SAĞLIK - 16 Aralık 2019 Pazartesi 11:25

Reflü şikayetlerini azaltacak 10 öneri

A
A
A
Reflü şikayetlerini azaltacak 10 öneri

Uzun süre devam eden reflüde, barret özofagus denilen yemek borusu ile midenin birleştiği noktada ortaya çıkan mukozal değişiklikler oluşmaya başlayabileceğini söyleyen Gastroenteroloji Uz. Dr. Gökhan Aksakal, "Bu oluşumlar da ileride bir kanser türüne zemin hazırlayabilir. Şikayetleri azaltmak için yemek saatlerinin ve beslenme düzeninin değiştirilmesi ilk sırada gelir" dedi.

Uz. Dr. Gökhan Aksakal, reflünün midede yanma ve ekşime problemleri ile kendini gösteren bir sorun olsa da öksürük ve ses kısıklığına da yol açabileceğini belirttii. Uzun süren ve tedavi edilmeyen reflü hastalığının yemek borusunda kanser oluşmasına zemin hazırlayabildiğini ifade eden Aksakal, reflü şikayetlerinin dikkate alınması ve zaman geçmeden bir uzmana başvurulması gerektiği mesajını verdi. büyük önem taşıyor. Reflü tedavisi için önerilerde bulunan Aksakal, "Yemek yeme alışkanlıkları ve bazı yiyeceklerin sık tüketimine bağlı olarak mide asidi ve mide içerikleri yemek borusuna geri kaçabilir. Hatta gıdalar boğaza kadar bile gelebilir. Bu durum reflü olarak adlandırılmaktadır. Reflüde göğsün ön kısmında ve bazen boğazda yanma da hissedilir. Bu durum zaman zaman kalp spazmı ile karıştırılabilir, hasta kalp krizi geçirdiğini bile düşünebilir. Reflü şikayetleri arasında; kuru öksürük, diş hastalıkları, ses kısıklığı, boğaz ağrısı ve orta kulak iltihabı da görülebilmektedir. Ayrıca mide fıtığı, yukarı yemek kaçışını kolaylaştırdığı için kilolu ve yaşlı hastalarda reflüye daha sık rastlanır" ifadelerini kullandı.

"REFLÜYE KANSIZLIK VE KİLO KAYBI DA EŞLİK EDİYORSA DİKKAT"

Aksakal, hastada göğüste ağrı ve yanma hissi, yutma güçlüğü, lokmaların zor geçmesi gibi şikayetler varsa, lokmaları yutarken takılma hissi oluyorsa, kilo kaybı ve erken doyma gibi bir takım belirtiler söz konusuysa bir gastroenteroloji uzmanına başvurulması gerektiğini söyledi. Bu durumlarda bir takım ön tetkikler ve sonrasında endoskopi yapıldığını aktaran Aksakal, "Hasta öyküsünde midede ekşime, yanma, yediklerin boğaza doğru gelmesi belirtileri var ise reflü tanısı için yeterlidir. Ancak eşlik eden kansızlık, kilo kaybı ve ailede kanser hikayesi gibi bir takım alarm semptomlar da görülüyorsa endoskopi değerlendirmesi gerekli olur. Ayrıca öksürme ve ses kısıklığı şikayeti olan hastalar için yemek borusunun hem alt hem de üst tarafına yerleştirilen bir takım çiplerle asidin ne kadar yukarıya geldiği ve etki ettiği süre ve ne kadar şiddetli olduğu gözlemlenmelidir" dedi.

"TEDAVİ EDİLMEDİĞİ TAKDİRDE KANSER GELİŞME RİSKİ OLABİLİR"

Reflünün oluşmasında birçok faktörün rol oynadığını belirten Aksakal, "Günümüzde artan psikolojik faktörler bir çok mide şikayetine neden olabilmektedir. Stres nedeni ile mide asit düzeyi artar bu da reflü şikayetleri artırabilir. Reflü çok kilolu insanlarda daha fazla görülmektedir. Uzun süre devam eden reflüde, barret özofagus denilen yemek borusu ile midenin birleştiği noktada ortaya çıkan mukozal değişiklikler oluşmaya başlayabilir. Bu oluşumlar da ileride bir kanser türüne zemin hazırlayabilir. Endoskopi yapıldıktan sonra hastalığın boyutu, tedavisi ve ileride gelişebilecek kötü oluşumlar öngörülebilir. Ayrıca reflü sadece mide asidi kökenli değil safra reflüsü de olabilir" şeklinde konuştu.

"BELİ SIKAN GİYECEKLER GİYİLMEMELİ"

Reflü şikayetlerini azaltmak için dikkat edilmesi gereken noktalara değinen Aksakal, "Yaşam koşulları ile ilgili değişikler yapılmalıdır. Yemek saatlerinin ve beslenme düzeninin değiştirilmesi ilk sırada gelir. Hastanın kilo fazlalığı varsa mutlaka kilo vermesi gerekir. Çünkü şişmanlık bir takım mekanizmalarla reflüye zemin hazırlar ve reflü şikayetleri artır. Mide çok fazla doldurulmamalı, az porsiyonlar tüketilmelidir. Uzun süren açlıklardan sonra büyük porsiyonlar tüketilmemelidir. Kızartma, çikolata, yağlı yiyecekler gibi mideden geç boşalan, mideden boşalmasını güçleştiren yemekler tercih edilmemelidir. Baharatlı gıdalar tüketirken dikkat edilmeli, mideye iyi gelmediği hissedilen gıdalar tüketilmemelidir. Özellikle akşam yatar pozisyona geçmeden önce midenin dolu olmaması gerekir. Yatmadan en az 3-4 saat önce sıvı ve katı gıda tüketilmemesi önemlidir. Mide dolu olduğunda, mide içeriğin yemek borusuna kaçması daha kolay olmaktadır. Bu aynı zamanda uyku apnesine neden olabilmektedir. Uyku apnelerinin altında başka nedenler de olsa reflü uyku düzenini bozar. Reflü şikayetlerinde yastığı yükseltmek yerini yatağın başını 30- 45 santim yükseltmek daha uygundur. Yemek sonrası karın basıncını arttıran hareketler yapılmamalıdır. Eğilme ve doğrulmaya neden olacak fiziksel hareketler için bir müddet beklenilmelidir. Beli sıkan giyecekler giyilmemelidir. Tedaviye yanıt vermeyen hastalara cerrahi uygulanabilir. Reflü tedavisi her hastaya göre değişir. Uzun süre ilaç tedavisi alan hastaların en azından senede iki defa doktora gitmesi gerekir. Doktorun belirlediği zamanlarda bazı hastalarda birkaç senede bir endoskopinin tekrarlanması gerekebilir. Genellikle beslenme alışkanlığı, kilo, günlük yaşamda gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra ve ilaç tedavisiyle şikayetler geçmektedir. Fakat bazı hastalarda ilaçlar yeterli olmayabilir ya da çok uzun süre ilaç kullanılması gerekebilir. Bu grup hastalara reflü cerrahisi yapılır" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi, Bolu’da düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu kongrede Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.
İstanbul Öğrencisini zorbalık yaptığı gerekçesiyle uyaran öğretmene veliden şiddet: O anlar kamerada Sarıyer’de bir okulda iddiaya göre, yaşıtlarına zorbalık yaptığı gerekçesiyle öğrencisini uyaran öğretmen, öğrencinin babası tarafından okulda şiddete uğradı. Şiddet uygulayan veli polis ekipleri tarafından gözaltına alınırken, şahsın öğretmene yumruk attığı anlar güvenlik kamerası tarafından kaydedildi. Olay, Sarıyer Prof. Ali Kemal Yiğitoğlu Ortaokulu’nda meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, okulda görev alan öğretmen Necla Ö. akran zorbalığı yapan bir öğrencisini uyardı. Uyarı üzerine öğrencinin "Bana nasıl davranacağınızı öğreneceksiniz" diyerek öğretmeni tehdit ettiği öğretmenin ise, "Evladım ben senin öğretmeninim. Bu nasıl bir üslup?" diyerek uyardığı ileri sürüldü. Öğretmen Necla Ö., daha sonra öğrencinin babası Ali Ç.’yi okula çağırdı. Daha önce de okul öğretmenleri ve yöneticileri ile de tartışarak sorun çıkardığı ileri sürülen Ali Ç., okul koridorunda gördüğü öğretmen Nazlı Ö.’yü yumruk atarak yaraladı. Öğretmen aldığı darbe sonucu yaralanarak hastaneye kaldırılırken iş göremezlik raporu verildiği öğrenildi. Polis ekipleri ise konuya ilişkin çalışma başlatırken veli Ali Ç.’yi yakalayarak gözaltına aldı. Öte yandan öğrencinin de benzer nedenlerden dolayı ara dönemde bulunduğu okula nakli yapıldığı ileri sürülürken öğretmenin darp edildiği anlar güvenlik kamerası tarafından saniye saniye kaydedildi.
Bingöl Bingöl’de asayiş şube müdürlüğü nisan ayı faaliyetlerini açıkladı Bingöl’de İl Emniyet Müdürlüğü, asayiş şube ekiplerinin nisan ayı içerisinde yaptığı faaliyetlerini açıkladı. Açıklamada kesinleşmiş hapis cezası bulunan 2 şahsın tutuklandığı belirtildi. Bingöl İl Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, “Son 1 yıl içerisinde silahlı yaralama, silahlı tehdit, oto kurşunlama, yağma, 6136 sayılı kanuna muhalefet, mala zarar verme, genel güvenliği kasten güvenliği tehlikeye sokma olaylarına karışan ayrıca birden fazla kişi tarafından birlikte silahla tehdit, kasten yaralama suçlarından 8 ay 22 gün kesinleşmiş hapis cezası ile ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma suçlarından aranan şüpheli şahıs ruhsatsız tabanca ve tabancaya ait 17 (on yedi) adet fişek ile birlikte yakalanarak adli makamlarca tutuklanmıştır. 9 Nisan 2024 günü ilimiz şehit Mustafa Gündoğdu Mahallesi insaf sokak üzerinde meydana gelen silahla yaralama ve ilimiz Yenimahalle gümüş sokak üzerinde meydana gelen kasten yaralama, tehdit, hakaret, mala zarar verme, 6136 sayılı kanuna muhalefet olaylarının faili olan şüpheli şahıslar yakalanarak adli tahkikata başlanmıştır. Yine hakkında toplam 22 yıl 5 ay kesinleşmiş hapis cezası ve aranma kaydı olan 1 şahıs yakalanmış, adli işlemlerinin akabinde tutuklanarak cezaevine teslim edilmiştir” denildi.