GÜNDEM - 23 Ocak 2020 Perşembe 12:03

Turistler bu kebabı tatmadan Denizli’den ayrılmıyor

A
A
A
Turistler bu kebabı tatmadan Denizli’den ayrılmıyor

Denizli’de ‘Tandır Kebabı’ geleneği asırlardır devam ediyor. Kentteki meşhur ustaların hazırladığı ve tadına doyum olmayan kebabı yemek için şehir dışından bile gelenler olurken, travertenleri ile dünyaca ünlü Pamukkale’yi gezen turistler de dilden dile dolaşan bu lezzeti tatmadan kentte ayrılmıyor. Kebabın en büyük özelliği ise yenilirken çatal bıçak kullanılmaması.

Denizli’nin en meşhur lezzeti olan tandır kebabını yapmak için ustalar sabahın erken saatlerinde taş fırınların başına geçiyor. İlk iş olarak fırınlarını harlayan ustalar, önceden hazırlanan kuzu etlerini özel şişlere dizmeye başlıyor. Tandır kebabının en büyük özelliği ise çatal ve bıçak kullanılmadan tüketilmesi. Yılların getirdiği geleneği birikim ve tecrübesi ile buluşturan ustaların hazırladığı kebap damaklarda tadına doyum olmaz bir lezzet bırakıyor.

Kebaba Denizlilerin gösterdiği ilginin yanında şehir dışından gelenlerin, özellikle turistlerin de ilgisi azımsanmayacak kadar büyük. Kebabın tadına bir kez bakanlar çoğu zaman bu lezzeti tatmak için şehir dışından geliyor. Travertenleri ile ünlü beyaz cennet Pamukkale’ye dünyanın dört bir yanından gelen turistler de dilden dile dolaşan bu lezzeti tatmadan kentten ayrılmıyor.

“Çatal bıçak kullanılmaz el ile yenir ve hafif yağlı yenmesi daha güzeldir”

Denizli’deki ünü ustalardan İsmail Çaprak, tandır kebabının yapımını ve servisini İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlattı. 22 yıldır tandır kebabı yaptığını kaydeden Çaprak, kebabın etinin özel olarak hazırlandığını, asıl lezzetin buradan geldiğine dikkat çekti. Çaprak, “Ben bu mesleğe 98 yılında başladım. Çocukluğumdan bu yana bu mesleğin içindeyim. Sabah 07.30’da fırınımızı yakarız. Saat 09.30 gibi de etlerimizi içeriye atarız. En erken çıkan et 13.30 saatte çıkar o da kaburgadır. Ardından ön kol, böbrek yatağı ve kol üstü çıkar. Kuzunun arka budunu atmayız o biraz daha yağsızdır ve yağsız olduğu için biraz kız düşer onu atmayız. Kol üstü, ön kol, böbrek yatağı ve kaburgası kullandığımız parçalardandır. Denizliye özel bir yemektir. Çatal bıçak kullanılmaz el ile yenir ve hafif yağlı yenmesi daha güzeldir” diye konuştu.

“Kuzunun yaklaşık 20-22 kilo olması gerekiyor”

İşletme sahibi Sadık Göçenoğlu ise helal kesim ile birlikte müşteri memnuniyetine büyük önem verdiklerini ifade etti. Fiyatların standart olduğunu anımsatan Göçenoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kuzunun yaklaşık 20-22 kilo olması gerek. Kuzu büyük olduğu zaman kas yaptığı için etin lezzeti düşer ama kuzu taze olduğu zaman lezzeti artar. En çok dikkat ettiğimiz konular, helal kesim ve kuzunun küçük olması. Diğer arkadaşlarımız tarafından da aynı özellikte aynı lezzet yapıldığı için aynı lezzeti onlarda da bulabilirsiniz. Müşteri alışkanlığıdır, müşteri ayağı nereye alıştıysa oraya gider. Burada dikkat ettiğimiz en önemli konulardan biri de müşteri memnuniyetine dikkat ediyoruz fiyatlarımız zaten standarttır onun için bir sorun yaşamıyoruz. Titizliğe, temizliğe dikkat ediyoruz ve memnun etmeye çalışıyoruz.”

“Kebabı uzak Asya ülkelerinde verdiğimiz seminerler ile tanıttık”

Göçenoğlu, ağabeyi Dursun Göçenoğlu’nun tandır kebabını dünyada tanıttığını ve özellikle uzak Asya ülkelerinde kebaba olan ilgiyi attırmak için seminerler verdiğini söyledi. Kebap sayesinde kent ve ülke ekonomisine döviz girdisi sağladıklarını da dile getiren Göçenoğlu, “Ağabeyim Çin, Tayvan, Pekin, Şangay buralarda Denizli kebabını tanıtıp seminerler düzenledi. Denizli kebabının kültürünü el ile yenildiğini özellikle burada kesinlikle çatal bıçak kullanılmaz. Oralarda seminerler düzenleyerek oralardan buralara turist akımını sağladık. Türkiye ekonomisi faydalanıyor biz kebapçı olarak faydalanıyoruz, otelci faydalanıyor, alışveriş merkezleri faydalanıyor. Tabi bu önemli bir şey döviz akımı oluyor. Çin, Rus, Kırgız, Arap her ülkeden gelen misafirlerimiz oluyor titizlikle ağırlamaya çalışıyoruz. Yaklaşık altmış yetmiş yıllık bir gelenek” diye konuştu.
Öte yandan, Çin’den gelen turistler ise ilk defa denedikleri tandır kebabını bir daha geldiklerinde tekrar deneyeceklerini ve yakınlarına önereceklerini de söyledi.

Semih Can Yılmaz - Hüseyin Kaplan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Polisin alkollü sürücü ile imtihanı: Üfleme eğitimi verilen kadın 44. seferde başardı Aksaray-Konya Karayolunda jandarmanın "dur" ihtarına uymayarak kaçan kadın sürücü, jandarma ve emniyeti alarma geçirdi. 53 kilometre kaçan kadın sürücü E-90 Karayolunda kovalamaca sonucu yakalandı. Alkolmetreye üflermiş gibi yapıp üflemeyen ve 3 alkolmetre değiştirerek kadına üfleme eğitimi veren polis, üfletme imtihanına girdiği kadın sürücünün 44. üflemesinde promilini alabildi. 0.97 promil alkollü çıkan kadın sürücüye ceza kesilerek ehliyetine el konuldu. Olay Aksaray - Konya Karayolu Eşmekaya Kavşağı’nda yaşandı. Edinilen bilgiye göre, Aksaray Konya Karayolunda yol kontrolü yapan İl Jandarma Komutanlığı ekipleri durumundan şüphelendikleri kadın sürücünün kullandığı 68 AAN 849 plakalı otomobile ‘dur’ ihtarında bulundu. İhtara uymayan kadın sürücü hızla denetim noktasından kaçtı. Aksaray istikametine kaçan kadın sürücünün plakası jandarma ekipleri tarafından hem jandarma hem de emniyet haber merkezine bildirildi. Bunun üzerine jandarma ve polis ekipleri karayolu ve aracın geldiği istikamete yönelik adeta bölgeyi abluka altına aldı. Jandarma ekipleriyle kısa süre kovalamacaya giren kadın sürücü 53 kilometre kaçtıktan sonra şehir merkezi girişinde polis ekiplerinin de "dur" ihtarına uymadı. Ekiplerin kaza riskine karşı kontrollü bir şekilde takip ettiği kadın sürücü çok gidemeden Tacin Mahallesi E-90 Karayolu üzerinde yakalandı. 44. üflemesinde pes eden kadın sürücü 0.97 promil alkollü çıktı Durdurulduktan sonra araçtan indirilen ve isminin Gülten Nas Y. (49) olduğu belirlenen kadın sürücü rahat tavır ve hareketleriyle dikkat çekti. Ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirilen kadın sürücüye alkol kontrolü yapmak isteyen polis memurlarının üfleme eğitimi ile imtihanı burada başladı. Alkol kontrolünden geçirilmek istenen kadına polis memurlarınca alkolmetre üfletilmek istendi. Alkolmetreyi üflemeye çalışan kadın üflermiş gibi yapıp üflemekten çekinirken, polis memurları kadına adeta üfleme eğitimi verdi. Bir polis memuru ağzıyla kadına üflemeyi gösterirken, bir değir polis memuru da elindeki üfleme çubuğunun poşetiyle üflemeyi anlattı. Eğitimin ardından polis memurlarının üfletme imtihanı başladı. Kadına defalarca alkolmetreyi üfletmeye çalışan polis memurları kadının üflemeyip üflüyormuş gibi göstermesiyle büyük bir sınav verdi. Alkolmetreye de güvenmeyen kadın sürücüye 3 farklı alkolmetre üfletildi. Zaman zaman su içen ve dinlenmeye geçen kadın sürücü 1 saat boyunca polis memurlarına ecel teri döktürdü. 43 kez alkolmetreyi üflemeyerek kandırmaya çalışan kadın sürücü 44. üflemesinde pes ederek normal bir şekilde üfledi. Üflemenin ardından kadının 0.97 promil alkollü olduğu belirlendi. Polis ve kadın arasındaki yaşanan ilginç diyaloglar ise anbean kameralara yansıdı. Alkollü araç kullanmaktan 6 bin 439 TL para cezası kesilen kadın sürücünün ehliyetine de 6 ay süreyle el konuldu. Araç ise olay yerine çağırılan bir yakınına teslim edildi.