GÜNDEM - 27 Kasım 2020 Cuma 11:09

Travma yaşayan çocuğa yaklaşım nasıl olmalı

A
A
A
Travma yaşayan çocuğa yaklaşım nasıl olmalı

İnsanda travmatik etkiler bırakan depremin çocuk psikolojine etkilerine değinen Uzman Psikolog İlkay Soykal, deprem travması olan çocukların fiziksel ve ruhsal yıpranmalar yaşayacağını belirtti. Soykal, bu süreçte çocuğa yaklaşımda hassas olunması gerektiğini söyledi.

Sarsıcı etkileri olan depremin çocuklarda uzun süreli fiziksel ve ruhsal tahribata neden olabileceğini kaydeden İstanbul Esenyurt Üniversitesinden Uzman Psikolog İlkay Soykal, bu süreçte çocuğa yaklaşımda azami dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. Soykal, deprem travması yaşayan çocuğun doğrudan kendini ifade etmekte güçlük çekse de ağlayarak, gece altına tuvaletini yaparak, yemek yemeyerek, hırçınlaşarak ve vücuduna zarar vererek aslında kendisini ifade etmeye çalıştığına dikkat çekti. Soykal, bu noktada çocuk için profesyonel yardım alınmasının elzem olduğu konusunda uyardı.

Travmanın çocuk üzerinde etkilerinin uzun süre devam edebileceğini aktaran Soykal, çocuğu çocuğun dilinde anlamakta yarar olduğunu kaydederek şu ifadelerde bulundu:

“Yetişkinler olarak bizim yaşadığımız deprem onların zihinlerinde bir sarsıntı, bir oyun, rüya gibi olabilir. Dolayısıyla çocukların sansürsüz bir şeklide konuşmasına, depremi olduğu gibi anlatmasına izin vermek gerekir. Çocuk bazen bunu sözel olarak anlatmayabilir. Resim, oyun yoluyla anlatır. Rüyalarında, beslenme durumlarında sıkıntı olabilir, öfkelenmeler yaşayabilir. Trafikte bile arabanın içinde bir sarsıntı geçirdiğinde aklına deprem gelebilir ve ağlamaya başlayabilir. Yani bize doğrudan depremi anlatmasa da tepkileriyle, ağlayarak, gece altına tuvaletini yaparak, yemek yemeyerek, hırçınlaşarak, vücuduna zarar vererek de pek ala gösterebilir. Bu konuda çocuğun dilini çok iyi bilen pedagoglarla, çocuk ruh sağlığı uzmanlarıyla çalışılmasında yarar var.”

“Çocuğu sakince dinleyin”
Travma yaşayan çocuğa yaklaşırken sürekli sorgulamanın ve ısrarcı davranmanın doğru olmadığını belirten Soykal,”Çocukta travmanın dolaylı etkileri ortaya çıktığı zaman sakin bir şeklide çocuğu dinlemek lazım. Bunu anne, baba bazen yapmakta zorlanabilir. Çünkü anne, baba da aynı durumla karşılaşmış ve zedelenmiştir. Zedelenmiş bir inanın başka bir zedelenmiş insana yardım etmesi güç bir durum. Bu noktada uzmanlarla görüşmek doğru olacaktır. Bir profesyonelin hem grup çalışması hem de bireysel olarak çocuklarla çalışmasında yarar var” diye konuştu.

Ebeveynlerin dikkat etmesi gerekenler
Ebeveynlerin yaklaşımlarını da değerlendiren Soykal, “Sürekli depremi vurgulamamak gerekli. Ebeveynlerin öncelikle yapmasını beklediğimiz şey aslında budur. Deprem hayatımızın bir parçası ama her gün deprem olacakmış gibi sürekli vurgulamak, her gün depremden söz etmek çocukta takıntıya da yol açabilir. Ayda ya da 15 günde bir konuşmak şeklide belli bir zaman periyodu ayarlamak gerekiyor. Anne- baba önce bunu kendi arasında konuşursa daha iyi olur. Anne-baba hala depremin etkilerini sürdürüyorsa, deprem konusu açıldığında hala endişeleniyorsa ve deprem kavramından korkuyorsa eğer doğrudan bir uzmana danışmaları uygun olur” ifadelerinde bulundu.

“Oyun terapisi çocuk üzerinde çok faydalı”
Oyun terapisinin travma yaşayan çocuklar üzerinde işe yarayan bir yöntem olduğunu ifade eden Soykal, “ Oyun terapisi klinik ortamda çocuk psikoterapisti ile ya da pedagog eşliğinde yapılan bir dramanın, bir canlandırmanın olduğu grupça ya da bireysel de yapılan bir tedavi yöntemidir. Burada aslında çocuk yaşadıklarını, hissettiklerini, düşündüklerini bazen doğrudan bazen de dolaylı olarak ortaya çıkarır. Söz gelimi ortamda bulunan bir lego parçasıyla, bir kamyonetle etkileşime girerken ya da bir ev yaptığında evi bozarken o sırada anlık bir şeklide depremi, sarsıntıyı ya da zelzeleyi bize söyleyebilir. Kendisini orada bir varlık olarak biçimlendirir. Oradaki bir figürü kendisi kılar, kendisi üzerinden anlatmaya başlar” şeklinde konuştu.

“Çocukta kapalı alan korkusu meydan gelebilir”
Deprem sonrasında çocukta kapalı alan korkusu oluşabileceğini söyleyen Uzman Psikolog Soykal, “ Çocuğun kapalı alanlara girmede bir çekincesi olduğunda bazen bu bir fobi olarak da ortaya çıkabilir. Bunun anlık bir durum olduğunu, depremden dolayı yaşandığını ama her zaman bunun olmayacağını öncelikle anne ve babanın bilmesinde yarar var. Bunu çocuğa rahat bir şekilde -nasihat vererek değil- anlatmakla işe başlamak lazım. ‘Evet bir kapalı alanda saatlerce kaldın ama bu her zaman olacak bir durum değil’ şeklinde normalleştirmek gerekli” yorumlarında bulundu.

“Deprem bilinci kaygıyı azaltacaktır”
Deprem bilinci oluşturmanın çocuğun kendisini güvende hissetmesini sağlayacağını ifade eden Soykal, “Çocuğa depremi anlatmak ve kavratmak açısından okullara büyük görev düşüyor. Öğretmenleriyle deprem animasyonları izlemek, olası senaryolar üzerinden konuşmak çocukta deprem bilinci oluşturacaktır. Sonrasında ise deprem anında ne yapabileceğini oyun yoluyla deneyimlemek çocuğu rahatlatabilir. Hem depremden korkmamış olur hem de olası bir depremde ne yaşayacağını tahmin ederek, kaygısı biraz da olsa azalır. Bunun yanı sıra deprem hazırlık çantaları var. Göçük altında saatlerce kalma olasılığına karşı bu çantaya çocuğun ruh sağlığına hizmet edecek, seveceği bir oyuncak koymak da iyi olur” tavsiyelerinde bulundu.

“Deprem altta yatan travmatik sorunları gün yüzüne çıkarabilir”
Depremin altta yatan bazı travmatik sorunları da gün yüzüne çıkarabileceğine değinen Soykal, “Çocuk, anne ve babada bir kaygı, depresyon ve takıntı tablosu varsa bu depremle birlikte daha da artabilir. Böylece kişide bir panik durumu meydana gelir. Zeminde eğer bir psikiyatrik tablo varsa profesyonel bir destek mekanizması, bir terapi mekanizması belki bir ilaç mekanizması hem çocuk hem ergen hem de ebeveyn için çok yararlı olur. Depremden korkmak değil, aslında depremin hayatın bir gerçeği olduğunu kavramak gerekli. Ruh sağlığımızı güçlendirerek olası bir depremde alacağımız tahribatı en aza indirmeye çalışalım” dedi.
  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Tobias Andresen: "İlk profesyonel galibiyetimi aldığım için gerçekten mutluyum" 59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Tur’unun 137,9 kilometrelik Marmaris-Bodrum etabını kazanan Tobias Andresen, "DSM-Firmenich-PostNL takımı adına ilk profesyonel galibiyetimi aldığım için gerçekten mutluyum" dedi. 59. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Tur’unun 137,9 kilometrelik Marmaris-Bodrum etabını DSM Firmeneich takımından Tobias Andresen 3 saat 29 dakika 42 saniye ile kazandı. Yarışların ardından Tobias Andresen açıklamalarda bulundu. Andresen, "DSM-Firmenich-PostNL takımı adına ilk profesyonel galibiyetimi aldığım için gerçekten mutluyum. Ayrıca Giro d’Italia hazırlıklarımızı tamamlamak ve öne geçme antrenmanı yapmak için de buraya geldik. Hollanda’da bir sprint antrenman kampımız vardı. Fabio ve ben birlikte çok çalıştık. Gerçekten Giro’ya uçmak için video analizimiz var ama açıkçası burada kendimizi kanıtlamak istedik. Fabio ilk galibiyetinden sonra çok mutluydu. İnanılmaz hızını gösterdi. Burada bazı galibiyetler almak istedik ve bu, Giro’ya giden sürecin bir parçası. Sprintlerde önceliğimiz her zaman Fabio’dur ve ben onun son önde gelen adamıyım. Henüz 21 yaşındayım, bu benim için büyük bir iş ama böyle günlerde bana genellikle önde kalmam söylenir. Yani eğer Fabio başaramazsa şansımı deneyebilirim. Ama eğer aşılırsa öncelik kendisinde kalacak. Rüzgar bugün ya da sadece son inişte bizi pek etkilemedi ama ben risk almamak için direkt gittim" dedi. "Belçika ya da Hollanda’da yarışmaktan daha güzel" 20 kilometrede iki bisiklet değişikliği yaptığını da söyleyen Andresen, "Bitime 10 km kala pelotona yeni döndüm, bu yüzden kaçışı yakalamaya ne kadar yaklaştığımızın farkında değildim. Onları bu kadar geç yakalamamız biraz sürpriz oldu ama şans eseri Astana orada bir sürü yardımcıyla birlikte oradaydı. Bazen diğer takımların aradaki farkı kapatması konusunda da kumar oynamanız gerekir. Bu benim Türkiye’ye ilk gelişim. Gerçekten hoş ve sıcak. Güzel bir ülke keşfediyorum, şu anda Belçika ya da Hollanda’da yarışmaktan daha güzel. Her gün sahilde kalıyoruz. Bugün yollar biraz zorluydu ama aynı zamanda yarışı daha güzel hale getirdi. TUR aslında yapılması çok güzel bir yarış. Tüm bir günlük yarışlardan sonra, tekrar en iyi şeklinize dönmek için bu tür bir haftalık bir yarışa ihtiyacınız var. Bu etap yarışı zihniyetine geri dönmek güzel. Her gün zor olduğundan iyi bir şekil verir. Dört gün içinde dördüncü yarış lideri olmam da bunun zorlu bir yarış olduğunu gösteriyor. Çok açık. Her gün aynı sürücünün turkuaz formayı giymemesi ve aynı takımın çekiş yapmaması gerçekten güzel, bu yarış için iyi bir şey" ifadelerini kullandı.