POLİTİKA - 14 Şubat 2019 Perşembe 14:56

TBMM Başkanı Yıldırım: 'Türkiye 1,5 milyar insanın da güvencesidir'

A
A
A
TBMM Başkanı Yıldırım: 'Türkiye 1,5 milyar insanın da güvencesidir'

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Binali Yıldırım, ”Türkiye sadece kendi geleceği için değil coğrafyasındaki 1,5 milyar insanın da güvencesidir, geleceğidir. İbn-i Haldun'un dediği gibi coğrafya kaderdir, bu coğrafya kaderimizdir. Burada yaşayan milyarların geleceğinden kendimizi sorumlu hissediyoruz” dedi.

‘Kamu Denetçiliği Kurumu'nun 6. Yılında Ombudsmanlığın Dünü Bugünü ve Yarını Çalıştayı' TBMM Tören Salonu’nda düzenlendi. Çalıştaya TBMM Başkanı Binali Yıldırım, KKTC Başbakanı Tufan Erhürman, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, eski Meclis Başkanları, milletvekilleri ve diğer yetkililer katıldı.

TBMM Başkanı Binali Yıldırım, 15 temmuz darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL ile ilgili olarak, “OHAL ile başlayan, terör örgütüyle mücadele kapsamında yapılan işlemlerin, memuriyetten çıkarma, açığa alma, darbeye katılma, FETÖ'ye üyelik, destek gibi birçok konuda itham edilenlerin yargı yoluna gitme imkanları yoktu. Çünkü OHAL uygulaması vardı. Hak kaybını önlemek için Olağanüstü Hal İşlemlerini İnceleme ve İtiraz Komisyonu diye bir düzenleme yapıldı. 130 bin civarında başvuru oldu. Burada tek tek bütün dosyalar inceleniyor, idarenin bir yanlışı varsa o işlem düzeltiliyor, idare de göreve iade ediyor. Değilse hak arama yolu başlamış oluyor. OHAL'in getirdiği o kısıtlama kalkmış oluyor, yargı yoluna başvurabiliyor, bütün yargı silsilelerini takip etme hakkını elde ediyor” dedi.

Yıldırım şöyle konuştu: “Türkiye son 16 yılda her alanda büyük mesafe aldı. Bir yandan Türkiye ekonomisi üç kat büyütüldü, bir yandan altyapı, sağlık, eğitim birçok sorunu hallettik. Hukuk, hukuk, yargı reformuyla ilgili de çok ciddi işler yaptık. Ancak üst üste karşılaştığımız vesayet faaliyetleri, yargı darbesi, başka türlü darbe ve vesayet girişimleri nedeniyle maalesef bu alanda idare çok meşgul oldu, çok başımız ağrıdı. Bunların üstesinden geleceğiz. Bugün ülkemizin bulunduğu coğrafya itibarıyla birçok ülkeye göre çok daha büyük tehditlerle, büyük sıkıntılarla karşı karşıyayız. Ancak şunu herkes bilmelidir ki Türkiye sadece kendi geleceği için değil coğrafyasındaki 1,5 milyar insanın da güvencesidir, geleceğidir. İbn-i Haldun'un dediği gibi coğrafya kaderdir, bu coğrafya kaderimizdir. Burada yaşayan milyarların geleceğinden kendimizi sorumlu hissediyoruz” dedi.

KKTC Başbakanı Tufan Erhürman, altı yılda Kamu Denetçiliği Kurumu kararlarına uyumasının ciddi bir rakam olduğunu söyleyerek, “Belli idare ombudsmanı gerçekten hukuk devleti yolunda işbirliği yapabileceği partner olarak kabuk etmiş. Ombudsmanın başarılı olabilmesi için idarenin onu güvenilir partner olarak kabul etmesi gerekir. 2013 yılında 7 bin 638 başvuru alan ombudsman, 2014 yılında 5 bin 639’a düşmüş, 2015’te 6 bin 55, 2016’da tekrar düşmüş, 5 bin 519, 2017’de 17 bin 131, 2018’de 17 bin 585” şeklinde konuştu.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan ise, şikayet ve başvuru hakkının devlet geleneğimizde kadim bir uygulama olduğunu belirterek, şikayet defterlerinden örnekler verdi. Arslan, Osmanlı’da ombudsmanlığın kökleri olduğunu belirterek, “Kamu Denetçiliği Kurumu ile Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru hakkı anayasal yaşıttır. 2010 Anayasa değişikliği ile toplumsal geçmişimizde örnekleri bulunan uygulamalar Anayasal statü kazandı, biri altı biri yedi yaşında genç kurumlar olarak hayatlarına devam ediyorlar. Kamu Denetçiliği ve Anayasa şikayetinin temel amacı, bireylerin idare karşısında şikayetlerini dinlemek, ele almak, kamu otoritesi karşısında dile getirilen hak ihlali taleplerini sonuçlandırmak ve temel hak ve özgürlüklerini korunmasını sağlamaktır” diye konuştu. 

Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Kamu Denetçiliği Kurumunun dostane çözüm sunması nedeniyle toplumsal huzur ve barışın sağlanmasında önemli bir işlevi bulunduğuna dikkat çekerek, “Kamu Denetçiliği Kurumu kurulması ülkemizde hukuk devleti ve insan haklarını gelişimi bakımından önemli bir göstergedir. İş yükü sorunu hakim ve mahkeme sayısı arttırılarak çözülecek bir mesel değildir. İş yükü sorunu mahkemeden intikal eden uyuşmazlık sayısının azaltılmasıyla çözülebilir. Yargı sistemimizde adil, ve etkin bir filtreleme sitemi kurularak, ve bir kısım uyuşmazlıkların yargı sistemi dışında çözülerek, iş yükü sorunu yapısal olarak ele alınıp, çözülebilir” dedi.

Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, hukuk devletinin insan haklarına saygılı ve bu hakları koruduğunu belirterek, “Devletin yerine getirmekle yükümlü olduğu görevli olması giderek çoğalması ve kişi hakları ile kamu menfaati arasındaki dengenin korunmak olması nedeniyle idarenin denetiminin etkin bir şekilde yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu anlamda idarenin hukuk kurallarına uymasını sağlayacak en etkili sistem yargısal denetimdir. Demokratik hukuk devletinde yargı temel hak ve özgürlüklerle toplumun ve bireyin sahip olduğu temel değerlerin koruyucusu ve güvencesidir” ifadelerini kullandı.

Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, halkın avukatlığını yaptıklarını belirterek, “İdareye tavsiye kararlarımızla yol göstermekteyiz, halkla idare arasında arabululucu barış köprüsüyüz. Altı yılda kurumun tanınırlığını arttırdık, başvuru sayısı çoğaldı, sorun çözme yükseldi ve tavsiye kararlarımıza uyma oranı yüzde 20’lerden yüzde 70’lere çıktı” şeklinde konuştu.  

Ahmet Umur Öztürk - İbrahim Berat Yılmaz

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Ehliyetsiz sürücünün çarptığı motosiklet sürücüsü ağır yaralandı, kaza sonrası kavga çıktı Antalya’nın Manavgat ilçesinde motosiklet ile otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen kazada motosiklet sürücüsü ağır yaralandı. Kaza sonrası yaralanan motosiklet sürücüsünün yakınları, otomobil sürücüsüne saldırmak istedi. Kavgayı vatandaşlar güçlükle ayırdı. Kaza, Remzi Güven Caddesi’nde meydana geldi. Alınan bilgiye göre; İmam Hatip Lisesi istikametinden gelip 3544 Sokak istikametine gitmekte olan İsa Ali Ceylan’ın kullandığı 07 N 9247 plakalı otomobil ile Remzi Güven Caddesi üzerinde Bayır Mezarlığı istikametinden gelip Mehmet Akif Ersoy Caddesi istikametine gitmekte olan Hasan Kocademir’in kullandığı 07 LA 787 plakalı motosiklet çapıştı. Kazada yaralanan ve sağlık ekibinin olay yerindeki müdahalesinin ardından ambulansla hastaneye kaldırılan motosiklet sürücüsünün hayati tehlikesinin bulunduğu bildirildi. Olayı haber alıp gelen motosiklet sürücünün yakınları ise yaşı küçük olan ve ehliyeti bulunmayan otomobil sürücüsüne saldırdı. Kavgayı çevredeki vatandaşlar güçlükle ayırabildi. 38 bin 931 TL ceza Kazanın ardından Manavgat Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Büro Amirliği ekipleri tarafından yapılan kontrolde sürücü belgesi olmadığı belirlenen 17 yaşındaki otomobil sürücüsüne ve otomobil sahibine ayrı ayrı 12 bin 977 TL, motosiklet sürücüsüne de hurdaya ayrılmış motosiklet ile trafiğe çıkmaktan 12 bin 977 TL olmak üzere toplam 38 bin 931 lira para cezası uygulandı.
İstanbul Evcil hayvan endüstrisi İstanbul’da buluşuyor Evcil hayvan ürün ve hizmetleri sektörünü bir araya getiren, Türkiye evcil hayvan sektöründeki en büyük organizasyon Petzoo Fuarı, 9-12 Ekim tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Küresel evcil hayvan ürün, malzeme ve aksesuar sektöründe son 5 yılda büyüme kaydedildiği ifade edilirken Uluslararası Evcil Hayvan Ürün, Malzeme ve Aksesuar Tedarikçileri Fuarı (Petzoo) 9-12 Ekim tarihleri arasında İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Her yıl yerli ve yabancı binlerce ziyaretçiyi ağırlayan fuar uluslararası pazarda yer almak, global iş birlikleri kurmak, marka ve ürünlerini tanıtmak isteyen Türk firmaları için fırsatlar sunuyor. “105 ülkeye mama, 120 ülkeye kedi kumu ihracatı" Evcil hayvan ürünleri sektörünün gelişimi açısından fuarın çok önemli olduğunu vurgulayan Ulusal Fuarcılık Genel Müdürü Selçuk Çetin, “Ulusal ve uluslararası evcil hayvan ürünleri sektörünün bir araya gelmesini sağlayan buluşma noktası fuar, pazar büyütme, sektörü geliştirme, ihracatı arttırma odaklı bir organizasyon. Türkiye’nin markası Petzoo artık dünyanın pek çok ülkesinde tanınıyor. Türkiye pazarında yerli ürün ve hizmetler hakimiyet kurdu hatta yurtdışında da söz sahibi olmaya başladı. 30 bin metrekarelik alanda gerçekleştireceğimiz fuara yoğun bir talep var, şimdiden çok az yerimiz kaldı. Geçen sene katılımcı firma ve markalar, ürünlerini ve hizmetlerini 120 ülkeden gelen 50 bin civarında ziyaretçiye tanıtma imkanı buldu. Bu yıl özellikle yurtdışında yaptığımız özel tanıtım çalışmaları ile çok daha fazla yabancı ilgisi bekliyoruz. Rakamlar Türkiye’nin potansiyelinin ve sektörün globalleşmesinin göstergesidir. Evcil hayvan ürünleri sektörü günümüzde 300 milyar dolarlık dev bir pazar haline geldi. 105 ülkeye mama, 120 ülkeye kedi kumu ihracatı gerçekleştiren Türk pet sektöründe yaklaşık bin firma faaliyet gösteriyor. 2025 yılı sonunda yeni pazar arayışı ile ihracatın 500 milyon dolara çıkacağını öngörüyoruz. Günümüzde evcil hayvanlara dair her türlü ürün ve hizmet Türkiye’de üretilebiliyor. Fuarda, evcil hayvan sahiplerinin ihtiyaç duyabileceği her şeyi bir arada bulmak mümkün” dedi.
Bingöl Binlerce yıllık tarihi olan 5 katlı Zağ Mağaraları turizme kazandırılmayı bekliyor Bingöl’de 2019-2022 yılları arasında yüzey araştırmaları çerçevesinde incelenen 5 katlı Zağ Mağaları’nın binlerce yıllık tarihi olduğu tespit edildi. MS 100 ve 200’lü yıllarda ilk Hristiyanlar tarafından inşa edildiği ileri sürülen mağaraları daha sonra Müslümanlar da ilim merkezi olarak kullandı. Tarihi alanın çevre düzenlemesi yapılarak turizme kazandırılması bekleniyor. Bingöl Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nebi Butasım, Bingöl merkeze bağlı Kuşburnu köyü kırsalında bulunan 5 katlı Zağ Mağaraları hakkında İHA muhabirine açıklamalarda bulundu. Binlerce yıllık tarihi olan mağaralarının ilk Hristiyanlık döneminde kayalar arasına oyma yapılarak inşa edildiğini aktaran Doç. Dr. Butasım, MS 100 ve 200’lü yıllarda Roma İmparatorluğunun zulmünden kaçan Hristiyanların burada ibadet ettiklerini söyledi. 2019-2022 yüzey araştırmaları çerçevesinde mağaraların incelendiğini belirten Doç. Dr. Butasım, ’’Sanat tarihi alanında yaklaşık 20 yıldır Bingöl üzerinden çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalarımız ekseninde Kültür ve Turizm Bakanlığı Kazılar Daire Başkanlığının izni ve Bingöl Üniversitesinin destek ve katkılarıyla Bingöl merkeze bağlı bulunan Zağ mağaraları üzerinde yüzey araştırmaları yaptık. 3 yıl boyunca yaptığımız araştırmalar neticesinde Zağ mağarasının yek pare bir kayaya oyma yaşam alanı ve manastır kilisesi şeklinde, mini bir şapel halinde yapılan bir kompleks olduğunu tespit ettik. Zağ Mağaralarıyla ilgili tarihsel olarak çok net bilgilere sahip olmasak da içindeki şapel ve yapının genel özelliklerinden M.S. 2’nci yüzyılda yani 100 ve 200’lü yıllar arasında ilk inşa edildiğini, tek tanrıya inanan Hristiyanlar tarafından inşa edildiğini ileri sürüyoruz. O dönemde özellikle tek tanrıya inanan Hristiyanların Roma devleti tarafından kabul edilmediğini biliyoruz. İşte bu tek tanrıya inanan Hristiyanlar Roma imparatorluğundan kaçmak için bu tür yapılar inşa etmişler. Zağ mağarası da bunlardan biri” dedi. ’’Turizme kazandırılmalı’’ 2003 yılında Bingöl’de meydana gelen depremden dolayı ön cephesinin yıkıldığını aktaran Doç. Dr. Butasım, “Zağ mağarası 5 katlı sistem üzerine inşa edilmiş, girişi gizli bir geçitle sağlanmıştır. 2003 Bingöl depreminde ön cephesi tamamen yıkıldığı için ön cephe şuan da açık görünüyor. Şapel dediğimiz alanında büyük kısmı maalesef tahrip oldu. Bu giriş yukarıdan yine kayaya oyulmuş bir asansör gibi düşünelim, bir baca şeklinde kayadan aşağıya doğru iniliyor. Birinci katta odalar mevcut, ikinci katta ise yine odalar sağlı sollu ve su sarnıcı olarak tespit ettiğimiz yerler var. Yine üst katlarda çapraz geçişlerle birbirine bağlantıları sağlayan odalar mevcut. Zağ Mağaraları doğal ve beşeri unsurlardan dolayı tahrip olmaya yüz yüze kalmış bir yapı. Buranın ivedilikle hem yollarının yapılması hem güçlendirilmelerinin yapılması, çevre temizliği gibi çeşitli restorasyonlarının da yapılması önemlidir. Bölgenin ve şehrin turizmine önemli katkılar sağlayacak bir değerdir’’ diye konuştu. ’’600’lü yıllarda Müslümanlar da ilim merkezi olarak kullanmış’’ 634’lü yıllarda Müslümanların ilim merkezi olarak söz konusu alanı kullandığını dile getiren Doç. Dr. Butasım, “Zağ mağarası tabi ilk dönemlerde Hristiyanlar tarafından kullanıldıktan sonra 634’lü yıllardan sonra Diyarbakır’ın fethi ile Bingöl’de İslam akınlarıyla İslam beldesi olmaya başlamış. İşte bu dönemlerden sonra özellikle Osmanlı döneminde Zağ mağaraları yapısına hiç karışılmadan Müslümanlar tarafından kullanılmış. Özellikle bölgede ilmin merkezi haline gelen bir medrese okul olarak hizmet vermiştir” şeklinde konuştu. Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünden alınan bilgilere göre, Zağ mağaralarının restorasyonu için proje hazırlandığı ve turizme kazandırılması için çalışmaların sürdüğü öğrenildi.