GÜNDEM - 17 Haziran 2019 Pazartesi 08:53

Yitik lale gurbetten sılaya döndü

A
A
A
Yitik lale gurbetten sılaya döndü

Türkiye'ye özgü bir tür olan ve doğada kaybolan ‘yitik lale’ 123 yıl aradan sonra anayurdu olan Amasya’nın Merzifon ilçesine geri getirilerek ekildi.

Bilimsel adı ‘tulipa sprengeri baker’ olan ‘yitik lale’ ilk kez 1892’de Alman bir bahçıvan tarafından Amasya’nın Merzifon ilçesinde keşfedildi. Bilim dünyasına tanıtıldıktan sonra son kez 1896’da doğada görülen yitik lalenin nesli tükendi. Birçok yerli ve yabancı araştırmacı yitik laleyi bulmak için çalışma yaptı. Ancak 123 yıllık süreçte bütün çabalar sonuçsuz kalınca Türkiye’ye özgü bu endemik türün doğadaki varlığının sona erdiği rapor edildi. Yitik lale Türkiye’de yok olsa da Avrupa’da az sayıda bahçede varlığını sürdürdüğü öğrenildi.

Yitik lale gurbetten sılaya döndü

“Yitik Lale Gurbetten Sılaya Dönüyor” 

İstanbul Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi, lalenin Türkiye’ye geri getirilmesi için 2016’da, “Yitik Lale Gurbetten Sılaya Dönüyor” adlı bir proje başlattı, soğan ve tohumları İngiltere’den ana vatanı Amasya’ya getirildi. Amasya’ya gönderilen yitik lale soğanları geçtiğimiz sene TEMA’nın Amasya’nın Merzifon’daki 35 dönümlük 5 bin çeşitten fazla ağacın bulunduğu bahçesine ekildi. 

TEMA Merzifon Temsilcisi Kadir Acar konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Giresun Üniversitesinden hocalar geldiler ve bu sahada öğrencilerle hem çevreyi tanıdılar, resimlerini çizdiler ve sonuçta bize bir tane de broşür bırakarak gittiler. Broşürü inceledik, broşürde bu yörede yetişen bir lale olduğu özellikle vurgulanıyordu, Merzifon lalesi ve Amasya lalesi. Biz Amasya lalesinin Amasya’da bulunduğunu biliyorduk. Fakat Merzifon’da yetişen ve Merzifon endemik olan Merzifon lalesi yıllardır bulunamamıştı, biz de araştırmaya başladık. Dağlara çıktık, ovalara baktık, bahçeleri gezdik. Fakat o 2016’dan beri biz de bulamadık. Bir gün Giresun’daki Üniversite hocaları dediler ki bu lalenin iki tane veya birkaç tane soğanı Nezahat Gökyiğit botanik bahçesinde varmış. Biz bu kopyayı aldıktan sonra bu soğanların peşine düştük ve Nihat Gökyiğit hocamızdan iki tane soğan vermesi için söz aldık ve defalarca giderek, iki soğanı onlardan kopardık. Soğanları onların tarif ettiği şekilde, onların tariflerine uygun olarak sahamıza diktik ve her gün onların tarif ettiği şekilde bakımlarını yaptık. Bu sene açmalarını bekliyorduk ve sonuçta 123 sene sonra Merzifon’da o lalenin çiçek açtığına şahit olduk. Bizde sevindik, mutlaka çiçeğimiz, lalemizde mutlaka çok mutlu olmuştur diye düşündük. Lalemiz bu sene çiçek açtı, Merzifon’a merhaba dedi ve bundan sonra da İngiltere’den geleceğini bildiğimiz tohumlarla bu yörede yaygınlaştıracağız" dedi. 

Acar, Merzifon’daki TEMA’nın bahçesine diktikleri “yitik lale’ye” gözü gibi bakıyor, günlük ilgileniyor. 

Daha önce Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı ve Amasya Üniversitesi “yitik lalenin” bulunmasına yönelik çalışmalar yapmıştı.  

Umut Yeşilyurt
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.