GÜNDEM - 20 Eylül 2021 Pazartesi 13:47

Şehrin gürültüsü, yoğunluğu ve stresinden bıktı, kendini dağlara bıraktı

A
A
A
Şehrin gürültüsü, yoğunluğu ve stresinden bıktı, kendini dağlara bıraktı

Türkiye’nin bir çok kentinde 35 yıl boyunca ünlü isimlerle sahne alan müzisyen Savaş Bal, şehirdeki gürültü ve stresten sıkılmasının ardından kendini dağlara bıraktı. 7 yıldır dağda yaptığı taştan barınakta kalan Bal, tüm ihtiyaçlarını da burada ektiği ürünlerden karşılıyor. Elinde kamerası ile yaşadığı anları kayda alan Bal, yaşantısını sosyal medya üzerinden takipçileri ile karşılıyor.

İstanbul, Antalya ve Mersin başta olmak üzere Türkiye’nin bir çok şehrinde piyanist şantör yapan ses sanatçısı Savaş Bal, 35 yıl boyunca mesleğini sürdürdü. Bal, bu süre zarfında aynı zamanda Elazığ’da da Türk tiyatro ve sinema oyuncusu Nejat Uygur adına festivaller düzenledi.

Şehrin gürültüsü, yoğunluğu ve stresinden bıktı, kendini dağlara bıraktı

Şehirdeki stresten ve gürültüden sıkıldığını, özellikle insanlardaki değişimin kendisini doğanın sessizliğine attığını dile getiren Bal, merkeze 30 kilometre uzaklıkta bulunan bir dağa yerleşti. Burada sadece taş kullanarak kendine küçük bir barınak yapan Bal, stres ve gürültüden uzak bir şekilde yaşamaya başladı.

Para ve zamanla işinin olmadığını dile getiren 48 yaşındaki Bal, doğada yaşadığı anları kamerasıyla kaydederek sosyal medya üzerinden o anları takipçileriyle paylaşıyor.

Şehrin gürültüsü, yoğunluğu ve stresinden bıktı, kendini dağlara bıraktı

“7 yıldır tek başıma dağda yaşıyorum, bütün ihtiyaçlarımı dağdan karşılıyorum”

Yaklaşık 35 yıl boyunca müzisyenlik yaptığını belirten Bal, "Türkiye’nin belirli yerlerinde piyanist şantörü olarak program yaptım. 11 yıl Elazığ Müzik ve Sanat Derneği Başkanlığı yaptım. Dört festival düzenledim ve bunlar da ulusal anlamda ‘Nejat Uygur Tiyatro Festivaliydi. Şehir hayatının stresi, yorgunluğu, koşuşturması beni doğayla iç içe olmak için bir nevi zorladı. İnsanların insanlara olan tutumu, bakış açısı beni şehir hayatından kopardı. 7 yıldır tek başıma dağda yaşıyorum. Bütün ihtiyaçlarımı dağdan karşılıyorum. Hiçbir şekilde hazır yiyecekler kullanmıyorum. 7 yıl doğada yaşamam, doğaya, dağa, taşa, toprağa bir nevi aşık olmama sebep oldu. Her geçen gün doğayı daha iyi anlıyorum. Ağaçları, bitki örtüsünü, hayvanları ve öyle bir tutku oldu ki ben de normal yaşantımda dağda doğada geçirmesem, sanki bende bir sorun oluşuyor. Şehre kalabalığa inemiyorum. Yalnız yatmaya alıştım. Biri yanımda olursa uyuyamıyorum. Tamamen doğanın güzelliklerinden faydalanıyorum" dedi.

Şehrin gürültüsü, yoğunluğu ve stresinden bıktı, kendini dağlara bıraktı

"Paraya ve zamana ihtiyacım yok"

Bir çok ünlü sanatçı ile çalışma içerisinde olduğunu hatırlatan Bal, “Saygıdeğer hocam Haldun Dormen, rahmetli Kemal Sunal’ın eşi Gül Sunal, rahmetli hocamız Nejat Uygur ve çocukları Behzat Uygur ve Ahmet Uygur’a çok selam olsun. Bizim düzenlediğimiz festivalde birlikteydik. Böyle kalabalık sesli bir ortamdan gelip 7 yılımı dağda geçiriyorum. Köyleri geziyorum. Paraya ve zamana ihtiyacım yok. Yetişeceğim bir yer yok. O anki ruh halime göre nerede kalacaksam veya doğayı nereden izleyeceksem o an orada karargahımı kuruyorum. Ruhumu dinlendiriyorum. Zaten ruhumu dinlendirmek için şu an da burada bulunan bürün canlılar ağaçlar dahil olmak üzere bana yardımcı oluyorlar bunu hissedebiliyorum" diye konuştu.

Şehrin gürültüsü, yoğunluğu ve stresinden bıktı, kendini dağlara bıraktı

Sonraki planı Anadolu'yu gezmek

Doğada edindiği tecrübeleriyle bundan sonraki planının Anadolu’yu gezmek olduğunu ifade eden Bal, "Bundan sonraki planım Anadolu’yu gezmek. Her gün bir yerde Anadolu’nun tabiatın güzelliklerini görmek çok istiyorum. 7 yıldır buradayım. Bir yere gitmememin sebebi biraz tecrübe edinmek. Çünkü doğada kalma, yaşam şartları nasıl, nelere ihtiyaç var, neresi daha emniyetli, bir tecrübe edindim bu birikim bana yetiyor. Doğada tecrübe edinmek bana 7 yılda bir deryada damla kadar olmaz. Ama ben o damlaları biriktirerek ve yüreğime serpiştirerek her geçen gün doğayla ilgili ve hayvanlarla ilgili çok güzel şeyler öğreniyorum. Gezdiğim güzel yerleri, köyleri aynı zamanda çekiyorum ve kendi youtube kanalımda yayınlıyorum. Bu güzellikleri insanlar görsün istiyorum” şeklinde konuştu.

Şehrin gürültüsü, yoğunluğu ve stresinden bıktı, kendini dağlara bıraktı

Rıdvan Yeşilırmak - Sedat Erbak
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Naci Görür: "Çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız" Hatay’ın İskenderun ilçesinde söyleşiye katılan jeolog ve deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, depreme dirençli yerleşim alanların oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Naci Görür, depremin vurduğu Hatay’ın İskenderun ilçesinde vatandaşlarla bir araya geldi. Görür, İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen ‘İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ söyleyişine katıldı. Türkiye’de 13,6 milyon önce deprem mekanizmaların oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Görür, depremleri durdurmanın mümkün olmadığını, toplum olarak depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorunda olduğunu söyledi. “Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı dün olduğu gibi toprağa veremeyiz" Deprem mekanizmasının Türkiye’de 13,6 milyon önce oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Görür, “Bizim ülkemizde bu faylar 13,6 milyon seneden beri deprem oluşturmaya devam ediyor. Biz depremleri durduramayız, bu mümkün değil çünkü bu mümkün değil. Her depremde de 10 bin ve 50 bin insanı, dün olduğu gibi toprağa veremeyiz. O halde yapılacak bir şey bilgi, aydın ve çağdaş toplumlarının yaptığı gibi depreme dirençli yerleşim alanlarını oluşturmak zorundayız. Bunları yaparsak deprem sorununu büyük ölçüde hallederiz” dedi. “İskenderun tarafına gelen kıta biraz büküldüğü ve eğildiğinde o bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor” Deprem sonrası İskenderun sahilindeki çökme konusuna değinen Prof. Dr. Görür, “İskenderun’da bazı yerler çökmüş ve batıyor. Neden batıyor konusu fayla ilgili bir durumdur. Bin yıl önce Bingöl ilinin Karlıova’dan gelen doğu fayı, yanal hareket ederken İskenderun’daki fay biraz eğiliyor. İskenderun tarafına gelen kıta biraz bükülüyor ve eğiliyor. O kısımda bir duvar ve diklik oluşturuyor. Burada düşey atılım meydana geliyor ve fay niteliği doğuruyor ve batıyor. Bu nedenle de bir bölgenin belli ölçüde gömülmesi ve batması anlamına geliyor. Deniz seviyesinin göreceli olarak işlenmesi anlamına gelir” ifadelerini kullandı. İskenderun ilçesinde düzenlenen ’İskenderun’un Depremselliği ve Deprem Dirençli İskenderun’ temalı konferansa yer bilimci Naci Görür’ün yanı sıra; İskenderun İlçe Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, İskenderun Belediye Başkanı Mehmet Dönmez, Belen İlçe Belediye Başkanı İbrahim Gül ve İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Levent Hakkı Yılmaz katıldı.
İstanbul Sadettin Saran: "Göreve gelirsek Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" Fenerbahçe Başkan Adayı Sadettin Saran, 48 saat içinde 500 imza toplayabildiklerini belirterek, "Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız" dedi. Fenerbahçe Başkanlığına adaylığını açıklayan İş İnsanı Sadettin Saran, Faruk Ilgaz Tesisleri’nde düzenlediği lansmansa kongre üyeleriyle bir araya geldi. Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu eski Başkanı Vefa Küçük de toplantı da yer alarak Saran’a destek verdi. Fenerbahçe’yi şampiyon yapmak için çalışacaklarını aktaran Saran, adaylık süreci ile ilgili bilgiler vererek, "Kasım ayında Ali Koç ile buluştum. Maddi manevi çok büyük emek verdiniz, bu işi öğrendin, devam edeceksen biz arkandayız ancak devam etmeyecekseniz biz bu işi çok iyi yaparız ve göreve talibiz dedim. O da, ’Çok iyi yapacağına ben de inanıyorum’ dedi. Kulüp bilançolarına, defterlere bakmamız için resmi olarak aday olmamız gerekiyordu. Takım şampiyonluğa gidiyor, kongre sürecine de sokmak istemiyoruz ama madem öyle dedik 48 saatte büyük teveccühle 500 imzayı topladık. Bunun için de çok teşekkür ediyoruz. Göreve gelirsek ne sabır ne de süre istiyoruz. Fenerbahçe’yi şampiyon yapacağız. Hem saha içinde hem saha dışında mücadele ediyoruz. Oyuncularımıza uzanan elleri kırmasını biliriz" ifadelerini kullandı. "Fenerbahçe hepimizindir" Fenerbahçe için birlik beraberlik mesajı beren 59 yaşındaki iş insanı, "Fenerbahçe hiçbir şahsa ait değildir. Fenerbahçe sizindir Fenerbahçe bizimdir. Fenerbahçe hepimizindir" diyerek sözlerini noktaladı. Saran’ın konuşmasının ardından Kongre Üyeleri yoğun alkışlarla destek verdi.