SAĞLIK - 15 Eylül 2018 Cumartesi 14:19

Türkiye’nin yüzde 32’si obez

A
A
A
Türkiye’nin yüzde 32’si obez

Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Emin Ersoy, Türkiye’nin yüzde 32’sinin obez olduğunu, obezite ile mücadelede günde 3 öğün yemek yemenin çok önemli olduğunu söyledi.


Beykoz Belediyesi, Beykoz Kent Konseyi ve Medistate Kavacık Hastanesinin düzenlediği ’Sağlıklı Yaşam Yürüyüşü’ Hidiv Kasrı’nda gerçekleştirildi. Obeziteyle mücadelede toplumsal farkındalık ve teşvik oluşturmak için yapılan etkinlikte yürüyüş gerçekleştirildi. Parkurda gerçekleştirilen etkinlik öncesinde hoca eşliğinde spor hareketleri katılımcılar ısındırıldı. Etkinliğe Türkiye Endoskopik ve Laparoskopik Cerrahi Derneği Başkanı Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Emin Ersoy, Beykoz Kent Konseyi Başkanı Emin Yavuz, Beykoz Belediyesi Başkan Yardımcısı Manolya Demirören Tekin, Teknik Direktör Güvenç Kurtar, Beykoz Belediyesi meclis üyeleri, hastane çalışanları, Rüzgarlıbahçe Bayan Futbol Takımı ve vatandaşlar katıldı. Etkinlikte konuşan Prof. Dr. Emin Ersoy, Türkiye’deki obezite oranları, obezite ameliyatları hakkında bilgi verirken, obezite ile mücadelede günde 3 öğün önemine dikkat çekti.

“TÜRKİYE’DEKİ NÜFUSUN YÜZDE 32’SİNİN OBEZ OLDUĞU SAPTANMIŞ’’ 

Obezitenin dünya ve Türkiye için çok ciddi sağlık problemi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Emin Ersoy, ’’Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı yeni çalışmada Türkiye’deki nüfusun yüzde 32’sinin obez olduğu saptanmış. Bu çok önemli bir oran. Obeziteyi sadece şişmanlık ya da görüntüsel bozukluk olarak düşünmemek lazım, ciddi sağlık problemlerini birlikte getiriyor. Yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, şeker hastalıkları ve kolesterol gibi yandaş problemlerle seyrediyor. Bazen ölümcül seyrediyor. O yüzden çocukluktan başlayıp beslenme programımızı gözden geçirerek, fast food türü gıdalardan uzak duran bir yaşamı tekrar toplumumuza getirmek zorundayız. Bununla beraber harekete de önem vermeliyiz. Spor yaşamın çok önemli bir kısmı. Dolayısıyla hareket ederek, enerji sarf ederek ve metabolizmayı hızlandırarak kilo kontrolümüzü sağlamalıyız. Obezitenin en sık olduğu yer Kuzey Amerika ve Avustralya bölgesi. Burada obez insanların nüfusu yüzde 30’ların üstünde. Ne yazık ki Türkiye’de bu oranlara ulaşılmış vaziyette’’ dedi.

’’CERRAHİ, OBEZİTENİN TEDAVİSİNDE SON BASAMAK AMA EN ÖNEMLİ BASAMAK’’ 

Obezite ameliyatları hakkında konuşan Prof. Dr. Ersoy, ’’Obeziteyle mücadelede sadece diyet, beslenme ve hareket değil, bazen öyle sınırlara geliyor ki insanlar, bunlara morbit hastalıklı obezler diyoruz. Bu hastalıklı obez grubunda bazen ameliyatlara gereksinim duyuluyor. Bu ameliyatlar artık dünyada ve ülkemizde yaygın olarak yapılan ameliyatlardır. Önemli bir kısmı var; deneyimli merkezlerde, deneyimli insan ve ekiplerin yapması gerekir. Aksi takdirde bir takım yan etkiler ve ölümcül sonuçlar görüyoruz. Buda toplumu ürkütüyor. Halbuki deneyimli bir merkezde öyle korkacak bir sonuç yok. Bir safra kesesi ameliyatının riski neyse onun kadar risk ile obezitenin getirdiği risklerden insanları kurtararak bir çözüm sunuyoruz. Cerrahi, obezitenin tedavisinde son basamak ama en önemli basamak’’ açıklamalarında bulundu.

’’EĞER 3 ÖĞÜN YERSEK VE BİRAZ ZAMAN YAYARAK YERSEK TOKLUK HİSSİMİZ UYANIR’’ 

Günde 3 öğün yemek yemenin önemine değinen Prof. Dr. Ersoy, ’’İnsanlar yaşamın getirdiği stres altında abur cubur yeme alışkanlığındalar ve düzensiz besleniyorlar. Buda ana öğünler dışında ara öğünlerde alınan yüksek kalorili gıdalarla yağ olarak kendilerine dönüyor. Eğer 3 öğün yersek ve biraz zaman yayarak yersek tokluk hissimiz uyanır. Ara açıklık periyotlarının sayısı da azalır. Arada abur cubur yenen gıdaları azalmak açısından 3 öğün yemenin bu tür avantajı var’’ şeklinde konuştu.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzincan Erzincan Tarım Müdürlüğü üreticileri bilgilendiriyor Erzincan Tarım ve Orman Müdürlüğünce ceviz ağaçlarında görülen mantari hastalığına dikkat çekilerek üreticiler bilgilendirildi. Geçen üretim sezonunda Erzincan’da önemli verim kayıplarına neden olan mantari hastalığının bu sene yaşanmaması için Tarım Müdürlüğünce şu bilgilendirme yapıldı: “Mantari hastalığı mücadele yapılmadığında önemli derecede verim kaybına neden olur. Hastalığın belirtileri, ağacın yaprakçık, meyve, genç sürgün ve yaprak saplarında görülür. Daha çok bir yaprak ve yaprakçık hastalığı olmasına rağmen, çok hasta meyvelerin perikarp (yeşil meyve kabuğu)’ın dan, meyve içine de geçen hastalık, meyvelerin depolanması sırasında, diğer fungal etmenlerinde hücuma geçmesine neden olacak zayıf meyveleri oluşturur, meyveler çabucak çürür. Hastalık, genç yaprakların yaprakçıkları yarı büyüklüğünü geçtikten sonra enfeksiyon yapmakta, penetrasyon noktasının çevresinde güneşe tutulduğunda veya gözle görülür şekilde renk açılmaları yapmaktadır. Daha sonra bu kısımlar sarımsı bir hale ile çevrilerek, orta kısımlar açık kahverengiden, koyu kahverengine değişen nekrotik dokulara dönüşür. Nekrotik lekeler noktalar halinde yaprakçık yüzeyine dağılmış halde görülürken, zamanla birleşerek yaprakçığın belirli bir kısmını veya tamamını kaplar. Ağaç hastalıktan dolayı yaz ayı ortalarında, kenarları nekrozlardan kıvrık, kavruk veya tamamen ölü yapraklarla kaplanarak erken yaprak dökümü başlar. Bazen sonbahar gelmeden ağaç tamamen yapraksız kalabilir. Yağışlı geçen yaz mevsimlerinde gece ve gündüz arası sıcaklık farkı fazla olduğu zamanlarda, sabah saatlerinde düşün çiğ hastalığın hızla yayılmasına neden olur. Hastalık bir yaprak hastalığı olduğundan bitkinin asimilasyon (solunum) yüzeyini azaltarak, gelecek yıllara ait sürgün ve meyve oluşumunu olumsuz yönde etkiler ve verim düşüklüğüne neden olur. Hastalık alçak yerlerde, dere boyu, yamaçlar ve vadi içlerinde açık alanlara göre daha fazla ortaya çıkar. Alınması gereken önlemler: Ceviz Antraknozu hastalığı için muhakkak kültürel ve ilaçlı mücadele yapılmalıdır. Hastalık kaynağı olan yere dökülmüş yapraklar sonbaharda toplanıp yakılmalı veya derine gömülmelidir. Ayrıca üzerinde hastalığın lekesi ve derince yaraları bulunan önceki yıllara ait dallar budanıp uzaklaştırılmalıdır. İlaçlı Mücadele Zamanı: 1. İlaçlama: Tomurcukların yeni patlamaya başladığı, yaprakların kedi kulağı olduğu dönem, 2. İlaçlama: Yapraklardaki yaprakçıkların yarı büyüklüğünü aldığı dönemde, 3. İlaçlama: Meyvelerin fındık büyüklüğünü aldığı dönemde, 4. Ve diğer ilaçlamalar: Meteorolojik koşullar ve kullanılan ilacın etki süresi dikkate alınarak yapılmalıdır. Kullanılabilecek İlaçlar ve Dozları: Etki Madde: Dozu: Maneb 80 WP 300 gr.”
Kayseri Başkan Çolakbayrakdar, “Tarımsal üretimi desteklemek, gelecek için en büyük mirastır” Kocasinan Belediyesi, üreticiyi desteklemek amacıyla çiftçiye 6 ton beyaz sertifikalı yeşil mercimek tohumu dağıtıldı. Kocasinan Belediyesi’nin her zaman her şartta çiftçinin yanında olduğunu vurgulayan Kocasinan Belediye Başkanı Ahmet Çolakbayrakdar, “Tarımsal üretimi ne kadar desteklersek, bizden sonraki nesillere bırakacağımız en kıymetli miras olacaktır” dedi. Metropol bir ilçe olan Kocasinan’ın, tarım, ziraat ve hayvancılık alanında en büyük üretim kapasitesine sahip olduğuna dikkat çeken Başkan Çolakbayrakdar, tarımsal üretiminin önemine değinerek, “Eğer ki; çiftçi kardeşlerimiz, ekip, dikmez ve üretmezse, şehirdeki insanlar aç kalır” diye konuştu. Yapılan yatırımlarla ilçe tarımının geliştirilmesi ve çiftçilerin ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlamasını hedeflediklerini dile getiren Başkan Çolakbayrakdar, “Rutin belediyecilik faaliyetlerin yanı sıra şehrimize, ülkemize ve insanımıza faydalı farklı işlere imza atıyoruz. Birçok başlattığımız uygulama diğer belediyelerde örnek anılıp, uygulanıyor. Merkez ilçe olmamıza rağmen köylerimizdeki çiftçilerimiz, hayvancılık, ziraat ve tarım noktasında yoğun gayret sarf ediyorlar. Bilindiği üzere; Kayseri’deki tarım, hayvancılık ve ziraatın yüzde 20’si Kocasinan bölgesinde yapılmaktadır. Bu noktada Kayseri’miz ve Türkiye’miz için tarımsal üretime ve tarımsal üretimin artırılması konusunda büyük önem veriyoruz. Merkez ilçesi olmamız dolayısıyla iyi imkanlarımız var. Çiftçilerimizin önünü açmak için onlara rehberlik ediyoruz. Ürün çeşitliliği artırmak içinde yaptığımız siyez ve gacer buğdayı, tıbbı ve aromatik bitkiler, aspir gibi çalışmalar yürütüyoruz. Nihayetinde genetiği değiştirilmemiş öz tohumları yetiştirmek ve vatandaşların sağlığını korumak içindir” ifadelerini kullandı. Pandemi sürecinde tarımın ne kadar önemli ve değerli olduğunun ortaya çıktığına dikkat çeken Başkan Çolakbayrakdar, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Pandemi sürecinde gıda konusunun ne derece önemli olduğu bir kez daha gördük. Bundan dolayı mevcut ekim, dikim alanlarımızı ve tarımsal alanlarımızı daha verimli kullanmamız gerekiyor. Özellikle bu tür çalışmalarla hem mevcut çiftçilerimizi güçlendirmek hem de yeni çiftçiler ekleyerek bölgemizdeki tarımsal altyapıyı ve üretimi güçlendirmek en büyük kazancımız olacaktır. Şehirden kırsala göçü sağlamamız gerekiyor. Gençlerin tarımsal üretimi devam ettirebilmesi için stratejiler ve politikalar üretmemiz lazım. Tohum dağıtmanın yanı sıra bir strateji geliştirip, çiftçimizin ve ürünümüzün sayısını artıracak işler yapmamız lazım. Tarımsal üretimi ne kadar desteklersek, bizden sonraki nesillere bırakacağımız en kıymetli miras olacaktır. Kocasinan’ı her alanda olduğu gibi tarımsal alanda da merkezi haline getireceğiz. Elimizde ne imkan varsa her zaman çiftçilerimizin yanındayız. Anadolu’nun topraklarında ekmeğini topraktan çıkartan hemşehrilerimize bu ürünlerin hasadı bereketli olsun diliyorum." Kocasinan Belediyesi Tarımsal Hizmetler Müdürlüğü tarafından çiftçiye 6 ton beyaz sertifikalı yeşil mercimek tohumu dağıtıldı.