EĞİTİM - 16 Haziran 2022 Perşembe 23:10

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: '2022 yılında en az 70 bin atama yapılmalıdır'

A
A
A
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: '2022 yılında en az 70 bin atama yapılmalıdır'

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, eğitimde 2022 yılında en az 70 bin atama yapılması gerektiğini söyledi.

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, eğitim-öğretim yılının sona ermesi nedeniyle basın açıklaması düzenledi. Milli Eğitim Bakanlığının gerekli tedbirleri almasının eğitim hayatı için önemli olduğunu söyleyen Geylan, “2021-2022 eğitim-öğretim yılı yarın sona eriyor. Öncelikle bir yıl boyunca yoğun bir eğitim hayatı geçiren tüm öğretmenlerimizi ve öğrencilerimizi tebrik ediyor, iyi tatiller diliyoruz. Öte yandan okullarımızın 2022-2023 eğitim-öğretim yılına hazır olması için yaz tatilinin iyi değerlendirilmesi, Milli Eğitim Bakanlığının okulların ihtiyaçlarını tek tek tespit ederek gerekli tedbirleri alması eğitim hayatımız için çok önemlidir” dedi.

"Ek bütçe tahsisi yapılmalıdır"

Geylan şöyle konuştu:

”Eğitim-öğretime ayrılan payın büyük kısmının personel giderlerine ayrıldığı düşünüldüğünde MEB bütçesinin istenen ölçüde yeterli olmadığı görülecektir. Şöyle ki, 2021 yılında 146 milyar 920 milyon Türk lirası olan MEB bütçesi, 2022 yılında 189 milyar 10 milyon Türk lirası oldu. Buna rağmen MEB bütçesinin 132 milyar 28 milyon 643 bin Türk lirası personel giderlerine ayrıldı. MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesine oranı ise 2022 yılında yüzde 10.79 olarak belirlendi. Bu rakam 2020 yılında yüzde 11.45’ti. Görüldüğü üzere 2022 yılı için ayrılan MEB bütçesi ne eğitimin ihtiyaçlarını karşılamaya ne eğitimin kalitesini, verimliliğini artırmaya ne de salgın döneminin ağır koşullarının yol açtığı başta öğrenme kayıpları olmak üzere birçok sorunu ortadan kaldırmayı sağlamayacaktır. Okulların yaşadıkları finansman sorunu Okul Aile Birliği üzerinden çözmeye çalışması, ihtiyaçlar noktasında yalnız bırakılması, bu yönüyle veliye yüklenilmesi önemli bir sorundur. Hükümet, yapılması gereken yatırımlar, okullara ayrılması gereken ödenekleri de göz önüne alarak MEB’e yeni eğitim-öğretim dönemi başlamadan ek bütçe tahsis etmelidir.”

“MEB, yardımcı personel istihdamını artırmalıdır”

Geylan, ”Yardımcı hizmetli personel eksiği okulların yaşadığı en büyük sorunlardan biridir. Ağır bir pandemi geçiren ülkemizde okullarda yeni salgınlar yaşanmaması, hijyen tedbirlerinin artırılması, temizlik malzemelerinin eksiksiz olarak sağlanması, okulların temizlik yönünden yeni eğitim-öğretim yılına hazır olması çok önemlidir. Bu nedenle ilk yapılması gereken husus, okullarımızdaki hijyen tedbirlerini yürütecek yeterli sayıda yardımcı hizmetli personel alımı yapılmasıdır. Okullarımızda ne yazık ki yardımcı personel sayısı ihtiyacın çok altındadır. Hatta okullar bu ihtiyacı İş-Kur üzerinden alım yaparak gidermeye çalışmaktadır. MEB’in bu şekilde alım yapmak yerine hizmet personelini kendi bünyesine alması gerekmektedir. Ayrıca en ücra yerlerdeki okullar dahil tüm okullardaki hijyen malzemelerinin eksiksiz olarak temin edilmesi yeni salgın hastalıklarının önüne geçilmesinde önemli bir katkı sağlayacaktır” diye konuştu.

Bölgeler arası, iller arası, ilçeler arası, hatta mahalleler arası eğitim eşitsizliklerinin giderilmesi gerektiğini ifade eden Geylan, şöyle devam etti:

“Öte yandan eğitimin olmazsa olmazlarından birisi tüm çocukların eşit eğitim imkânından faydalanmasıdır. Eğitimde yaşadıkları sorunları asgariye indiren, reformist, PISA, TIMSS gibi sınavlarda rüştünü ispatlamış çocukların okuma, anlama, yorumlama, eleştirel düşünme, problem çözme becerilerinin üst düzey olduğu ülkelere baktığımızda tüm çocuklara aynı imkânları sağlayabildiklerini görüyoruz. Bu noktada uygulayıcılar sorunu temelde çözmeli, yani bölgeler arası, iller arası, ilçeler arası hatta mahalleler arası eğitim eşitsizlikleri gidermelidir. Ayrıca mesleki eğitimin güçlendirilmesi, meslek liselerinin kalitesinin artırılarak, başarılı öğrencilerin de bu okulları tercih etmesinin sağlanması, meslek liselerinin teşvik edilmesi ülkemiz ekonomisinin kalkınmasının da anahtarıdır. Dolayısıyla mesleki okulların devlet ve yatırımcılar tarafından desteklenmesini çok kıymetli buluyoruz. Bunun yanı sıra okulların derslik ihtiyacı karşılanmalı, yüksek mevcuda sahip okullarda ek derslikler ilave edilmeli, atıl kullanılan alanlar derslik olarak hizmet vermelidir.”

“2022 yılında en az 70 bin atama yapılmalıdır”

Bu yıl en az 70 bin atama yapılması gerektiğini vurgulayan Geylan, “Öğretmen açığı sorununun giderilmesi noktasında Türkiye’nin dört bir yanında öğretmen seferberliği başlatılmalıdır. Öğretmen açığı 86 bin ücretli öğretmen eliyle giderilmeye çalışılırken, 121 binin üzerinde norm kadro açığı varken, bunun yanında atama sayısı 20 bin civarındadır. Bu noktada yapılması gereken; hükümet, MEB ve Maliye Bakanlığının bir araya gelerek, her türlü imkanı seferber ederek, 2022 yılında en az 70 bin atama yapılmasının sağlanmasıdır. 2022 yılının başında yapılan atamanın aslında 2021 yılı ataması olduğu göz önüne alınmalıdır. Bilindiği gibi Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, öğretmen atamalarının yeni eğitim-öğretim yılına yetişeceğini duyurdu. Takvimin 2022 KPSS sonrasında açıklanması ve başvuruların alınması durumunda bu kez 2021 yılında KPSS’ye girecek adaylar mağdur olacaktır. Bu nedenle yapılması gereken yeni atamanın bir an önce 2021 KPSS sonuçlarına göre yapılmasıdır” dedi.

"Öğretmenlik Meslek Kanunu ne yazık ki beklentileri ve ihtiyaçları karşılamaktan çok uzak kaldı"

Yargıya taşıdıkları Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili gerekli düzenlemelerin de yapılması gerektiğini belirten Geylan, şunları söyledi:

“Öğretmenlerin yıllardır beklediği Öğretmenlik Meslek Kanunu ne yazık ki beklentileri ve ihtiyaçları karşılamaktan çok uzak kaldı. Özellikle sınav ve eğitim programı şartı aranmadan 10 yılını dolduran her öğretmene uzman, 20 yılını dolduran her öğretmene başöğretmen unvanı verilmesi gerektiğini ısrarla yineleyen sendikamızın bu talebinin görmezden gelinmesi kabul edilemezdi. Bu nedenle Öğretmen Meslek Kanunu, başta kariyer basamaklarında sınav şartı olmak üzere öğretmenlerimizin yararına olmayan hususları bakımından sendikamız tarafından yargıya taşındı. Öte yandan ödül sisteminin adil bir şekilde uygulanması, yönetici atamalarında ve ilk atamalarda mülakatın kaldırılarak sadece yazılı sınav esasına göre atamaların yapılması, liyakati sağlayan bir yönetici atama sisteminin ihdas edilmesi, proje okullarına yönetici görevlendirmelerinin MEB yönetici atama yönetmeliğine bağlı hale getirilmesi ve bu şekilde okullardaki öğretmen ve yönetici atamalarındaki keyfiyete son verilmesi, öğretmenlerin muhatap olduğu mevzuat ve süreçlerin tek bir çatı altında toplanması gibi hususların yer aldığı bir meslek kanunu talep eden sendikamız, bundan sonraki süreçte kanunla ilgili TBMM ve MEB nezdinde her türlü girişimde bulunacaktır.”

“Tüm öğretmenler kadrolu olarak atanmalıdır”

Öğretmenlerin arasındaki sözleşmeli ile kadrolu ayrımının kaldırılması gerektiğini, tüm öğretmenlerin kadrolu olarak atanması gerektiğini vurgulayan Geylan, “Sözleşmeli öğretmenler ile kadrolu öğretmenler arasındaki ayrımın kaldırılması ve tüm öğretmenlerin sadece kadrolu olarak istihdam edilmesi gerektiğini yıllardır söylüyoruz. Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan meslek kanunuyla sözleşmeli ve kadrolu öğretmenler arasındaki ayrımı ortadan kaldıracaklarını bildirmişti. Ancak meslek kanununda buna ilişkin hiçbir hususun olmaması, Cumhurbaşkanı’nın sözünün yerine getirilmemesi bizleri sükut-u hayale uğrattı. Yapılması gereken 2011 ve 2013 yıllarında olduğu gibi, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi ve bundan sonraki alımların tamamının kadrolu olarak yapılması, bu hususun da meslek kanunuyla güvence altına alınmasıdır. Yeni eğitim-öğretim yılında bu talebimizi her fırsatta hatırlatmaya devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi.

Ahmet Furkan Gülap

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’u erguvan ağaçları süsledi Yeşil, Mavi ve Pembe tonlarının İstanbul Boğazını adeta bir tabloya dönüştüren erguvan ağaçları çiçek açtı. Boğaz manzarası ile birlikte havadan çekilen erguvan ağaçları pembeye boyadığı kıyılar kartpostallık görüntüler oluşturdu. Baharın müjdecisi olarak bilinen erguvanlar İstanbul’u süslemeye başladı. İstanbul Boğazının her iki yakasında zarif dallarıyla şehre ayrı bir güzellik katıyor. Her yıl Nisan ve Mayıs ayları arasında çiçek açan erguvan ağaçları kenti adeta bir tabloya dönüştürüyor. Vatandaşlar tarafından oldukça ilgi gören pembe çiçekli ağaçlar Ahmet Hamdi Tanpınar, Edip Cansever gibi şairlerin de mısralarında yer aldı. İstanbul Erguvan Gönüllüleri Kurucusu Hüseyin Emiroğlu erguvan ağaçlarının her yıl takip ederek, ağaçların daha çok tanıtılması için birçok proje hayata geçiriyor. “Erguvanın boğazdaki görüntüsü böylece insanlara bir seyir keyfi veriyor” Bahar geldiği zaman erguvan ağaçlarının çiçek açtığını dile getiren İstanbul Erguvan Gönüllüleri Kurucusu Hüseyin Emiroğlu, “Erguvanın bir zamanı var Nisan 15 ila mayıs ayının 15’i arasıdır. Bu zaman dilimi bazen nisanın başına doğru bazen mayısın sonuna doğru kayabiliyor. Bir 15 günlük zaman içerisinde çiçekler açıyor. Kahverengi dalların üzerinde birden önce kırmızı sona çiçekler açınca pembe çiçekleri olan bir ağaçtır. Bu ağaç İstanbul boğazının yeşil yamaçlarının üzerinde sanki birisi fırça ile pembe lekeler atmış gibi bir görüntü çıkıyor. Bu izlemesi çok hoş bir manzara oluyor. Erguvanın boğazdaki görüntüsü böylece insanlara bir seyir keyfi veriyor. Osmanlı döneminde şairler fark ediyor erguvan ağaçlarının çiçeklerini. Modern ve klasik dönemdeki şairlerimiz de erguvan ağaçlarının çiçeklerin bir metafor olarak kullanıyor. Erguvan İstanbul gönüllüleri diye bir gurup oluşturup, İstanbul’dakilere sürekli olarak bunu anlattık. 20 sene önce herkes erguvanı tanımazken şimdi biliyorlar. Osmanlı Padişahlarından 3. Selim’in bir fermanı var “Erguvan ağaçları azaldı biraz erguvan ağaçları dikin” diye. Erguvan ağaçları bizim bütün Marmara ve Akdeniz kıyılarında var” diye konuştu.
Mersin Tarsus’ta sanatsal etkinlikler artıyor Mersin Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı bünyesindeki Tarsus’a Değerler Katanlar Kurulu (TADEKA) tarafından sanatsal etkinlikler tüm hızıyla devam ediyor. TADEKA’nın öncülüğünde ’Dünya Sanat Günü’ne özel olarak hazırlanan ve birçok sanatçının eserinin yer aldığı ’Sanat Güzelleştirir’ adlı karma resim sergisi, Mehmet Bal Sanat Galerisi’nde açıldı. Açılışa Büyükşehir Belediyesi Kent Katılımı ve Sivil Toplum ile İlişkiler Şube Müdürü Başar Akça, TADEKA üyeleri, siyasi parti temsilcileri ve sanatseverler katıldı. Birçoğu Büyükşehir Belediyesi tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel Berdan Konukevinde 2 gün süren resim çalıştayında ortaya çıkan eserden oluşan sergi, 30 Nisan’a kadar açık kalacak. “Sanat yapmayı herkese tavsiye ediyorum” Serginin küratörlüğünü yapan ressam Nurettin Gözen, açılışta yaptığı konuşmada, eserlerin birçoğunun 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel olarak gerçekleşen atölye çalışmalarında yapıldığını ifade ederek, “Herkesin eline sağlık. Bundan sonra devam edecek, daha güzel şeyler yapacağız. Sanat iyileştirir, sanat moral verir, sanat insanı güzelleştirir. Sanat yapmayı herkese tavsiye ediyorum” dedi. “Çalışmaların tamamına ful destek olacağız” Mersin Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanı Şerife Hasoğlu Dokucu, yapılan çalışmalarla Mersin’in çok daha ilerilere gideceğini kaydederek, “Hep birlikte bu çatı altında sanat çalışmaları yapmak bizim için çok büyük bir fırsat. Özellikle Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesinde olduğumuz için TADEKA çatısı altında kadın çalışmalarının tamamına destek olacağız. Dernekler bazında yeni projelerle geliyoruz” diye konuştu. “Sergilemenin gururunu yaşıyoruz” Sanatçılardan Seda Yıkılmazpehlivan da Büyükşehir Belediyesi tarafından ’8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne özel olarak Berdan Konuk Evinde gerçekleştirilen resim kampına da katıldığını belirterek, “57 ressamın katıldığı çalıştayda 75 küsur resim ortaya çıktı. Onlardan iki tanesi de bana ait. Hem keyifli bir organizasyon içerisinde yer aldık hem anlamlı bir güne, anlamlı resimler üretmeye çalıştık. Biz çok eğlendik. Bu değeri görmekten de mutlu olduk. Bugün de sergilemenin gururunu yaşıyoruz” şeklinde konuştu.
Yozgat Korkutan artış: Yozgat’ta son bir haftada 255 kişinin vücudundan kene çıkartıldı Havaların ısınmasıyla Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakalarında artış yaşanırken, Yozgat’ta son bir haftada 255 kişi vücuduna yapışan kene nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvurdu. KKKA hastalığının yoğun şekilde görüldüğü illerden biri olan Yozgat’ta ilkbahar mevsimiyle birlikte kene vakaları başladı. İç Anadolu Bölgesi’nde özellikle Yozgat, Sivas ve Tokat çevrelerinde sık görülen ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına neden olan keneler kırsal kesimde yaşayanlar için risk oluşturuyor. KKKA’nın ölümcül sonuçlar doğurduğunu söyleyen uzmanlar ise, tarım alanları, yeşil alanlar ve hayvancılığın yapıldığı yerler ile pikniğe giden vatandaşlara uyarılarda bulunarak tedbirli olmalarını istedi. En çok vakaya Saraykent ilçesinde rastlandı Uzmanlar, kırsal alanda vatandaşların vücudu kapatan kıyafetler tercih etmelerini, pantolon paçalarını çorapların içine sokmalarını tavsiye ederken, ateş, halsizlik, baş ağrısı, vücut ağrısı, ishal gibi şikayetleri bulunan kişilerin ise en yakın sağlık kuruluşuna gitmelerini önerdi. Uzmanlar ayrıca, vücuda yapışan kenenin bulunduğu yerden çıplak elle temas etmeden çıkartılması gerektiğine dikkat çekti. Yozgat ili genelinde son bir haftada 255 kişinin vücuduna kene yapışırken, kene vakalarının en yoğun olduğu ilçe ise Yozgat’ın Saraykent ilçesi oldu. Saraykent ilçesinde 60, Sarıkaya ilçesinde 30, Kadışehri ilçesinde 27 ve diğer ilçeler olmak üzere 255 kişi sağlık kuruluşlarına müracaat ederek, vücuduna yapışan keneyi çıkarttı. Kene yapışması nedeniyle Yozgat Bozok Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde 2, Yozgat Şehir Hastanesi’nde ise 1 olmak üzere 3 kişinin de tedavisinin devam ettiği öğrenildi. “Keneye karşı tedbirli olun” Yozgat Şehir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Doktoru Dilek Yılmaz, keneye karşı vatandaşları uyararak, almaları gereken tedbirler konusunda uyarılarda bulundu. Yılmaz, “Vatandaşlar dağa, ormana, tarlaya, bahçeye giderken açık renkli ve kapalı kıyafetler giyinmeliler. Pantolon paçalarını çoraplarının içerisine koysunlar, kırsal alandan döndükten sonra kıyafetlerini tamamen çıkartıp vücutlarını kontrol etsinler. Özellikle kasık bölgeleri, diz arkaları, kulak arkası ve ense ve saç diplerine bakıp kene kontrolü yapsınlar. Eğer hastaya kırsalda kene temas ettiyse kendileri sağlık ocağına başvurmadan önce güvenli bir şekilde keneyi kendileri çıkarsınlar. Tabii ki bunu çıplak elle yapmayıp, eldiven, bez veya poşet ile kenenin kafa kısmına en yakın yerden tutup keneyi çıkarsınlar. Kene tuttuktan sonra kendilerini 10 gün boyunca gözlemlemeliler. Ateş, bulantı, kusma, baş ağrısı, yaygın vücut ağrısı, iştahsızlık, halsizlik gibi belirtilerin bir ya da birkaçı olursa o zaman hastaneye başvursunlar. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ölümcül bir hastalık ve bu nedenle vatandaşlarımızın çok dikkatli olmalarını öneriyoruz” dedi.
İstanbul Net UYP açığı 314,2 milyar dolara yükseldi Net UYP, 2023 yıl sonunda eksi 286,7 milyar ABD doları iken 2024 Şubat sonunda eksi 314,2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Şubat ayı Uluslararası Yatırım Pozisyonu Gelişmeleri’ni açıkladı. Buna göre Şubat sonu itibarıyla, Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) verilerine göre, Türkiye’nin yurt dışı varlıkları, 2023 yıl sonuna göre yüzde 2,4 oranında azalışla 320,2 milyar ABD doları, yükümlülükleri ise yüzde 3,2 oranında artışla 634,4 milyar ABD doları olarak gerçekleşti. Türkiye’nin yurt dışı varlıkları ile yurt dışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net UYP, 2023 yıl sonunda eksi 286,7 milyar ABD doları iken 2024 Şubat sonunda eksi 314,2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Varlıklar alt kalemleri incelendiğinde, rezerv varlıklar kalemi 2023 yıl sonuna göre yüzde 8,8 oranında azalışla 128,5 milyar ABD doları, diğer yatırımlar kalemi yüzde 3,3 oranında artışla 126,2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Diğer yatırımlar alt kalemlerinden bankaların Yabancı Para ve Türk Lirası cinsinden efektif ve mevduatları yüzde 8,1 oranında artışla 50,4 milyar ABD doları oldu. Yükümlülükler alt kalemleri incelendiğinde, doğrudan yatırımlar (sermaye ve diğer sermaye) piyasa değeri ile döviz kurlarındaki değişimlerin de etkisiyle 2023 yıl sonuna göre yüzde 11,3 oranında artışla 176,3 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Portföy yatırımları 2023 yıl sonuna göre yüzde 6,9 oranında artışla 102,5 milyar ABD doları oldu. Yurt dışı yerleşiklerin hisse senedi stoku 2023 yıl sonuna göre yüzde 16,7 oranında artışla 34,5 milyar ABD doları olurken, yurt dışı yerleşiklerin mülkiyetindeki DİBS stoku yüzde 6,2 oranında artışla 2,8 milyar ABD doları, Hazine’nin tahvil stoku (yurt içi yerleşiklerce alınan tahvil stoku düşüldükten sonra) ise yüzde 2,8 artışla 43,7 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde, diğer yatırımlar 2023 yıl sonuna göre yüzde 1,3 oranında azalarak 355,6 milyar ABD doları oldu. Yurt dışı yerleşiklerin yurt içi yerleşik bankalardaki Yabancı Para mevduatı, 2023 yıl sonuna göre yüzde 3,2 oranında azalarak 41,8 milyar ABD doları olurken, TL mevduatı yüzde 9,1 oranında artarak 18,6 milyar ABD doları oldu. Bankaların toplam kredi stoku yüzde 0,6 oranında artarak 63,6 milyar ABD doları olurken, diğer sektörlerin toplam kredi stoku yüzde 1,9 oranında azalarak 99,2 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşti.
Erzurum 5 yılda toplam 5591 hatim Oltu’nun Özdere Mahallesi’nde ‘Vefa Günü Hatmi Şerif Programı’ kapsamında 5’ncisi düzenlenen hatimlerde bu yıl 1090 hatim okundu. Böylece rakam 5 yılda 5591 hatime ulaştı. Okunan hatimler ahirete göç eden Özdere sakinleri ve Şehitlerin aziz ruhuna bağışlandı. Erzurum’un Oltu İlçesine bağlı Özdere Mahallesi, 5 yıldır geleneksel olarak düzenlenen ‘Vefa Günü Hatmi Şerif Programı’ kapsamında okunan hatimleri ebediyete intikal eden köy sakinleri ile tüm şehitlerin ruhuna bağışlıyor. Yer yüzündeki Özdere mahallesinin gözü kulağı olan Şakir Şahin’in organize ettiği ‘Vefa Günü Hatmi Şerif Programı’ 5’ncisi Ramazan Bayramın’nda Özdere Mahallesi Camiinde yapıldı. Özdereli Kur’an Bülbülleri tarafından Ramazan ayı boyunca okunan Hatmi Şerifler, Kur’an-ı Kerim Tilaveti ve Dualar eşliğinde ebediyete intikal eden Özdere mahallesi sakinleriyle tüm Şehitlerin ruhuna bağışlandı. Prof. Dr. İsmail Altun öncülüğünde Alaattin Bülbül, İsa Aras ve Emre Tepe’nin öncülüğünde yapılan ‘Vefa Günü Hatmi Şerif Programı’ yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Lütfü Koçak, İsmail Koçak, Ensar Şahin, Murat Demir, Rahmi Dağ, Davut Özdemir, İbrahim Bülbül gibi hafızlar Kur’an-ı Kerim tilavetiyle etkinliğe katkı sağladılar. 31 Mart Yerel Seçimlerinde tek aday olarak seçimlere giderek güven tazeleyen Özdere Mahalle Muhtarı Lokman Altun, ‘Vefa Günü Hatmi Şerif Programı’nı organize eden Şakir Şahin, Prof. Dr. İsmail Altun öncülüğünde Alaattin Bülbül, İsa Aras ve Emre Tepe ile tüm köy sakinlerine hatimler için teşekkür etti. Özdere Mahallesi Camii’ni dolduran vatandaşlar okunan dualara ‘Amin’ diyerek ellerini semaya açtı. 5 yılda 5591 hatim okundu Özellikle köylerinde ahirete göç eyleyen vatandaşlar ile Şehitler’in ruhuna bağışlanmak üzere 5 yıldır aralıksız ‘Vefa Günü Hatmi Şerif” organize ettiklerini belirten Şakir Şahin, 5 yılda 5hatmi şerif okunduğunu söyledi. Şahin, “5yılda 5591 hatim, binlerce Yasin-i Şerif ve sureler ile ihlas ve kelime-i tevhitler okundu. Gerek köyümüzde, gerek Oltu’da, gerek Erzurum’da ikamet eden köylülerimiz ile Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerinde bulunan Özdereli hemşehrilerimiz beş yıl önce başlattığımız projeye katıldı. Beş yılda ahirete göç etmiş köylülerimizin yanı sıra Kahraman ecdadımız ve şehitlerimizin ruhuna hatimler bağışladık. Projemizde yer alan tüm Kur’an bülbüllerine ve programımızı şereflendiren köyümüzün yetiştirdiği hafızlara teşekkür ediyoruz. Ramazan bayramının ikinci gününde Akşam namazına müteakip gerçekleştirdiğimiz programa katılan tüm köylülerimize ve yaptığımız canlı yayınlarda el açıp ‘Amin’ diyen herkese teşekkür ediyoruz” dedi.