EĞİTİM - 04 Ekim 2017 Çarşamba 12:53

TEOG belirsizliği ile gelen gelecek kaygısı

A
A
A
TEOG belirsizliği ile gelen gelecek kaygısı

İyi bir lisede okumak isteyen öğrencilerin gündemindeki TEOG’un kaldırılması ile birlikte ortaya çıkan belirsizlik çocuklarda kaygı problemini ortaya çıkardı. Kaygı problemi ve çocukların belirsizlik durumlarına karşı gösterdiği tepkileri değerlendiren Altınbaş Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Aylin İlden Koçkar ailelere ve çocuklara tavsiyelerde bulundu.

Son günlerde eğitim camiasının, öğrencilerin ve ailelerinin gündemi TEOG’un kaldırılması. Bununla birlikte TEOG’un yerine getirilecek yeni sistem ise hala belirsizliğini koruyor. Zaten sınav stresinden dolayı problem yaşayan öğrencilerin yeni sorunu da bu belirsizlikle ortaya çıkan “kaygı” oldu. Sınav öncesi stresten ve kaygıdan çok asıl sorunun artık çocuklar için belirsizlik olduğunu söyleyen Doç. Dr. Aylin İlden Koçkar da hem çocuklara hem de ailelere böyle bir süreçte yardımcı olabilecek önemli konulara değindi.

“Kaygının derecesini iyi ayarlamak lazım, aşırısı zararlı!”

Bu durumun normal bir sınav öncesi stresten farklı olduğunu dile getirerek sözlerine başlayan Aylin İlden Koçkar, “TEOG’un kaldırılması ile birlikte ortada genel olarak bir belirsizlik söz konusu. Sonuçta çocuklar bildikleri bir sınava heyecanlı bir şekilde hazırlanırken hiç beklemedik bir durumla karşı karşıya kaldılar. Doğal olarak bu da hem çocuklarda hem de ailelerde kaygıya sebep oldu. Kaygı çok fazla olduğunda başarıyı baltalıyor. Hiç kaygısızlığı da istemiyoruz. Başarı için ortalama düzeyde bir kaygı duymak lazım. Zaten sınav öncesi belli bir kaygı oluşması normal ama abartılı bir düzeye geldiğinde destek gerekebilir. Fakat bu durum normal bir sınav kaygısı değil. Çünkü sınav kaygısı beklenen sınavlardan kaynaklanan stresin doğurduğu fizyolojik ve duygusal tepkilerdir. Normal şartlarda kaslar gerilir, baş ağrısı, ateşlenme, depresif duygu bozuklukları, huzursuzluk, uykululuk ve uykusuzluk vs. olur. Fakat bu durum normal bir sınav öncesi bir stres bile değil. Çünkü sınavın daha ne olduğu belli değil. Bu yüzden aslında öncelikli konumuzun belirsizliğin ortaya koyduğu kaygı olmalıdır.

Çocukların ve yetişkinlerin başa çıkma becerilerinin nasıl olduğu aslında böyle zamanlarda sınanır. Başa çıkma becerisi daha iyi olan çocuklar tabii ki bu tarz belirsizlikleri daha rahat atlatabilirler. Bu durumda çocuklara ne söylendiği de çok önemli. Şu anda net bir şey yok hala. Her hâlükârda yoğun belirsizlik ortamı hâkim” şeklinde konuştu.

Kaygı ile başa çıkma yolları nelerdir?

Bu belirsizlik ortamında oluşan kaygı ile nasıl baş edilmesi sorusuna da cevap veren Aylin Koçkar “En başta şimdi yapmam gereken şey nedir sorusuna cevap bulmalıyız. Sonuçta şu ana kadar çalışan çalıştı çalışmayan zaten çalışmadı. Öyle ya da böyle okul başarısı için ölçüm yapılacak. Yani bu zamana kadar nasıl çalıştılarsa, nasıl devam ettilerse o şekilde devam etmeliler. İster bu bir sınav olsun, ister okuldaki not ortalaması olsun, fark etmeksizin, ders çalışmanın sonuçlarından elde edilen bir takım kazançlarla çocuklar yerleştirilecek. O yüzden bunu bir kere çocuğun algılamasına yardımcı olmak lazım.

Çocukların daha kendilerine özgü olguları ortaya çıkaracak bir sistem getirilmesi bekleniliyor. Bu noktada zaten çocuğa düşen becerilerini, var olan çalışma düzenini ekstra bir şey yapmak zorunda olmadan devam ettirebilmek.” ifadelerini kullandı.

Ailelerin desteği bu noktada önemli

Her zaman olduğu gibi çocukları rahatlatmakta en büyük görevin yine ailelere düştüğünü söyleyen Koçkar son olarak da, “Belirsizlik olduğunda o toplum ve ortam gerilir. Çocukların bu yüzden kendi kendilerini kontrol edebilecekleri bir mekanizma geliştirmeleri gerekiyor. Çocukların da ‘eyvah ne yapacağız, her şey belirsiz, yandık, bize çattı’ demek yerine ‘bu iş kontrolüm altında, bu güne kadar nasıl devam ettiysem ve çalıştıysam aynı şekilde çalışmalıyım ve devam etmeliyim’ diyerek kendi iç duygularını dindirebilecek şekilde düşünceler üretmelerini tavsiye edebilirim. Ailelerin de aynı şekilde çocuklarla panik edecek biçimde değil daha rahatlatacak şekilde konuşmaları gerekiyor” diyerek tavsiyelerini sonlandırdı.
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir