SAĞLIK - 06 Kasım 2019 Çarşamba 10:34

Yeni doğan bebeğinizi internetten tanımayın

A
A
A
Yeni doğan bebeğinizi internetten tanımayın

Yeni doğan bebeklerin bakımı sırasında dikkat edilmesi gerekenler konusunda annelere tavsiyelerde bulunan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hekimi Uzman Dr. İlknur Demir, annelerin bebeklerine dokunarak onları tanıması gerektiğini vurguladı.

VM Medical Park Kocaeli Hastanesinden Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hekimi Uzman Dr. İlknur Demir, yeni doğan bebeklerin bakımı sırasında yapılması gerekenler hakkında önemli bilgiler aktardı. Doğum yapan annelerin bebeklerini nasıl anlayacakları ve bakımlarını nasıl karşılayacakları konusunda bir arayış içerisine girmeleri yerine, öncelikle bebeklerini tanımaları gerektiğini belirtti. Uzm. Dr. İlknur Demir, bebeklerin doğduğu anda kokusunu, sesini tanıdıkları annelerinin kucağında güvende olmak istediklerini söyledi. Yeni doğan bebeklerin kendilerini güvende hissetmeleri için ten teması ile gerçekleştirilen ‘kanguru’ tekniğinin önemine dikkat çeken Demir, bebeklerin kendilerini güvende hissetmelerinin gelişimlerine olumlu yönde katkı sağlayacağını ifade etti. Annelerin bebeklerine sevgi ile yaklaşmasının çok önemli olduğunu belirten Demir, annelerin bebekleri ile kuracağı bağ ile onları daha iyi tanıyabileceğini ve bu yönde ihtiyaçlarını daha verimli bir şekilde karşılayabileceğini ifade etti.

“Yeni doğan bebeğin en önemli ihtiyacı kendini güvende hissedeceği anne kucağıdır”
Bebek sahibi olan annelerin, anneliği öğrenmek için kılavuz aramak yerine bebeğini dokunarak tanımaları gerektiğini ifade eden Demir, “Anneler gebelik süreci, doğum ve nihayet bebeklerini kucaklarına aldıklarında yaşadıkları duygu yoğunluğu ile birlikte birçok soru veya sorunla baş etmeye çalışır. Soruların cevaplarını eşe, dosta, büyüklere sorarlar. Günümüzde sıklıkla internet aracılığıyla sosyal medyadan öğrenmeye çalışırlar. Sanki internette bir ‘kullanma kılavuzu’ arayışına girmiş gibidirler. Bebeğimin neye ihtiyacı var? yetebiliyor muyum? daha ne yapmalıyım? gibi birçok soru annelerin aklında mevcut olur. Halbuki çok fazla bilginin, reklamın hayatımıza girdiği çağımızda unutulan bir gerçek var. Yeni doğan bebeğin en önemli ihtiyacı, kendini güvende hissedeceği ilk güvenli üs olan anne kucağıdır. Annenin bebeğinin ihtiyaçlarının karşılayabilmesi, sorularına cevap bulabilmesi için öncelikle bebeğini tanıması gerekmektedir. Tanımak için duyu organlarımızı kullanırız. Bebekler de duyu organları ile kendi dünyalarını tanımaya başlar. En çok merak ettiği annesi, babası ve evidir. Aylar geçtikçe bu liste genişler” dedi.

“Bebekler annelerini kokularından ve seslerinden tanırlar”
Doğdukları anda sesini ve kokusunu tanıdıkları annelerini aradığını belirten Demir, “O halde bizim önce bebeklerin duyularını ve duygularını tanımamız gerekir. Görme duyusuna bakarsak, yeni doğan bebek 20 santim yakındaki nesneleri gözüyle takip edebilir, renkli ve net göremez. Her ay görme duyusu gelişir. İşitme duyusu; anne karnında ortalama 18-20. haftalarda başlar. Özellikle anne sesi belleğine kaydedilir. Anne karnında dahi annesinin sesini duyan bebekte fiziksel olumlu tepkiler tespit edilmiştir. Yüksek volümlü seslerde bebekler korkar, huzursuz olur. Bebeklerle alçak ses tonu ile, samimi bir şekilde gülümseyerek kısa cümlelerle ve şimdiki zaman kullanılarak konuşulmalıdır. Bebekler oldukça gelişmiş koku ve tat alma duyularına sahiptir. Annelerini kokularından tanırlar. Anne kokusu bebekleri sakinleştirir, uykuya geçmelerini kolaylaştırır, korkularını azaltır. Bebekler dokunma duyusunu anne karnında amniyon sıvısının içinde keşfederler. Yüzlerine dokunarak, kordon bağını tutarak dokunma duyusunu geliştirirler” diye konuştu.

“Ten tene temasın hem anneye hem bebeğe olumlu katkıları ispatlanmıştır”
“Anne ve bebeğinin tanışması işte bu duyuların harekete geçirilmesiyle gerçekleşir. Bebek annesini sesi, kokusu, dokunuşu ile tanıyacaktır” ifadelerine yer veren Demir, “Bu süreç gibi annenin bebeğini tanıması ve kendine güvenmesi de bir süreçtir. Annenin bebeğiyle kurduğu ilişki ve güven bağı, onun ihtiyaçlarını doğru anlamasına yardım eder. Güvenli bağlanmayı sağlayabilen anneler bebeklerini tanırlar. Fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını kolaylıkla karşılarlar. Emzirme anne ve bebek arasındaki bağın en yoğun hissedildiği fiziksel ve duygusal temastır. Emzirme sırasında bebeğin ellerinin çıplak olması, anneye dokunması, bebekle konuşulması önerilir. Ten tene temas, kanguru bakımı hem tanışma sürecine, hem anneye hem bebeğe olumlu katkıları ispatlanan bir yöntemdir. İlk kez 1970’li yıllarda Kolombiya'da erken doğan düşük doğum ağırlıklı bebeklere küvez yetersizliği nedeniyle uygulanmıştır. Uygulama sonrasında kanguru bakımı alan bebeklerin daha erken taburcu olduğu, solunum, kalp, tansiyon değerlerinin daha kısa sürede normal aralığa geldiği görülmüştür. Olumsuz koşullarda alternatif olarak üretilen bu yöntem zamanla gelişmiş ülkelerde ve zamanında doğan bebeklerde de uygulanmıştır” şeklinde konuştu.

“Kanguru bakımı kolik ataklarını azaltır, büyümeyi olumlu etkiler”
Kanguru bakımı yöntemi sayesinde bebeklerin kendini güvende hissedeceğine vurgu yapan Uzm. Dr. İlknur Demir, “Kanguru bakımı bebeğin üzerinde sadece bezi ve şapkası olacak şekilde annenin çıplak göğüs kafesi üzerine yatırılarak belirli süre ten teması sağlanmasına denir. Bu yöntem, anne sütünü artırır, annenin kendini yeterli hissetmesini sağlar. Doğum sonrası depresyon, kaygı bozukluğu, anksiyete ile baş etmesine yardımcı olur, güven bağı oluşumuna katkıda bulunur ve süreci hızlandırır. Bebeklerin kendini güvende hissetmelerini, daha kolay beslenmelerini sağlar. Büyümeyi olumlu etkiler, kolik ataklarını azaltır. Sindirim solunum ve bağışıklık sistemlerinde olumlu etkiler görülür. Ayrıca sosyal hayatta çocukluk ve ergenlik döneminde kanguru bakımı yapılanlarda anlamlı ve olumlu tepkiler görülmüştür. Bu bebeklerin öz güven duygusunun daha iyi geliştiği, anksiyete kaygı bozukluğu gibi durumların sıklığında azalma olduğu görülmüştür. Sözün özü, yeni annelerimiz bebeklerini daha iyi tanımak ve ihtiyaçlarını karşılayabilmek için onlara dokunmalı, dokunurken konuşmalı ve gözlerine bakarak gülümsemelidir. Emzirme ve kanguru bakımı bir görev olarak değil, tadı çıkarılarak yapılmalıdır. Hayatta yaşanılabilecek çok özel bir zaman dilimi olduğu unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Memur-Sen Heyeti Bakan Işıkhan’la kamu görevlilerinin çözüm bekleyen sorunlarını görüştü Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın beraberindeki heyet ile birlikte Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ı ziyaret etti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda yapılan görüşmede Genel Başkan Ali Yalçın ve Bakan Işıkhan’ın yanı sıra Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı ve Enerji Bir-Sen Genel Başkanı Hacı Bayram Tonbul, Ulaştırma Memur-Sen Genel Başkanı Kenan Çalışkan ve Kültür Memur-Sen Genel Başkanı Mecit Erdoğan katıldı. Toplantıda; 7. Dönem Toplu Sözleşme’de hüküm altına alınan ve uygulanmasında aksaklıklar bulunan başta Koruyucu Giyim kazanımının önündeki engellerin kaldırılması olmak üzere; AYM tarafından iptal edilen ve iki aydır 345 lira eksik ödenen Toplu Sözleşme İkramiyesi’nin ek protokolle düzenlenmesi ve çalışmaları başlayan fakat nihai sonuca henüz ulaşmayan 4688 sayılı Kanun’un güncellenmesi, evrensel ilke ve normlara uyumlu hale getirilmesine ilişkin talepler Bakan Işıkhan’a iletildi. “Kanuna aykırı hareket ediliyor” Genel Başkan Yalçın; Türkiye’nin yüzyılında emeği, emekçiyi ve emek örgütlerini korumaya yönelik önlemler alınarak 4688 sayılı kanun sendikal haklara ve kavramlara uyumlu olarak güncellenmeli, Toplu Sözleşme masasına ve taraflarına tanınan haklar artırılarak, süre, kapsam ve örgütlenme özgürlüğü boyutuyla sınırlamalar gözden geçirilmelidir. Genel toplu sözleşme ve 11 hizmet kolunda yetkili sendikalarımızın 40’a yakın maddesi ya eksik ya da tamamen uygulanmıyor. Anayasa, Uluslararası Sözleşmeler ve Toplu Sözleşme Kanununa aykırı hareket ediliyor” dedi. Yalçın, CHP’nin talebi ve AYM’nin kararı doğrultusunda iptal edilen Toplu Sözleşme İkramiyesi konusuna da değinerek şunları söyledi: “2 milyon 200 binden fazla kamu görevlisini aylık 345 lira zarara uğratan iptal kararı bir an önce düzeltilmeli. Cumhurbaşkanımızın bu konunun çözümüne ilişkin beyanını da esas alarak 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’ne; emekçilerin haklarının korunduğu, kayıplarının önlendiği bir düzlemde girmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu konuyu çözmek için Bakanlık ile bir araya gelerek ek protokol yaparak sorunu kökten çözmeliyiz.” “Gereken adımları atacağız” Bakanlık olarak kendilerine iletilen talepleri değerlendirdiklerini ve sorunların çözümü noktasında gereken adımların atılacağının altını çizen Vedat Işıkhan, “Çalışma barışının sürdürülmesi ve kamu çalışanlarımızın haklarının korunması yönelik adımlarımızı sosyal paydaşlarımızla birlikte atmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Toplantının ardından 7. Dönem Toplu Sözleşme’de kayıt altına alınan; 4688 Sayılı Kanun’un güncellenmesi, eksikliklerin giderilmesi, evrensel ilke ve normlara uygun hale getirilmesi noktasında 10 başlıkta alanında uzman akademisyenler, hukukçular ve uzmanlar tarafından hazırlanan "Uluslararası Normlar Işığında Kamu Görevlileri Sendikacılığı ve Toplu Sözleşme Düzeni Karşılaştırmalı Analiz Seti 4688" çalışması Bakan Vedat Işıkhan’a iletildi.
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Aynı aktörlerin şimdi de tek ses olarak İsrail’e dur demeleri gerekiyor" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Batılı ülkelerin, İran’ın misillemeleri karşısında tek bir ses olarak tepki verebildiklerini gördük. Aynı aktörlerin şimdi de tek ses olarak İsrail’e dur demeleri gerekiyor" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hassan ile ortak basın Toplantısı gerçekleştirdi. Tanzanya Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hassan’ı Türkiye’de misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kendisine ve kıymetli heyetine bir kez daha sizlerin huzurunda hoş geldiniz diyorum. Sözlerime Tanzanya’da 14 Nisan’da vuku bulan sel ve heyelan felaketiyle Arusha’da yaşanan trafik kazasında 8 ilkokul öğrencisinin hayatını kaybetmesinden duyduğum üzüntüyü ifade ederek başlamak istiyorum. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet kederli ailelerine sabır, yaralılara ise acil şifalar diliyorum" dedi. "Artışa rağmen mevcut rakamlar da gerçek potansiyelimizi yansıtmıyor" Tanzanya’dan ülkemize, Cumhurbaşkanı düzeyinde 14 yıl sonra yapılan bu ilk ziyaretin yeni bir dönüm noktası olacağına inandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2017 yılında ziyaret ettiğim Tanzanya ülkemizin Doğu Afrika’daki en önemli ortaklarından biridir. İlişkilerimiz karşılıklı saygı ve kazan kazan ilkesi çerçevesinde her geçen gün daha da gelişiyor. Bugünkü görüşme iş birliğimizi kapsamlı bir şekilde gözden geçirdik. Karşılıklı ticaret ve yatırımların arttırılması noktasında atılabilecek adımları ele aldık. ikili ticaret hacmimiz 2003 yılında 11 milyon dolardan geçen sene 345 milyon dolar seviyesine ulaştı. Artışa rağmen mevcut rakamlar da gerçek potansiyelimizi yansıtmıyor" açıklamasını yaptı. "Türk firmaları Tanzanya’da 6,4 milyar dolar değerinde 14 adet projeyi başarıyla üstlendi" Tanzanya ile ticaret hacmini ilk etapta bir milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, önümüzdeki dönemde çabalarını bu yönde yoğunlaştıracaklarını belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanı’nın katılımıyla yarın İstanbul’da düzenlenecek Türkiye Tanzanya İş Forumu bu açıdan önemli bir adım olacaktır. Türk firmaları Tanzanya’da bugüne kadar 6,4 milyar dolar değerinde 14 adet projeyi başarıyla üstlendi. Tanzanya Türk müteahhitlerince istenilen toplam proje bakımından Afrika’da üçüncü Sahra Altı Afrika’da ise birinci ülke konumundadır. Firmalarımız Tanzanya’da demir yolu inşaatı ve modernizasyonu, tersane ve gemi inşaatı yol yapımı gibi alanlarda önemli yatırımlara imza atmıştır. Ülkeyi baştan başa saracak standart aralıklı demir yolu projesinin büyük bir kısmının bir Türk şirketi tarafından inşa ediliyor olması bizler için bir iftihar vesilesidir" dedi. "FETÖ örgütüyle mücadele kapsamında Tanzanya’dan beklentilerimizi paylaştık" İstişarelerinde terörle mücadele konusunu da ele aldıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Terör örgütleri arasında hiçbir ayrım yapmayan Türkiye, bu alandaki tecrübelerini, dostlarıyla paylaşmaya da önem vermiştir. Tanzanya’nın kendi güvenliğini sağlamada atacağı adımlara yardımcı olmaktan da memnuniyet duyacağımızı belirttim. FETÖ örgütüyle mücadele kapsamında Tanzanya’dan beklentilerimizi paylaştık. Tanzanya’da Maarif Vakfımızın üstlenebileceği eğitim projeleri hakkında bilgi verdim. inşallah bu ziyaret sonrasında Tanzanya tarafından da etkili ve somut adımlar göreceğiz. Bu minvalde iki ülke kurumları arasındaki eş güdümün daha da geliştirilmesi gerektiği aşikardır. Dışişleri Bakanlarımız düzenli siyasi istişarelerin yürütülmesi noktasında yüksek düzeyli diyalog mekanizmasını başlatacak adımları atmaya karar vermişlerdir" değerlendirmesini yaptı. "Afrikalı kardeşlerimizin Filistin davasına ve adaletsizlere karşı hassasiyeti tüm dünyanın malumudur" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika kıtasının gönlünde hep müstesna bir yeri olduğunu söyledi. Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı döneminde kıtaya 50’den fazla ziyaret gerçekleştirdiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Afrika açılımımızın kıta ülkeleri tarafından da muhabbetle karşılandığını görmek biz sevindiriyor. Ticaretten eğitime, tarımdan sağlığa, her alanda kıtayla ilişkilerimizi geliştirme kararlılığımız bakidir. Uluslararası platformlarda, Afrika’nın sesinin daha çok duyulmasına katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Dünya 5’ten büyüktür şiarımızın Afrikalı kardeşlerimiz ve dostlarımız nezdinde yankı bulması doğru yolda olduğumuzun işaretidir. Tesis ettiğimiz bu samimi ilişkiler Gazze başta olmak üzere dünyada yaşanan adaletsizliklere karşı mücadele azmimizi güçlendiriyor. Afrikalı kardeşlerimizin Filistin davasına ve adaletsizlere karşı hassasiyeti tüm dünyanın malumudur" dedi. Tanzanya Cumhurbaşkanı’yla görüşmelerinde işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan vahşet karşısında atılabilecek adımları da ele aldıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı’ya Filistin konusunda çağrıda bulunarak şunları söyledi: "7 Ekim’den bu yana çoğu çocuk, kadın, yaşlı ve sivil 34 bin Filistinli, İsrail güçleri tarafından şehit edildi. 75 bin kardeşimiz yaralandı. 195 gündür son asrın en büyük katliamlarından biri Gazze’de yaşanıyor. Gazze’deki katliamları durdurmak için daha fazla çaba harcamalıyız. Bir an önce acil ve kalıcı ateşkes sağlanmalı, sonrasında ise 2 devletli çözümü hayata geçirmeye dönük adımları hemen atmalıyız. Bu hafta Batılı ülkelerin İran’ın misillemeleri karşısında tek bir ses olarak tepki verebildiklerini gördük. Aynı aktörlerin şimdi de tek ses olarak İsrail’e ‘dur’ demeleri gerekiyor. İsrail’in gündemi çarpıtma, Gazze’deki vahşeti gizleme, gündemden düşürme teşebbüslerine fırsat verilmemelidir. Bu düşüncelerle Sayın Cumhurbaşkanı’na ziyaretleri için bir kez daha teşekkür ediyorum. Bugünkü görüşmelerimizin ve imzalanan 6 anlaşmanın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Başta Tanzanya olmak üzere Afrika’daki tüm kardeş ve dostlarımıza en kalbi selamlarımı gönderiyorum."