GÜNDEM - 26 Kasım 2020 Perşembe 11:43

Toplu ulaşımda HES kodu eşleştirme 30 Kasım'a uzaltıldı

A
A
A
Toplu ulaşımda HES kodu eşleştirme 30 Kasım'a uzaltıldı

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Kovid-19 salgını ile mücadele kapsamında başlatılacak olan toplu taşıma kartı ile HES kodu eşleştirmede, yaşanan yoğunluk nedeniyle HES kodu eşleştirme süresinin 30 Kasım’a kadar uzatıldığını duyurdu.

İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan “Şehir İçi Toplu Ulaşımda HES Kodu Sorgulaması” başlıklı genelge uyarınca toplu ulaşım araçlarını kullananların toplu taşıma kartlarını Hayat Eve Sığar (HES) kodlarıyla eşleştirmeleri gerekiyor. Toplu ulaşımı daha güvenli kullanabilmek ve bulaş riskini en aza indirmek için büyük gayret gösteren Kayseri Büyükşehir Belediyesi, HES kodu eşleştirme süresini 30 Kasım’a kadar uzattı.

246 BİN KART SAHİBİ HES KODU EŞLEŞTİRMESİ YAPTI

Konu ile ilgili açıklama yapan Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, “Daha önce de ifade ettiğimiz gibi ulaşım sistemimizde 1 milyon 35 bin kart tanımlıdır. Toplu ulaşımı güncel kullanan ve kartında hareketlilik gözüken 845 bin kişiden, bugüne kadar 246 bin kart sahibi HES Kodu eşleştirmesi yaptı. Beklentimiz Pandemi döneminde aktif olarak kullanıma devam eden yaklaşık 600 bin kartın HES kodu eşleştirmesinin tamamlanmasıdır” dedi.

ŞU ANA KADAR YAPILAN HES SORGULAMALARINDA RİSKLİ ÇIKAN 5 BİN 100 KİŞİ KARA LİSTEYE ALINDI

HES kodu eşleştirmesi yapmayan kart sahiplerinin kartlarının eşleştirme yapana kadar toplu taşıma kullanımına kapatılacağını vurgulayan Başkan Dr. Büyükkılıç, “Şu ana kadar yapılan HES Kodu sorgulamalarında 5 bin 100 kişi riskli olduğundan kara listede bulunuyor. Bu kişilerin toplu taşıma kullanması, otobüs ve raylı sistem elektronik bilet cihazlarında, validator ile yapılan HES kodu sorgulamalarıyla engelleniyor. Otobüs veya tramvaya binmek istediğinde validatör uyarısı ile riskli kişilerin toplu taşıma kullanımı engelleniyor. Ayrıca HES kodu eşleştirmesi yapmayan kart sahiplerinin kartları da eşleştirme yapana kadar toplu taşıma kullanımına kapatılacak” diye konuştu.

GÜNDE 150-200 CİVARINDA RİSKLİ KİŞİLER TOPLU TAŞIMAYA BİNMEYE TEŞEBBÜS EDİYOR

Büyükkılıç, günde 150-200 civarında riskli olduğu halde toplu taşımaya binmeye teşebbüs edildiğinin altını çizerek, “Günde 150-200 civarında riskli olduğu halde toplu taşımaya biniş teşebbüsü oluyor. Riskli kişilerden toplu taşımaya binmeye çalışanlar tespit edilip Sağlık Bakanlığına rapor ediliyor. Sağlık Bakanlığı bu kişilerin takibatını yapıp gerekli müeyyideleri uygulayacağı bilgisini bizimle paylaştı” ifadelerini kullandı.
Başkan Büyükkılıç, toplu taşıma kartı ile HES kodu eşleştirme sayısının yeterli seviyeye ulaşmaması ve yaşanan yoğunluk nedeniyle HES kodu eşleştirme süresinin 30 Kasım 2020 tarihi saat 23.59’a kadar uzatıldığını da sözlerine ekledi.

HES KODU NASIL EŞLEŞTİRİLİR?

https://kayseriulasim.com/heskodkayit internet sayfasına tıklayıp, herhangi bir mağduriyet yaşanmaması için sitede yer alan Ad, Soyad, T.C. Kimlik Numarası, Süresiz HES Kodu ve Toplu Taşıma Kart Numarası bilgilerini sisteme kaydederek Toplu Taşıma Kart-HES Kodu eşleştirmenizi yapmanız önemle rica olunur. Ayrıca HES kodunu kartlarla eşleştirme konusunda gerekli destek, ücretsiz Alo 153 üzerinden verilmektedir.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Kolay morarma hemofili habercisi olabilir Hemofilinin ömür boyu takip edilmesi gereken kronik bir hastalık olduğunu belirten Doç. Dr. Işık Odaman Al, “Hemofili kanda pıhtılaşma proteini olarak görev yapan faktör VIII ve faktör IX’un eksikliğidir. Kızlar taşıyıcı, erkekler ise hastadır. Hastaların üçte biri sünnet sonrası uzamış kanama şikayeti ile başvurup tanı alır. Vücutta kolay morarma, kas içi ve eklem içi kanamalar, kan alınan yerden sızıntı şeklinde uzun süren kanama, uzamış adet kanamaları, kafa içi kanaması olan hastalarda hemofili akla gelmelidir” dedi. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Işık Odaman Al, 17 Nisan Dünya Hemofili Günü kapsamında önemli açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Işık Odaman Al, hemofilinin kanda pıhtılaşma proteini olarak görev yapan faktör VIII ve faktör IX’un eksikliği olduğunu belirterek “Hemofili A ve hemofili B olarak iki tipi vardır. Hemofili A’da eksik olan, faktör VIII’dir. Tüm hemofili hastalarının yüzde 85’ini oluşturur. Hemofili B’de ise faktör IX eksikliği mevcuttur ve hastaların yüzde 15’ini oluşturur. Hemofili kalıtsal (doğumsal) bir hastalıktır. X’e bağlı çekinik olarak kalıtılır. Yani kızlar taşıyıcı, erkekler ise hastadır. Öte yandan sonradan kazanılmış mutasyonlar da hemofili hastalığına neden olabilmektedir. Toplumdaki sıklığı hemofili A için 5 bin erkek çocukta 1 iken hemofili B için 30 bin erkek çocukta 1’dir” şeklinde konuştu. Sünnet sonrası uzayan kanamaya dikkat Hemofili A ve B’de klinik bulguların benzer olduğuna işaret eden Doç. Dr. Işık Odaman Al, şöyle devam etti: “Eklem ve kas içi kanamalar en sık görülen bulgulardır. Hastaların üçte biri sünnet sonrası uzamış kanama şikayeti ile başvurup tanı alır. Hastalık faktör düzeyinin kandaki seviyesine göre ağır (faktör düzeyi < yüzde 1), orta (yüzde 1-5) ve hafif (yüzde 5-40) olarak sınıflandırılır. Klinik bulgular ise hastanın yaşına, faktör düzeyine göre değişir. Ağır hemofilide bulgular daha ciddi olup yenidoğan döneminde ve erken çocukluk döneminde ortaya çıkar. Hastalar emeklemeye ve yürümeye başlama döneminde eklem içi kanamalar ile başvurur. Hafif hemofilide ise bulgular daha ileri yaşlarda, ağır bir travma ya da cerrahi işlem sonrası kanama şeklinde ortaya çıkar. Hastalığın tanısı şüphelenilen kişilerde kan faktör seviyesine bakılarak konulur. Vücutta kolay morarma, kas içi ve eklem içi kanamalar, kan alınan yerden sızma şeklinde uzun süren kanama, sünnet sonrası beklenmedik kanama, uzamış adet kanamaları, kafa içi kanaması olan hastalarda hemofili akla gelmelidir. Tanı konulmasında aile öyküsü mutlaka sorgulanmalıdır. Erken tanı konulması özellikle ağır hemofili hastalarında hayat kurtarıcıdır.” Ciddi kanama olmadan koruyucu tedavi şart Doç. Dr. Işık Odaman Al, tedavinin esasını eksik olan faktörlerin yerine konulması olduğunu belirterek şu bilgileri verdi: “Günümüzde plazma kaynaklı ve rekombinant olarak üretilen faktör konsantreleri mevcuttur. Ağır hemofili hastalarında ciddi kanamalar gelişmeden koruyucu tedaviye başlanmalıdır. Koruyucu tedavi hemofilinin tipine, hastanın kilosuna, kanama sıklığına ve şiddetine ve faktör düzeyine göre bireyselleştirilir. Genellikle haftada 1 olarak başlanıp, haftada 3’e kadar arttırılır. Bu tedavide amaç hastanın kan faktör seviyesini yüzde 1’in üzerinde tutmak ve ciddi kanamaların önüne geçmektir. Diğer tedavi şekli ise ‘kanadıkça’ olarak isimlendirilen hastanın kanaması olması durumunda uygulanan faktör yerine koyma tedavisidir. Faktör konsantreleri hastalara damar içi infüzyon yolu ile uygulanmaktadır. Hemofili ömür boyu takip edilmesi gereken kronik bir hastalıktır. Bu süreçte hasta ve ailesinin bilgilendirilmesi ve tedaviye uyumu çok önemlidir. Hastalar hematoloji, fizik tedavi, ortopedi hekimi, fizyoterapist, psikolog gibi bir çok disiplinden profesyonel uzmanlarca takip edilmelidir. Hastalar hastalığın ismi, ağırlık derecesi, kullandığı faktör konsantresi, takip eden merkez ve hekimin bilgilerini içeren kimlik kartları taşımalıdır. Tedavide amaç hayatı tehdit eden, ani gelişen kas içi, beyin içi kanamaların önüne geçmek olduğu kadar, uzun vadede hastaların bebeklikten, erken çocukluk, okul dönemi, ergenlik ve erişkin dönemlerine geçişte karşılaşabileceği kronik sorunları da tespit edip çözmektir. Tekrarlayan eklem içi kanamalar kısa ve uzun vadede hastaların hayat kalitesini önemli düzeyde etkilemektedir.” Uzun dönemde sakatlığa ve psikolojik sorunlara yol açabilir Tekrarlayan kanamalarda uzun dönemde sakatlığa yol açabileceğine dikkati çeken Doç. Dr. Işık Odaman Al, “Tekrarlayan kanamalar sonucu eklem içinde inflamasyon (yangı) oluşmakta ve kısa dönemde ağrı, şişlik, hareket kısıtlılığına; uzun dönemde ise eklem hareket yeteneğinin kaybına yani sakatlığa neden olmaktadır. Bu tür sakatlıklar ise hastalarda fiziksel aktivitede azalmaya ve osteoporoz, obezite, sosyolojik ve psikolojik sorunlara da neden olur. Fiziksel aktivite her yaş grubunda oldukça önemlidir ve desteklenmelidir. Böylece sinir ve kas gelişimi desteklenir ve eklem hareket açıklığı artar. En çok önerilen sportif aktiviteler yürüyüş ve yüzmedir. Erken çocukluk döneminde hastaların aşıları aşı takvimine uygun olarak yapılır. Ancak kas içi yerine cilt altı uygulama tercih edilmelidir. Eğer kas içi uygulama zorunlu ise koruyucu olarak uygulanan faktör tedavisi ile aynı güne denk getirilmeli ve aşı sonrası aşı uygulanan bölgeye baskı uygulanmalıdır. Okul dönemindeki hastalar için ise okul yönetimi ve öğretmenleri hastalığın tedavisi ve acil durumlar hakkında bilgilendirilmelidir. Aile ve öğretmen iş birliği içinde olmalı ve çocuk bu dönemde psikososyal olarak desteklenmelidir. Ergenlik dönemi ise tedaviye uyumun en çok bozulduğu dönemdir. Hastalar kronik sürecin vermiş olduğu bıkkınlık, kanama ataklarının eskisi kadar sık olmaması, bağımsız olma arzusu gibi nedenler ile tedavilerini aksatabilmektedir. Son yıllarda klasik faktör uygulamalarının yanı sıra uzun yarı ömürlü faktörler, faktör VIII’ e benzer etki gösteren bisipesifik antikor (Emicizumab) ve faktör dışı tedaviler geliştirilmiştir. Emicizumab henüz ülkemizde kullanım onayı almamıştır. Gen tedavisi çalışmaları ise devam etmektedir” değerlendirmesi yaptı.
Mersin Mersin’in ilk kadın muhtarları mazbatalarını alıp göreve başladı Mersin’in Mut ilçesinde iki kadın muhtar adayı ilk defa seçimleri kazanarak muhtar seçildi ve mazbatalarını alıp göreve başladı. 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde muhtar adayı olan Fatma Ayan (59), 120 oydan 63’ünü alarak erkek rakibini geride bırakıp Tuğrul Mahallesi’ne muhtar seçildi. Fatma Dorla ise (49) erkek muhtar adayı karşısında 244 oyun 125’ini alarak Çömelek Mahallesi’nde muhtar seçildi. Muhtar seçildiği için çok mutlu olduğunu ifade eden Tuğrul Mahalle Muhtarı Fatma Ayan, “İlk defa Mut ilçemizde 2 kadın aday muhtar olarak seçildik. Atatürk’ün biz kadınlara vermiş olduğu seçme ve seçilme hakkından yola çıkarak biz de aday olduk. Mut’a bir kadın eli değsin istedik ve çalışmalarımız sonucunda gece gündüz çalışarak bu hedefimize ulaştık. Mahallemizi bir üst seviyeye getirmek için elimizden gelen çabayı göstereceğiz” dedi. Çömelek Mahalle Muhtarı seçilen Fatma Dorla ise, “Önceki seçimde adaylığımı koymuştum. Bir kadın olarak köye kadın eli değmesini istiyordum önceki seçimde kaybettim. 6 adayın içinde ikinci sıraya yerleştim. Benim için avantaj olacağını düşündüm. İkinci sıraya gelmek benim için büyük bir başarıydı. Tekrarını denemek istedim tekrarında da 31 Mart 2024 tarihinde bir seçime girdik. Karşımdaki rakibim eski muhtardı. Bir tane aday vardı eski muhtar. 119 oy o aldı 125 oy ben aldım. Ben birinci geldim. Köyüm için en iyi hizmeti güzel bir şekilde yapacağıma eminim kendime güveniyorum. İstiyorum ki her yerde bir kadının eli değsin istiyorum. Çömelek için de benim elim inşallah uğurlu gelecek her şey güzel olacak” diye konuştu. Çömelek Mahallesi’nin eksiklerine değinen Dorla, “Yollarda şu anda gerçekten ciddi anlamda sıkıntı var. Sularımız yazın yetersiz. Ulaşımımız yok. Gögden yaylasının yolu şu anda çok berbat durumda oranın asfalt yapılması için elimizden gelen mücadeleyi vereceğiz inşallah. Daha çok sorunlar var ama ileriye dönük yavaş yavaş tek tek inşallah bunları çözeceğime eminim bir kadın olarak” diyerek sözlerini bitirdi.