TEKNOLOJİ - 07 Temmuz 2021 Çarşamba 14:40

Teknoloji Bakanı Varank: 'Her şehrimize bir teknopark kurmaya çalışıyoruz'

A
A
A
Teknoloji Bakanı Varank: 'Her şehrimize bir teknopark kurmaya çalışıyoruz'

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi ve Türk - Alman Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi temel atma törenine katıldı. Burada yaptığı konuşmada, şu anda yaklaşık 11 bin farklı proje yürütülen Teknoparklarda bugüne kadar 41 binden fazla Ar-Ge projesinin tamamlandığını belirten Bakan Varank, "Her şehrimize bir teknopark kurmaya çalışıyoruz" dedi.

Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi ve Türk - Alman Üniversitesi Teknoloji Geliştirme Bölgesi temel atma töreni, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın katılım sağladığı etkinlik ile gerçekleştirildi. 40 dönümlük arazi üzerinde kurulacak olan yerleşke, toplamda 7 bloktan oluşan bir kompleks olarak planlanan çalışmanın açılış törenine Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Karaman, Türk-Alman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Halil Akkanat, Ak Parti 24. Dönem Rize Milletvekili Nusret Bayraktar da katıldı.

“Yerli ve yabancı şirketleri bir araya getiriyoruz”

Açılış programında konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “Son 19 yılda neredeyse sıfırdan inşa ettiğimiz Ar-Ge ve yenilik çalışma sistemimize yeni bir aktörü daha dahil etmek üzere toplanmış bulunuyoruz. Bildiğiniz üzere Teknoparklar teknolojinin üretilmesi ve ticarileşmesi sürecindeki kritik rolleri dolayısıyla aslında bu ekosistemin çok önemli bir parçası.

Teknoparklar aracılığıyla teknolojik ve yazılım geliştirme alanında faaliyet gösteren firma ve girişimcilere aslında altyapı hizmeti sunuyoruz diyebiliriz. İleri teknoloji üretme potansiyeli olan yeni şirketlerin kurulmasını ve mevcut şirketlerin de büyümesini teşvik ediyoruz. Yerli ve yabancı şirketleri bir araya getirerek üniversiteler ve kamu kuruluşlarıyla adeta bir sinerji oluşturuyoruz. Teknolojik ürünlerin yurt dışına pazarlanması ve yabancı sermaye içerisinde yeni kapılar aralıyoruz. Ar-Ge ve girişimcilik kültürü olan bir ekosistemini nitelikli istihdamın oluşmasına biz bakanlık olarak Teknoparklar vasıtasıyla aracılık ediyoruz” dedi.

“Her şehrimize bir teknopark kurmaya çalışıyoruz”

Bakan Varank ayrıca, "İhracat yapmamız yeterli değil. İmalat sanayinin üretimindeki katma değerin artışını da yakalamamız gerekiyor. Bunu da ihraç ettiğimiz ürünlerin kompozisyonunda ki değişikliklerden açıkça görebiliyoruz. 2003 yılında ihracatımızdaki en büyük pay düşük teknolojili ürünlere ait iken 2020 yılında ise yüksek ve orta yüksek teknolojili ürünler yer alıyor. Ayrıca tüm Türkiye olarak da fikri mülkiyet alanında çok önemli ilerlemeler kaydettik. Dünyada yerleşik patent başvurularında 14'üncü marka başvurularında 8, tasarım başvurularında ise 6'ncı sırada yer alıyoruz.

Aslında dünyanın en büyük ekonomileri ile karşılaştırdığımızda da fikri mülkiyet çıktılar açısından gerçekten başarılı bir noktaya geldiğimiz görüyoruz. Üniversitelerle yaptığımız bu çalışmalar sonrası üniversitelerimizin de yenilikçi bir hal alacağına inanıyorum. İstanbul ve Rize'deki yerleşkeleri birlikte tam kapasiteye ulaştığında 4000 tam zamanlı Ar-Ge personelinin çalıştığı 300 girişimciye ev sahipliği yapacak önemli bir yatırımdan bahsediyoruz. Ayrıca her ilimize bir teknopark kurmak üzere çalışmalarımıza yön veriyoruz. Şimdiden hayırlı uğurlu olsun diyorum” diye konuştu.

“Şu anda yaklaşık 11 bin farklı proje yürütülen Teknoparklarımızda bugüne kadar 41 binden fazla Ar-Ge projesi tamamlandı”

Bakan Varank konuşmasının devamında, "Şu anda yaklaşık 11 bin farklı proje yürütülen Teknoparklarımızda bugüne kadar 41 binden fazla Ar-Ge projesinin tamamlandığını duyurmak istiyoruz. Firmalarımızın başvuru sonuçlarına baktığımızda şimdiye kadar Teknopark kaynaklı bin 330 patent, 200 tasarım, 399 faydalı model ve 543 yazılım tescilinin tamamlandığını görüyoruz. Bakanlık olarak Teknoparktaki firmalarımıza şimdiye kadar yaklaşık 21 milyar liralık vergisel muafiyet tanıdık. Ar-Ge ve tasarım merkezlerinin özelliği şu ki burada firmalarımız Eğer teknokentlerde yer bulamıyorlarsa ya da kendi Ar-Ge lerini kendi firmaları içerisinde gerçekten geliştirmek istiyorlarsa biz bu firmalarımıza bu çalışmaları açısından destekleri vererek teşvik etmeye çalışıyoruz” dedi.

Abdul Samet Kaya - Furkan Çon

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Oğlunun telefonundan mesaj atıp kapıyı açtırdıktan sonra eşini öldürmüş Ankara’da boşanma aşamasındaki eşi tarafından 15 Nisan’da bıçaklanarak öldürülen kadının, kocası tarafından tuzağa düşürüldüğü ortaya çıktı. Oğlundan gelen mesajın kocası tarafından gönderildiğinden habersiz dışarı çıkan talihsiz kadın, gözü dönmüş eşi tarafından defalarca bıçaklandı. Olayın başladığı anlar ise güvenlik kamerasına yansıdı. Ankara’da 11 yıl önce evlendiği K.C.’den (36) şiddet gördüğünü iddia eden Yonca Kazan Coşkun (32), boşanma davası açtıktan sonra aile evine döndü. Çiftin 10 ve 7 yaşındaki çocukları ise babalarında kaldı. 6 aylık uzaklaştırma karanın sona ermesinin ardından K.C., eşinin yaşadığı apartmanın önüne gitti. K.C., ele geçirdiği oğlunun telefonundan Coşkun’a “’Anne çok hastayım, okulun bahçesinde seni bekliyorum” yazılı mesaj gönderdi. Her şeyden habersiz endişeli bir şekilde dışarıya çıkan Coşkun, elinde bıçakla bekleyen K.C. ile karşılaştı. Kaçmaya çalışan Coşkun, evinin banyosuna saklandı. Banyo kapısını kıran K.C., saldırdığı eşini bıçakladı. Coşkun, olay yerinde hayatını kaybederken, Kerim Coşkun, gelen polis ekiplerine teslim oldu. İfadesi ortaya çıktı Yakalanan K.C., savcılıktaki ifadesinde, eşiyle cinsel konularda sorunlar yaşadıklarını, eşinin olay günü kendisine hayatında başka birisi olduğunu söylediğini ve ‘Sen erkek misin, erkeklik görevini yapıyor musun?’ dediğini iddia etti. Saldırgan şahıs, sevk edildiği mahkemede tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Bursa Kayıp mürettebatın ailelerinin feryadı: "İhmallerin araştırılmasını istiyoruz" Marmara Denizi açıklarında, İmralı Adası’nın ise güneybatısında batan bin 250 ton mermer tozu yüklü olan Batuhan A gemisindeki 6 mürettebattan 4’ünün cansın bedenine ulaşılırken 2 kişiden ise haber alınamadı. Çalışmalara devam edilmesini isteyen acılı aileler, sorumluların da bir an önce adalete hesap vermelerini istedi. 15 Şubat tarihinde Marmara denizinde batan Batuhan A. isimli kargo gemisinin kayıp mürettebatı arasında bulunan makine stajyeri Ahmet Atav’ın babası Şenol Atav, geminin ihmal sonucu battığını ileri sürerek açıklamada bulundu. Şenol Atav, “Ben 25 yıldır gemiciyim. O gemi o günkü hava şartlarından dolayı ya da geminin yaşından dolayı batmadı. O geminin batış sebebi tamamen ihmaldi. Bu ihmalle birlikte geminin denetimlerinin doğru yapılmadığını delilleriyle savcılığa sunduk ve sunmaya da devam edeceğiz. Bu ihmallerde en büyük kabahatli Marmara Liman Başkanı, Bandırma Liman Başkanı, Bandırma Kara Sörveyi, Gemlik Liman Başkanı ve Gemlik Liman Sörveyi’dir. Geminin rutinlerine uygun yapılması gereken kontrol ve denetimlerin doğru olarak yapılmamıştır. Bundan ihmallerden dolayı oğlumun cenazesine ulaşamıyorum. İlgili kurumların bu konuda ellerinden geleni yapmasını rica ediyorum. “ dedi. Batan geminin kaptanı Hasan Mehmet Uyanık’ın oğlu Abdullah Uyanık ise “Kazadan yaklaşık 45 gün sonra babamın cesedine ulaşıldı. Bulunamayan iki mürettebat üyesinin bulunmasını istiyorum. Aramalara 15 gün sonra son verildi. Aramalara yeniden başlanmasını istiyorum. İhmallerin araştırılması ve adaletin sağlanmasını istiyoruz“ ifadelerini kullandı. Ailelerin avukatı Muhammed Emin Çelik, “15 Şubat tarihinde Batuhan A. adlı gemi Bursa Karacabey açıklarında ne yazık ki ağır ihmaller sonucu batmıştır. Devletimiz Kızılay, AFAD, Türk Silahlı Kuvvetleri, Bursa Valiliği, Karacabey Kaymakamlığı başta olmak üzere bütün organlarıyla arama çalışmalarını sürdürmüştür. Ancak, ne yazık ki Batuhan A gemisindeki 6 mürettebattan yalnızca 4 kişinin cesedine ulaşılmış, kalan 2 mürettebat hala bulunamamıştır. Bizler mavi vatanın bütünlüğüne inanıyoruz. Deniz emekçileri de mavi vatanın bir parçasıdır. Denizcilerimiz asla ihmal edilemez ve göz ardı edilemez. Bu doğrultuda Batuhan A. Gemisinin batmasına sebep olduğu düşünülen bütün ilgili kurum, kuruluş ve şahıslar hakkında suç duyurusunda bulunduğumuzu açıklamaktayız. Batuhan A. Gemisi 53 yaşında bir gemidir. Bu kadar yaşlı ve artık tamir görmekten paslanmış bir geminin özellikle bu hava şartlarında seyrine izin verilmesi nasıl mümkün olabilir. Geminin azami alabileceği yükün üzerinde yük almasına kim neden müsaade etmiştir. Bilindiği üzere geminin denize ve yüke elverişli olması gerekmektedir. Brandasının dahi sertifikası olmayan bir gemiye denize elverişlilik belgesi kim tarafından verilmiştir. Bu bahsettiklerimize ek olarak gerekli hususlar Karacabey Başsavcılığına sunulmuştur. Ancak bu sebeplerden daha fazlası bulunmaktadır ve bu sebepler göstermektedir ki Batuhan A. Gemisi hava şartları nedeniyle değil, ağır ihmaller sonucunda batmış olmakla birlikte 6 mürettebatımız elzem bir şekilde hayatını kaybetmiştir. Bizler gemilerimiz batmasın, denizcilerimiz yaşasın istiyoruz” dedi.
Zonguldak Zonguldak’ta 4. Bahar Sempozyumu başladı Zonguldak’ta 4. Bahar Sempozyumu açılış konuşmaları ile başladı. ZBEÜ Sezai Karakoç Konferans Salonu’nda 4. Bahar Sempozyumu “Ortopedik Cerrahilerde Anestezi ve Hasta Güvenliği” konusuyla başladı. Saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı’nın okunduğu programın açılış konuşmasını ZBEÜ Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Başkanı Hilal Ayoğlu yaptı. Ardından Türkiye Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği İç Anadolu Şube Başkanı Atilla Erol konuşma gerçekleştirdi. Türkiye Anesteziyoloji ve Reanimasyon Derneği Başkanı Ali Fuat Erdem, “Biz dernek olarak özellikle Anadolu’da farklı illerde sempozyum, kurs ve kongrelere büyük önem veriyoruz. Özellikle hasta güvenliği konusuna temas etmek istiyorum. Hilal Ayoğlu hocam konuda Türkiye’de önemli bir isim. Böyle bir konuyu seçmesinden dolayı da son derece mutlu olduk. Kendisi Dünya Anestezi Dernekleri Federasyonu’nda Hasta Güvenliği Komitesi’nin bir üyesi. Bu konuda sadece Türkiye değil dünyada çalışmalar yapıyor. Ayrıca kendisi Dünya Anestezi Federasyonu’nun Avrupa temsilcisi. Böyle bir değerli hocamızın burada emekleri çok fazla. Avrupa Anestezi Derneği ile hasta güvenliğiyle ilgili bir protokol yaptık. Bu protokol ile sertifikasyonları artık Türkiye’de yapacağımız kurslardan sonra vermeye devam edeceğiz. Çünkü bütün dünya hasta güvenliğini çok önemsiyor” dedi. ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer ise “Sağlık alanındaki modern yenilikler ve çığır açıcı buluşlarla geçmişten günümüze insanlığın karşı karşıya kaldığı, nice hastalığın tedavisinde gerek tıp camiasındaki çalışmalara ışık olup gerek hastaların yaşam kalitesini artırarak umut olduğu aşikardır. İşte bu hususta tıbbın ve teknolojin birlikteliğinde; yakın zamanda tüm insanlığın maruz kaldığı Covid-19 pandemisinde dahil cerrahi tedavilerin titizlikle uygulandığı ve hasta güvenliğin sağlandığı konusunda hemfikiriz. Nitekim bulaşıcı hastalıkların ortadan kaldırılması, tüm tıbbi tedavi yöntemlerinin ve hasta güvenliğinin sağlanmasında ülkemizin bütün sağlık kuruluşlarında yapılan çalışmaların değerinin ne kadar önemli olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır. Ortopedi tedavilerindeki anestezi uygulamalarında da büyük başarılar elde edilmektedir. Bunun yanında anestezi ve sağlık hizmetlerinin temel taşlarından olan hasta güvenliğinin de her yönüyle ele alınarak geliştirilmesi gerekmektedir” ifadelerine yer verdi. Sempozyum, açılış konuşmalarının ardından “Ortopedik cerrahilerin intraoperatif yönetiminde hasta güvenliği” oturumuyla başladı.