SAĞLIK - 15 Eylül 2021 Çarşamba 11:35

Türkiye’de bir ilk: Öksürük sesinden kişinin korona olup olmadığı anlaşılacak

A
A
A
Türkiye’de bir ilk: Öksürük sesinden kişinin korona olup olmadığı anlaşılacak

Fırat Üniversitesi (FÜ) Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zülfü Genç öncülüğünde, Türkiye'de ilk defa yapay zeka tabanlı ‘ses ve öksürük’ ile korona virüs başta olmak üzere bir çok hastalığın teşhisi ile ilgili yazılım geliştirildi.

 3 bin veri ile ses ve öksürük kayıtlarına göre kişinin korona virüs olup olmadığını saptadıklarını belirten Doç. Dr. Genç, başarı oranının ise yüzde 60 ila 80 arasında olduğunu kaydetti.

Gelişen teknolojiyi takip eden ve daha önceden birçok proje ile ilklere imza atan Fırat Üniversitesi, her alanda ülkenin gelişmesine katkı sağlamaya devam ediyor.

Son olarak Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zülfü Genç ve ekibi tarafından giyilebilir sensörler ve yapay zeka destekli bir yazılım ve uygulaması olan “Hastalık Teşhisi ve Hasta Takibi için Yapay Zeka Destekli Akıllı Bileklik Tasarım ve Uygulaması” Projesi KOSGEB ve ilgili kurullar tarafından kabul edilerek desteklendi. Proje ile belirli semptomları gösteren hastaların, giyilebilir sensörlerden alınan sinyalleri yapay zeka destekli yazılım ile işleyerek doktorların kullanabileceği karar destek sistemi oluşturma amacında olduklarını ifade eden Doç. Dr. Genç, yaygın semptomları ateş ve öksürük şeklinde olan korona virüs enfeksiyonunun verilerini bu yazılım ile işleyerek erken teşhis ve kesin tanıdan sonra hastanın uzaktan canlı takip sistemini proje kapsamında başarı ile gerçekleştirdiklerini belirtti. Yazılımda öksürük sesinden hızlı korona virüs testi çalışmalarının devam ettiğini dile getiren Doç. Dr. Genç, ilk kez bu testin mobil uygulamaya eklendiğini ve yüzde 60 ila 80 arasında doğru sonuç alındığını vurguladı. Doç. Dr. Genç, projenin sağlık çalışanı ve hasta arasında güvenli bir veri iletişimi ve etkin takip sayesinde sağlıkta yerli, milli çözüm ile konfora ulaşılmasının yanı sıra bu entegrasyon sayesinde telefonda hızlı bir şekilde korona virüs testi alma olanağını ortaya çıkaracağını bildirdi.

Türkiye’de bir ilk: Öksürük sesinden kişinin korona olup olmadığı anlaşılacak

16 aylık emeğin sonucunda ortaya çıktı

Geliştirdikleri proje hakkında bilgi veren Doç. Dr. Zülfü Genç, "2020 yılında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı AR-GE ve inovasyon destekli programı kapsamında Elazığ KOSGEB’e sunmuş olduğumuz ‘Hastalık Teşhisi Ve Hasta Takip İçin Yapay Zeka Destekli Akıllı Bileklik Tasarım ve Uygulaması’ Projemiz ilgili kurullar tarafından kabul edilerek desteklenmiştir. Bu proje kapsamında yaklaşık 16 aylık bir süreç içerisinde sağlık sektöründe kullanılabilecek, giyilebilir sensörler ve yapay zeka destekli bir yazılım ve uygulama geliştirdik. Burada da onların prototiplerini görmektesiniz. Süreç içerisinde 4-5 tane farklı prototip üzerinde çalıştık ve nihai ürünü şuan kolumda. İki adet farklı yeni tasarım gerçekleştirdik” dedi.

Türkiye’de bir ilk: Öksürük sesinden kişinin korona olup olmadığı anlaşılacak

Veriler akıllı bileklik aracılığıyla gönderiliyor

Ürettikleri akıllı saat ve bileklik yardımıyla hastalıkların teşhisi ve tespit edilmiş hastalardan alınan verileri sağlık sistemine gönderebildiklerini ifade eden Doç. Dr. Genç, "Bu akıllı bileklik aracılığıyla veri gönderiyoruz. Belirli semptomları gösteren hastaların bu giyilebilir sensörlerden gelen sinyaller vasıtasıyla merkez servere kurulu olan yapay zeka destekli yazılım üzerinde bu veriler işlenerek hastaların hem teşhisi hem de takibini gerçekleştirebilmekteyiz. Bilindiği üzere bilim adamları özellikle son 2 yıldır dünyanın her tarafını kasıp kavuran korona virüs pandemisiyle mücadele etmektedir. Biz de başta Bakanımız Mustafa Varank’ın gayretleri, araştırma merkezleri, üniversitelerin bu tipteki AR-GE Projeleriyle korona virüs üzerinde bu projeyi 16 aydır devam ettirmekteyiz. AR-GE sürecimizi tamamladık. İlerleyen süreçte mevcut yazılımızı geliştirmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

“Bunun Türkiye’de ilk olduğunu düşünüyoruz”

Yazılımdaki en önemli özelliğin ses ve öksürükle kişinin korona virüse yakalanıp yakalanmadığını büyük oranda tespit edebildiği olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Genç, “Yazılımda geldiğimiz en önemli noktalardan biri de korona virüs teşhisinin öksürükle tespitini gerçekleştiren yazılım üzerinde çalışmalarımız devam etmektedir. Elimizdeki yaklaşık 3 bin tane veri ile herhangi bir kişiden almış olduğumuz ses ve öksürük kayıtlarına göre kişinin korona virüs olup olmadığına karar vermeye çalışıyoruz. Bizim devam ettirdiğimiz çalışmalarda yüzde 60 ila 80 arasında bir başarı elde ederek bir kişinin öksürük ve ses verisinden korona virüs olup olmadığını da saniyeler içerisinde tespit edebiliyoruz. Bunun Türkiye’de ilk olduğunu düşünüyoruz. Dünyada çok değişik çalışmalar yapıldığını biliyoruz, onları da yakından takip ediyoruz. Şuan halihazırla Diyarbakır ve Mardin’de hastalarımızın üzerinde de bu saatler var ve onlar üzerinden veriler alıp onların anlık takiplerini gerçekleştirebiliyoruz. Bu yazılım sistemi sayesinde hastanın anlık verilerini doktoru ve onun bağlı olduğu tüm sağlık birimlerindeki kişiler hatta Sağlık Bakanı da bu verileri görebilme şansına sahip olabilecek. Bu yazılımla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Üretim anlamında bir yatırım desteği söz konusu olması gerekiyor. Projemizle ilgilenen hem özel hem de devlet kuruluşları yaptığımız çalışmaları yakından takip ediyor. İlk etapta bine yakında saati üretip hastalarımıza vererek yazılım sistemimizi güçlendirmeyi düşünüyoruz. Geliştirmiş olduğumuz proje sayesinde sağlık çalışanı ve hasta arasında güvenli bir veri iletişimi ve etkin takip sayesinde sağlıkta yerli, milli çözüm ile konfora ulaşılmasını sağlıyoruz” şeklinde konuştu.

Rıdvan Yeşilırmak - Hamdin Kılıç
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Bakan Ersoy: "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Antalya’da Doğu ve Güneydoğulu iş insanlarının iftar yemeğine katıldı. Burada konuşan Bakan Ersoy, Antalya ve ilçelerinde gerçekleştirdikleri ziyaret ve buluşmalarda yapılan çalışmaları inceleme ve eksiklikleri yerinde tespit etme imkanını bulduklarını söyledi. “Vatandaşlarımızı dinledik, çiftçilerimizle dertleştik, basınımızla buluştuk, esnafın taleplerini not ettik” diyen Ersoy, Antalya’nın tüm noktalarına nüfuz ederek adeta şehrin röntgenini çektiklerini aktardı. "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız" Turizm konusuna da değinen Bakan Ersoy, küresel düzeyde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle sektörün büyük sorunlar yaşadığını belirterek, "Herkesin kara kara düşündüğü bir ortamda hayata geçirdiğimi doğru politikalar ve geliştirdiğimiz stratejiler neticesinde hem şehrimiz hem de ülkemiz adına büyük bir başarı elde ettik. Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız. Peki bu başarıların elde edilmesi, milyonlarca insanın seyahatlerinde rotayı Antalya’ya çevirmesi, Danimarka’da insanların Antalya’daki kültürel mirası araştırması sadece tesadüfle açıklanabilir mi? Elbette hayır. Emin olun başarılı olmak için çok çalışıyoruz. Hiçbir sorunu halının altına süpürmüyor, kalıcı çözümler geliştiriyoruz” dedi. “Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz” Turizmi 12 aya yaymak için kültür, tarih, sağlık, doğa, inanç, gastronomi, spor gibi alanlarla turizmi çeşitlendirdiklerini kaydeden Ersoy, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün dünyanın dört bir yanında, 200’den fazla ülkede Antalya’nın, Kemer’in tanıtımını gerçekleştiriyoruz. Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz. Çin’de, Japonya’da, Amerika’da, Almanya’da, Rusya’da, Manavgat’ı, Kemer’i, Side’yi tanıtıyoruz. İnsanlık tarihinin en önemli kültürel mirasına sahip olan bölgemizde bu mirasın gün yüzüne çıkartıp, her yıl milyonlarca insanın şehrimizi, ilçelerimizi ziyaret etmesi için tarihin en yoğun arkeoloji çalışmalarını gerçekleştiriyoruz. Yeni kütüphaneleri, müzeleri, sanat merkezlerini, restorasyonları, galerileri, festivalleri Antalya’mıza kazandırıyoruz. En çok izlenen uluslararası filmlerin Antalya’da çekilmesini sağlıyoruz.” “Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister” İlçelere yapmış olduğu ziyaretlerde, gördüğü ve duyduklarını paylaşan Ersoy, "Biz dünyanın bir ucunda Avustralya’da gözbebeğimiz Antalya’nın tanıtımını yapıyor, bölgeye turist çekip, turizm gelirimizi arttırmanın çabası içine girmişken şehrimizdeki bazı yerel yöneticilerimizin temel görevlerini dahi yerine getirme konusunda çok da başarılı olduklarını söyleyemiyoruz. Biliyorsunuz yeri geldiğinde bu güzel şehir ve bu şehrin insanları kaybetmesin diye yerel yönetimlerin sorumluluğundaki birçok soruna el atıyoruz. Altyapı sorunlarını çözüme kavuşturuyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak arıtma tesisleri inşa ediyoruz. Antalya’nın kanalizasyonuna, içme suyuna, yağmur suyuna el atıyoruz. Diğer bakanlıklarımızla görüşerek şehrin ihtiyaçlarının karşılanması adına elimizden gelen gayreti ortaya koyuyoruz. Biz Antalya’nın turizmde dünyanın süper ligine yükselmesi ve oradaki yerini kalıcı hale getirmek için gece gündüz demeden çalışırken, yerel yönetimlerimizin de başarılı çalışmalar ortaya koymasını beklemek sanırım tüm Antalyalıların en doğal hakkıdır. Sadece kısır siyasi tartışmalar oluşturup, bu tartışmalardan medet umarak başarılı olmak mümkün değildir. Belediyecilik aynı zamanda bilgi ister, çalışma ister, proje ister. Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister. İyi bir belediye başkanı kendini değil kentini düşünen kişidir” diye konuştu. “Antalya bunu hak etmiyor” Bakan Ersoy, 16 milyonun üzerinde turistin geldiği Antalya’nın temel altyapı problemlerini çözme konusunda yeterli olamadığını ileri sürerek, "Tüm desteğimize rağmen sosyal ve kültürel yatırımlar konusunda, şehrin hak ettiği projeler hayata geçirilmedi. Maalesef Antalya bunu hak etmiyor. Biz, Antalya’nın dünyanın en önemli turizm merkezleriyle rekabet edip bir adım öne geçmesi için çalışırken, maalesef bazı yerel yöneticilerimiz bu iddianın çok uzağında kaldılar. Eğer biz Antalya’nın küresel bir vizyonla hareket edip, rakiplerinden ayrışmasını istiyorsak yerelde de böyle iddialı bir bakış açısı geliştirmek zorundayız. Bunun için biz Antalya’nın hizmet alanında kaybedecek tek bir saniyesi dahi olmadığını söylüyoruz. Bizim şehir için çalışan, dinamik kadrolara ihtiyacımız var. Antalya’nın bugün burada olduğu gibi birbirine karşı samimi olan, birbirine gönlünü açan, dürüst, çalışkan ve üreten kadrolara ihtiyacımız var. Bu şehirde yaşayan, bu şehir için üreten, kalbi bu şehir için atan vatandaşlarımıza yönelik; ayrımcılık yapmayan, hiç kimseyi ötekileştirmeyen, herkesin inancına, kültürüne, geleneğine saygı duyan, herkese eşit davranan, adil yerel yöneticilere ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
Ankara UNESCO’da "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği yapıldı Fransa’nın başkenti Paris’teki Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) binasında "30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü" etkinliği düzenlendi. Etkinliğe Türkiye’nin UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gülnur Aybet, UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Simona-Mirela Miculescu, UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Vera El Khoury Lacoeuilhe ile UNESCO’nun Ekolojik ve Yer Bilimleri Bölümü Direktörü ve İnsan ve Biyosfer Sekreteri Antonio de Sousa Abreu’nün yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan da etkinliğe video mesaj gönderdi. Türkiye’de farklı belediyelerin sıfır atık girişimi kapsamında yaptığı projeleri anlatan videonun gösteriminin yapıldığı etkinlikte, katılımcılar, Emine Erdoğan’ın önderlik ettiği Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanını imzaladı. Büyükelçi Aybet burada yaptığı konuşmada, 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü’nü kutlamak için bir araya geldiklerini ve bunu ikinci kez UNESCO merkezinde kutladıklarını ifade etti. Uluslararası Sıfır Atık Günü’nün atık üretim konusunda farkındalık oluşturmayı ve atıkların çevre üzerindeki etkisini en aza indirmeyi amaçladığını kaydeden Aybet, bu önemli günün, sürdürülebilir tüketim ve üretimin tanıtımı için iyi bir fırsat olduğunu vurguladı. Aybet, "Her yıl dünya çapında topraklarımızı, suyumuzu ve havamızı kirleten milyarlarca ton atık üretiliyor" diyerek, sıfır atık konusunda insanların dünya kaynaklarıyla olan bağlarını da tekrar gözden geçirmesi gerektiğine işaret etti. Sıfır atık konusundaki girişimlerin benimsenerek doğal kaynakların muhafaza ve iklim değişikliğiyle mücadele edildiğini belirten Aybet, bunu benimsemenin ayrıca ekonomik bir fırsat olduğunu aktardı. Aybet, Sıfır Atık Projesinin Emine Erdoğan himayesinde 2017’de başlatıldığına dikkati çekti. Sıfır Atık Projesi’nin ana hedefinin, atıkların geri kazanım oranını 2035’e kadar yüzde 60’a taşınması olduğunun söyleyen Aybet, bu projenin, başlangıcından bu yana Türkiye ekonomisine 185 milyar Türk Lirası kazandırdığını ifade etti. Aybet, ayrıca proje sayesinde 490 milyon ağacın kesilmekten kurtarıldığını ve 5,9 milyon ton sera gazı emisyonunun önlendiğini aktardı. "Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi” Sıfır Atık konusunda 21 milyon kişiye eğitim verildiğini dile getiren Aybet, "Türkiye’nin başarılı Sıfır Atık Projesi artık küresel bir hareket haline geldi" dedi. UNESCO’nun 42. Genel Konferansı Başkanı Miculescu da Birleşmiş Milletler (BM) rakamlarına göre, dünyada her yıl 2,24 milyar ton kentsel katı atık, 37 milyon plastik atık üretildiğini, ve 931 milyon ton gıdanın atığa dönüştüğünü belirtti. Miculescu, "Bu plastik atıkların her yıl parçalanarak okyanuslara karışması bekleniyor" diyerek, söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğinin altını çizdi. Söz konusu atıkların ekosistemlere zarar verdiğini ifade eden Miculescu, Emine Erdoğan’a, ülkesinin atık ve çevre sorunlarıyla ilgili paradigma değişimine sağladığı katkıdan ötürü hayranlığını dile getirdi. UNESCO Yönetim Kurulu Başkanı Lacoeuilhe de herkesin satın aldığı ürünlerin nereden geldiğine ve etkilerine dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. Lacoeuilhe, mümkün oldukça ürünleri yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek gerektiğini belirterek, bu bilincin çocuklara da kazandırılmasının önemine dikkati çekti. Kadınların sürdürülebilir tüketim konusunda önemli bir rolü olduğuna işaret eden Lacoeuilhe, kadınların çevreyi muhafaza etmek konusunda öncü rol oynadığının altını çizdi. Antonio de Sousa Abreu de dünyada her yıl milyarlarca ton atık üretildiğini vurgulayarak, "Bu nedenle UNESCO, sıfır atığa doğru ilerlemenin hayati önemini vurgulayan bu girişimi üstlenen Türkiye delegasyonuna çok minnettar" ifadesini kullandı. Sıfır Atık Projesi Emine Erdoğan’ın himayelerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 2017’de başlatılan Sıfır Atık Projesi, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde atıkları kontrol altına alma, gelecek nesillere temiz ve gelişmiş bir Türkiye ile yaşanabilir dünya bırakma amacı taşıyor. Sıfır Atık Projesi kapsamında sıfır atık yönetim sisteminin kurulmasına ilişkin genel ilkelerin ve uygulama esaslarının belirlenmesini sağlayarak sıfır atık yaklaşımının ülke genelinde benimsenmesi, uygulanması ve yaygınlaştırılması amacıyla hazırlanan Sıfır Atık Yönetmeliği 12 Temmuz 2019 tarihli ve 30829 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Türkiye 2018’den bu yana çevre ve sürdürülebilirlik alanlarında ulusal ve uluslararası uzman isimlerin, kurum ile kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektör temsilcileri ile bireylerin aynı platformda buluştuğu Sıfır Atık Zirveleri gerçekleştirildi. BM Genel Kurulunda kabul edilen "sıfır atık" kararı Eylül 2022’de BM 77. Genel Kurulu görüşmeleri sırasında New York’ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile bir araya gelen Emine Erdoğan, ikili iklim kriziyle mücadele kapsamında "Küresel Sıfır Atık İyi Niyet Beyanı"nı imzaladı. BM Genel Kurulu, 14 Aralık 2022’de Türkiye’nin ana sunucusu, 105 ülkenin ise ortak sunucu olduğu "sıfır atık" kararını fikir birliği ile kabul etti. Genel Kurulun bu kararla 30 Mart’ı Uluslararası Sıfır Atık Günü ilan etmesinin yanı sıra BM Genel Sekreteri Guterres’ten, yerel ve ulusal sıfır atık girişimlerini teşvik etmek için bilgi, deneyim ve uzmanlığa dayalı, cinsiyet dengesi ve adil coğrafi temsil dikkate alınarak gönüllü ve seçkin kişilerden oluşan 3 yıl görev yapacak bir danışma kurulu kurması istendi. Sıfır atık girişimleri, çevreye duyarlı atık yönetimi, sürdürülebilir tüketim ve üretim konularının BM bünyesinde ele alınmasına devam edilmesi gerektiği vurgulanan kararla, üye devletler, BM ile diğer uluslararası ve bölgesel örgütler, sıfır atık girişimlerini uygulamaya teşvik edildi.