POLİTİKA - 21 Mayıs 2020 Perşembe 00:50

Sözcü Aksoy: 'Türkiye, Avrupa Birliği’nin sınır muhafızı veya sığınmacı kampı değildir ve olmayacaktır'

A
A
A
Sözcü Aksoy: 'Türkiye, Avrupa Birliği’nin sınır muhafızı veya sığınmacı kampı değildir ve olmayacaktır'

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, “AB Komisyonu’nun Avrupa Yaşam Biçimini Geliştirme’den Sorumlu Başkan Yardımcısı Margiritis Schinas’ın göç konusunda dile getirdiği ifadeleri, bir AB görevlisinden daha çok Yunan Hükümeti üyelerinin siyasi söylemini andırmaktadır” dedi.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, AB Komisyonu’nun Avrupa Yaşam Biçimini Geliştirme’den Sorumlu Başkan Yardımcısı Margiritis Schinas’ın sözlerine sert yanıt verdi.

Aksoy, Margiritis Schinas’ın 19 Mayıs 2020 Tarihinde özel bir televizyon kanalına verdiği mülakatta Türkiye’ye ilişkin sözleri için, “Schinas’ın göç konusunda dile getirdiği ifadeleri, bir AB görevlisinden daha çok Yunan Hükümeti üyelerinin siyasi söylemini andırmaktadır.

Avrupa Birliği’nin kurucu anlaşmalarının koruyucusu olması gereken AB Komisyonu, AB sınırlarında yaşanan hakihlalleri ve geri itmeler konusunda bugüne kadar ciddi bir inceleme başlatmamıştır” dedi.

Komiser Schinas’a, öncelikle Yunan görevliler tarafından işlenen Pakistanlı Muhammad Gulzar cinayetini, Ege Denizi’nde ve Meriç Nehri’nde AB Ajanslarının gözü önünde devam eden geri itilme olaylarını, sığınmacıların halen iltica başvurularının alınmamasını, uluslararası anlaşmalar ve AB iltica direktifine aykırı ulusal uygulamaları ve insan hakları savunucularına yönelik şiddeti araştırması gerektiğini hatırlattıklarını belirten Aksoy,
“Türkiye, Avrupa Birliği’nin sınır muhafızı veya sığınmacı kampı değildir ve olmayacaktır.

Düzensiz göç olgusundan fazlasıyla muzdarip ülkemiz sadece adil yük ve sorumluluk paylaşımı istemektedir. İnsan hakları ve sığınmacı hakları gözardı edilerek AB’nin dış sınırlarının korunması, AB’nin kurucu anlaşmalarının inkar edilmesi anlamına gelecektir. Esasen, Avrupa’nın dış sınırlarını Yunanistan olarak görmek tarihi ve coğrafi gerçeklerden tamamıyla uzak olmak anlamına gelmektedir” ifadelerini kullandı.

Muhammet Mücahit Dereli - Mehmet Kalay

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.