GÜNDEM - 30 Haziran 2020 Salı 15:15

Y ve Z kuşağı Kovid-19’u yeniden başlama fırsatı olarak görüyor

A
A
A
Y ve Z kuşağı Kovid-19’u yeniden başlama fırsatı olarak görüyor

Ankete katılanların çoğu aile refahı, uzun vadedeki finansal duruma ilişkin endişe ve iş beklentileri nedeniyle kendilerini çoğu zaman stresli hissettiklerini belirtiyor. Fakat bu stres seviyesinin pandemi sonrası azaldığı gözlemleniyor. Genel olarak Y ve Z kuşağın pandemi sonrası çevre konusunda daha umutlu, finansal durumları ve tasarruf konusunda daha bilinçli, ve devletlerin, iş dünyasının ve iş verenlerinin pandemiye verdiği yanıtlardan memnun olduğu gözlemlendi.

Deloitte tarafından gerçekleştirilen 2020 Küresel Y Kuşağı Araştırması, Y ve Z kuşaklarının, daha iyi bir gelecek inşa etmek için vizyon ve kararlılığa sahip olduğunu gösterdi. Bu sene dokuzuncu kez düzenlenen ve Kovid-19 pandemisinin yaşandığı eşi görülmemiş bir dönemde gerçekleştirilen araştırma, iki jenerasyonun da kendi toplumlarında ve küresel anlamda pozitif değişim için kararlı ve dirençli olduklarını ortaya koydu.

Deloitte’un Kovid-19 salgınından önce ve salgın sırasında iki faz halinde gerçekleştirdiği araştırmanın ilk fazında 43 ülkeden 13 bin 715 Y kuşağı ve 20 ülkeden 4 bin 711 Z kuşağı mensubu yer aldı. İkinci kısımda ise pandemiden farklı derecelerde etkilenen 5 bin 501 Y kuşağı ve 3 bin 601 Z kuşağından kişi katıldı. Araştırmada, Kovid-19 pandemisinin yaşamlarımızda oluşturduğu radikal değişimden genç jenerasyonun daha fazla etkilendiği halde, Y ve Z kuşaklarının belirsizlik karşısında cesur ve dirençli bir şekilde dünyayı daha iyi hale getirme isteği öne çıktı.

Pandemi genç kuşağın işini dramatik şekilde etkiledi
Araştırma, pandeminin genç çalışanların işlerine olan etkisini de gözler önüne serdi. Anketin yapıldığı dönemde Z kuşağının neredeyse yüzde 30’u ve 25-30 yaş aralığındaki genç Y kuşağının neredeyse çeyreği işini kaybettiğini veya geçici olarak ücretsiz izne çıkarıldıklarını söylüyor. Y kuşağının yalnızca üçte biri ve Z kuşağının yüzde 38’i istihdamlarının ve gelirlerinin etkilenmediğini söyledi.

Y Kuşağının en çok endişe duyduğu konular refah seviyesi, kariyer planı ve fiziksel/ruhsal sağlık
Türkiye’den 300 katılımcının yer aldığı araştırmada, Y kuşağının sadece yüzde 17’si, ebeveynlerinden daha mutlu olduğunu belirtti. Bu rakam dünyada ise yüzde 26 oranında. Türkiye’de katılımcıların yüzde 66’sı, dünyada ise yüzde 45’i ebeveynlerinden daha az mutlu bir kuşak olduklarını belirtiyor. Sonuçlara göre; Türkiye’de Y kuşağının stres seviyesini en çok etkileyen konular refah seviyesi, kariyer ve iş olanakları, fiziksel ve ruhsal sağlık olarak öne çıkıyor.

İş yerine bağlılık arttı, evden çalışmanın yaygınlaşmasıyla iş stresinin azalması bekleniyor
Strese bağlı nedenlerle son 12 ay içerisinde işten ayrılanların oranı Türkiye’de ve dünyada yüzde 30’lar düzeyinde. Stres sebebiyle işten ayrılanların bunu işverenleriyle paylaşma oranları ise Türkiye’de yüzde 37 seviyesindeyken, dünyada bu rakam yüzde 44 olarak ortaya çıktı. Dünyada Y kuşağının yüzde 69’u, Z kuşağının ise yüzde 64’ü pandemi döneminde yaygınlaşan evden çalışma modelinin uygulanmaya devam etmesinin işteki stresi azaltacağını düşünüyor.

Geçen yıl, Türkiye’deki katılımcıların yüzde 71’i önümüzdeki iki yıl içerisinde mevcut iş yerlerinden ayrılacağını belirtirken bu oran bu sene yüzde 52’ye geriledi, dünyada ise yüzde 31 seviyesinde. Bunun yanında endüstri 4.0 dönüşümünün ve etkisinin işlerindeki sorumluluklarından bir kısmını alacağını düşünenlerin oranı Türkiye’de yüzde 20 dünyada ise yüzde 17 seviyesinde. Etkisi olmayacağını düşünenler ise her iki tarafta da yüzde 30’lar düzeyinde.

Ekonomik, politik ve sosyal kutuplaşmanın artmasından endişe ediliyor
Finansal konularda Türkiye’deki katılımcıların yalnızca yüzde 22’si finansal durumunun önümüzdeki bir yıl içerisinde daha iyiye gideceğini düşünürken, dünyada bu oran hemen hemen iki katı. 2018’de sosyal-politik ve ekonomik durumun önlerindeki bir yıl içerisinde iyiye gideceğini düşünen Y kuşağı katılımcılarının oranı yüzde 40’lar seviyelerinde iken, 2019’da daha pesimist bir hale bürünerek yüzde 15’lere gerilemişti. 2020 için ise katılımcıların yüzde 21’i ekonomik olarak iyileşme beklerken sosyal-politik anlamda iyileşme bekleyenlerin oranı yüzde 17’de kalıyor. Hem Türkiye’de hem dünyada araştırmaya katılan Y kuşağı ekonomik, politik ve sosyal anlamda kutuplaşmanın ve ayrışmanın daha da artacağı konusunda hem fikir.

Çevresel konulara da oldukça duyarlı olan Y kuşağı, insanların çevreye vermiş olduğu zararın çok büyük olduğunu ve artık geri dönüşü olmadığını düşünüyor. Türkiye’de ve dünyada katılımcıların yarısı bu konuda hem fikir. Türkiye’deki katılımcıların yüzde 91’i küresel ısınmanın başlıca nedeninin insan olduğu konusunda birleşirken bu oran dünyada yüzde 83 seviyesinde.

Dirençli ve sağduyulu Y ve Z Jenerasyonu gelecek için umut vaat ediyor
Raporu değerlendiren Deloitte Türkiye Yetenek Lideri Gülfer Irmak, genç neslin pandemi sonrası dönemi 'yeni bir başlangıç olarak' umutla değerlendirdiklerini belirterek, "Bu umudun bir bileşeni de, önceden daha negatif değerlendirdikleri çevre konusunda umutlarının artmış olması. Bu kapsamda, Türkiye’de faaliyet gösteren tüm firmaların, çevreye duyarlı bir çalışma düzeni sağlamalarının öncelikli konuları içinde yer alması gerekli. Yüzde 88 oranında Y kuşağının çoğunlukta olduğu ve 5 kuşağın bir arada çalıştığı Deloitte Türkiye organizasyonunda; esnekliğin, çevikliğin, farklı bakış açılarının ve global birikimin yer aldığı, Y kuşağının hassasiyet gösterdiği konulara önem veren bir kültürdür." dedi.

Raporu değerlendiren Deloitte Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü Sinem Tüzer ise belirli olan tek şeyin belirsizlik olduğu bu dönemde; Y ve Z jenerasyonu gençlerin, dünya genelinde pozitif bir değişim oluşturma potansiyellerinin yüksek olduğunu belirterek, öne çıkan sağduyu ve kararlılık özellikleri sayesinde, gelecek planlarına ulaşacaklarını söyledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya Kütahya’da "Oyunuzu hizmet ve eser siyasetinden yana kullanın" çağrısı AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay, AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu ve AK Parti Kütahya İl Genel Meclisi Adayı Muhterem Kılıç, 31 Mart’ta halka "Oyunuzu hizmet ve eser siyasetinden yana kullanın" çağrısında bulundular. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay, seçim sürecinde Kütahya merkezde 58 bin haneye ziyaret gerçekleştirdiklerini ifade etti. Önsay, "Artık pazar günü sandığa gidiyoruz. Bir seçim kampanyası sürecinin daha sonuna geldik. Bu süreçte Kütahyalı hemşehrilerimize bizlere kapılarını açtığı için teşekkür ediyoruz. Hakikaten güzel bir kampanya süreci geçirdik. Tabii AK Parti seçimden seçime kampanya yapan bir parti değil, biz 28 Mayıs günü akşam Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla 31 Mart seçimleri için hazırlık yapmaya başladık. Bu süreçte, öncesinde henüz adayımız belli değilken ‘Mahallede gezek var’ programı ile 41 mahallemizde vatandaşlarımızla bir araya geldik. Dertlerini dinledik, taleplerini aldık. Sonraki süreçte 18 Ocak’ta Sayın Kamil Saraçoğlu adayımızın Cumhurbaşkanımız tarafından Kütahya AK Parti belediye başkan adayı gösterilmesinden sonra da yine sahada olmaya gayret ettik. Bu süreçte pek çok faaliyet yürüttük. ‘Mahalle Bizim Kütahya Bizim’ programımızı gerçekleştirdik. Yine 41 mahallemizde, mahallelerimizin sorunlarına hakim olduğumuzu, önceki ziyaretlerimizde o mahalleye dair beklentileri Başkanımız vatandaşlarımıza izah etti, projelerini anlattı. Bütün bu sürecin devamında yine son 10-15 günden beri Ramazan akşamlarını bir fırsat olarak görerek kapıları çalmaya devam ettik. Bütün bu süreçte toplam 58 bin hane ziyareti gerçekleştirdik. Bu tabi Kütahya için önemli bir sayı. 100 bin civarında seçmene ulaşabildiğimiz anlamına geliyor. 100 bin insana ulaşmak 58 bin kapıyı çalmak çok kolay bir süreç değil. Bu süreçte vekalet gösteren kadın kollarımıza, gençlik kollarımıza Merkez ilçedeki arkadaşlarımıza, ana kademedeki yönetim kurulu arkadaşlarıma, herkese teşekkür ediyorum. Tabi sadece 150 kişilik teşkilatımız değil, bunun dışında gönüllü olarak yine bu faaliyetlerde bize destek olan tüm gönüldaşlarımıza çok teşekkür ediyoruz. İnşallah hayırlısıyla pazar günü hep beraber sandıklara gidelim, reyimizi ortaya koyalım. Kütahya’mızın bundan sonraki 5 yılda ne olacağına hep birlikte karar verelim. AK Parti belediyecilik anlamında önemli bir marka. Sayın Cumhurbaşkanımızın bütün bu hareketi 1994’ten itibaren belediyecilikle başlamış bir hareket ve hakikaten önemli başarılara imza atıldı. Biz son 5 yıldan beri AK Parti olmayan bir belediye ile yaşadık. Bunun neler getirdiğini hep beraber gördük. İnşallah 31 mart günü ben inanıyorum ki Kütahyalılar Sayın Cumhurbaşkanımıza bir vefa göstereceklerdir ve yine Ak Parti’ye Sayın Cumhurbaşkanımıza, Kamil Saraçoğlu Başkanımıza destek vereceklerdir ve inşallah hep beraber bundan sonraki 2028 seçimlerine kadar Kütahya’da 3 vekilimizle, teşkilatımızla ve Belediye Başkanımız Kamil Saraçoğlu ile beraber şehrimizi büyütmeye ve geliştirmeye yönelik çalışmaya devam edeceğiz" diye konuştu. "Kütahyalılar demokrasinin unsurlarını yerine getiren bir yapıya sahip" AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu, 31 Mart’ta Kütahya’nın tekrar AK Belediyecilikle tanışacağını dile getirdi. Saraçoğlu, "Süreç Cumhurbaşkanımızın AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı olarak 18 Ocak’ta bizi ilan etmesiyle başladı. O günden bugüne yaklaşık 70 günlük bir süreyi geride bıraktık. 70 günlük süre boyunca biz hem hemşehrilerimizle bir araya geldik, esnaflarımızla bir araya geldik. Onları tek tek ziyaret ettik. Mahallelerimizde toplantılar gerçekleştirdik ve bu süre zarfında da biz geçmiş dönemde yaptığımız tüm projeleri halkımızla paylaştık ve yeni dönemde de hangi projeleri hayata geçireceğiz, hangi çalışmaları Kütahya’da yapacağız anlattık. Kütahya’yı daha iyi yerlere götürmenin gayreti içerisinde olacağımızın sözlerini verdik. Tabii ki geçmişte yaptığımız projelerimizi gelecekte yapacağımızın teminatı olarak gösterdik. Bu süreçte tüm hemşehrilerimize çok teşekkür ediyoruz. Artık seçim çalışmalarımızı noktalıyoruz. Bundan sonra 31 Mart’ta İnşallah tüm Kütahyalı seçmenlerimiz sandığa gidecek, biz susacağız onlar konuşacaklar ve tercihlerini gerçekleştirecekler. Tabi Kütahya halkı demokrasiye bağlı ve demokrasinin unsurlarını yerine getiren bir yapıya sahip. Geçmiş dönemde de belki Türkiye genelinde en yüksek seçime katılım oranları Kütahya’dadır. Bu dönemde de ben tüm seçmenlerimi özellikle AK Parti seçmenlerini sandığa davet ediyorum. Onlar da vatandaşlık görevlerini yapacak İnşallah 31 Mart’ta da biz tekrar AK Parti belediyeciliğini Kütahya Belediyesi’nde başlatmaya hemşehrilerimizle beraber hazır olduğumuzu dile getirmek istiyorum. Bir fetret dönemi yaşandı. Artık onun sonu geldi. İnşallah 31 Mart’ta sandıklar açılacak ve herkes bu çıkan sonuca razı olacak. Biz de hemşehrilerimizin kullanmış olduğu oyların başımızın üstünde yeri olduğunu beyan etmek istiyorum. İnşallah bu seçimi aldığımız andan itibaren de kollarımızı sıvayarak Kütahya halkına hizmetkar olmaya devam edeceğiz. Seçimlerin hem Kütahya’mıza, hem ülkemize hem de İslam coğrafyasına hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bu süre zarfı boyunca, tüm teşkilatımızla beraber il teşkilatımız, Merkez ilçe teşkilatımız, Kadın Kolları, Gençlik Kollarıyla, Belediye Meclis üyelerimizle beraber, çalmadık kapı, sıkmadık el bırakmadık ve bu nokta itibarıyla da tüm hemşehrilerimizle kucaklaşma imkanı bulduk. İnşallah seçimler hayırlı uğurlu olsun diyorum" ifadelerini kullandı. "31 Mart pazar günü, sadece bu yerel seçim olarak görülmemeli" AK Parti Kütahya İl Genel Meclisi Adayı Muhterem Kılıç, AK Parti’nin 22 yılda yaptıklarının bundan sonra da yapacaklarının teminatı olduğunu belirtti. Kılıç, "Adaylık süreci 2 aya yakın bir süre önce belli oldu. Biz bu adaylık sürecinden beri merkez köylerimizin hemen hemen tamamını gezdik, vatandaşlarımızla hasbihal ettik, taleplerini aldık, beraber istişareler yaptık. Köylerimize yol, su, altyapı hizmetleri konusunda neler yapılabilir, yerinde gördük, gezdik, notlarımızı aldık. Tabi, malum iki gün kaldı seçimlere. 31 Mart pazar günü, sadece bu yerel seçim olarak görülmemeli, bu seçimde belediye başkanı, belediye meclisi, il genel meclisi, muhtar ve ihtiyar heyetini seçeceğiz ama sadece bu şekilde bir seçim olarak görülmemeli. Bu yaşadığımız bölgenin ve Türkiye’mizin önümüzdeki 5 yılını kapsayacak bir geleceğimizin oylamasıdır. Geçen yıl da milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerimizi yaptık. Bu seçim daha da önem arz ediyor çünkü 5 yıl bir seçimsizlik süreci olacak ve AK Parti’mizin 22 yılda yaptığı hizmetlerin artık doruk noktasında yapılabilecek olan hizmetleri yapmamız için vatandaşımızın oylarını daha dikkatli kullanmalarını ve küçük bazı olumsuzluklara bakarak kanmamalarını dolayısıyla AK Parti’yi oylarıyla ve dualarıyla desteklemelerini talep ediyoruz. İnşallah önümüzdeki süreçte yapılması gereken, eksik kalan hizmetleri son derece gayretli bir şekilde yapacağız çünkü AK Parti’nin 22 yılda yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır ve bu şekilde bir çalışma gerçekleştireceğiz" şeklinde konuştu.
Kütahya Bakan Özhaseki: "Deprem bölgesinde evleri teslim ediyoruz" Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Kütahya’da AK Parti önceki dönem ve mevcut yönetim kurulu üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay ve AK Parti Kütahya Belediye Başkan Adayı Kamil Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Bakan Özhakesi, deprem bölgesinde halen 300 binden fazla konut inşaatının devam ettiğini ifade etti. Özhaseki, "Son 6 Şubat’ta bile tam 18 ilimiz etkilendi. 14 milyon insan zarar gördü. 680 bin konutumuz yıkıldı. 170 bin kadar da iş yerimiz yerle bir oldu. 850 bin bağımsız birim. Dile kolay. Zarar 104 milyar dolar olarak ifade ediliyor. Manevi zarar, onu ölçecek bir alet daha çıkmadı. Evleri teslim ediyoruz, hangi eve gitsek oturup çay içtiğimizde, o geceye geliyor konu. Evin sahibi biraz sonra olayları anlatmaya başlıyor hem o ağlıyor hem de biz ağlamaya başlıyoruz. Şu anda 300 binden fazla inşaatımız devam ediyor. Köylerde çelik karkastan evler yapıyoruz. Aslında yıkılan evler belki taştandı, basit evlerdi, aralarında harç bile yoktu bazılarının. Olsun Cumhurbaşkanımızın talimatı, ‘Madem o evler yıkıldı, hepsini en iyisiyle yapacağız’ dedi. Ve şimdi çelik karkastan evler yapıyoruz. Şehirlerin merkezlerini yapıyoruz bir taraftan. Bir taraftan altyapılarıyla ilgili büyük bir bütçe temin ettik. Altyapılarına başladık, gece-gündüz çalışıyoruz. 76 bin evimizi teslim ettik. Her ay bundan sonra da 10-15 bin evi vermeye devam edeceğiz" dedi. "Şimdi bütün bilim adamları diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere" Bakan Özhaseki, konuşmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu eleştirdi. Özhaseki, "Son dönemde hiç anlayamadığımız başka bir şey çıktı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı başını çekiyor. Sonra onun kuyrukları Anadolu’da devam ediyorlar. Algı belediyeciliği diyorlar. Ne oluyor algı belediyeciliği olunca? Yapmadığını yapmış gibi sunma. Olmadığı halde olmuş gibi. Beyefendi tatilde çalışıyormuş gibi yan gelip yatıyor veya İngiliz büyükelçisiyle bir yerde, restoranda yemek yiyor ama iş başındaymış gibi gösteriyor. Ne kadar ayıp bir şey ya. Bunu da belediye bütçesinden yapıyorlar. Şimdi bütün bilim adamlar diyor ki, İstanbul’da deprem gelmek üzere. Evet hepimiz takip ediyoruz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen seneki ayırmış olduğu pay, 485 milyon lira. Ama algı operasyonları için beyefendiyi övmek için, beyefendi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı veya da cumhurbaşkanı yapabilmek için tuttukları trol ordusuna verdikleri, ayırdıkları para 900 milyon lira. Bu para cebinizden çıkıyorsa bir şey demem, hoş karşılamam, bir şey demem. Eğer belediye bütçesiyse benim bir kuruşluk da hakkım varsa, haram olsun arkadaşlar. Doğru değil arkadaşlar. Bu dönemde böyle bir belediyecilik gördük. Hükümetin yaptığının üstüne yatmak, onun yaptıklarını kendi yapmış gibi anlatmak. Ya ayıptır günahtır" diye konuştu.