POLİTİKA - 29 Nisan 2016 Cuma 23:58

Terör mağduru ailelere 175 bin TL bağışta bulundular

A
A
A
Terör mağduru ailelere 175 bin TL bağışta bulundular

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu, Türkiye İş Kadınları Derneği’nin (TİKAD) düzenlediği Sevgi Yolu Kampanyası’nın gala yemeğine katıldı. Doğu ve Güneydoğu illerindeki terör mağduru ailelere yardım için düzenlene programda Emine Erdoğan 100, Sare Davutoğlu ise 75 bin TL bağışta bulundu.

Doğu ve Güneydoğu illeri başta olmak üzere ülkemizdeki terör mağduru ailelere yardım etmek ve ihtiyaçlarını gidermek amacıyla TİKAD tarafından Sevgi Yolu Kampanyası düzenlendi. Kampanyanın yemekli galasına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, bazı milletvekilleri ile iş, sanat ve siyaset dünyasından çok sayıda davetli katıldı. Programda Emine Erdoğan ve Sare Davutoğlu birer konuşma yaptı.

Emine Erdoğan yaptığı konuşmada, ‘’TİKAD çatısı altında ülkemiz demokrasisine güç katan siz gayretli kadınlarımızı takdir ile takip ediyorum. Emekleriniz için ülkem adına hepinize şükranlarımı sunuyorum. Terör mağdurları için başlattığınız ‘TİKAD Sevgi Yolu’ kampanyasının duyarlı vatandaşlarımızın da desteğiyle katlanarak büyüyeceğine gönülden inanıyorum. Dünyanın sevgi kıtlığı yaşadığı bir çağda ‘Sevgi Yolu’ kampanyası insanın hakikatken içini ısıtıyor. Terör gibi karanlık düşünceler dünya başkentlerini hedef alırken yapılabilecek en güzel şey sevgi yolunda buluşmaktır. Türkiye zaten bu yolun kavşak noktasıdır. Sevginin büyük ismi Mevlana’nın öğretisi ülkemizin kılcal damarlarına kadar nüfuz etmiştir’’ dedi.

Şükrün bir yolunun da elimizdekini paylaşmak, başkasının acısına ortak olmak olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, ‘’Emin olun elimizdekini paylaştıkça Allah onun bereketini daha da artırıyor. Bildiğiniz üzere Türkiye Gayrı Safi Milli Hâsıla’ya göre dünyanın en cömert ülkesidir. Dünyanın tüm mağdur ve mazlum coğrafyalarına el uzatıyoruz. Peki bu kadar çok verirken dünden daha çok mu fakiriz? Hayır. Aksine daha da zengin bir ülkeyiz. Çünkü tüm bunları dünyanın en zengin ülkesi olduğumuz için değil insani sorumluluğumuz için yapıyoruz. Allah da ülkemizin yolunu açıyor. IMF’ye olan borcumuzu kapattık. Dünyanın sayılı ekonomileri arasına girdik. Bereket dediğimiz şey tam da bu değil mi? Üstelik son 5 yıldır 3 milyona yakın Irak ve Suriyeli kardeşimizi ülkemizde misafir ediyoruz. Batılı ülkeler birkaç bin mülteciyi almak için nice siyasi pazarlıklar yapıyorlar. Oysa biz devletimiz sivil toplum kuruluşlarımız ve milletimizle hiç düşünmeden kar zarar hesabı yapmadan gönüllerimizi açıyoruz. Ülkemizde doğan 150 bin Suriyeli çocuğa vatan oluyoruz. Ne yazık ki gerek ülkemizde gerek dünyada terör öncelikli gündem maddesi. Her gün nice canlar yanıyor. Ülkemiz son 35 yılda 40 bin insanını teröre kurban verdi. Nice ailenin ocağına ateş düştü. Nice yetim ve dul geride kaldı. Ne yaparsak yapalım onları, sevdiklerine asla geri getirmeyiz. Fakat acılarını belki biraz dindirebiliriz. Çocuklarına daha iyi bir gelecek hazırlayabiliriz. İşte şimdi onlar için seferber olma zamanı. Sevgiyi eyleme dökme zamanı’’ ifadelerini kullandı.

Sare Davutoğlu ise, “İnşallah hep birlikte ‘Sevgi Yolu’ kampanyası için maddi ve manevi desteklerimizi birleştirerek terörden birinci derece etkilenen bölgelerimizdeki kardeşlerimize ‘yalnız değilsiniz’ mesajını güçlü bir biçimde ileteceğiz. Birlik ve beraberliğimizi bir kez daha ortaya koyarak terör örgütü odaklarının amaçlarına asla amaçlarına ulaşamayacaklarını tekrar tekrar gür bir sesle ifade etmiş olacağız. Türkiyeli kadınların sözde değil özde vatanperver, hamiyetperver, muktedir ve merhametli olduğunun altını çizeceğiz. Çünkü bizler bu ülkenin kadınları olarak çocuklarımızı, toprağımızı, geçmişten gelen değerlerimizi ve kültürümüzü korumak için geçmişte de pek çok sınav verdik. İnşallah bu dönemde de geçmişte olduğu gibi azimli ve kararlı bir şekilde terörün zedelemeye çalıştığı kardeşliğimizi canlı tutacağız. Çok değerli dostlarım bu konuda milletçe tavrımız baştan beri aynı netlikte olmuştur. Bizler hiçbir gerekçenin terörü meşru kılamayacağına, hiçbir davanın teröristi masum gösteremeyeceğine inanıyoruz. Terör kimden gelirse gelsin, amacı ne olursa olsun bir insanlı suçu olduğunu düşünüyoruz. Bugün de terör ile mücadele ederken demokratik hukuk kurallarından taviz vermeden terörist ile halkı ayırt etme hassasiyeti ile operasyonlar yürütülüyor. Güvenlik güçlerimiz halkın zarar görmemesi için gerekli olan her türlü tedbiri alıyorlar. 78 milyon insanımızın gönüldaşlığını gömecek bir hendek asla kazılamaz. Ele ele yürüdüğümüz aydınlık geleceğimize, aydınlık Türkiye’ye kurulan tuzaklar tarihin, coğrafyanın, kültürün kardeş kıldığı bu aileyi parçalayamaz’’ diye konuştu.

Doğu ve Güneydoğu illerindeki terör mağduru ailelere yardım için düzenlenen programın galasında Emine Erdoğan’ın 100, Sare Davutoğlu’nun ise 75 bin TL bağışta bulunduğu öğrenildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Mansur Yavaş’tan büyükelçi ve misyon şeflerine 23 Nisan resepsiyonu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Başkent’teki büyükelçiler ve misyon şefleri için resepsiyon düzenledi. 65 ülkenin büyükelçisi ile misyon şeflerinin katıldığı davette konuşan Yavaş, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün zor şartlar altında milleti bir araya getirerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtığını ve bu günün ulusun geleceğini çocuklara adadığı özel bir gün olduğunu belirterek, “Dünyadaki ilk ve tek çocuk bayramını kutlamanın gururunu yaşıyoruz” dedi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Ankara’da coşkuyla kutlandı. Kutlamalar çerçevesinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Başkent’teki büyükelçiler ve misyon şefleri için resepsiyon düzenledi. Yavaş’ın ev sahipliğinde Mogan Park Konuk Evi’nde gerçekleştirilen 23 Nisan resepsiyonuna Ankara Valisi Vasip Şahin, büyükelçiler ile yabancı misyon temsilcileri, Ankara ilçe belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, basın mensupları, Büyükşehir Belediyesi bürokratları ve çok sayıda davetli katıldı. Konuşmasına 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın anlam ve önemine değinerek başlayan Yavaş, “Bugün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün zor şartlar altında milleti bir araya getirerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtığı ve ulusun geleceğini çocuklara adadığı özel bir gün. Bu anlamda dünyadaki ilk ve tek çocuk bayramını kutlamanın gururunu yaşıyoruz” dedi. “Başarımızdaki en büyük rol yönetim anlayışımız” Türkiye’deki son yerel seçimlerden bahseden Yavaş, yüzde 60,4 gibi rekor bir oy oranı ile tekrar Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğini dile getirerek, “Bu başarıda hiç şüphesiz geçtiğimiz 5 yılda ortaya koyduğumuz adil, tarafsız, şeffaf, hesap verebilir, katılımcı, insan ve çevre odaklı yönetim anlayışımız önemli rol oynadı. Betona ve ranta değil, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını merkeze alan projelerimiz Ankara halkı tarafından kabul gördü. Bundan dolayı önümüzdeki dönem de aynı anlayışla halkımıza hizmete devam edeceğiz” diye konuştu. “Halkın refah ve mutluluğunu artırmaya yönelik çalışmalarımıza devam edeceğiz” Ankara halkının refah ve mutluluğunu artırmaya yönelik çalışmalarına artan bir azimle devam edeceğinin altını çizen Yavaş, “Akıllı şehir, yeşil dönüşüm, kırsal kalkınma, kent turizmi ve termal turizm gibi alanlarda söz verdiğimiz projeleri gerçekleştirmek için azimle çalışacağız. Tüm bu çalışmaları yaparken dünyadaki gelişmeleri de dikkate alarak sizlerle yakın işbirliğimizi devam ettirmek istiyoruz. Sizlerin de bir Ankara sakini olarak ülkelerinizdeki tecrübeleri bizimle paylaşmanızdan ve iş birliklerimizi artırmaktan büyük mutluluk duyacağımızı bir kez daha belirtiyoruz” diyerek iş birliği çağrısında bulundu. "Avrupa Birliği temel hedeflerimiz arasında" Avrupa Birliği’ne girişi önemsediklerini belirten Yavaş, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin temel hedefleri arasında yer aldığını ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef olarak gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşma yolunda Avrupa Birliği’ne giriş projesine büyük önem verdiklerini, bunun Türkiye için vazgeçilmez olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin son dönemdeki Avrupa Birliği ile olan ilişkilerine de dikkat çeken Yavaş, şunları kaydetti: “Türkiye’nin üye statüsü yerine ’dış ilişkiler’ çerçevesinde yer alması oldukça düşündürücüdür. Benzer şekilde geçtiğimiz hafta Avrupa Konseyi Liderler Zirvesi’nde Türkiye’nin Kıbrıs çözümü çerçevesinde ele alınması da cesaret kırıcıdır. Ne yazık ki, Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yönelik adımları geleceğe dair net bir yol göstermiyor ve ciddi bir jeostratejik vizyon veya tutarlı bir eylem planı içermiyor. Avrupa Birliği ve Türkiye’nin stratejik çıkarları, Gümrük Birliği’nin siyasi şartlara bağlı kalmadan ve daha fazla gecikme olmadan yeşil ve dijital politikalar doğrultusunda modernize edilmesini gerektiriyor. Bu, sadece Avrupa Birliği ve Türkiye’nin rekabet gücünü ve stratejik özerkliğini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda zorlu siyasi ve jeopolitik sorunların üstesinden gelinmesi için gerekli olan karşılıklı güvenin oluşmasına da destek olacak.” “Milletimiz ‘mülteci tampon bölgesi’ işlevini reddetmektedir” Yavaş, 18 Mart 2016’da gerçekleşen Türkiye-Avrupa Birliği Zirvesi’nde alınan kararlarla ilgili de şunlara değindi: “Türkiye’nin üzerindeki sığınmacı yükünü iyice artırdı ve kontrol edilemeyen bir göç akışına yol açtı. Türkiye artık sadece göçmenler için bir geçiş ülkesi olmaktan çıkıp, bir kalış ülkesi haline gelmiştir. Bunun oluşturduğu toplumsal huzursuzluk, demografik baskı, sosyo-kültürel ve ekonomik çatışmalar, mevcut durumun sürdürülemez olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu bakımdan milletimizin endişeleri gözetilmelidir. Türkiye coğrafyasındaki müstesna rolünün bilincindedir. Tam da bu sebeple milletimiz ’bir mülteci tampon bölgesi’ işlevini reddetmektedir. Ülkemizin üzerine yüklenen bu yük, hakkaniyetle ve rasyonellikle bağdaşmamaktadır. Bu bakımdan mültecilerin kendi ülkelerinde doğru bir planlama ve insan haklarına uygun şekilde yeniden iskan edilmesi konusunu önemsiyorum.” “Filistin halkının yanındayım” Atatürk’ün "Yurtta sulh, dünyada sulh" ilkesinin her zaman yol gösterici olduğunu söyleyen Yavaş, çocuk ve sivillere yapılan saldırılarda Filistin halkının yanında olduğunu belirterek, “21. yüzyılda çocukları, sivilleri öldürmek, susuz ve elektriksiz yaşamaya zorlamak sadece savaş değil, insanlık suçudur. Çocuk ve sivillere yapılan bu saldırılarda Filistin halkının yanında olduğumu belirtiyorum. İsrail hükümetini sağduyulu hareket etmeye davet ediyorum. Gazze’de, Filistin ve İsrail’in her yerinde en kısa sürede savaşın sona ermesini ve daha fazla çocuk ve sivilin hayatını kaybetmemesini umuyorum” diye konuştu. "Uluslararası çatışmaların sebep olduğu insani dram tüm dünyayı etkilemektedir" Zor zamanlarda belediye başkanları olarak etkilenen bölgelere ve insanlara yardım sağlamak için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyen Yavaş, sözlerine şöyle devam etti: “Uluslararası çatışmaların sebep olduğu insani dram, sadece savaş bölgelerinde yaşayan insanları değil, tüm dünyayı etkilemektedir. Ayrıca Ankara’da yaşayan herkesin seslerinin duyulduğu ve endişelerinin dikkate alındığı bir istişare ortamı oluşturmak için buradayız. Savaşların gölgesinde barışın değerini bir kez daha anlamamız ve içselleştirmemiz gerekmektedir. Barışı korumak ve barışın yeniden tesisini sağlamak, sadece ulusal bir görev değil, aynı zamanda uluslararası bir sorumluluktur. Uluslararası toplumun bir parçası olarak Türkiye’nin barış ve istikrarın sağlanmasına yönelik çabaları, dünya genelindeki barış çabalarını destekleyici bir role sahip olduğunu düşünüyorum. Bizler, belediye başkanları olarak bölgesel çatışmalara insani açıdan, barışçıl açıdan bakmaya devam edeceğiz.”
Bolu Orman yangınlarıyla mücadele için ormancılara İHA pilot eğitimi verildi Bolu’da orman personeline, orman yangınlarıyla mücadele için kullanılacak olan İnsansız Hava Aracı (İHA) pilot eğitimi verildi. Bolu Orman Bölge Müdürlüğü sınırları içerisinde başta orman yangınlarıyla mücadele çerçevesinde kullanılacak olan, orman alanlarındaki dumanın, orman yangınlarında tehlike arz eden noktaların tespitini ve yayılış yönünü görme imkanı sunan İnsansız Hava Aracı (İHA) pilot eğitimi orman personeline verildi. Orman suçları ile mücadele ve orman koruma çalışmalarında, kaçak hafriyat döken araçların veya şahısların koordinatını hassas şekilde veren, belirlenen hedefleri 8 kilometre yarı çapında takip edebilen ve en önemlisi termal kamerası ile gece net görüş sağlayan İnsansız Hava Aracı (İHA) kullanımına yönelik eğitim alan ormancılar, artık ormanlarda İHA’ları kullanacak. Bursa Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali İhsan Kadıoğulları tarafından verilen eğitime Aladağ Orman İşletme Müdürü Ahmet Toklu ve Mengen Orman İşletme Müdürü Emre Koçak ile tüm işletme müdürlüklerinden işletme müdür yardımcıları ve işletme şefleri ile Bolu Orman Bölge Müdürlüğü teknik personeli katıldı. Özellikle maden ve izin saha kontrolleri, kaçak hafriyat dökümlerinin takibi, açma ve işgal suçlarının tespiti, kaçakçılık ile mücadelede gece korumaları, orman yangınları, kadastro çalışmaları, arama-kurtarma çalışmaları, ağaçlandırma çalışmaları, fidan sayımları, teras ve yol ölçümleri görüntüleme, tespit ve sayısallaştırma çalışmaları olmak üzere birçok konuda kullanım alanına sahip olan İHA ve entegre kamera sistemlerinin aktif olarak daha verimli kullanımına yönelik eğitimlere devam edileceği öğrenildi.
Afyon ‘Geçmişe Yolculuk’ isimli tiyatro oyunu büyük beğeni topladı Afyonkarahisar’da Sandıklı Gönüllü Hanımlar Derneği, İçişleri Bakanlığı desteğiyle ’Sandıklı’dan Türkiye’ye açılan kültürel miras kapısı’ projesi kapsamında İstanbul’da tiyatro oyunu sergiledi. Sandıklı Gönüllü Hanımlar Derneği’nin ’Sandıklı’dan Türkiye’ye açılan kültürel miras kapısı’ projesi İçişleri Bakanlığı tarafından kabul gördü. Proje kapsamında 16 kişilik ekip 5 skeçten oluşan “Geçmişe Yolculuk” isimli tiyatro gösterisini İstanbul Pendik Yunus Emre Kültür Merkezinde sahneledi. Tiyatro gösterimlerinde kayınvalide-gelin ilişkisi, Afyon gastronomisi ve davet kültürü, düğün gelenekleri, şifalı su tanıtımı ve kadına şiddet konuları ele alındı. Gönüllü Hanımlar Derneği Başkanı Fulya Bolcal, "Gerçek bir tiyatrocu nasıl olur, kimdir, bu soruların cevapları bizlerde yok aslında. Doğuştan yetenekli ya da ömrümüzü bu işe adamış da değiliz. Öğrenmeye çalıştık, gönül verdik. En önemlisi, her ayrıntısı gizemle dolu bu sanat dalını çok sevdik. Ocağımızdaki yemeğimizin altını kısıp koştuk eğitimlere, kekimizi fırından çıkarıp sıcağıyla paketleyip geldik provalara. Bu yaştan sonra ne çok alışkanlığımızdan vazgeçtik sahnelerde sesimiz daha gür çıksın diye. Kimimiz anne, kimimiz anneanne, kimimiz babaanne, kimimiz ev hanımı, kimimiz iş kadını olan bir avuç kadınız" dedi.