ÇEVRE - 19 Ocak 2010 Salı 14:53

TEMA'dan Ulusal Biyogüvenlik Yasa'sı açıklaması

A
A
A
TEMA'dan Ulusal Biyogüvenlik Yasa'sı açıklaması

TEMA Vakfı, Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı ile ilgili içeriklerin kamuoyu ile paylaşılmamasının güvensizlik ve endişe ortamı yarattığını belirtti.

TEMA'dan yapılan açıklamada, Türkiye'nin gıda güvenliğini yani geleceğini koruma altına alacak Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı'nın sessiz sedasız Meclis komisyonlarından geçirilerek yasalaştırılmaya çalışıldığı iddia edildi.

Açıklamada şöyle denildi:

"Daha Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı çıkarılmadan, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ile ilgili Yönetmeliğin çıkarılmak istenmesi ve söz konusu yasa tasarısı ve yönetmelikle ilgili içeriklerin kamuoyu ile paylaşılmaması güvensizlik ve endişe ortamı yaratmıştır.

Ülkemizin 1992 yılında imzaladığı ve 1996 yılında da resmen taraf olduğu Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi gereği, Ulusal Biyogüvenlik Yasası'nın biran önce çıkarılması önemlidir. Ancak yasanın toplumun herkesimi tarafından tartışılarak ve ortak uzlaşıya varılarak yasalaşması en az bunun kadar önemlidir. TEMA Vakfı, Hükümeti Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısını geri çekerek doğal varlıkların ve toplum sağlığının korunmasını adına demokratik tartışma sürecinden geçirmeye davet etmektedir."

TEMA Vakfı'nın Ulusal Biyogüvenlik Yasa Tasarısı ile ilgili görüş ve önerileri ise şöyle sıralandı:

"Tasarıda, Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ve Cartegana Uluslararası Biyogüvenlik Protokolüne gerekli gönderme yapılmalı ve yapılan düzenlemenin felsefi temeli ortaya koyulmalıdır.

Tasarı yalnızca GDO ve ürünlerine odaklı bir 'GDO Kanunu' özelliğinden çıkarılmalı ve biyogüvenlik kavramının gerektirdiği kapsamlı bir içeriğe kavuşturulmalıdır.
Tasarı ile oluşması öngörülen Biyogüvenlik Kurulu yapısı bürokratik nitelikten, demokratik özelliğe dönüştürülmeli, bu tür bir yapı sağlanmadan, Kurulun ileri sürüldüğü gibi 'bağımsız ve özerk' karar alamayacağı bilinmelidir.

Tasarının en belirleyici unsurunu oluşturan 'Başvuru-değerlendirme ve karar' süreci bir maddede değil, açıklık ve netlik kazandırılmış birkaç madde de açıklanmalıdır.
Tasarıda, ithal, pazarlama, tüketim dışında GDO ve ürünlerin 'işlenmesi süreci de' yeterince açıklanmalıdır.

Kurul ile Bakanlık ilişkileri, hiyerarşik yaklaşım yerine, demokratik anlayışa oturtulmalıdır.
GDO ithali yapılacak ülkelerden, uluslararası geçerliliği bulunan referansların istenilmesi öngörülmelidir.

Çoğunluğu özel kuruluşlara bağlı gerçek ve tüzel kişilerden oluşacak olan GDO ilgililerini 'risk yönetimi ve uygulama konusunda' yükümlü kılan anlayış yeniden tartışılmalıdır.

Tasarıya, antibiyotiklere dayanıklı gen içeren GDO ithalinin yasak olduğu açıkça yazılmalıdır.

Bakanlığın uygulayacağı belirtilen 'kontrol ve denetimin' hangi süreçler kapsamında ne gibi yöntem ve araçlarla yerine getirileceği açıklanmalıdır.

TEMA Vakfı Bilim Kurulu'nun önerdiği gibi transgenik çalışmaların üniversitelerde ve/veya araştırma enstitülerinde geliştirilerek hayvanlarda deneneceği de, biyoçeşitliliğimizin korunması için, tasarıda yer almalıdır.

Kurul ve Bilimsel Komitelerin kararlarının 'yerindelik ve hukuka uygunluk' bakımından idari yargı konusu olduğu, tasarıya eklenmelidir. İdari yaptırım ve ceza hükümleri sadeleştirilmelidir."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Esenler’de öğretmene "kötü not" dayağı Esenler’de iddiaya göre bir veli, çocuğu sınavdan kötü not aldığı için okulda öğretmeni darp etti. Olayda öğretmen hafif şekilde yaralanırken, taraflar birbirinden şikayetçi oldu. Olay Esenler’de Esenler Ayvalıdere Ortaokulu’nda 23 Nisan kutlamaları öncesi meydana geldi. İddiaya göre, okulda Türkçe öğretmeni olarak görev yapan Ozan Kaya’nın öğrencini sınavdan kötü not aldı. Bunun üzerine sinirlenen veli, okula gelip öğretmeni darp etti. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Kaşı ve dudağı patlayan öğretmen ambulans ile hastaneye kaldırıldı. Kavga nedeniyle öğretmen hafif şekilde yaralanırken, taraflar birbirinden şikayetçi oldu. “Öğretmenin kaşı açılmıştı” Öğretmeni darp edildikten sonra gören esnaf Erkan Sevinç, “Dün iş yerini açtık. Önce polis sonra ambulans geldi. Gidip baktığımızda öğretmenin darp edildiğini gördük. Öğretmenin kaşı açılmıştı. Sonra veli gitmiş herhalde. Öğretmeni ambulansa aldılar. Öğretmen biraz yerde hırpalanmış, üstü başı tozdu. Öğretmenin durumu iyiydi. Araca yürüyerek gitti. Biraz boğuşmuşlar” dedi. “Ambulans öğretmeni hastaneye götürmüş” Olayla ilgili konuşan esnaf Habip Sabancı, “Biz saat 12 gibi iş yerlerimizi açıyoruz. Okul içerisinde hengame var dediler. Bir velinin bir öğretmenle tartışıp darp ettiğini söylediler. Daha sonra ambulans ve polis ekipleri geldi. Öğretmenin kaşının patladığını, gözünden yaralandığını bize söylediler. Sonra ambulans öğretmeni hastaneye götürmüş. Birbirlerinden şikayetçi olmuşlar. Sebebini bilmiyoruz” şeklinde konuştu. “Bir öğrencinin notunu sıfır girdi diye velisi gelmiş” Darp edilen öğretmenin öğrencisi Öznur Güneyli, “Ayvalıdere Ortaokulu’nda okuyorum. 23 Nisan’da gösteriden önce bir kavga oldu. Ozan hocamı çok severim. Hocalara ve öğrencilerle bir sorunu yoktu. Notlarımızda da bir problem olmuyordu. Bize bağırıp kızmıyordu. Kime sorsam Ozan hocayı çok seviyor. Bir öğrencinin notunu sıfır girdi diye velisi gelmiş. 2 erkek öğretmene vurmuşlar. Ozan hocanın sadece kaşı ve dudağı patlamış” ifadelerini kullandı. “Aldığımız notları hep fazlasına tamamlayan bir öğretmendi” Öğretmen Ozan Kaya’nın öğrencisi Beril Öz, “Ozan hocanın bir öğrenciye sıfır verdiği söyleniyor. Daha sonra 2 veli 23 Nisan gösterisinin başlangıcında Ozan hoca ile kavga ettiği söyleniyor. Bu kavga sonucunda kaşının patladığı ve gözünün morardığı söyleniyor. Ozan hoca çok iyi birisiydi. Sıfır vermeyi bırak sınıftan geçirmemezlik bile yapmıyordu. Aldığımız notları hep fazlasına tamamlayan bir öğretmendi” diye konuştu.
İstanbul İstanbul’u erguvan ağaçları süsledi Yeşil, Mavi ve Pembe tonlarının İstanbul Boğazını adeta bir tabloya dönüştüren erguvan ağaçları çiçek açtı. Boğaz manzarası ile birlikte havadan çekilen erguvan ağaçları pembeye boyadığı kıyılar kartpostallık görüntüler oluşturdu. Baharın müjdecisi olarak bilinen erguvanlar İstanbul’u süslemeye başladı. İstanbul Boğazının her iki yakasında zarif dallarıyla şehre ayrı bir güzellik katıyor. Her yıl Nisan ve Mayıs ayları arasında çiçek açan erguvan ağaçları kenti adeta bir tabloya dönüştürüyor. Vatandaşlar tarafından oldukça ilgi gören pembe çiçekli ağaçlar Ahmet Hamdi Tanpınar, Edip Cansever gibi şairlerin de mısralarında yer aldı. İstanbul Erguvan Gönüllüleri Kurucusu Hüseyin Emiroğlu erguvan ağaçlarının her yıl takip ederek, ağaçların daha çok tanıtılması için birçok proje hayata geçiriyor. “Erguvanın boğazdaki görüntüsü böylece insanlara bir seyir keyfi veriyor” Bahar geldiği zaman erguvan ağaçlarının çiçek açtığını dile getiren İstanbul Erguvan Gönüllüleri Kurucusu Hüseyin Emiroğlu, “ Erguvanın bir zamanı var Nisan 15 ila mayıs ayının 15’i arasıdır. Bu zaman dilimi bazen nisanın başına doğru bazen mayısın sonuna doğru kayabiliyor. Bir 15 günlük zaman içerisinde çiçekler açıyor. Kahverengi dalların üzerinde birden önce kırmızı sona çiçekler açınca pembe çiçekleri olan bir ağaçtır. Bu ağaç İstanbul boğazının yeşil yamaçlarının üzerinde sanki birisi fırça ile pembe lekeler atmış gibi bir görüntü çıkıyor. Bu izlemesi çok hoş bir manzara oluyor. Erguvanın boğazdaki görüntüsü böylece insanlara bir seyir keyfi veriyor. Osmanlı döneminde şairler fark ediyor erguvan ağaçlarının çiçeklerini. Modern ve klasik dönemdeki şairlerimiz de erguvan ağaçlarının çiçeklerin bir metafor olarak kullanıyor. Erguvan İstanbul gönüllüleri diye bir gurup oluşturup, İstanbul’dakilere sürekli olarak bunu anlattık. 20 sene önce herkes erguvanı tanımazken şimdi biliyorlar. Osmanlı Padişahlarından 3. Selim’in bir fermanı var “Erguvan ağaçları azaldı biraz erguvan ağaçları dikin” diye. Erguvan ağaçları bizim bütün Marmara ve Akdeniz kıyılarında var” diye konuştu. (AFS-SB-
Tokat Toz bulutu sandılar, gerçek sonra anlaşıldı Tokat’ta Yeşilırmak Mahallesi’nde bulunan sanayi yolunda beklenmedik bir olay meydana geldi. Bir arı kolonisi, yolda sürü halinde görüntülendi. Mobilya mağazasının önündeki süs bitkisinde toplanan arılar, çevredeki esnaf ve vatandaşlar arasında tedirginliğe yol açtı. Durumu fark eden esnaf, arılara sakinleşmeleri için su vererek yardımcı oldu. Ancak arı sürüsünün dağılma belirtisi göstermemesi üzerine bölgedeki arıcılar devreye girdi. Bölgeye özel kıyafetlerle gelen arıcılar, arı sürüsünü kontrol altına almak için harekete geçti. Şerbet ile birlikte bir karton koliye yerleştirilen arılar, bölgeden uzaklaştırıldı. Yetkililer, koloninin daha güvenli bir alana taşınarak bal üretimi için kullanılacağını belirtti. “Arılar saldıracak sandık” Arıların toz bulutu gibi cadde üzerinden geldiğini söyleyen Tuğrul Eray, “Arılar toz bulutu halinde gelerek mağaza önünde durdu. Biz bir şey mi oldu diye korktuk. Erkek arı oğul verdiği için bunlar sokmuyormuş. Süs ağacında durdular. Arıcı arkadaşı çağırdık. Kendisi de geldi 10 dakika içerisinde arıları topladı. Ama arılar ilk geldiğinde buradan geçenler korktu. Vatandaşlar arılar saldıracak sandı ama bir şey olmadı. Biz de su verdik” dedi. Arıcılıkla uğraşan Serkan Arslan ise arıların oğul verdiği için tehlikeli olmadığını söyleyerek şerbetle toplayarak götürdü.