GÜNDEM - 15 Ağustos 2019 Perşembe 20:35

Urartular'ın ölüm nedenleri araştırılıyor

A
A
A
Urartular'ın ölüm nedenleri araştırılıyor

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu başkanlığında devam eden kazı çalışmalarında Urartuların beslenme alışkanlıkları, yakalandıkları hastalıklar ve ölüm nedenleri araştırılıyor.

Urartu Kralı II. Sarduri tarafından milattan önce 750 yılında yaptırılan Çavuştepe Kalesi ve kuzey kısmındaki nekropol alanında, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu başkanlığında 22 kişilik ekiple yürütülen kazı çalışmaları devam ediyor. 2017 yılından bu yana kazı çalışmalarının sürdüğü nekropol alanında ortaya çıkarılan iskeletlerin analizlerini yapan kazı ekibi, burada yaşayan Urartuların ömrünün ortalama 35-45 yaş aralığında olduğunu belirledi. Elde edilen sonuçlar üzerine, 2 bin 750 yıl önce insanların kısa ömürlü olmasının nedenleri, beslenme alışkanlıkları ve yakalandıkları hastalıkların tespiti için çalışma başlatıldı. Bu kısa ömürleri içerisinde çok başarılı bir işçiliğinde ortaya çıktığı tespit edildi. 

Çalışmalar hakkında bilgi veren YYÜ Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu, “Yaptığımız çalışmanın özü normalde mikrobiyoloji çalışması. Yani eski çağdaki mikroplar imitasyona uğradılar. Tüberküloz hastalığı başlangıçta nasıldı şimdi çok farklı bir boyuta geldi. Ya da önceden bir gribal enfeksiyon hastalığı farklıydı ama şimdi antibiyotik kullanıldığı için direnç gösteriyor farklı şekilleri bürünüyor. Asıl çalışmalardan bir tanesi bu. İnsanların özellikle buradaki ölüme sebebiyetini veren bakteriler neler. Asıl birinci çalışmamız bu. Bunu belirlemek için de en önemlilerinden bir tanesi dişteki diş taşları. Bu çok fazla çalışılan bir olay değil aslında. Yani günümüzde çalışıldı ama eski çağdaki insanların diş taşlarından beslenme alışkanlıkları, buna sebebiyet veren ölüm sebepleri, neden bunlar bu genç yaşta öldü. Bize göre ömürleri çok kısa. 35-45 yaş arası. Daha erken yaşta ölende var. Buna sebebiyet veren ne?” dedi.

“Bazı hastalıklar var kemik üzerinde kalıyor” 

Kısa süre içerisinde çok fazla iş yaptıklarını ifade eden Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu, “Yapmış oldukları kaleler yani bu kısa ömürleri içerisinde muazzam denilecek şekilde hem sanatsal yeteneklerini çok geliştirmişler, hem mimari alanda çok üstün eserler bırakmışlar onu görüyoruz. Sulama tesisleri mesela bunların hepsi bu kısa süreli ömür içerisinde bunları yapmışlar. İşte buna etkin faktörler nelerdir, ölüm sebepleri neler. Asıl ana faktör bu. Beslenmeleri, beslenmeleri ile birlikte ölümlerine sebep olan hastalıklar nelerdir. Bazı hastalıklar var kemik üzerinde kalıyor. Öldüğü zaman izi kemikte kalıyor ve ölüm sebebini belirleye biliyoruz. Çıkardığımız bir tanesinin kafatası çok kalındı. Antropolog arkadaşımız Doç. Dr. Hakan Yılmaz, kanser hastalığından öldüğünü söylüyor. Kanserin değişik türleri var tabii onu analiz yapmadan söylemek zor. Ama bu kafatası kemiğinin kalınlaşmasının ana sebebi oluşan kanser hastalığından dolayı kemik ona göre reaksiyon gösteriyor onu yenmeye çalışıyor doğrusu yenemediği için kemik kalınlaşıyor. Tabii bunları ancak analizlerle netleşecek, sonuçlanacak olan şeyler. Şimdi biz bunun araştırmasını yapıyoruz” dedi.

“Kısa ömürleri içerisinde muazzam denilecek şekilde sanatsal yeteneklerini çok geliştirmişler”

Bu analizleri üniversitenin laboratuvarı ile tıp fakültesinde test ettiklerini ifade eden Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu, “Biz bu analizleri üniversitemizdeki laboratuvarlarda yapıyoruz. Eğer yetişmezse de bir grubunu Malatya göndereceğiz. Hangi tür besinlerden istifade etmişler, bunları araştırmak bu kadar süre içerisinde bu kadar işi yapmak, çok güçlü oldukları gözüküyor. Mesela bir sanatçının yetişmesi için, sanat eserini üretmek için uzun yıllar alıyor. Ama bunlar zanaatçı. Bu okulda demek ki çok küçük yaştan itibaren bunlar bu zanaat öğreniyor. 30'lu 40'lı yaşlarında belki de en iyi eserlerini üretiyorlar. Çünkü sanat eserlerinin bazıları gerçekten çok ince işçilikle yani onu yapabilmek için en az 50-55 yaşlarını alır. Bir ustanın ince işçilikle granül teknikleri ile yapılan işçilikler çıraklıktan, kalfalıktan başlayan, ustalıkla devam eden sürede en az 50-55 yaşlarını bulur. Ama bunlar demek ki daha erken bu işleri kavramışlar. Bunlar kendilerini çok iyi yetiştirdikleri anlaşılıyor” diye konuştu.
Bu çalışmaların diğer ama bir amacı da toplumsal yaşantılarını hakkında bilgi edinmek olduğunu ifade eden Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu, “Hangi tür hastalıklar var. Tüberküloz olabiliyor, kanser olabiliyor, diğer bakteri türü hastalıkların hangileri. Veba salgınından ölen var mı mesela. Çıkardığımız mezarlıkta 3 çocuğa ait kemiklere rastladık. Belki de bir annenin çocukları bunlar aralarında fazla yaş yok. Ölüm sebepleri ne? Neden öldü bunlar. Bunları aynı anda gömmüşler. Aynı anda görmelerinin nedeni bir salgın hastalıktan dolayımı öldü bunlar. Yoksa salgın hastalığın dışına başka bir şey den mi öldüler. Onları tespit etmek için asıl çalışmanın özü bunu oluşturuyor. Bunun üzerine çalışmalarımız devam ediyor” şeklinde konuştu. 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aksaray Ruhsatsız tabanca ile yakalandı, “Taşımıyorum bozuk” diyerek tüfek ruhsatı gösterdi Aksaray’da ruhsatsız tabanca ile yakalanmasına rağmen önce “Taşımıyorum” deyip inkar eden, sonra da “Bozuk” diyen sürücü bir de “Ruhsatım var” diyerek tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. Olay Gülağaç Yolu Kireçlik Mevkiinde yaşandı. Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde gece yarısı bekçilerin de katıldığı asayiş ve trafik uygulaması yapan İl Emniyet Müdürlüğü asayiş ile trafik şubesi ekipleri şüphe üzerine Gülağaç ilçesinden Aksaray merkez istikametine seyreden Ali B. (38) idaresindeki 51 ACV 230 plakalı otomobile "dur" ihtarında bulundu. Sürücüsü ehliyet ve ruhsat kontrolünden geçirildikten sonra araçta arama yapan bekçiler araç içerisine gizlenmiş bir adet tabanca buldu. Kullandığı araçta tabancayla birlikte yakalanmasına rağmen “Taşımıyorum” diyen sürücü Ali B. daha sonra tabancanın bozuk olduğunu belirterek işlem yapılmasından kaçmak istedi. 2 ayrı bahanesiyle başarılı olamayan sürücü bu kez de “Ruhsatım var” diyerek yakalattığı tabanca yerine tüfek ruhsatı gösterdi. 3 ayrı bahanesiyle işlemden kaçamayan sürücü son olarak tabancayı kabullenerek “Benim, tamir için taşıyorum” dedi. Tabancaya bekçiler tarafından dolu boş kontrolü yapıldıktan sonra el konulurken ruhsatsız tabanca taşımaktan gözaltına alınan sürücü adli işlemler için polis merkezine götürüldü.
Bartın Bartın’daki feci yangının tanıkları yaşanan dehşeti anlattı Bartın’da 1 kişinin öldüğü, 2 kişinin yaralandığı yangında şok detaylar ortaya çıkarken, olayın tanıkları ise yaşanan dehşeti anlattı. Bartın’ın Kayadibikavlak Köyü Örencik Mahallesi’nde bulunan tek katlı bir evde saat 20.30 sıralarında kesin sebebi henüz bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Bitişiğindeki eve de sıçrayan yangında Tevfik Çetinbağ hayatını kaybederken, eşi Seher Çetinbağ, ile kardeşi Selim Çetinbağ ağır şekilde yaralandı. Olay yerine itfaiye, jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin yaklaşık 2 saat süren çalışmalarının ardından yangın söndürülürken, iki ev de kullanılamaz hale geldi. Yaralılar ambulansla hastaneye kaldırılırken, durumlarının ağır olduğu belirtildi. Boş tüpü itfaiye evden uzaklaştırdı Yangın esnasında Bartın Merkez İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, bölgede geniş güvenlik tedbirleri alındı. Yangının tamamen söndürülmesinin ardından nöbetçi savcı ve olay yeri inceleme ekipleri, evin içerisinde, çevresinde detaylı inceleme yaptı. Evin kapısının önündeki boş tüp ise, ekiplerin incelemesinin ardından bir itfaiye eri tarafından kapının önünden alınarak, yola çıkartıldı Faciada şok detaylar Facianın ardından olayla ilgili sır perdesi de aralanmaya başladı. Yanarak ölen Tevfik Çetinbağ’ın yatalak hasta olduğu ve yangından kaçamadığı öğrenildi. Patlama esnasında kocasıyla birlikte evde bulunan Seher Çetinbağ’ın patlamanın hemen ardından yardım istemek için dışarı çıktığı ve kocasının kardeşi olan Selim Çetinbağ ile birlikte yatalak eşini kurtarmak için alevlerin arasına girdiği belirtildi. Alevlerin arasında kalan Seher Çetinbağ ve kaynı Selim Çetinbağ, Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmayı başaramazken, kendileri de ağır bir şekilde yaralandı. "Gaz sızıntısı" iddiası Yapılan ilk incelemelerde, Seher Çetinbağ’ın olaydan birkaç saat önce tüp değişimi yaptığı belirlendi. Dolu tüpü kendisini ocağa monte ettiği ileri sürülen Seher Çetinbağ’ın, yemek yapmak için tüpü açtıktan bir süre sonra tüpten sızan gazın alev aldığı ve patlamanın meydana geldiği tahmin ediliyor. Yangının kesin sebebinin ise itfaiye ve olay yeri inceleme ekiplerinin hazırladığı raporların tamamlanmasının ardından ortaya çıkacağı kaydedildi. Patlama sesine irkildiler Alevlerin kül ettiği evlerin yaklaşık 5 metre uzağındaki evde oturan Belma Çetinbağ ve yengesi Fatma Çetinbağ, o anlarda yaşanan dehşeti anlattı. Yangında amcasını kaybeden ve babası yaralanan Belma Çetinbağ, yemek yerken patlama sesi ile irkildiklerini kaydetti. Patlama sesinin ardından dışarı çıktıklarında ise amcasının kaldığı evin alevlerin arasında kaldığını gördüğünü kaydeden Belma Çetinbağ, “Akşam yemeği yiyorduk. Ben yan evdeki üst kattaydım. Bir yerde bir patlama gibi bir ses oldu. Ben yengeme, soba gibi bir şey patladı dedim. Yengem dışarı çıktı. Ev yanıyor diye bağırmaya başladı. Dışarı çıktım ben de, baktım ahşap ev birden alev almış” dedi. Kurtarmak isterken alevlerin arasında kaldılar Babası ve yengesinin yatalak amcasını kurtarmak için alevlerin sardığı eve girince yaralandığını söyleyen Belma Çetinbağ, “Babamla yengem de, sakat amcamı kurtarmak için eve girmişler ama kurtaramamışlar. Zaten ev bir anda alev aldı. Evde 2 kişi vardı, amcamla yengem vardı. Tüp patlayınca yengem, dışarı çıkıp bizimkileri mi çağırdı, ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Babamla, yengem tekrar amcamı kurtarmak için girmişler içeri. Sonuç olarak ikisi de yandı. Onlar da şu an hastanede. Amcam tamamen yandı. Yengem de yanmış olarak içeriden çıktı. Ambulans hastaneye götürdü. Amcam sakattı, sol tarafı hiç tutmuyordu, yatalaktı, yatağa bağlıydı” diye konuştu. “Yengem büyük ihtimal tüpü tam takamadı” Patlamanın ve yangının tüp değişiminden sonra olduğunu kaydeden Belma Çetinbağ, “Yengemin bu akşam tüpü değiştirdiği söylenmişti. Büyük ihtimal tüpü tak takamadı, çakmağı çakınca öyle patlama oldu. Zaten yengem tüpü yeni değiştirmiş. Büyük ihtimal tüpten oldu. Tüpü tam takamadı herhalde” diye konuştu. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma sesi duydum” Emmi yanıyor diye bağırma sesi üzerine alevlerin arasında kalan amcası Tevfik Çetinbağ’ı kurtarmaya çalıştığını anlatan Fatma Çetinbağ ise, “Akşam yemeğini yiyorduk, o anda aniden bir dinamit patlaması gibi bir patlama oldu. Ben merdivenden aşağıya inerken baktım emminin evi alev almış. ‘Emmi yanıyor’ diye bağırma duydum. Kurtarmaya çalıştım, camı falan açtım ama kurtaramadık. Bir şey yapamadık, çok üzgünüm. Yemek yaparken mi olmuş bilmiyoruz. Tüp mü patladı bilmiyoruz. Ama akşamüstü, boş tüpü kapının ağzına koydu. Galiba tüpten oldu” diye konuştu. Olay yerinde yapılan incelemelerin tamamlanmasından sonra ise Tevfik Çetinbağ’ın yanan bedeni, ceset torbasına konularak, evden çıkartıldı. Çetinbağ’ın cesedi, evin önüne getirilen tabutun içerisine yerleştirildi. Tabuta konulan Tevfik Çetinbağ’ın cesedi jandarma, itfaiye ekipleri ve vatandaşlar tarafından cenaze aracına taşındı.