GÜNDEM - 26 Ocak 2021 Salı 11:38

“Rusya’daki protestolar Putin’in kendi çevresinden yönetiliyor”

A
A
A
“Rusya’daki protestolar Putin’in kendi çevresinden yönetiliyor”

23 Ocak’tan itibaren Rusya’nın 100’den fazla bölgesine yayılan protestolar 2021 yılının ilk en büyük çaplı olayları olarak kayıtlara geçti. Olayların aslında hâkimiyet içindeki hesaplaşmalar zemininde cereyan ettiğine vurgu yapan Dr. Bahlul Aliyev “Rusya protestolarının arkasında Putin’in kendi çevresinde Putin’den bezmiş olan bir grup insanın olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

Ağustos’ta uçak yolculuğu sırasında zehirlenen ve Almanya’da tedavi olunan Rusyalı muhalif Alexei Nalvany’ın 17 Ocak’ta ülkesine geri dönmesiyle havalimanında gözaltına alınması ve 18 Ocak’ta 6 yıl öncesine ait davayı bahane ederek tutuklanmasıyla ‘Navalny’a Özgürlük’ sloganlarıyla 100 ayrı bölgede binlerce insan sokaklara çıktı. Polisin eylemi yasadışı ilan etmesiyle protestocular ve kolluk güçleri arasında yaşanan çatışmalarda çok sayıda gözaltılar oldu. Konuyu değerlendiren İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Sosyolog ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Bahlul Aliyev “Rusya siyasetinde daha Sovyetler zamanından ‘insan yoksa sorun da yok’ ilkesi hala çok etkili. Hakimiyete tehdit olarak görülen karizmatik liderler ve etkileyiciler (influencer) faili meçhullere kurban girmekte devam ediyor. Navalny’ın zehirlenmesinden çok önce Cumhurbaşkanlığına en etkili aday olarak görülen muhalif Boris Nemtsov’un öldürülmesi bunun en önemli örneğidir” dedi.

“Navalny’in ‘Novichok’la zehirlenmesi FSB’ye özgü operasyon”

Aleksey Navalny’nın zehirlenmesinin Rus istihbaratına özgü bir operasyon olduğuna dair hiçbir şüphe olmadığını söyleyen Dr. Aliyev, “Bunu kanıtlayacak en büyük delilin, bir ay önce Navalny’ın kendisine karşı bu suikastı planlayan FSB’nin kimyacısı Konstantin Kudryavçev’i özel bir programla numarası görülmeden araması ve kendisini Devlet Güvenlik Konseyi’nin sekreteri olarak sunması ve operasyonun detaylarını sorgulaması olduğunu söyleyebiliriz. Sosyal medyada yayımlanan görüşme, adı geçen kişinin bir dizi itiraflarını içermekteydi. Navalny’ın FSB tarafından takip edildiği uzun zamandır bilinen bir gerçekti ve Vladimir Putin’in kendisi basın toplantısında böyle bir takibin olduğunu ve bunun ‘devletin bütün yabancı ajanlara karşı gerçekleştirdiğini’ itiraf etti. Bunun yanı sıra, ‘Novichok’la zehirleme Sovyetler Birliği zamanından eski KGB’nin kullandığı yöntemlerden biridir. Salisbury’de eski Rus ajanlardan olan Sergei Skripal ve kızı Julia bu zehirle öldürülmüş ve İngiltere resmi olarak Rusya’yı suçlamıştı. Ayrıca aynı basın toplantısında Navalny’ın zehirlenmesi üzerine sorulan soruya Putin’in gülerek ‘öldürmek isteseydik, işi sona kadar götürürdük’ şeklinde pişkin açıklaması, üzerindeki psikolojik baskıya çaresizce direnme görüntüsü veriyordu.”

“Yeni nesil Rus gençliği daha talepkar”

SSCB’nin dağılmasından sonra kaos ortamını görmeyen yeni nesil Rus gençliğinin hakimiyetin eski söylemlerine itibar etmediğini vurgulayan Dr. Aliyev “Artık Rusya’da yeni gençlik ortaya çıkmış durumda. Çoğunluk Avrupa değerlerine uygun hayat yaşamakla kendisini daha çok Avrupalı olarak görüyor. Yeni nesli kaos ortamının hakim olduğu, çetecilerin ve mafyaların yönettiği ‘Vahşi 90’lar’la korkutmak imkansız. Protestocuların kahir çoğunluğunun gençlerden oluşması da bu yüzdendir. Her geçen gün ekonomideki çöküş zaten insanları bıktırmış durumda. Navalny’ın tutuklanmasının ardından ekibi tarafından daha önce hazırlanmış ‘Putin’in Sarayı’ başlıklı filmin yayımlanmasıyla gençler bütün sorunların kökünde yozlaşmış hakimiyetin durduğuna kanaat getirdiler ve bu duruma sokaklara çıkarak itiraz etmeye kalkıştılar. Filmde Putin için yapılan sarayın tüm detaylarının yer alması, sadece bu sarayın inşaatı için yüz milyar ruble para harcanması ve bu paraların tamamen rüşvet bazlı olması iddiaları, ayrıca diğer yolsuzlukların belgeleriyle ortaya konması uzun zamandan beri biriken öfkenin ortaya çıkmasına sebep oldu. Yeni ve daha talepkar Rus gençliği oligarşinin doyumsuz yolsuzluğuna daha fazla tahammül edemiyor” ifadelerini kullandı.

“Putin’in kendi çevresinden destek verenler olabilir”

Navalny’a Putin’in kendi çevresinden destek veren, belgelerle temin eden grupların olabileceğine değinen Dr. Bahlul Aliyev sözlerine aşağıdaki gibi devam etti: “Navalny daha önce de ülkedeki oligarşinin yolsuzluklarıyla ilgili programlar hazırlıyordu. Bu son yayımladığı 2 saatlik programdaysa daha çok dikkat çeken detaylar var. Bizzat FSB tarafından korunan söz konusu sarayın uçuşa kapalı bölgede dronla çekilmesi, çizimlerinin yayımlanması, 3D formatta iç mimarisine ilişkin detaylar, içerisinde kullanılan mobilyaların modelleri, markaları ve fiyatları ve daha birçok detay sıradan bir araştırmacının ulaşabileceği bilgiler değildir. Ayrıca, belgelerle yolsuzluk şemasını en ince detaylarına kadar açıklaması da düşündürücüdür. Burada Navalny’ı Putin’e karşı kullanmak isteyen, Putin’in rüşvet imparatorluğundan bezmiş bazı kesimlerin desteğinin olması çok muhtemel. Bu, Navalny’ın bir proje olduğunu iddia etmek değil, sadece çıkarların örtüşmesi gibi değerlendirilmelidir. Bu protestoların nihai hedefine ulaşacağını düşünmek bugünkü şartlarda pek mümkün olmasa da ileride ciddi etkilerinin olacağı kesindir.” 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Teknoloji ve Yetkinlik Buluşmaları’nın ikincisi gerçekleştirildi Savunma Sanayii Akademi koordinasyonunda ve ASELSAN’ın destekleriyle gerçekleşen Teknoloji ve Yetkinlik Buluşmaları’nın ikincisi, savunma sanayiinde çevik dönüşüm teması ile gerçekleştirildi. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) koordinasyonunda kurulan Savunma Sanayii Akademi tarafından düzenlenen etkinlik, Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, Savunma Sanayii Başkan Yardımcıları Prof. Dr. Hakan Karataş, Prof. Dr. İhsan Kaya, Mustafa Murat Şeker, Hüseyin Avşar, SSB Daire Başkanları ve sektör temsilcilerinin katılımları ile Bilkent Otel’de gerçekleştirildi. SSB Başkanı Görgün, etkinlik kapsamında gerçekleştirdiği konuşmasında şunları kaydetti: “Savunma sanayiimizdeki insan kaynaklarının sürdürülebilirliği açısından başlattığımız olduğumuz ‘Millî Yetkinlik Hamlesi’ ile sektörümüzün yeni dönemdeki gelişiminde salt rekabetten ziyade ekosistemimizdeki tüm paydaşlarımızın yetenek, yetkinlik, performans, potansiyel ve kapasite olarak birbirlerini tamamlamalarını hedefliyoruz." Bu yeni yaklaşımla; verimsizlik, mükerrerlik, yanlış önceliklendirme, yetenek birikmesi, odak kayması, uzmanlık açığı gibi temel problemleri de en aza indirmeyi hedeflediklerini belirten Görgün, "Bu yetkinlik hamlesi ile birlikte; savunma sanayii ekosistemindeki çalışanların, aday çalışanların ve üniversite öğrencilerinin yetenek mimarisi, yetkinlik inşası, uzmanlaşma, kritik deneyim ve beceri transferi konularında geliştirilmesini önemsiyoruz" ifadesini kullandı. ‘Milli Yetkinlik Hamlesi’ kapsamında tüm firmalarımızın; stratejik planında beslenen, teknoloji yol haritası ile hizalanan, yetenek yönetimini inşa eden, performans yönetimini kurgulayan, yetkinlik geliştiren ve değişimi yöneten insan kıymetleri fonksiyonlarının oluşturulmasını amaçladıklarını aktaran Görgün, "Bugün tüm yönleriyle ele alacağımız çevik proje yönetim yaklaşımı ve insan kaynakları süreçlerinde çevik yaklaşımlar, bu alanda etkin bir network (iletişim ağı) oluşumunu tetikleyecektir" diye konuştu. Görgün çalıştay sonrası ortaya konacak olan fikirleri ve saptamaları yakından takip edeceklerini de ifade etti.
Antalya Çöl tozu 30 Nisan’a kadar temizlenecek Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, Antalya, Burdur ve Isparta’da etkisini gösteren Çöl tozu taşınımı konusunda uyarıda bulundu. Çöl tozu taşınımının bölgede olan yoğunluğuna dikkat çekilen açıklamada, “Çöl tozunun solunum yolu, kalp ve akciğer hastalıkları olan bireyler başta olmak üzere hassas ve alerjik tepki veren vatandaşlarımızda olumsuz etkiler gösterebilir. Ayrıca, görüş mesafesinde düşmeye sebep olabilir. 25 Nisan 2024 tarihinden itibaren çöl tozu etkisinin azalması beklenirken, yere çöken tozun tekrar havalanarak olumsuz etki oluşturması muhtemeldir” denildi. Bugün, Antalya, Isparta ve Burdur çevrelerinde yoğun bir şekilde gözlenen çöl tozu taşınımı ile ilgili Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, yazılı bir açıklama yayınlayarak uyarıda bulundu. Çöl tozu taşınımının çeşitli sağlık, çevre ve ekonomik etkilere neden olabileceğine dikkat çekilen açıklamada, oda olarak kamuoyunu bilgilendirme ve önlemlerin alınması gerekliliği konusunda uyarı yaptıkları belirtildi. Çöl tozunun solunum yolu, kalp ve akciğer hastalıkları olan bireyler başta olmak üzere hassas ve alerjik tepki veren vatandaşlarda olumsuz etkiler gösterebileceği aktarılan açıklamanın devamında, “Ayrıca, görüş mesafesinde düşmeye sebep olabilir. 25 Nisan 2024 tarihinden itibaren çöl tozu etkisinin azalması beklenirken, yere çöken tozun tekrar havalanarak olumsuz etki oluşturması muhtemeldir. Genellikle çöl tozu geçtikten en geç 2 gün içerisinde yağış ile birlikte atmosferden temizlenirken, bu sefer 30 Nisan 2024’e kadar bölgemizde yağış beklenmemektedir” denildi. Bu süreçte çöl tozu taşınımının etkilerini en aza indirmek için vatandaşlara önlem olarak önerilerin de belirtildiği açıklamanın sonunda, şu ifadelere yer verildi: "Çocuklar ve kronik sağlık sorunları olan bireyler dış ortamda uzun süre vakit geçirmemelidir. Göz yanması gibi rahatsızlıkların yanı sıra mevcut hastalıkların tetiklenme riski bulunmaktadır. Görüş mesafesinin aniden azalabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Karayolunda seyahat ederken çöken toz sebebiyle takip mesafeleri uzatılmalıdır. Vatandaşlarımızın T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından işletilen hava kalitesi izleme istasyonları verilerini takip ederek gerekli önlemleri almalarını rica ederiz (https://sim.csb.gov.tr/Services/AirQuality). Çevre Mühendisleri Odası olarak, çöl tozu taşınımının etkilerini azaltmak ve halkın sağlığını korumak için tüm ilgili kurum ve kuruluşların işbirliği içinde hareket etmesi gerektiğini vurgulamaktayız.”