GÜNDEM - 04 Mayıs 2021 Salı 09:59

Sağlık çalışanlarının Ramazan mesaisi: 'Kapıda hasta beklerken kimse iftar yapamıyor'

A
A
A
Sağlık çalışanlarının Ramazan mesaisi: 'Kapıda hasta beklerken kimse iftar yapamıyor'

Pandemiyle mücadelede en ön saflarda yer alan sağlık çalışanlarının Ramazan Ayı'nda da gece gündüz görevlerini sürdürüyor. Çoğu zaman iftarı görev başında yapan sağlık çalışanlarından Ayten Mutlu Ok, “Genellikle iftar saatinde, insanlar orucunu açamıyor. Bir bardak su içerek, sonra tekrar çalışmaya devam ediyor. Kapıda yoğun bir şekilde hasta beklerken kimse iftar yapamıyor” dedi.

Bir yılı aşkın bir süredir dünyada etkisini devam ettiren korona virüs salgınına karşı en ön saflarda yer alan sağlık çalışanlarının pandemiyle mücadelesi sürüyor. Bu kapsamda Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi çalışanları Ramazan ayında da gecesini gündüzüne katarak hastaları sağlıklarına kavuşturmak için yoğun mesai harcıyor. Hastalara şifa olabilmek için çalışan ekipler, iftarı çoğu zaman görev başında yapıyor. Zaman zaman bir yudum su içerek işlerine devam ettiklerini anlatan ekipler, yetiştikleri takdirde oruçlarını yemekhanede açıyor. İftar sonrasında da tedavi ve aşı çalışmalarının sürdüğü hastanede ekipler de mesailerine kaldıkları yerden devam ediyor.

“İftardan önce bitecek diye tahmin ediyorum, bitmiyor yapacak bir şey yok”

Sağlık çalışanlarının her daim görevlerinin başında hastalara şifa olabilmek için çalıştıklarını ifade eden Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi'nin bağlı bulunduğu SBÜ Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Gökhan Tolga Adaş, “7 gün 24 saat, mesleğimizin bir parçası bu, eğer saatli çalışalım derseniz bu meslek yapılmaz. Fedakarlık olmadan doktorluk, hemşirelik yapılacak bir meslek değil. İnanın eve gitmediğimiz çok zaman oldu. Düşünün bir ameliyata giriyorsunuz 12 saat de sürüyor. Efendim benim mesaim bitti deyip gidecek miyiz, olmaz. Gece bir şey olduğu zaman gelmemiz lazım. Sağlık böyle bir şey, Ramazan mesaisi biz gene 7 gün 24 saat devam ediyoruz. İftarları yönetimde yapıyoruz, çok fazla kişi toplanmıyoruz, kuralların hepsine dikkat ediyoruz. Bazen tahmin edemiyorsunuz mesela bende ameliyata giriyorum. İftardan önce bitecek diye tahmin ediyorum, bitmiyor yapacak bir şey yok” dedi.

“Dönüşümlü çıkıyoruz, iftarlara da sahurlara da”

Ramazan mesaileri hakkında konuşan Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi Yoğun Bakımlar Koordinatörü Banu Katran, “Sağlık hizmeti 7-24, ibadetimizde sonuçta kul ile Allah arasında, dolayısıyla herkes ibadetini edenlere de saygı göstererek mümkün olduğunda dönüşümlü çıkıyoruz, iftarlara da sahurlara da. Herkesi bu süreçte desteklemeye çalışıyoruz. Sağlık çalışanı, sağlık hizmeti verirken 7-24 her şeye göğüs gereceğini bildiği için bu konuda çok fazla sıkıntı yaşamıyoruz” dedi.

“Bir bardak su içerek, sonra tekrar çalışmaya devam ediyor”

Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi’nde Hemşirelik Hizmetlerinden Sorumlu Koordinatör olarak görev yapan Ayten Mutlu Ok, “Gerçekten vaka sayıları inanılmaz arttı fakat arkadaşlarımız artık bu konuda tecrübe kazandı. Bu zorluklarla baş edebiliyoruz. Herkes bir kapanmaya giderken biz 7-24 çalışıyoruz. Ramazan ayı olmasına rağmen de yine arkadaşlarımız maksimum fazla mesaiyle çalışıyorlar. Bu mesleği severek yapmak gerekiyor yoksa bu stresli ortamlarda çok zor olur. Birçok arkadaşımız oruç tutuyor. Oruç tutmasına rağmen yine aynı hizmeti veriyoruz. Çoğu zaman iftar saatinde, tam aynı saatte insanlar orucunu açamıyor. Yanında bir bardak su içerek, sonra tekrar çalışmaya devam ediyor. Bu tüm birimler için geçerli. Serviste yatan hastalar aniden fenalaşabiliyor. Ramazan gerçekten çok zor geçiyor, pandeminin yükü gerçekten üzerimizde diyebilirim. Kapıda yoğun bir şekilde hasta beklerken kimse iftar yapamıyor. Dönüşümlü olarak herkes yemeğe gidiyor” ifadelerini kullandı.

Hasibe Karadağ - Alper Suat Tutaşı - Ensar Kıranlıoğlu
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri farklı ülkelerde Kütahya’yı tanıtıyor Kütahya Anadolu İmam Hatip Lisesi İngilizce Öğretmeni ve proje koordinatörü Özlem Çalışkan Yoğunlaştırılmış Yabancı Dil Ağırlıklı 5/C sınıfıyla birlikte faklı ülke ve şehirlerden öğretmen ve öğrencilerle bir araya gelerek Kütahya’yı tanıtıyor. Okul Müdürü Rüştü Benli konuyla ilgili yaptığı açıklamada, kuruculuğunu Trabzon Mahmut Celaleddin Ökten Anadolu İmam Hatip Lisesi Fen ve Sosyal Bilimler Proje Okulu’nun üstlendiği, Romanya’nın kurucu ortak olduğu “My History,My Town, My Culture” ( Tarihim,Kasabam,Kültürüm) isimli eTwinning Projesine ortak olarak katılan Kütahya Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin proje çerçevesinde Kütahya’yı tanıttıklarını ifade etti. Müdür Rüştü Benli, “ Her ülkenin ve şehrin kendi kültürel, tarihi zenginliklerinin öğrenciler tarafından tanıtıldığı proje faaliyetleri çerçevesinde Türkiye’nin kuruculuğunda Romanya, İtalya, İspanya, Azerbaycan, Yunanistan, Polonya, Litvanya ve Arnavutluk’taki okullarla ortak faaliyetler yürütülmektedir. Bu çerçevede Kütahya Anadolu İmam Hatip Lisesi İngilizce Öğretmeni ve proje koordinatörü Özlem Çalışkan “Yoğunlaştırılmış Yabancı Dil Ağırlıklı 5/C sınıfımızla birlikte faklı ülke ve şehirlerden öğretmen ve öğrencilerle bir araya geliyor ve biz de kendi şehrimiz Kütahya’mızı tanıtıyoruz. Efelerimizi ve Efe oyunlarımızı anlatarak başladığımız projemizde, Kütahya’mıza özgü şalvar, çini, iğne oyası, hamam bohçası, bor madeni ve benzeri ürünler ile Kütahya Kültür köşesi oluşturduk. E müzede sergilenecek olan bu çalışmamızdan sonra okulumuzda Kütahya’mıza özgü yemeklerin yer aldığı Kütahya Yöresel Yemek günü düzenledik. Sıkıcık çorbası, dolamber böreği, leblebi, haşhaşlı lokum, gözleme, ılabada dolması gibi pek çok yöresel yemeği yapılış aşamaları ile birlikte ortaklarımızla paylaştık. Bundan sonrası için de proje faaliyetlerimiz çerçevesinde Kütahya’mızı tanıtmaya devam edeceğiz. Kütahya’mızın sahip olduğu tüm bu güzellikleri paylaşmaktan çok mutluyuz. Kütahya Anadolu İmam Hatip Lisesi olarak okulumuzun da adı olan şehrimiz Kütahya’yı tanıtıyor olmanın mutluluğunu yaşıyoruz ve bu süreçte desteklerini esirgemeyen velilerimize de çok teşekkür ediyorum” dedi.
Kocaeli İki belediyenin çalışanları birbirine girdi Kocaeli Şehir Hastanesi’nin etrafının düzenlenmesi sırasında iki belediyenin çalışanları karşı karşıya geldi. Yaşananlar üzerine Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Aydınlık ile İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet görüştü. İddiaya göre İzmit Belediyesi ekipleri, şehir yanında bulunan ve Tavşantepe Mahallesi’nde kalan sokağın asfalt çalışması için bölgeye gitti. Bu sırada aynı sokakta çalışma yapan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ekipleri ile İzmit Belediyesi çalışları karşı karşıya geldi. İki grup arasında zaman zaman kavgalar da yaşanırken, İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet bölgeye geldi. İzmit Belediyesi ile gelen grupta yer alan bir kişi İzmit Belediyesi meclis üyesi İbrahim Efe’yi ittirdi. Yere düşen İbrahim Efe’ye İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet ile yanında bulunanlar, "Kendini yere atıyorsun, numara yapma" diye tepki gösterdi. Bu sırada Fatma Kaplan Hürriyet’in yanında bulunan bir kişi de yere düştü. Yaşananlar an be an kaydedildi. Ayağa kalkan İbrahim Efe, "Başkanım bu yapılanlar doğru mu?" diyerek Fatma Kaplan Hürriyet’e tepki gösterdi. Yaşananların ardından Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Hasan Aydınlık’ta bölgeye geldi. Fatma Kaplan Hürriyet ile Hasan Aydınlık karşılıklı görüşme gerçekleştirdi. Fatma Kaplan Hürriyet açıklama yaptı Yaşananların ardından Fatma Kaplan Hürriyet yaptığı açıklamada, "Lütfen biraz uzlaşı. Lütfen beraber hizmet edelim. Birbirimize bilgi verelim. Biz bu konuda erinmeyiz. Teşekkür etmekten de asla gocunmayız. Sonuçta seçilmiş belediye ve belediye başkanlarıyız. Dolayısıyla nezaket gereği birbirimize bilgi vermek çok zor olmasa gerek. Bundan sonra biz yapıcı tavrımızı devam ettireceğiz. Uzlaşı arayışımızı devam ettireceğiz. İnşallah bu uzlaşı arayışımıza olgunlukla cevap gelir" dedi.
Denizli Arıcılardan çevre örgütlerine ilginç sitem: "Arı yoksa peşinden koştukları hayvanlar da olmayacak" Denizli’de plansız yapılan ilaçlama, polen toplayan arılara zarar verdi. Gelişmiş ülkelerde aynı zamanda tohumlama yapan arılar için ücret ödendiğine savunan arıcılar, bu konuya duyarsız kalan çevreci örgütlere, “Arı yoksa peşinden koştukları hayvanlar da olmayacak ancak belgesellerde izleyebilecekler” diyerek sitem etti. Baharla birlikte arıların polen mesaisi de yoğun bir şekilde devam ederken, arıcılar için de korku dolu günler başlamış oldu. Arıların polen topladığı gün içinde yapılan ilaçlamalar, kolonilerde kayıplara yol açtı. Denizli’nin Buldan ilçesinde arı yetiştiriciliği yapan ve Denizli Arı Yetiştiricileri Birliği Yönetim Kurulu üyesi olan Hakan Aytekin, polen toplayan arıların bu dönemde badem, erik, kiraz, vişne, şeftali, ayva ve armut ağaçlarında dölleme yaptığına dikkat çekti. Meyve üreticilerinin ilaçlamalarını akşam saatlerinde yapmalarının önemine değinen Aytekin, “Arıların doğal yaşama yaptıkları katkı tartışılamaz. Arı yaşamazsa hayat olmaz. Çiftçilerimiz ilaçlamalarını akşam saatlerinde yapsınlar ki arı ölümleri olmasın” dedi. Ailesinin tek geçim kaynağının arıcılık olduğuna işaret eden Aytekin, “Baharın gelmesiyle arılarımız hummalı bir çalışmaya başladı. Arılarımız çiçek açan meyve ağaçlarından polen toplarlarken bir taraftan da dölleme yapıyorlar. Bahar gelince işlerimiz yoğunlaşıyor ama biz arı yetiştiricileri için sıkıntılarda başlamış oluyor. Bizim en büyük sıkıntımız, zamansız yapılan ilaçlamalar. Meyve üreticilerimiz zamansız ilaçlama yapmalarından dolayı arılarımız zarar görüyor, zehir alıyorlar. Bugün dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinde arıcılara arılar meyve ağaçlarında tohumlama yaptıklarından dolayı ekstra ücret ödenirken, bizler tohumlama sırasında arılarımız zehir almasın diye uğraşıyoruz. Üreticilerimizden ricamız ilaçlamalarını akşam saatlerinde yapmalarıdır. Albert Einstein’ın da dediği gibi ‘Arılar olmazsa, dünya olmaz. Arı yoksa hayat yoktur’ Bu dünyayı biz dedelerimizden değil, çocuklarımızdan ödünç aldık. Özellikle kimyasal ilaçlardan uzak durmamız gerekiyor” diye konuştu. “Çevreci örgütler arı ölümlerine duyarsız kalıyor” Arılar konusuna duyarsız kalan çevre örgütlerine sitem eden Aytekin, tepkisini şu sözlerle ifade etti: “Doğa dernekleri ve doğa ile ilgili çevreci sivil toplum örgütlerine sitemde bulunuyorum. Bu konuya önem vermelerini istiyoruz. Eğer arılar olmazsa, onların peşinden koştuğu hiçbir hayvan ve bitki topluluğunun yaşama şansı yoktur. Arı yoksa hayat yok. Arı yoksa peşinden koştukları hiçbirinin hayvanın resmini çekme gibi şansları olmayacak ancak doğayı belgesellerde veya eski çektikleri arşivlerinden izleyebilirler. Arıların zehirlenmesi noktasında lütfen bize destek çıksınlar. Arıların yaşaması, doğanın var olması gerçeğinden yola çıkarak bizlere destek vermeleri gerekiyor. Bu anlamda arıcılarımızın bereketli bir sezon geçirmelerini temenni ediyorum.”