EKONOMİ - 20 Ocak 2010 Çarşamba 10:33

"Türkiye, Avrupa'nın gıda sepeti olacak"

A
A
A
"Türkiye, Avrupa'nın gıda sepeti olacak"

Avrupa ülkelerinde kişi başına düşen meyve suyu tüketimi 27 litre iken, Türkiye'de kişi başına düşen meyve suyu tüketimi 11 litreye yeni ulaştı.

ÖMER KIR/BURSA

Yılda 800 milyon litre meyve suyunun üretildiği Türkiye'nin 3-5 sene içerisinde Avrupa'nın gıda sepeti olması bekleniyor.

Kurulduğu günden bu yana Türkiye'nin en büyük üreticisi 42 üyeyle sektörün rekabetçi yapıya kavuşması için çalışan Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED) yöneticileri; dernek üyesi Aroma Meyve Suları'nın Bursa'nın Gürsu ilçesindeki üretim tesislerini ziyaret etti. Düzenlenen basın toplantısında Aroma Üretim Müdürü Yücel Oğuzer, üretimin aşamaları hakkında bilgi verdi.

MEYED Başkanı Alaaddin Güç ise sektörün 2000 yılından 2007'ye kadar yüzde 20 ortalamayla büyüdüğünü, kişi başına meyve suyu tüketiminin ise 4 litreden 10 litreye çıktığını söyledi. Ekonomik krizin etkili olduğu 2008 yılında sektörün büyüme hızının yavaşlayarak yüzde 9.5 büyüdüğünü belirten Güç, 2009 yılında ise verilerin henüz net olmamasına rağmen yüzde 5-6 civarında büyüme gerçekleştiğini kaydetti.

2010 yılı içinde tahmini yüzde 5 ile 10 arasında büyümenin yaşanacağını anlatan Güç, 2011 ve sonraki yıllarda sıçrama olacağını dile getirdi. 2008 yılında Türkiye'de 771 bin ton meyvenin sıkıldığını, 800 milyon litre meyve suyu üretildiğini ifade eden Güç, "2009 yılında ise yüzde 5 büyüme olacağına göre 840 milyon litre meyve suyu üretimi gerçekleşti. Yüzde 20'lik büyüme trendimiz kriz sebebiyle yavaşladı fakat bütün öngörüler kriz ortadan kalktıktan sonra tekrar büyümenin yüzde 20 civarında olacağıdır. 8 yılda meyve suyu tüketiminin 4 litreden 11 litreye gelmesi çarpıcıdır. Ama Avrupa'ya baktığımızda meyve suyu tüketimi ortalama 27 litre civarındadır. Amerika'da 30 litre, İsveç ve Norveç gibi yerlerde ise 40 litreye kadar ulaştı. Bizim alacağımız mesafe çok net olarak görülüyor" dedi.

MEYVE SUYU SEKTÖRÜNDEN 2008 YILINDA 130 MİLYON DOLARLIK İHRACAT

Meyve suyu üreticilerinin elma, şeftali, kayısı, vişne, portakal, üzüm ve narı işlediğini söyleyen Güç, 2008 yılında işlenen meyvelerin yüzde 90'ının bu 7 meyve oluştuğunu belirtti. Narın ise yüksek ihracat şansıyla Türkiye açısından stratejik bir meyve olduğunu ifade eden Güç, Türkiye'de olduğu gibi dünyada da nar modasının tırmandığını, ülkede işlenen narın son 3 yılda 2.8 kat arttığını dile getirdi.

Kriz sebebiyle daralan meyve suyu sektörünün 160 milyon dolara ulaşan ihracatının 2008 yılında 130 milyon dolara düştüğünü kaydeden Güç, 2009 yılında da yüzde 5'lik daralmanın yaşandığını açıkladı. Meyve suyu sektörünün yüzde 80 oranında batı pazarına ihraç edildiğini anlatan Güç, "İhracatta çok büyük bir potansiyel var. Ama bizim bütün girdilerimizde maliyet yüksekliği var. Kalite, çeşit ve değer olarak tercih ediliyor olmamıza rağmen ihracatta rekabet şartlarına sahip değiliz. Bu yüzden tarımdaki yapısal bozukluklar giderilmeli, büyük işletmelerde kalite artışı sağlanmalıdır.

Tarımsal şirketlerimizin de büyüklüğü ortalama 20-30 dönüm civarındadır. Buna uygun politikaların oluşturulması gerekir" diye konuştu.

Kriz sebebiyle yüzde 100 meyve suyu ile meyve nektarı tüketiminin düştüğünü, meyveli içecekler ile aromalı içecekler tüketiminin ise artığını açıklayan Güçlü, şöyle konuştu:
"Yüzde 100 meyve suları son 8 senede 30 kat büyüdü. Yine de az tüketim var. Tüketicilerin yüzde 9'u yüzde 100 meyve sularını tercih ediyor. Bunların arasında en çok sevilen tatlarda ilk sırayı yüzde 30'la elma ve yüzde 25'le karışıklar yer alıyor. 2008 yılında tüketimi yüzde 1.5 azalan yüzde 100 meyve suları, 2009 yılında tekrar yükselişe geçti. Türk insanının yüzde 66'sı da meyve nektarını tercih ediyor. Nektarların en çok tercih edilen ilk üç ürünü ise yüzde 37'le şeftali, yüzde 24'le vişne, yüzde 16'yla kayısıdır. Meyveli içecekler ise 2008 yılında yüzde 40 oranında büyüdü. Bunu da yüzde 90 oranında limonata sağladı."

"TÜRKİYE 3-5 SENE İÇERİSİNDE AVRUPA'NIN GIDA SEPETİ OLACAK"


İşledikleri 9 milyon ton meyvenin sadece yüzde 9'unun meyve suyu üretiminde kullanıldığını açıklayan Güç. bu oranın daha fazla olabileceğine de dikkat çekti. Sektörün toplam cirosunun 1 milyar TL civarında olduğunu kaydeden Güç, hasattan tüketiciye kadar geçen süreç içerisinde 600 bin kişinin istihdam edildiğini, kriz bahanesiyle de herhangi bir tasarrufun söz konusu olmadığını vurguladı.

Organik meyve suyu sektörüne de değinen Güç, bu konuda herhangi bir gelişmenin yaşanmadığını, tüketicilerin bilinçlendirilerek talebinin artmasıyla bu işle uğraşan firma sayısının da artacağını kaydetti.

Dünyanın en önemli gıda üreticisi olan Avrupa'nın bunu çok büyük sübvansiyonlara borçlu olduğunu söyleyen Güç, artık ortak bütçe ayıramayan Avrupa'nın ilk tedbir olarak sübvansiyonlardan vazgeçtiğini anlattı. Gümrük anlaşmaları sebebiyle de her türlü korumanın sıfırlanacağını, AB dışından vergiyle korunan ithalatların ortadan kalkmasıyla rekabet edemeyeceğini de belirten Güç, "Bu iki sebepten ötürü Avrupa'nın gıda sektörü giderek daralıyor. Bu da bir boşluğa sebep oluyor. Temin noktasında da Türkiye en
büyük aday. Türkiye 3-5 sene içerisinde Avrupa'nın gıda sepeti olacak. Ama biz buna o kadar da hazırlıklı değiliz. Birden bire karşınıza patlayan bir talep geldiğinde zorlanacağız. Biz de alınması gereken tedbirler hakkında yardımcı olmaya çalışıyoruz" şeklinde konuştu.
Toplantının ardından basın mensuplarına Aroma fabrikasının üretim tesisleri gezdirilerek bilgi verildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep GSO meclisinde “enflasyon muhasebesi” vurgusu Gaziantep Sanayi Odası (GSO) Nisan Ayı Meclis Toplantısı’nda, sanayicilerden gelen talepler doğrultusunda ana gündem maddesi enflasyon muhasebesi olurken, konuya ilişkin olarak ivedilikle 2024 yılı geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi yapılmaması hususunda Maliye Bakanlığı’nın yasadan gelen yetkisini kullanması gerektiği ortak görüş olarak dile getirildi. Gaziantep Sanayi Odası (GSO) Nisan Ayı Meclis Toplantısı, Meclis Başkanı Adil Sani Konukoğlu başkanlığında gerçekleştirildi. GSO Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi, Yönetim Kurulu, Meclis Başkanlık Divanı, Meclis, Danışma Kurulu, Yeni Nesil Sanayici Platformu Üyeleri ve TOBB Gaziantep Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Ayşen Ahi’nin katılımıyla gerçekleştirilen meclis toplantısında, yürütülen çalışmalar, projeler, güncel ekonomik gelişmeler ile firmaların talep ve beklentileri değerlendirildi. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren GSO Meclis Başkanı Adil Sani Konukoğlu, Gaziantep’in küresel ölçekteki sıkıntılara ve gelgitlere rağmen sanayisi ve ihracatı ile ülkemize değer katmaya, ekonomiye katkı sağlamaya devam ettiğini söyledi. “Bunda emeği olan sanayicilerimize, ihracatçılarımıza ve çalışanlarımıza teşekkür ediyorum” diyen Konukoğlu, “Ancak bu başarı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sürdürülebilir olmalı. Bu noktada firmalarımızın geleceğini ve ihracatımızı yakından ilgilendiren yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm, e-ticaret konularına her zamankinden daha fazla ağırlık vermeli, her birimiz üzerimize düşenin fazlasını yapmalıyız. Unutmayalım, başarının en önemli anahtarı yenilikçi fikirler üretmek ve yenilikçi olmaktır. Bunu tüm zorluklara rağmen canla başla üretmeye, sanayinin çarklarını döndürmeye devam eden sanayicilerimiz ve iş dünyamız ile birlikte başarabileceğimize inanıyorum. Meclis toplantımızın hayırlı olmasını diliyor, tüm katılımcılara teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. GSO Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi de konuşmasında, ekonomi yönetiminin sıkılaştırma politikaları doğrultusunda her geçen gün tedbirlerin artırıldığını ifade ederek, “Ülke olarak adeta bir rampa çıkıyoruz ve bu süreç topyekûn bir mücadele ve fedakarlık gerektiriyor. Kamu tarafında da beklentimiz olan tasarruf tedbirlerinin artırılması yönündeki adımları olumlu buluyoruz. Gaziantep Sanayi Odamız da sanayicilerimizden gelen talepler doğrultusunda iş dünyamızın ve firmalarımızın sorunlarına ve beklentilerine yönelik kararların alınmasında etkin rol oynuyor” dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in rekabetçiliğin ve üretkenliğin artırılması, yatırım ortamının iyileştirilmesi, iklim değişikliği ile mücadele, yeşil ve dijital dönüşüm gibi alanlara yönelik kapsamlı bir yapısal reform programlarının olduğunu açıkladığını hatırlatan Ünverdi, “Biz de sürekli dijital ve yeşil dönüşümün altını çiziyor bu yönde somut çalışmalar yürütüyoruz. Bu dönüşümü birlikte başaracağımıza da yürekten inanıyoruz” ifadelerini kullandı. “Ayakkabı İhtisas OSB’de ikinci etap için olur geldi” Ayakkabı Terlik ve Yan Sanayi İhtisas Organize Sanayi Bölgesi hakkında da meclis üyelerine bilgiler veren GSO Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi, “Bölgemizin Cumhurbaşkanlığı kararı ile genişleme alanı olarak belirlenen yaklaşık 83 hektarlık ikinci etap kısmının da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız tarafından oluru gelmiştir. Burada bulunan parsellerin satın alınması için Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne başvurumuzu yaptık. Ayrıca tüm OSB alanında bulunan özel mülkiyete konu yaklaşık 62 bin metrekare alanın kamulaştırma süreci de devam etmektedir. Bölgemizdeki altyapı konusunda yolların açılması için inşaat çalışmalarına da başlamış durumdayız. Bu konuda Sayın Ali Özpolat’a, ekibine ve emeği olan herkese teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu. “Enflasyon muhasebesinde yeni bir düzenlemeye ihtiyaç var" Toplantının sön bölümünde enflasyon muhasebesi gündeme gelirken, meclis üyeleri enflasyon muhasebesinin işletmelere yönelik etkilerini, öneri ve görüşlerini paylaştı. Konuyla ilgili açıklama yapan GSO Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi, enflasyon muhasebesi ile ilgili yeni bir düzenleme yapılması gerektiğini belirterek, “Yetersiz öz kaynakları nedeniyle geçmişte ve gelecekte yatırımlarını büyük oranda yabancı kaynaklar ile finanse eden yatırımcıların 2024 ve takip eden dönemlerde enflasyon endekslemesi sonucu pasiflerini değerlemeye tabi tutabileceği yeteri kadar özkaynaklara sahip olmamaları nedeniyle her hal ve takdirde vergi etkisi altında kalacakları açıktır. Enflasyon muhasebesi, öz kaynağı yetersiz olan işletmelerin büyük kısmı olduğu bizim gibi ülkelerde mükelleflerin aleyhine sonuç doğurmakta, faaliyet/kazanç olmadığı halde, mükelleflerin vergi ödemesine, yetersiz olan öz kaynaklarının daha da yetersiz hale gelmesine neden olmaktadır. Bu nedenlerle ivedilikle 2024 yılı geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi yapılmaması hususunda Maliye Bakanlığı’nın yasadan gelen yetkisini kullanması, buna bağlı olarak mükelleflerin enflasyon muhasebesinin gerektirdiği altyapıyı oluşturması, gerekiyorsa bu konuda yetişmiş personel istihdam edilmesi ya da mevcut personellerin eğitilmesi ve enflasyon muhasebesinin mükellefler üzerindeki etkilerinin tespit edilmesi sağlanacaktır. Odamızın bu konudaki görüş ve önerileri Hazine ve Maliye Bakanlığı’na ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne (TOBB) sunulmuştur” diye konuştu.