SAĞLIK - 26 Ekim 2018 Cuma 16:38

Uyku ve uyku apnesinin hayatımızdaki önemi

A
A
A
Uyku ve uyku apnesinin hayatımızdaki önemi

Uzm. Dr. Yeşim Demirel Barut, insan yaşamının yaklaşık 3'te 1'inci kaplayan uyku ve uyku apnesi rahatsızlığı ile ilgili açıklama yaptı.

Uzm. Dr. Yeşim Demirel Barut, insan yaşamının yaklaşık 3'te 1'inci kaplayan uyku ve uyku apnesi üzerine açıklama yaptı. Uykunun tüm memelilerde, kuşlarda ve balıklarda gözlenen doğal dinlenme biçimi olduğunu, gün boyu yorulan ve yıpranan sinir sisteminin onarıma alındığı zaman olduğunu, gün içinde edinilen bilgilerin ayıklanıp depolandığı, dış uyaranlara kısmen açık ve bireyin gelişimi ile ilgili işlevsel bir süreç olduğunu belirten Uzm. Dr. Yeşim Demirel Barut, uykunun, insan yaşamının yaklaşık 3'te 1'inci kapladığını, varsayım olarak 75 yıl yaşayan bir insanın 18-25 yıl arasında bir sürenin uykuda geçtiğini ifade etti. 

Uzm. Dr. Barut, normal uyku anında vücutta kalp atımlarının azaldığını, tansiyonun düştüğünü, solunum sayısının azaldığını, vücut sıcaklığının düştüğünü, iç organların çalışmasının azaldığını, sinir sitemi ve duyu organlarının istirahat halinde olduğunu bildirerek, "Uyku, beden dinlenmesi, zihnin dinlenmesi, yenilenmesi, uyanıklığı sağlama, öğrenme ve bellek oluşumunu sağlayan serebral (beyin) değişiklikleri kolaylaştırır. Aynı zamanda hafızanın yeniden yapılandırılması ve psikolojik yenilenme için de gereklidir".

Uyku ihtiyacı ne kadardır?
İnsanların uyku ihtiyacının genetik olarak belirlendiğini sözlerine ekleyen Uzm. Dr. Yeşim Demirel Barut, yeni doğan bir bebeğin günde 14-16 saat kadar uyuyabildiğini, erişkinlerde ise günde ortalama 8 saat uyku ihtiyacının var olduğunu, ileri yaşlarda ise uyku süresinin azaldığını, ortalama 6 saat kadar olduğunu ve derin uykuda geçen sürenin kısaldığını belirtti.

Uzm. Dr. Yeşim Demirel Barut, yaşlılarda geceleri uyanıklık reaksiyonlarının sayı ve sürelerinde artmalar olduğunu, buna bağlı olarak gündüzleri uyuklama şikayetlerinin oluştuğunu bildirerek, "Herkes aynı miktarda uyuyamaz. İdeal uyku miktarı basitçe sabah kişinin dinlenmiş hissetmesinden ve gün içi performansından anlaşılabilir. Sağlıklı genç bir erişkinin, ışıklar kapatıldıktan 5-20 dakika sonra uyuyabilir. Gece boyunca 4 evreden oluşan uyku sikluslar gece boyunca 4-5 defa tekrarlanır. Ne kadar uyursanız uyuyun ertesi gün kendinizi dinlenmiş hissetmiyorsanız uyku bozukluklarının da içerdiği tıbbi bir araştırılmaya ihtiyaç duyabilirsiniz. Uyku bozukluklarının genel popülasyonda yaygınlığı yüzde 15-35 civarındadır" dedi.

İnsanların hemen hemen yüzde 50’sinin yaşamlarının bir döneminde uykusuzluk çektiklerini söyleyen Uzm. Dr. Barut, genelde uykusuzluğun başka bir medikal problemi olmayan genç insanlarda psikojenik faktörlere bağlı olduğunu dile getirdi.

Basit uykusuzluk tedavisinde yapılabilecek davranışlar
Uyku bozukluklarının, uykuya dalma, uykuyu sürdürme, uykuyu sonlandırmaya ilişkin sorunlar ve dinlendirici olmayan uyku şeklinde sıralandığını belirten Uzm. Dr. Yeşim Demirel Barut, basit uykusuzluk tedavisinde yapılabilecek davranışları sıraladı;
"Yatak odasında televizyon seyretmeyin.
Akşamları ağır yemekler yemeyin.
Yatağa girdikten sonra uyku tutmazsa kendinizi uyumak için zorlamayın.
Yataktan kalkıp aşırı efor gerektirmeyen bir iş ile uğraşın. Örneğin kitap okuyun.
Geceleri herhangi bir nedenle geç yatsanız bile sabahları vaktinde kalkıp güne başlayın.
Gündüz uyumayın.
Akşam yemeğinden sonra, alkol, çay, kahve sigara ve kolalı içkilerden uzak durun.
Yatağa girme saatinden önceki iki saat boyunca ağır egzersizlerden kaçının.
Yatak odasını uyku dışında kullanmayın".

Aşırı uyku nedir?
Uzm. Dr. Barut, günümüzde horlama ile kendini belli eden uyku apnesinin birçok hastalığın nedenlerinden olduğunu vurgulayarak; aşırı uyku tabloları, uyku apnesi ve narkolepsi gibi temel şikayetlerden kaynaklanabileceğini açıkladı.
Nefes problemi olmayan normal bir insanın hangi yaşta olursa olsun horlamayacağını ifade eden Uzm. Dr. Yeşim Demirel Barut, sürekli horlamanın ise bir hastalık belirtisi olduğunu, horlamaya en fazla neden olan ve birçok problemin nedeninin uyku apne sendromu olduğunu, bu sendromun horlama ve uykuda solunumun durması olarak tanımlandığının altını çizdi.

Uyku apnesi belirtileri
Uyku apnesinin görülme sıklığının yüzde 1-4 olsa da diyabet hastalığının yüzde 3, astım sıklığının yaklaşık yüzde 5 olduğu düşünülürse ne kadar önemli bir sorun olduğunun daha iyi anlaşılabileceğine dikkat çeken Uzm. Dr Barut, uyku apnesi belirtilerini şöyle sıraladı;
"Yüksek sesle horlama,
Başkasının şahit olduğu uykuda solunum durması atakları,
Uykudan ani uyanmalar,
Sabahları uyandığında ağız kuruluğu ya da boğaz ağrısı,
Uykusuzluk çekme,
Sabah baş ağrıları,
Depresif ruh hali,
Sinirlilik,
Dikkat sorunları,
Yapılan diyete rağmen kilo verememe hatta kilo artışı,
Unutkanlık,
Konsantrasyon bozukluğu,
Sabah dinç uyanamama ve aşırı derecede uykulu olmak
Yorgunluk hali".

Uyku apnesi tanısı nasıl konur?
Uzm. Dr. Yeşim Demirel Barut, "Hastalığa tanı koymak için doktorunuz öncelikle ayrıntılı olarak şikayetlerinizi sorgular. Sonrasında genel bir muayene ve kulak burun boğaz muayenesi yapar. Üst hava yolları fleksibl endoskopi adı verilen ucunda kamera bulunan bükülebilir bir kanül vasıtasıyla incelenir. MR ve BT gibi radyolojik tetkiklerle hava yolları görüntülenir ve darlıklar değerlendirilir. Hasta gerekli görülürse uyku merkezine yatırılarak daha ayrıntılı bir değerlendirmeye tabi tutulur. Hastalığa kesin tanı koyabilmek için polisomnografi adı verilen uyku analizi testi yapılması şarttır. Bu test uyku döneminde beyin aktivitelerini, solunum durma süresi ve sayısını ölçer. Ek olarak kalp ritmi, kan oksijen yüzdesi, horlama sesinin şiddeti, bacaklarda istem dışı kasılma ve hareketlilik gibi bilgiler de verebilir" dedi.  

Bunlar Da İlginizi Çekebilir