakiler çoğu zaman salt kelimelerden daha anlamlı ve önemli. Ses tonundaki düşüş, konuşma ritmindeki melodik hava, vurgularda ortaya çıkan öfke, tekrarlanan kelimelerin her biri ayrı bir anlam ifade ediyor. Cümlenin hangi kısmında enerjinin yükseldiği ya da düştüğü, belirli duraksamalar; anlık tereddütler; birdenbire kendini gösteren coşku; titreyen ses. Duygular, değişimler, geçişler profesyonel koçluk kapsamında kişiyi daha iyi tanımada çok önemli" ifadelerini kullandı.

Koçluk, iki kişilik bir yolculuk
Karşıdaki kişiyi merak etmek ve ona güçlü sorular sormanın koçluk desteği sürecini ileriye taşımada önem kazandığını söyleyen Aslı Aydemir Aytaç, "Doğru zamanda, doğru ifadeyle sorulan her sorunun karşıdaki bireyi yakaladığını ve zihninin içine girdiğini fark ediyorum. Bireyin “Bunu daha önce hiç düşünmemiştim” dediğini gözlemliyorum. Birini dikkatle dinlediğimde ve içtenlikle merak ettiğimde merkezime kendimi ya da benimle ilgili herhangi bir şeyi koymuyorum. Merkeze karşımdaki kişiyi koyduğumda doğal olarak içimden dışarı akan sorular güçlü oluyor. Karşıdaki kişiye ait bir şeyi 'biz' şeklinde ifade etmek süreci daha iyi bir şekilde ileri taşıyor. Koçluk, iki kişilik bir yolculuk. Varılan noktadan ziyade süreci, yaşananları ve o esnada keşfedilenler ve onların üzerimizdeki etkileri çok önemli. Bunların toplamı da bir sonraki adımı belirliyor ve yaşam, doyum, haz, mutluluk ile ilerliyor. Bundan dolayı profesyonel koçluk, başka herhangi bir meslekte ya da gündelik yaşam ilişkisinde bulunamayan, bulunamayacak bir iletişim modeli olarak her geçen gün biraz daha fazla önem kazanıyor. Koçluk, doğduğu günden beri dünyada büyük bir hızla büyüyor. Koçluk seansları ve koçluk eğitimleri kanalıyla koçluk ile tanışmış olan insanlar, bir daha asla eskiye dönemeyecekleri şekilde başkalaşıyor ve etraflarını başkalaştırıyorlar. Bu modeli bilen herkes, dünya üzerindeki herkesin son derece değerli, eşsiz ve sınırsız potansiyele sahip olduğunu biliyor ve bunu karşısındakinin de bilmesini sağlıyor” ifadelerini kullandı.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ordu Sudan bedava elektrik: Fatura 3’te bir düştü Ordu’da yaşayan, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Meslek Yüksekokulu Elektrik Bölümü’nden mezun emekli imam Ahmet Ergin, dere kenarına hurda malzemeleri de kullanarak kurduğu sistem ile evinin elektrik ihtiyacının büyük bir kısmını bedava karşılıyor. Altınordu ilçesi Kayabaşı Mahallesi’nde ikamet eden 72 yaşındaki emekli imam Ahmet Ergin, 2002 yılında emekli olduktan sonra hobi olarak başladığı elektronik işler ile uğraşısını ilerletti. KTÜ Meslek Yüksekokulu Elektrik Bölümü’nden mezun olan Ergin, elektrik faturalarını düşürmek hedefiyle evinin yaklaşık 150 metre uzağında bulunan dereye bir sistem kurmak için çalışmalara başladı. Sistemi 10 yıldır sorunsuz kullanıyor, faturalar 3’te bir düştü Yaptığı araştırmaların yanı sıra, elektrik mühendislerden de bilgiler alan Ergin, az bir suyu olan derenin kenarına yaklaşık 10 yıl önce elektrik üreten sistemi kurdu. Aralarında, hurdalıktan aldığı ve kullanılmış olan malzemeleri birleştiren Ergin, kurduğu sistem ile elektrik faturalarını 3’te bir oranına kadar düşürdü. “İnsanlar bana olmaz dedi ama elektrik üretimini başardım” Ergin, emekli olduktan sonra evinin yakındaki dereyi kullanarak, elektrik üretimi yapmaya karar verdiğini söyledi. Bu konuda mühendislere de danıştığını ancak olumlu yanıtlar alamadığını ifade eden Ergin, ‘olmaz’ diyenlere rağmen çabalamayı bırakmadığını belirtti. Ergin, “Gördüm ki 500 devirde 2 kw elektrik üretiliyormuş, Alternatör aldım ve bunu çarklara bağladım, bu sayede 750-800 watt elektrik ürettim. Bununla kullanabildiğim kadar 10-15 tane lamba bağladım ve kullanıyorum” diye konuştu. “800 watta kadar olan eşyaları çalıştırıyor” “Tesisatta suyum 50’lik boruyu dolduruyor, 200 metreden geliyor ve 37 metre yükseklikten basıyor. Daha yüksek olsa bir bu kadar da elektrik üreteceğime inanıyorum” diyen Ergin, “Bu haliyle yaklaşık 800 watt üretiyorum. Bu şekilde 800 watt üzerinde olan eşyaları, örneğin elektrik şofbeni çalıştırmaz ancak buzdolabı, soğutucu, televizyon ve lambaları çalıştırıyor” ifadelerine yer verdi. Parçaların hepsi hurdadan, elektrik faturası 3’te 1 oranda düştü Ergin, yaklaşık 10 yıldır elektrik faturalarının 3’te 1 oranda düştüğünü belirterek, “Sabaha kadar da her yer yanıyor. Ben bu kadar az bile olsa dere yakınında suyu olan herkese bu sistemi tavsiye ederim. İnsanlar devletimiz üretecek diye beklemesinler. Kanuni yönden ise 500 wattan aşağısı serbest, insanlara da bu konuda yardımcı olmak isterim. Kimi zaman gelenler oldu, kurmak için bilgi aldılar. Dere ile benim evin arası 150 metre, çoğu parçayı da hurda ve kullanılmış olarak temin ettim. Yani orada kullanılmamış parça yoktur” şeklinde konuştu.
Samsun 5 bin yıl önce ameliyat edilen kafatası ilgi çekiyor Samsun’da 5 bin yıl öncesine ait kafatasındaki ameliyat izleri vatandaşların ilgisini çekiyor. 1981 yılında Samsun’un Bafra ilçesi İkiztepe Höyüğü arkeolojik kazılarında bulunan 5 bin yıllık kafatası, baş delgisi tekniğinin ilk Tunç Çağı’nda kullanıldığını belgelemişti. Samsun Müzesi’nde sergilenen kafatası, vatandaşlar tarafından da ilgiyle incelenirken, aynı bölümde trepanasyon (Baş delgi) tekniğiyle kafatası ameliyatı yapılmış 1900 yıllık kafatası da sergileniyor. Ameliyat edilen kafataslarından 5 bin yıllık olanı ilk Tunç Çağı’na, 1900 yıllık olanının ise antik Amisos Kenti Geç Hellenistik ve Erken Roma İmparatorluk dönemine ait olduğu tespit edildi. Söz konusu kafatasları hakkında müzede bulunan bilgilendirmede, “Trepanasyon, Yunanca delik, delgill, burgu anlamına ‘trypanon’ kelimesinden türemiştir. Antropologların ‘kafatası delgi operasyonu’ olarak adlandırdıkları bu işlemi, belirli bir bölgede, kafa derisi cerrahi bir alet ile sıyrıldıktan sonra, belli bir parçanın, bir amaç ve teknik ile çıkarılıp alınması şeklinde tanımlayabiliriz. Bu ameliyatlarda kafatasından bir kemik parçası çıkarılmakta ve beyin doğrudan dış çevreyle karşı karşıya kalmaktadır. Geleneksel topluluklarda uygulamalar ile arkeolojik verilerden hareketle, trepanasyonların kafa yaralanmaları, kafada yer aldığı düşünülen kötü ruhun çıkarılması, büyü veya iyileştirme gibi birçok amaçla yapıldığı kabul edilmektedir. Bu tür ameliyatların törensel arka planı da olmalıdır. Dolayısıyla ameliyatların gerçek amacını belirlemek her zaman kolay değildir. Anadolu’da bugüne dek yaklaşık 50 adet trepanasyon örneği tespit edilmiştir” ifadeleri yer alıyor. Beyin tümörü, cerrahi müdahale ile tedavi edilmeye çalışılmış 5 bin ve 1900 yıllık beyin ameliyatı ile ilgili yapılan bilgilendirmede ise “İkiztepe Erken Tunç Çağı’na ait önemli buluntu gruplarından biri, trepanasyonlardır. İkiztepe iskeletlerinin bazı kafataslarında, ameliyatlarla bilinçli açılmış farklı biçimlerde boşluklar görülmüştür. Bu nedenle İkiztepe, Anadolu’nun yaygın ve gelişmiş en eski trepanasyon merkezi olarak değerlendirilmektedir. İkiztepe’de kafataslarında trepanasyon izleri tespit edilen bir adeti genç erişkin kadın, diğerleri ise erkeklere ait olan beş adet erişkin iskelet bulunmuştur. Biri hariç diğer trepanasyonların İkiztepe’de Erken Tunç Çağı’nda yaşanan savaş nedeniyle meydana gelen; birçok kişinin ölümüyle sonuçlanan kafataslarında kesici, delici ve küt uçlu silâh yaralanmalarından kaynaklandığı söylenebilir. Yaşlı bir erkeğe ait tek örnekte ise iskeletteki tümoral oluşumla birlikte görülmesi, İkiztepelilerin travmalar dışında bazı sağlık sorunlarını da cerrahî müdahalelerle tedavi etmeye çalıştıklarına işaret eder” ifadelerine yer verildi.
Adana Karnaval coşkusu konserlerle devam etti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamına alınan Adana Portakal Çiçeği Karnavalı’nın altıncı akşamında Merkez Park’ta Ferhat Göçer, Atatürk Parkı’nda ise Gece Yolcuları sahne aldı. “TÜRKİYE’NİN HİÇBİR YERİNDE YOK BÖYLE GÜZELLİK” Ferhat Göçer, Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin altıncı gecesinde Adana’nın en büyük alanına sahip Adana Merkez Park’taydı. Konser öncesinde başlayan DJ performansı ve görsel şölenin ardından, Göçer’in sahneye çıkmasıyla büyük bir coşku seli yaşandı. Ferhat Göçer hayranlarıyla birlikte şarkılarını hep bir ağızdan seslendirdi. Gördüğü ilgiden çok memnun olan Göçer, “Muhteşemsin Adana, Türkiye’nin hiçbir yerinde yok böyle güzellik” dedi. Sahne sonrası verdiği mini söyleşide, Türkiye Kültür Yolu Festivali’nin sadece eğlendirme ve konser mantığının ötesinde, gerçek anlamda kültür, sanat festivali kavramının içini dolduran bir festival olduğunu söyledi. “Tiyatrolar, sergiler, söyleşiler ve konserlerle birlikte tam olması gerektiği gibi bir festival” diye ekledi. REFİK ANADOL “MERCAN RÜYALARI” ADANA’DA Türkiye Kültür Yolu Festivali kapsamında Adana’da sergilenen dünyaca ünlü sanatçı Refik Anadol’un sergisi Kuruköprü Anıt Müze’de ziyaretçilerin en uğrak noktası oldu. Refik Anadol’un "Makine Halüsinasyonları: Mercan Rüyaları" adlı eseri, iklim değişikliğinin aciliyetini vurgulayan bir yapay gerçeklik simülasyonu. Sanatçı, Dünya Ekonomik Forumu’nda 2023 yılında sergilenen bu Veri Heykeli’ni, okyanus ekosistemlerinin ve mercan resiflerinin tehlikeli durumundan ilham alarak ortaya çıkardı. Anadol, eseri oluşturmak için yaklaşık 100 milyon mercan görüntüsünden oluşan kapsamlı bir veri kümesini kullandı. UZAYA GÖNDERİLEN İLK ATATÜRK FOTOĞRAFI Adana Müze Kompleksi Arkeoloji Müzesi Geçici Sergi Salonu’nda 21 Nisan’a kadar ziyaret edilebilecek NFT, festivalin çağdaş sanat bakış açısının bir yansıması olarak sanatseverlerle buluşuyor. NFT, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında 38 bin metre yüksekliğe gönderilen "Gökyüzüne Bakan Atatürk" fotoğrafı ve bitki tohumlarını içeriyor. HOLOFLUX GÖRENLERİ BÜYÜLEDİ Türkiye Kültür Yolu Festivali Adana Portakal Çiçeği Karnavalı kapsamında sergilenen, Türk mimar ve sanatçı Güvenç Özel‘in Holoflux eseri, hem konser hem de park alanındaki etkinlik ziyaretçilerinin fotoğraf çekim alanı haline geldi.