GÜNDEM - 04 Ağustos 2020 Salı 19:32

Yeni doğan bebeklerinin altını değiştirdiklerinde şok oldular

A
A
A
Yeni doğan bebeklerinin altını değiştirdiklerinde şok oldular

Gaziantep’te yaşayan genç bir çift, yeni doğan ve hastanenin ‘erkek’ dediği bebeklerinin evde altını değiştirirken kız olduğunu görünce büyük şok yaşadı.

Gaziantep’in Araban ilçesinde yaşayan ve bir yıl önce evlenen Hıdır ile Fatma Çalışkan çifti bir bebek sahibi olacaklarını öğrendi. Özel bir hastanede yapılan ultrason görüntülemesin de bebeklerinin ‘erkek’ olacaklarını öğrenen genç çift heyecan içinde doğacak bebeği beklemeye başladı.

Hamilelikte 41 haftayı dolduran anne, doğum için gittikleri Gaziantep Büyükşehir Belediyesi İnayet Topçuoğlu Hastanesine yatış yaptı. Sancıları artan anne kısa süre sonra doğum yaparak bebeğini dünyaya getirdi. Doğum sonrası bileğine doğan çocuğun erkek olduğunu gösteren ‘mavi’ bileklik takıldı. 3 gün hastanenin yeni doğan servisinde yatan bebek ailenin isteği üzerine çıkartılarak eve götürüldü.

Doğan bebeklerinin mutluluğunu yaşayan aile huysuzlanan bebeğin altını değiştirmek için açtıklarında hayatlarının şokunu yaşadı. Bebeğin altını temizlemek için açtıklarında erkek diye eve getirdikleri bebeğin kız olduğunu gören aile yaşadıkları şokun ardından hastaneyle iletişime geçti.

Aile, bebeği ve taburcu edildiğinde verilen doğum raporunu da alarak hastanenin yolunu tuttu. Hastaneye gelen aile yetkililere doğum öncesi ve sonrası verilen tüm raporlara cinsiyetin erkek olarak geçtiğini fakat eve geldiklerinde bebeğin kız olduğunu fark etiklerini söyledi. Ailenin iddiasına göre, doğum raporunu alan hastane yönetimi ‘bir yanlışlık oldu rapor yanlış imha ettik’ diyerek aileyi ikna etmeye çalıştı. İkna olmayan anne, baba ve bebekten kan tahlili alan hastane üçünün de kan gruplarının 0 RH Pozitif olduğunu ve bebeğin kendilerinin olduğunu söyledi. Baba Hıdır Çalışkan hastanenin aldığı kan testi raporunu incelerken bir şok daha yaşadı. Hastane yetkilileri aileye verilen kız bebeğin genç anne babaya ait olduğunu iddia ettiği raporda aileye bir şok daha yaşattı. Hastanenin aldığı kan tahlilinde bebek için raporun cinsiyet kısmına ‘erkek’ yazdığını gördü.
Üstü üste yaşadıkları travma ile doğan bebeklerine bile sevinemediklerini ifade eden aile, biran önce kendilerinin aydınlatılmasını istiyor.

Anne baba olduklarını için sevinemediklerini belirten baba Hıdır Çalışkan, “30 Temmuz Perşembe günü hastaneye gittik ve eşime yapılan muayene sonrası doğum gelmiş diyerek aldılar. Aynı gün öğleden sonra 14.20’de doğum gerçekleşti ve doktor bizi bebeğiniz çok şükür dünyaya geldi. İnsanın çocuğu olduğu zaman çok mutlu olur ama hele ki bayram gününde iki bayram yaşar ama biz çocuğumuz oldu hala sevinemedik. Çünkü emin değiliz bizim mi değil mi diye” dedi.

Gerçeği bebeğin altını değiştirirken gördüler

Bebeklerini doğumdan sonra 3 gün boyunca hiç görmediklerini ifade eden baba Çalışkan, “Çocuğumu kuvöze aldılar 3 gün boyunca hiç görmedik. Bende en son gittim doktoru ile konuştum ve görmek istediğimiz söyleyince solunum sıkıntısı yaşadığını söyleyip bizi ikna etmeye çalıştılar. Ben istemiyorum diyerek çocuğumu çıkartmak istedim ve çocuğumu çıkardım. Çocuğum çıkartılmadan önce bebeğin altı değiştirilmiş ve biz böyle çıkarak 90 kilometre yol gittik. Eve geldiğimizde bir süre sonra çocuğun rahatsızlandığını düşündük altını temizlemek isteyince çocuğun bezini açtık ve şok olduk” şeklinde konuştu.
“Bütün raporlarda erke olarak geçiyor bize verilen kız çocuğu” diyen Çalışkan’ın iddiasına göre, doğuma giren ebenin yanındaki hemşireye sorduklarında bebeğin erkek olduğunu söylediğini ifade etti.

Bebeğin kız olduğunu kanıtlamak istedikleri rapora da erkek yazdılar

Yaşadıkları şokun ardından durumu hastaneye bildirdiklerini kaydeden Baba Çalışkan, “Hastaneyle iletişime geçtiğimizde bebeği de alın buraya gelin dedi. Hastaneye geldiğimizde acil müdürü olarak bildiğimiz kişi doğum raporunu elimizden alarak gitti. Daha sonra çocuğumu içeriye aldılar ve bizi kan testine yolladılar. Sonra gelip çocuk sizin dediler. Bunu nasıl kanıtlayacaksın dediğimizde, kan testiyle diye cevap veriler. Kan testiyle bu iş olmaz dedim ve doğum raporunu sordum ve bana dedi ki, ‘doğum raporu yanlış yazılmış biz onu size veremeyiz biz o raporu imha ettik’ ama bende bir kopyası var şuan mağduruz” ifadelerini kullandı.
Doğumun ardından bileğine doğan bebeğin erkek olduğunu gösteren mavi bileklik taktıklarını söyleyen anne Fatma Çalışkan ise, “Bebeğin altını değiştirmek istedim açtığımda bir baktım ki erkek değil. O an ne olduğunu anlamadım şaşırdım, korktum kendimden geçtim. Anne oldum ama çocuğum mu değil mi şüphedeyim” diye konuştu.
Hastane hakkında suç duyurusunda bulunmaya hazırlanan aile raporlarda ‘erkek’ geçen ama kendilerine verilen ‘kız’ bebeğin gerçek ailesi olup olmadığını öğrenmek için DNA testi yapılmasını istiyor.

Resul Yanbul
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TZOB Başkanı Bayraktar: "Gıda ürünlerinde artan taklit üreticilerimiz için ekonomik kayıplara sebep oluyor" Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Gıda ürünlerinde artan taklit ve tağşiş üreticilerimiz için ekonomik kayıplara sebep oluyor ve bu durum ihracatımızı da olumsuz etkiliyor” dedi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaptığı görüntülü basın açıklaması gıda ürünlerinde yaşanan taklit ve tağşiş konusunda uyarılarda bulundu. “Geçtiğimiz yıl Dünya Gıda Fiyat Endeksi yaklaşık yüzde 10 gerilerken ülkemizde 2023 yılı Aralık ayında gıda fiyat endeksi yıllık bazda yüzde 72 oranında arttı” diyen Bayraktar, “2024 yılının ocak ayında aylık yüzde 5,1, artan endeks şubat ayında aylık yüzde 8,2 artarak yıllık yüzde 71,1 seviyesinde gerçekleşti. Tüketici, artan enflasyonun etkisini en fazla gıda fiyatlarında hissediyor” ifadesini kullandı. Hızla yükselen gıda fiyatlarının mutfak harcamalarını artırdığını söyleyen Bayraktar, alım gücünün azaldığını belirterek, “Bu nedenle evdeki hesabın markete uymadığı, gıda fiyatlarının gündemden düşmediği bir dönemdeyiz. Gıda fiyatlarının artmasıyla alım gücü düşen tüketiciler daha ucuz ürünlere yöneliyor. Bu durumu fırsat bilen bazı satıcılar gıda ürünlerinde hile ve sahtekarlığa daha fazla başvuruyor. Gerek merdiven altı yapılan üretimlerle gerekse taklit ve tağşiş yöntemiyle sözde ‘uygun fiyat’ adı altında satışa sunuluyor” açıklamasında bulundu. Ramazan ayı öncesi üretici ve market fiyat çalışmasında zeytinyağının üreticideki bir litre fiyatın 303 lirayken markette 5 litrelik fiyatın bin 710 lira olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “Buna rağmen farklı adlar altında satılan 5 litrelik zeytinyağı internette 415 liraya kadar düşük fiyatlara satılıyor. Çiçek balında 2023 yılı üretim maliyeti Üretici Birliği tarafından en az 111 lira olarak belirlendi. Bilindik markalar 300 ile 500 lira arasında 1 kilogram çiçek balını satışa sunarken internette 1 kilogram çiçek balının 140 liraya satıldığını görüyoruz.” “İnternet yoluyla satılan ürünlerin tüketicilerimizin sağlığını tehdit eder hale geldi” Süt ürünlerinde de benzer tablo olduğunu anlatan Bayraktar, “Üretici fiyatları ortadayken özellikle internet yoluyla satılan ürünlerin fiyatlarının bu kadar düşük olması akıllara doğrudan taklit ve tağşişi getiriyor. Maliyetleri düşürmek amacıyla yapılan taklit ve tağşiş artık tüketicilerimizin sağlığını tehdit eder hale geldi” ifadelerini kullandı. “Gıda ürünlerinde artan taklit üreticilerimiz için ekonomik kayıplara sebep oluyor” Artan gıda fiyatlarının üretim yapmayı zorlaştırdığına işaret eden Bayraktar, şöyle konuştu: “Gıda ürünlerinde artan taklit ve tağşiş üreticilerimiz için ekonomik kayıplara sebep oluyor ve bu durum ihracatımızı da olumsuz etkiliyor. Üreticilerimizin bin bir emekle ürettiği ürünlerini her türlü hile ve sahtekârlığa karşı korumak zorundayız. Bu sebeple taklit ve tağşişli ürünlere karşı hem üreticilerimizin emeğini korumak hem de tüketicilerimizi bilgilendirmek adına uyarılarımızı yapmaya devam ediyoruz.” “Sofralarda en çok tüketilen ve sağlıklı beslenmenin temelini oluşturan zeytinyağı, tereyağı, bal ve peynir taklit ve tağşiş yapılan ürünlerin başında geliyor. Tüketicilerin dengeli beslenmesinde önemli yeri olan ürünlerde taklit ve tağşişin artması sağlık sorunlarına neden olurken, güvenilir gıdaya ulaşma endişesi de artıyor” diyen Bayraktar, şu ifadelere yer verdi: “Protein kaynağı olan peynirde, süt yağı haricinde başka yağların kullanımı, koyun ve keçi peynirlerine inek sütü karıştırılması, ürün yapısını sertleştirmek için nişasta kullanımı, küf ve maya oluşumunu engellemek amacıyla yasaklı madde kullanımı gibi yollara başvuruluyor. Tereyağında süt kremasına bazı bitkisel ve hayvansal yağların ilavesinin yanı sıra üretilen tereyağlarının gerçeğe yakın görünmesi için sarı renkli gıda boyası ilavesi yapılıyor.” “Sahte balların üretildiği de biliniyor” Zeytinyağında ise içeriğinin belli olmayan yağların katılması gibi birçok farklı taklit ve tağşiş olduğunu ifade eden Bayraktar, “Balda, üretim aşamasından sonra şurupların katılması, farklı özellikteki kalitesiz balların karıştırılması, düşük rutubet içeriğine sahip ballara su katılması gibi tağşişler oldukça yaygındır. Ayrıca, arının hiçbir katkısı olmadan tamamen kimyasal yolla, değişik şeker şuruplarından fabrikalarda veya merdiven altı işletmelerde içeriği belli olmayan sahte balların üretildiği de biliniyor” diye konuştu. Taklit ve tağşişli ürün artışını engellemenin herkesin görevi olduğunu aktaran Bayraktar, “Tarım sektöründe örgütlenme özellikle üretim maliyetlerinin düşürülmesi ve üreticilerimizin daha kolay ürünlerini pazarlayabilmesi bakımından oldukça önemlidir. Tüketicilerin, küçük üreticilerimizin emeklerini koruyan hakiki ürünleri sofralara ulaştıran birlikler ve kooperatiflerin ürünlerini tercih etmeleri yararlarına olacaktır” ifadesini kullandı. “Sahtekarlık yapan firmaların kamuoyuna ifşa edilmesi” Taklit ve tağşişli ürünlerin tüketiciler tarafından anlaşılması çoğu zaman mümkün olmadığını söyleyen Bayraktar, sahte ürünlerin ancak laboratuvarlarda analiz tespiti yapılabildiğini dile getirerek, şunları kaydetti: “Mübarek Ramazan ayının içinde olduğumuz bugünlerde taklit ve tağşişli gıda ürünlerine karşı denetimler sıklaşmalı ve kesilen cezalar caydırıcı olmalıdır. Sahtekarlık yapan firmaların kamuoyuna ifşa edilmesi, gerekirse kapatılması ve her türlü faaliyetten men edilmesi gerekiyor. Tüketicilerin de bu konuda daha dikkatli olması gerekiyor. Tüketicilerimiz, alışverişlerini yaparken güvenilir markaları tercih ederek anormal derecede düşük fiyatı olan ürünlerden kaçınmalı, şüpheli gördükleri ürünleri yetkili makamlara bildirmelidir. Yine internet üzerinden satışı yapılan gıda ürünlerine de ayrıca dikkat edilmesi gerekiyor. İnternet üzerinden satılan ürünlerin nerede üretildiği ve hangi koşullarda stoklandığı bilinmiyor. Bu nedenle insan sağlığı için tehdit teşkil eden bu ürünlerin daha sıkı denetlenmesi ve takip edilmesi büyük önem taşıyor.”
Erzincan Erzincan 112 Acil Çağrı Merkezi 2023 yılında 274 bin 873 çağrı aldı Erzincan’da 112 Acil Çağrı Merkezi Müdürlüğüne 2023 yılında 274 bin 873 çağrı geldi. Bu çağrılardan yüzde 15,58’i asılsız ihbar olarak kayıtlara geçti. Erzincan 112 Acil Çağrı Merkezi Müdürü Metin Kuleli, toplam 110 personelle 7/24 esasına göre çağrı karşılandığını belirterek, Erzincan’da 2023 yılında toplam 274 bin 873 çağrının alındığını açıkladı. Kuleli, gelen çağrıların yüzde 31,92’si anons sırasında kapatılan çağrılardan, yüzde 15,58’i ise asılsız çağrılardan oluştuğunu belirtti. 112 Acil Çağrı Merkezinin önemine vurgu yaparak devam eden Kuleli, "Anons esnasında vatandaşlarımız, biz polisi, jandarmayı, itfaiyeyi aradık; yanlış oldu diyerek telefonu kapatıyorlar. Nereyi ararsa arasınlar, 112’ye bağlanıyor. Bütün acil çağrı numaraları 112 üzerinde birleşti. Bu sebeple, lütfen anons esnasında yanlış yeri aradıklarını düşünüp telefonları kapatmasınlar” dedi. Asılsız ihbara para cezası Asılsız ihbarların sürekliliği halinde suç duyurusunda bulunduklarını belirten Kuleli, “Çağrı merkezimize yapılan asılsız ihbarlara, Kabahatler Kanunu’na göre bin 980 TL ceza uygulanmakta. İkinci tekrarında ise ceza miktarı iki katına çıkarılıyor. Asılsız ihbarların devam etmesi durumunda ise Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmaktayız. Bu nedenle, hem vatandaşlarımızın mağdur olmaması için hem de bizim mağdur olmamızı önlemek adına çağrı merkezimizi asılsız ihbarlarla meşgul etmemelerini önemle rica ediyoruz” ifadelerine yer verdi. Gelen çağrılar arasında dikkat çeken olaylar arasında "Önce çayımı içeyim sonra gel", "Polis göndermeyin atağım tutuyor" gibi ifadeler kullanan vatandaşların olduğunu belirten Müdür Kuleli, “Hem vatandaşlarımızın mağdur olmaması için hem de bizim mağdur olmamızı önlemek adına çağrı merkezimizi asılsız ihbarlarla meşgul etmemelerini önemle rica ediyoruz” ifadelerine yer verdi. “Önce çayımı içeyim sonra gel” Müdür Kuleli, ilginç ihbarlardan birinin şu şekilde olduğunu belirtti: "112’yi arayan bir vatandaş, atağım tutacak, şu kafedeyim deyip ambulans istiyor. Görevliler yerini teyit etmek için detaylı bilgiler istediğinde ise, “Önce çayımı içeyim sonra ambulans gelsin” diyor. Aynı zamanda polis gönderilmemesini talep ediyor. Çünkü polisi görünce atağı tuttuğunu iddia ediyor." Başka bir olayda ise kişilerin kendisini istediği yere bıraktırmak için acil durum ekiplerini çağırdığını söyledi. 112’yi meşru şekilde kullanmanın önemine vurgu yapan Kuleli, vatandaşlardan en büyük talebimiz, bizi asılsız yere meşgul edip, asıl ihtiyacı olan vatandaşa ulaşmamızı engellemesinler” dedi. Ayrıca Müdür Kuleli, Erzincan halkının duyarlı olduğunu belirterek asılsız çağrı oranı düşük ilk beş şehirden biri olduğunu açıkladı.
İzmir İzmir merkezli “Mahzen-13” operasyonlarında 2 suç örgütü çökertildi İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İzmir merkezli 3 ilde gerçekleştirilen “Mahzen-13” operasyonlarında 2 suç örgütünün çökertildiğini açıkladı.İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından paylaşım yaparak operasyonlar hakkında bilgi verdi. Bakan Yerlikaya’nın verdiği bilgilere göre, İzmir merkezli olarak Mersin ve Van’da gerçekleştirilen “Mahzen-13” operasyonlarında elebaşılığını Tahsim Aktaş ve Murat Hanaylıoğlu’nun yaptığı 2 ayrı suç örgütü çökertildi. Operasyonlarda toplam 25 şüpheli yakalanırken 16 adet tabanca, 2 adet tam otomatik uzun namlulu silah, 10 adet tüfek, çok sayıda fişek, tüfek kartuşu ve muhtelif miktarda uyuşturucuya ise el konuldu.Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Başkanlığı koordinesinde; İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu İzmir merkezli Mersin ve Van’da düzenlenen operasyonlarda, organize suç örgütü üyesi şüphelilerin; Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, eğlence mekanlarını cebir ve tehdit kullanarak ele geçirmeye çalıştıkları, esnaflara ait işyerlerini kurşunladıkları, silahlı tehdit ile mağdur şahıslara zorla senet imzalattırdıkları, 3’üncü şahıslar adına para tahsilatı yaptıkları, silah ticareti yaptıkları, kasten yaralama, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması ve 6136 sayılı kanuna muhalefet suçlarını işledikleri tespit edildi.