GÜNDEM - 08 Kasım 2019 Cuma 20:00

Siyanürle ölen kardeşlerin Mersin'deki kardeşleri konuştu

A
A
A
Siyanürle ölen kardeşlerin Mersin'deki kardeşleri konuştu

İstanbul'un Fatih ilçesinde evlerinde ölü bulunan 4 kardeşin Mersin'de yaşayan üvey kardeşleri Sebile İnan ile Nebile Atış, "Biz de istemeyiz kardeşlerimizin kimsesizler mezarlığına gömülmesini ancak cenazeleri alacak imkanımız yok, büyüklerimizin adım atmasını bekliyoruz" dedi.

İstanbul'un Fatih ilçesinde 15 yıldır yaşadıkları evde ölü bulunan Cüneyt (48), Oya (54), Yaşar (56) ve Kamuran Yetişkin (60) kardeşlerin içtikleri siyanürden öldükleri açıklanırken, cenazelerin ise nereye defnedileceği henüz netlik kazanmadı. Yetişkin kardeşlerin, babalarının üçüncü karısından olan Mersin'deki 2 kız kardeşi de hala cenazeleri almak için İstanbul'a gitmedi.

"Hiçbir şekilde yüzlerini görmedik"

Yetişkin kardeşlerin Mersin'de yaşayan kardeşlerinden 2 çocuk annesi Sebile İnan (24), İHA muhabirine yaptığı açıklamada, kardeşlerinin öldüğünü salı günü akşam saatlerinde bir yakınından öğrendiğini söyledi. Ölen Yetişkin kardeşlerin, 3 evlilik yapan babaları Mehmet Reşit Yetişkin'in ilk evliliğinden olan çocukları olduğunu belirten Sebile İnan, "Babamın ikinci eşi de ölünce annemle evlenmiş. Bizim önceleri İstanbul'daki çocuklardan haberimiz yoktu. Babam sürekli İstanbul'a gidip geliyordu. Biz hiçbir şekilde onların yüzünü görmedik, sadece babamın gidip geldiğini hatırlıyorum. Babam 2008 yılında vefat etti, onun cenazesinde bile onları görmedik, gelmediler çünkü. 2017 yılında Nebile ablam, Kamuran abla ile sosyal medya üzerinden iletişime geçmiş. Hiçbir şekilde bizimle görüşmek istemediklerini, bizden onlara kardeş, onlardan da bizlere abi-abla olmayacağını söylemişler. Hiçbir şekilde görüşmek istememişler" dedi.

Siyanürle ölen kardeşlerin Mersin'deki kardeşleri konuştu

"Cenazeleri alacak imkanımız yok"

Kendisinin de kirada oturduğunu ve maddi durumunun çok kötü olduğunu anlatan Sebile İnan, "Eşim de çalışmıyor, ev temizliğine giderek çalışıyoruz. Cenazeleri İstanbul'dan alıp gelecek gücümüz yok. Ablamların da durumu iyi değil. Amcamın yapması gerekiyordu, onlar da yapmamışlar. Elimizden hiçbir şey gelmiyor. Şu ana kadar ailemizden cenazeleri almaya giden kimse yok. Duyduğum andan bu yana çok üzülüyorum, ama elimden gelen hiçbir şey yok. Biz onların durumlarının iyi olduğunu sanıyorduk. En azından annelerinin olduğu mezara gömülmesi için mücadele ediyoruz, ama izine rastlayamadık" diye konuştu.

Ablasını sadece fotoğraftan tanıyor

Ablası Kamuran Yetişkin'e ait şarkı söylerken çekilmiş fotoğraf göstererek, "Onu sadece bu fotoğrafla tanıyorum" diyen Sebile İnan, "Elimizdeki tek fotoğrafı bu, başka da hiçbir belge ve fotoğrafları yok. Babamın hiçbir şekilde onların terk ettiğine inanmıyorum. Herkes bir şey söylüyor, ama kimse olayın ne olduğunu bilmiyor. Asla söylenenleri kabul etmiyorum. Bizim elimizde olsaydı, kesinlikle kimsesizler mezarlığına gömülmesine razı değiliz, imkanımız olsa kesinlikle buraya getiririz. Duyduğum günden bu yana üzüntüden uyuyamıyorum. Kimse bizi anlayamaz, herkes konuşabilir ama kimse neyin ne olduğunu bilmiyor" ifadelerini kullandı.

Kardeşlerden Nebile Atış ise İHA muhabirine telefonda yaptığı açıklamada, İstanbul'daki kardeşlerinin varlığını çok küçükken öğrendiğini belirterek, "Babam 1980'li yıllarda İstanbul'daki eşinden ayrılarak Mersin'e geliyor. Çocuklarını da Mersin'e getirmek istiyor, ancak çocuklar anneleri ile kalmak istiyor. Sonra babam ikinci evliğini yapıyor, o eşi de ölünce 1993 yılında annemle evleniyor. Biz 3 kardeşiz. Babamın biz küçükken sürekli İstanbul'a gittiğini hatırlıyorum" şeklinde konuştu.

Siyanürle ölen kardeşlerin Mersin'deki kardeşleri konuştu

"Babamın cenazesine bile gelmediler"

Babasının 2008 yılında vefat ettiğini, ancak kardeşlerinin cenazeye dahi gelmediklerini belirten Nebile Atış, "Ben 2 yıl önce kendim merak edip, Kamuran ablamı sosyal medyadan bularak mesaj attım. Kendisi beni tersledi, konuşmak istemedi. Ben yine tanışmak istedim, baktım olacak gibi değil, zaten bir süre sonra beni engellediler. Onun dışında bir daha onlarla iletişime geçemedik. Sanırım psikolojik sorunları vardı. Öyle tahmin ediyorum, çünkü hepsi bir evde yaşıyorlardı. Duyduğumda şok oldum. Her zaman bir umutla bekliyordum, görüşebileceğimizi düşünüyordum. Ama düşündüğüm gibi olmadı ne yazık ki" dedi.

Cenazeleri almak için herhangi bir girişimleri olmadığını da söyleyen Nebile Atış, "Bir amcam ve onun çocukları var. Amcamın kendisi de yatalak. Biz onlarla da uzun süredir görüşmüyoruz. Amcam da cenazeleri almak için her hangi bir girişimde bulunmamış. 'Zamanında, biz yanlarına gittik. Ama onlar babalarını ve bizi hiçbir zaman saylamadılar, şimdi de biz onları istemiyoruz' demiş.

Elbette biz de cenazelerinin buraya getirilmesini ve bir mezar taşı olmasını istiyoruz. Ama bu konuda amcamın ve onun çocuklarının adım atmasını bekliyoruz. Yani büyüklerimizin cenazelerin alınması konusunda adım atmasını bekliyoruz" dedi.

Hüseyin Kar

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır 77 kişinin hayatını kaybettiği Serin-2 Apartmanı’nın sanıkları hakim karşısına çıktı Diyarbakır’da geçen yıl 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan Serin-2 Apartmanı’nda 77 kişinin hayatını kaybetmesi, 29 kişinin de yaralanmasına ilişkin biri müteahhit 4 tutuksuz sanığın yargılanmasına başlandı. İddianamede, sanıklar hakkında 22 yıl 6’şar aya kadar hapis isteniyor. Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, tutuksuz yargılanan binanın müteahhidi Hüseyin B, statik betonarme projeye onay veren Nasir Ç. hazır bulundu, binanın statik proje müellifi Cihan U. da bulunduğu ilden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) duruşmaya katıldı. Diğer tutuksuz sanık olan bina fenni mesulü Ekrem B. ise duruşmaya katılmadı. Duruşma salonunda bazı mağdurlar ve avukatları da hazır bulundu. Kimlik tespitinin ardından savunma yapan sanık Hüseyin B, binanın müteahhitti olmadığını ve söz konusu proje hakkında bilgisinin bulunmadığını ileri sürdü. Mağdur olduğunu savunan Hüseyin B, "Söz konusu apartmanda herhangi bir mülküm yoktur. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum" ifadelerini kullandı. Sanık Nasır Ç. ise, dava konusu binanın proje tarihinde İnşaat Odası Diyarbakır Şubesi’nde yönetim kurulu üyesi olduğunu bildirdi. Üyeleri tarafında uygulanmak üzere hazırlanan projelerin vize işlemleri ile yükümlü olduklarını öne süren Nasır Ç, şöyle devam etti: "Burada projeyi inceleme, onaylama, uygulamaya sevk etmek gibi bir görev ve sorumluluğum yoktur. Projeyi değerlendirmem söz konusu değildir. Tek yaptığımız işlem projeyi hazırlayan kişinin projeyi hazırlamaya ehliyeti olup olmadığına yöneliktir. Projenin kapağına imza atıyoruz. Ancak inceleme yetkimiz ve görevimiz bulunmamaktadır. Bu inşaatın yapımındaki eksiklikler ve deprem nedeniyle yıkılmasında kusurum bulunmamaktadır. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum." Sanık Cihan U. da, binanın sadece statik projesini hazırladığını ve inşaatın statik projesine uygun imal edilip edilmediğini denetleme görevinin belediyeye ait olduğunu savundu. İnşaat yapım aşamasında yıkılan binaya hiç gitmediğini ileri süren Cihan U, şunları kaydetti: "1999 yılında İzmir’e taşındım ve o zamandan beridir proje hakkında bilgim yoktur. Projemizin 1975 yönetmeliğine göre denetlenmesi gerekmektedir. Ancak biz kendimizi sağlama almak adına değerleri hep yüksek girerdik. Bu nedenle üzerime isnat edilen suçlamaları kabul etmiyorum." Mağdur olan müştekiler ise depremde binanın enkazında yakınlarını kaybettiklerini, binanın yakınında köprülü kavşak yapılmasının sarsıntıya sebep olduğunu savundu. Binanın altında bulunan bankada ise kolon kesme iddialarının bulunduğunu aktaran müştekiler, bu konuların araştırılarak, kusuru bulunanların cezalandırılmalarını istedi. Cumhuriyet savcısı, mütalaasında dosyadaki eksikliklerin giderilmesi yönünde görüş bildirdi. Mahkeme heyeti de savunmaların alınmasının ardından ilgili kuruma köprülü kavşak inşaatının bölgedeki yapılara zarar verip vermediğine yönelik araştırma yapılıp yapılmadığının sorulması, Bağlar Belediyesine bölgedeki zeminin bataklık olup olmadığının tespiti ve binanın altında bulunan bankanın da tüm tadilat projeleri hakkında bilgi verilmesi için müzekkere yazılmasını kararlaştırarak, duruşmayı 14 Ekim’e erteledi. Davanın iddianamesinde, tutuksuz sanıklardan binanın müteahhidi Hüseyin B, binanın statik proje müellifi Cihan U, statik betonarme projeye onay veren Nasir Ç. ve bina fenni mesulü Ekrem B. hakkında, "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümü ve yaralanmasına neden olma" suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar hapis isteniyor.
Ankara 12 yaşındaki ressamdan şehit babası anısına resim sergisi 2012’de Muş’ta görevi başındayken geçirdiği trafik kazasında şehit olan polis memuru Hüseyin Gül’ün 12 yaşındaki oğlu Talha Gül, çizdiği yağlı boya resimlerini babası anısına düzenlediği sergide sanatseverlerle buluşurdu. Muş’ta 2012 yılında görev sırasında geçirdiği trafik kazası sonucu şehit olan polis Hüseyin Gül’ün oğlu Talha Gül, 50 tane yağlı boya resminin yer aldığı sergisinin açılışını, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) Ada Ankara Fuaye alanında gerçekleştirdi. Babası ve tüm polislerin anısına düzenlediği sergisinde doğa ve manzara temalı resimlerine yer veren Gül’ün eserleri yoğun ilgi gördü. Bir buçuk senede çizdiği resimlerini sanatseverlerin beğenisine sunan Gül’ün sergisinde ailesi, yakınları, emniyet personelleri ve çok sayıda vatandaş yer aldı. 12 yaşında ilk sergi tecrübesini yaşayan Gül’ün eserleri bir hafta boyunca ziyaret edilebilecek. “Resimlerimi babam için çizdim” Mutlu ve heyecanlı olduğunu dile getiren Talha Gül, “Resimleri bir buçuk sene içerisinde çizdim. Genellikle doğa resimleri yapıyorum. En sevdiğim resimler çiçek resimleri oluyor. Şu ana kadar 50 tane resim çizdim. Babamın ve bütün polisler adına sergi açmak istemiştim. Bu sergiyi de onlar için açtım. Fikrimi ilk annemle paylaştım. Sonra da sergimizi açtık. Bu benim ilk sergim. Heyecanlıyım, çok mutluyum. İnşallah güzel geçecek. Sergimde doğa ve çiçek resimleri var. Bir resmi ortalama 4 saatte çiziyorum ama bazen süre uzayabiliyor. Daha küçük yaşlardayken de resim çizerdim, ardından da daha çok çizmeye heves ettim. Çok eğlenceli ve güzel gelmeye başlamıştı. Sonra da çizmeye devam ettim. Yeni sergiler açmayı da düşünüyorum” dedi. Resimlerini şehit babasına armağan ettiğini söyleyen Gül, “Babam çok iyi birisiymiş. Dinine bağlıymış. O da resim çiziyormuş. Bu resimlerin hepsini onun için çizdim” ifadelerini kullandı.
Balıkesir Başkan Hakan Şehirli’nin misafirleri Erasmus öğrencileri oldu Polonya, Portekiz ve Danimarka’dan gelen 18 yabancı öğrenci, Zağnos Paşa Ortaokulu’ndan 13 öğrenci, 17 yerli ve yabancı eğitmen Altıeylül Belediye Başkanı Hakan Şehirli’ye ziyarette bulundu. Başkan Şehirli; Polonya-Danimarka ve Portekiz’den gelen öğrenciler ile bir araya geldi. Sultan Abdülhamid Han Gelişim Merkezi Salonu’nda gerçekleştirilen etkinlikte konuşan Başkan Şehirli, “Öncelikle Altıeylül’ümüze, Balıkesir’imize hoş geldiniz. Sizleri ilçemizde ağırlamaktan büyük mutluluk duyduk” dedi. Başkan Şehirli: “Sizleri ilçemizde ağırlamaktan büyük mutluluk duyduk” Polonya-Portekiz ve Danimarka’dan gelen öğrencilerle bir araya gelen Altıeylül Belediye Başkanı Hakan Şehirli, “Hepinize öncelikli ülkemize, şehrimize ve ilçemize geldiğiniz için teşekkür ediyorum. Sizleri belediyemizde ağırlamaktan büyük mutluluk duyduk. Polonya’dan, Portekiz’den ve Danimarka’dan gelen öğrencilerimize şunu söylemek istiyorum. Şehrimizi, Altıeylül ilçemizi ülkelerinde, ailelerine bizleri, ilçemizi ve Balıkesirimizi anlatın. Gördüklerinizi, gözlemlediklerinizi yaşamış olduğunuz güzellikleri paylaşırsanız hem bizi tanıtmış olursunuz hem de bizleri mutlu etmiş olursunuz” dedi. Başkan Şehirli, “Çocuklarımızın bayramınızı kutlarım” Başkan Şehirli; “Polonya’dan, Portekiz’den ve Danimarka’dan gelen öğrencilerimizin ve tüm çocuklarımızın Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dünya çocuklarına armağan ettiği önümüzdeki hafta 104. yıl dönümünü kutlayacağımız 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramlarını tebrik ediyorum. Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu önemli günü çocuklara armağan ederek, dünyada ki ilk çocuk bayramını ilan etmiş, toplumun geleceğinin çocuklarda olduğunu vurgulayarak onlara ne kadar güvendiğini ortaya koymuştur” diye konuştu. Bu zamana kadar COMENİUS ve ERASMUS projeleri konusunda düzenlemiş olduğu projelerle adından bahsettiren Zağnos Paşa Ortaokulu İngilizce Öğretmeni Huriye Gündüz, “Öncelikle bizleri Altıeylül Belediyesi’nde ağırlayan ve destek olan Sayın Başkanımız Hakan Şehirli’ye teşekkür ederiz. Zağnos Paşa Ortaokulu olarak 2013 yılından buyana COMENİUS ve ERASMUS projeleri yapıyoruz. Misafirlerimiz Polonya, Danimarka ve Portekiz’den öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz geldiler. Projemiz kapsamında kültürel farkındalık amacımız. 17 adet Birleşmiş Milletlerinin hedeflerine yönelik aktivitelerde bulunuyoruz. Aradaki bağları güçlendirmek için bizim geleneklerimizde bulunan ’Nazar Boncuğu’ etkinliği yaptık. Daha önceki etkinliklerimizde de ‘Yoksulluğu Nasıl Engelleyebiliriz’, ‘Organik Tarım’ gibi etkinlikler ve projeler gerçekleştirdik” dedi.