ÖMER KIR/BURSA
Yılda 800 milyon litre meyve suyunun üretildiği Türkiye'nin 3-5 sene içerisinde Avrupa'nın gıda sepeti olması bekleniyor.
Kurulduğu günden bu yana Türkiye'nin en büyük üreticisi 42 üyeyle sektörün rekabetçi yapıya kavuşması için çalışan Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) yöneticileri; dernek üyesi Aroma Meyve Suları'nın Bursa'nın Gürsu ilçesindeki üretim tesislerini ziyaret etti. Düzenlenen basın toplantısında Aroma Üretim Müdürü Yücel Oğuzer, üretimin aşamaları hakkında bilgi verdi.
MEYED Başkanı Alaaddin Güç ise sektörün 2000 yılından 2007'ye kadar yüzde 20 ortalamayla büyüdüğünü, kişi başına meyve suyu tüketiminin ise 4 litreden 10 litreye çıktığını söyledi. Ekonomik krizin etkili olduğu 2008 yılında sektörün büyüme hızının yavaşlayarak yüzde 9.5 büyüdüğünü belirten Güç, 2009 yılında ise verilerin henüz net olmamasına rağmen yüzde 5-6 civarında büyüme gerçekleştiğini kaydetti.
2010 yılı içinde tahmini yüzde 5 ile 10 arasında büyümenin yaşanacağını anlatan Güç, 2011 ve sonraki yıllarda sıçrama olacağını dile getirdi. 2008 yılında Türkiye'de 771 bin ton meyvenin sıkıldığını, 800 milyon litre meyve suyu üretildiğini ifade eden Güç, "2009 yılında ise yüzde 5 büyüme olacağına göre 840 milyon litre meyve suyu üretimi gerçekleşti. Yüzde 20'lik büyüme trendimiz kriz sebebiyle yavaşladı fakat bütün öngörüler kriz ortadan kalktıktan sonra tekrar büyümenin yüzde 20 civarında olacağıdır. 8 yılda meyve suyu tüketiminin 4 litreden 11 litreye gelmesi çarpıcıdır. Ama Avrupa'ya baktığımızda meyve suyu tüketimi ortalama 27 litre civarındadır. Amerika'da 30 litre, İsveç ve Norveç gibi yerlerde ise 40 litreye kadar ulaştı. Bizim alacağımız mesafe çok net olarak görülüyor" dedi.
MEYVE SUYU SEKTÖRÜNDEN 2008 YILINDA 130 MİLYON DOLARLIK İHRACAT
Meyve suyu üreticilerinin elma, şeftali, kayısı, vişne, portakal, üzüm ve narı işlediğini söyleyen Güç, 2008 yılında işlenen meyvelerin yüzde 90'ının bu 7 meyve oluştuğunu belirtti. Narın ise yüksek ihracat şansıyla Türkiye açısından stratejik bir meyve olduğunu ifade eden Güç, Türkiye'de olduğu gibi dünyada da nar modasının tırmandığını, ülkede işlenen narın son 3 yılda 2.8 kat arttığını dile getirdi.
Kriz sebebiyle daralan meyve suyu sektörünün 160 milyon dolara ulaşan ihracatının 2008 yılında 130 milyon dolara düştüğünü kaydeden Güç, 2009 yılında da yüzde 5'lik daralmanın yaşandığını açıkladı. Meyve suyu sektörünün yüzde 80 oranında batı pazarına ihraç edildiğini anlatan Güç, "İhracatta çok büyük bir potansiyel var. Ama bizim bütün girdilerimizde maliyet yüksekliği var. Kalite, çeşit ve değer olarak tercih ediliyor olmamıza rağmen ihracatta rekabet şartlarına sahip değiliz. Bu yüzden tarımdaki yapısal bozukluklar giderilmeli, büyük işletmelerde kalite artışı sağlanmalıdır.
Tarımsal şirketlerimizin de büyüklüğü ortalama 20-30 dönüm civarındadır. Buna uygun politikaların oluşturulması gerekir" diye konuştu.
Kriz sebebiyle yüzde 100 meyve suyu ile meyve nektarı tüketiminin düştüğünü, meyveli içecekler ile aromalı içecekler tüketiminin ise artığını açıklayan Güçlü, şöyle konuştu:
"Yüzde 100 meyve suları son 8 senede 30 kat büyüdü. Yine de az tüketim var. Tüketicilerin yüzde 9'u yüzde 100 meyve sularını tercih ediyor. Bunların arasında en çok sevilen tatlarda ilk sırayı yüzde 30'la elma ve yüzde 25'le karışıklar yer alıyor. 2008 yılında tüketimi yüzde 1.5 azalan yüzde 100 meyve suları, 2009 yılında tekrar yükselişe geçti. Türk insanının yüzde 66'sı da meyve nektarını tercih ediyor. Nektarların en çok tercih edilen ilk üç ürünü ise yüzde 37'le şeftali, yüzde 24'le vişne, yüzde 16'yla kayısıdır. Meyveli içecekler ise 2008 yılında yüzde 40 oranında büyüdü. Bunu da yüzde 90 oranında limonata sağladı."
"TÜRKİYE 3-5 SENE İÇERİSİNDE AVRUPA'NIN GIDA SEPETİ OLACAK"
İşledikleri 9 milyon ton meyvenin sadece yüzde 9'unun meyve suyu üretiminde kullanıldığını açıklayan Güç. bu oranın daha fazla olabileceğine de dikkat çekti. Sektörün toplam cirosunun 1 milyar TL civarında olduğunu kaydeden Güç, hasattan tüketiciye kadar geçen süreç içerisinde 600 bin kişinin istihdam edildiğini, kriz bahanesiyle de herhangi bir tasarrufun söz konusu olmadığını vurguladı.
Organik meyve suyu sektörüne de değinen Güç, bu konuda herhangi bir gelişmenin yaşanmadığını, tüketicilerin bilinçlendirilerek talebinin artmasıyla bu işle uğraşan firma sayısının da artacağını kaydetti.
Dünyanın en önemli gıda üreticisi olan Avrupa'nın bunu çok büyük sübvansiyonlara borçlu olduğunu söyleyen Güç, artık ortak bütçe ayıramayan Avrupa'nın ilk tedbir olarak sübvansiyonlardan vazgeçtiğini anlattı. Gümrük anlaşmaları sebebiyle de her türlü korumanın sıfırlanacağını, AB dışından vergiyle korunan ithalatların ortadan kalkmasıyla rekabet edemeyeceğini de belirten Güç, "Bu iki sebepten ötürü Avrupa'nın gıda sektörü giderek daralıyor. Bu da bir boşluğa sebep oluyor. Temin noktasında da Türkiye en
büyük aday. Türkiye 3-5 sene içerisinde Avrupa'nın gıda sepeti olacak. Ama biz buna o kadar da hazırlıklı değiliz. Birden bire karşınıza patlayan bir talep geldiğinde zorlanacağız. Biz de alınması gereken tedbirler hakkında yardımcı olmaya çalışıyoruz" şeklinde konuştu.
Toplantının ardından basın mensuplarına Aroma fabrikasının üretim tesisleri gezdirilerek bilgi verildi.