SAĞLIK - 06 Eylül 2021 Pazartesi 16:32

Zorunlu PCR testi uygulaması tartışmalı başladı

A
A
A
Zorunlu PCR testi uygulaması tartışmalı başladı

İçişleri Bakanlığı tarafından toplu taşıma ve toplu alanlarda zorunlu PCR testi uygulaması bugün itibarıyla başladı. Zorunlu PCR testi uygulamasının başlaması ile otogarlarda ve tren garında tartışmalar yaşandı.

İçişleri Bakanlığının 8 Ağustos tarihinde yayımladığı genelgeye göre bugünden itibaren; iki aşısını yaptırmayan, son 48 saat içerisinde PCR testi negatif çıkmayan veya 180 gün öncesine kadar korona virüs geçirmemiş kişiler özel araç hariç uçak, otobüs, tren ve diğer toplu ulaşım araçlarıyla yolculuk yapamayacak.

Aynı zamanda bu şartlara uyum sağlayamayan vatandaşlar konser, sinema ve tiyatro gibi vatandaşların toplu olarak bulunduğu faaliyetlere de katılım sağlayamayacak.

Zorunlu PCR testi uygulaması tartışmalı başladı

Bugün itibari ile uygulamaya koyulan genelge kapsamında Ankara Şehirlerarası Otobüs Terminaline (AŞTİ) ve Ankara Yüksek Hızlı Tren Garına yolculuk etmek için gelen vatandaşların bazıları şartlara uyum sağlamadığı için geri dönmek zorunda kaldı. Şartlara uyum sağlamayan bazı vatandaşlar ise karşılaştığı durum karşısında şok yaşadı. Genelgenin uygulamaya koyulduğu ilk gün birçok vatandaş PCR testi ve aşı konusunda sınıfta kalırken, yetkililer ve yolcular arasında tartışma yaşandı.

“10 yolcudan 7’sinde seyahat edemez durumu ile karşı karşıya kalıyoruz”

Özel bir karayolu ulaşım sektöründe işletme müdürü olan Aydın Zengin, “Haftalar öncesinden duyurulmasına rağmen sabah saatlerinde geldiğimizde hala devam eden yoğunluk vardı. Yolculuk etmek için yeterli kriterleri tamamlayamayan vatandaşlarımızla karşı karşıyayız. Buraya gelen tüm konuklarımızın ilk olarak Hayat Eve Sığar uygulamasını açarak orada HES kodlarını sorguluyoruz. O sorguda toplu taşımada seyahat edebilir yazıyorsa eğer ondan sonra diğer soruları sorup biletini keserek gönderiyoruz. Ama sabahtan beri gelen 10 yolcudan 7’sinde seyahat edemez durumu ile karşı karşıya kalıyoruz. Ya aşılarını yaptırmamışlar ya bir tane yaptırmışlar ya aşıyı protesto etmişler ya da yerli aşıyı bekliyorlar. Dolayısıyla beklediğimizden farklı bir durum oldu. Hiçbir şekilde bilet veremiyoruz. Çünkü bu konuda yaptırımlar çok yüksek. Kurallara da uymamız gerekiyor.

Bizim denetimimizde olduğunu düşünen yolcular oluyor. ‘Devamlı sizinle gidiyoruz, bir seferliğe mahsus görmezden gelin’ diyenler oluyor. Ama biz onlara durumu anlattığımız zaman biraz daha sakinleşiyorlar. ‘Bugün ilk gün bir şey olmaz’ diyenlerle çok karşılaşıyoruz. Henüz kimse kabullenemedi” ifadelerini kullandı.

“Tekrar olmam gerekiyorsa olacağım”

AŞTİ’de bir yakınını yolcu eden Ramazan Selvi, “Şuanda devletimizin çalışmalarını gayet yerinde buluyoruz. Olması gerekeni yapıyorlar. Devlet büyüklerimiz, başkanımız, sağlık bakanımız, doktorlarımız tabi ki Türk milleti için çalışıyor. Bizlere zarar verecek bir şey yapacaklarına inanmıyorum. Ben iki doz aşıyı zorunlu olmadan önce oldum. Tekrar olmam gerekiyorsa olacağım” ifadelerine yer verdi.

“2 gün önce PCR testi oldum ve 2 tane aşımda yapılı durumda”

Öğrenci olduğu şehir olan İstanbul’a Yüksek Hızlı Tren ile seyahat etmek için YHT garına gelen Batuhan Haberal, “Bence olması gereken bir uygulama. Sonuçta aşıya teşvik ediyor. Sizin yanınızda oturan kişinin ne olduğunu bilmiyorsunuz. Bu konuda içinizin daha rahat olmasını sağlayacak bir uygulama. 2 gün önce PCR testi oldum ve 2 tane aşımda yapılı durumda” dedi.

Zorunlu PCR testi uygulaması tartışmalı başladı

“Herkesin bilinçli davranıp aşısını olmasını isterim”

İstanbul’a ablasının yanına giden bir vatandaş ise, “Bence mantıklı çünkü ben iki doz aşımı oldum. Korona tehdidi oluşturan insanlarla beraber yolculuk yapmak istemem. Herkesin bilinçli davranıp aşısını olmasını isterim. Bence bu açıdan mantıklı” diye konuştu.

Sürekli olarak test yaptırdığını ifade eden yolcu Turgut Kızıltaş, “Kontrolü sağlanabilirse güzel bir uyulama. Ama bizim halkımızın çok uyacağını tahmin etmiyorum. İş gereği çok geziyorum ama birçok bölgede maskeye bile dikkat edilmiyor. Çocuğumun rahatsızlığından dolayı 55 gün hastane sürecimiz oldu. Covid-19’dan dolayı insanların ne kadar sıkıntı çektiğini orada yakından gördüm. Bende önceden önemsemeyenlerdendim. Hemen aşımı yaptırdım, gerekli testlerimi yaptırdım, düzenli olarak testlerimi de yaptırıyordum. Yine de benden dolayı başkaları mağduriyet yaşamasın diye. Ben bu uygulamanın faydalı olduğunu düşünüyorum. İnşallah önümüzdeki süreçte bir kapanma yaşamadan bu dönemi atlatırız” değerlendirmesinde bulundu.

Zorunlu PCR testi uygulamasını değerlendiren özel bir sinema salonunun yöneticisi Nazlı Günüzalp, “Girişlerde personelimiz izleyicilerden HES kodu alıyorlar. Daha sonra eğer bir risk durumu yoksa aşısı tamsa içeri alıyorlar. Bugün bir izleyicimiz ile karşılaştık maalesef aşısını olmamıştı onu alamadık. Herkesin aşısını olması gerekiyor toplum güvenliği açısından. Güzel bir uygulama” ifadelerini kaydetti.

Ömer Faruk Karataş - Bayram Türüdü
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Avrupa Veteriner Eğitim Kurumları Birliği, Uluslararası akreditasyon için Atatürk Üniversitesinde Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Veteriner Fakültesinin uluslararası düzeyde akreditasyonu kapsamında 23-25 Nisan 2024 tarihlerinde Veteriner Fakültesinde yeniden değerlendirme ziyaretinde bulunan Avrupa Veteriner Eğitim Kurumları Birliği (EAEVE) değerlendirme ekibinde yer alan Dr. Bertil Douw (Chaırperson-Netherlands) ve Koordinatör Prof. Pierre Lekeux’ı kabul etti. Kabulde Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yavuz Selim Sağlam, EAEVE İrtibat Görevlisi Prof. Dr. Armağan Hayırlı ile Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Sözbilir de yer aldı. Rektör Çomaklı: “Veteriner Fakültemizin Uluslararası Akreditasyona Sahip Olacağına Yürekten İnanıyorum” Rektör Prof. Dr. Ömer Çomaklı yaptığı konuşmada; Atatürk Üniversitesinin, kaliteli eğitim-öğretim ve bilimsel çalışmaları ile bölgenin ve ülkenin kalkınmasına önemli katkılar sağladığını belirtti. Atatürk Üniversitesinin, hedeflerini dünya standartları doğrultusunda belirlediğini ve bunları gerçekleştirmek için stratejiler oluşturduğunu aktaran Çomaklı: “Dünyada ve ülkemizde meydana gelen değişimleri yakından takip eden üniversitemiz, seçkin akademik ve idari kadrosu ve üstün nitelikli öğrencileri ile aydınlık geleceğin şekillenmesinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Üniversitemiz Veteriner Fakültesi de eğitim, araştırma ve hayvan sağlığına yönelik hizmetlerini başarıyla sürdürmektedir. Üniversite yönetimi olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da fakülteye her türlü desteği vermeye devam edeceğimizi belirtmek isterim. Ulusal düzeyde VEDEK tarafından akredite edilen Veteriner Fakültemizin uluslararası akreditasyona sahip olması için yoğun çalışmalar yaptık. Bu başarıya da tüm çalışma arkadaşlarımla birlikte ulaşacağımıza yürekten inanıyorum” diye konuştu. Dekan Sağlam: “Fakültemiz, Hayvan Sağlığına Yönelik Hizmetlerini Başarıyla Sürdürmektedir” EAEVE değerlendirme ekibini ağırlamaktan büyük mutluluk duyduklarını ve heyeti Erzurum’da ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyduklarını ifade eden Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yavuz Selim Sağlam da yaptığı açıklamada: “Bildiğiniz gibi fakültemize ilk tam ziyaret EAEVE ekibi tarafından 15-19 Kasım 2021 tarihlerinde yapıldı. Bu hafta fakültemize "yeniden ziyaret" yapıyor. İlk ziyaret raporunda belirtilen büyük ve küçük eksiklikleri gidermek için yoğun bir şekilde çalıştık. Hazırladığımız Yeniden Ziyaret Öz Değerlendirme Raporunda çalışmalarımızı detaylı bir şekilde anlattık. Veteriner Fakültemiz; eğitim, araştırma ve hayvan sağlığına yönelik hizmetlerini başarıyla sürdürmektedir. İlk ziyaret raporunda sunulan övgüler ve olumlu yorumlar bizi cesaretlendirdi. Ziyaret ekibinin görüş ve önerileri dikkate alınarak öğrencilerin uygulamalı eğitim deneyimlerini artıracak önemli iyileştirmeler yapıldı” dedi. İlk ziyaret sonrasında yapılan revizyon ve değişikliklerin Veteriner Fakültesinin EAEVE standartlarına uyumunu önemli ölçüde artırdığını ve akreditasyon durumu açısından olumlu gelişmeler olarak değerlendirileceğini düşündüklerini aktaran Dekan Sağlam: “Dr. Bertil Douw ve Prof. Pierre Lekeux’u üniversitemizde ve fakültemizde ağırlamaktan bir kez daha mutluluk duyduğumuzu belirterek, nazik iş birlikleri ve yardımlarından dolayı kendilerine teşekkür ediyor, verdiği sonsuz destek için Rektör Prof. Dr. Ömer Çomaklı nezdinde tüm fakülte ailemize şükranlarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı. Ziyaretin ardından Avrupa Veteriner Eğitim Kurumları Birliği (EAEVE) değerlendirme ekibi; Veteriner Fakültesinin değerlendirilmesi, öğrenci ve akademisyenler ile yüz yüze görüşmeler yapılması ve uygulamalı derslerin yerinde incelenmesi neticesinde yapmış oldukları raporlama çalışmalarının ardından şehirden ayrıldı.
İstanbul TFF’den Türk vatandaşlarına EURO 2024 öncesi Schengen uyarısı Türkiye Futbol Federasyonu (TFF), Almanya’nın ev sahipliğinde 14 Haziran-14 Temmuz 2024 tarihleri arasında düzenlenecek olan 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı (EURO 2024) yerinde takip etmek isteyen Türk vatandaşları için Schengen vizesi gerektiğini açıkladı. Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) resmi internet sitesinden yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "Almanya’daki 10 şehrin ev sahipliğinde 14 Haziran - 14 Temmuz 2024 tarihleri arasında düzenlenecek olan ve A Milli Takımımızın da yer alacağı 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı (EURO 2024) yerinde takip edecek olan vatandaşlarımıza bu seyahat için geçerli bir Schengen vizesi gerekmektedir. Henüz geçerli bir Schengen vizesi bulunmayan vatandaşlarımızın, vize başvurularının zamanında onaylanabilmesi adına vakit kaybetmemeleri önemle rica olunur. Almanya’nın İstanbul Başkonsolosluğu tarafından, Türk pasaportuyla seyahat edecek olan maç bileti sahibi vatandaşlarımız için başvuruların hızlandırılması doğrultusunda özel bir süreç oluşturulmuştur. Bu özel sürecin detayları aşağıdaki gibidir: Schengen vizesi başvuruları yalnızca Almanya’nın İstanbul Başkonsolosluğu’na şahsen yapılabilir. Randevuların garanti altına alınması adına hem bilet numarası, hem de rezervasyon referans numarası gerekmektedir. Bu bilgilere UEFA Bilet Portalı’nda yer alan ’Sipariş Geçmişi’ sekmesinden ulaşmak mümkündür. Yaşanabilecek teknik problemler ve sorular için https://support.tickets-euro2024.uefa.com/hc/en-us adresinden destek alınabilecektir."
Ankara Mansur Yavaş’tan büyükelçi ve misyon şeflerine 23 Nisan resepsiyonu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Başkent’teki büyükelçiler ve misyon şefleri için resepsiyon düzenledi. 65 ülkenin büyükelçisi ile misyon şeflerinin katıldığı davette konuşan Yavaş, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün zor şartlar altında milleti bir araya getirerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtığını ve bu günün ulusun geleceğini çocuklara adadığı özel bir gün olduğunu belirterek, “Dünyadaki ilk ve tek çocuk bayramını kutlamanın gururunu yaşıyoruz” dedi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Ankara’da coşkuyla kutlandı. Kutlamalar çerçevesinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Başkent’teki büyükelçiler ve misyon şefleri için resepsiyon düzenledi. Yavaş’ın ev sahipliğinde Mogan Park Konuk Evi’nde gerçekleştirilen 23 Nisan resepsiyonuna Ankara Valisi Vasip Şahin, büyükelçiler ile yabancı misyon temsilcileri, Ankara ilçe belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, basın mensupları, Büyükşehir Belediyesi bürokratları ve çok sayıda davetli katıldı. Konuşmasına 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın anlam ve önemine değinerek başlayan Yavaş, “Bugün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün zor şartlar altında milleti bir araya getirerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtığı ve ulusun geleceğini çocuklara adadığı özel bir gün. Bu anlamda dünyadaki ilk ve tek çocuk bayramını kutlamanın gururunu yaşıyoruz” dedi. “Başarımızdaki en büyük rol yönetim anlayışımız” Türkiye’deki son yerel seçimlerden bahseden Yavaş, yüzde 60,4 gibi rekor bir oy oranı ile tekrar Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğini dile getirerek, “Bu başarıda hiç şüphesiz geçtiğimiz 5 yılda ortaya koyduğumuz adil, tarafsız, şeffaf, hesap verebilir, katılımcı, insan ve çevre odaklı yönetim anlayışımız önemli rol oynadı. Betona ve ranta değil, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını merkeze alan projelerimiz Ankara halkı tarafından kabul gördü. Bundan dolayı önümüzdeki dönem de aynı anlayışla halkımıza hizmete devam edeceğiz” diye konuştu. “Halkın refah ve mutluluğunu artırmaya yönelik çalışmalarımıza devam edeceğiz” Ankara halkının refah ve mutluluğunu artırmaya yönelik çalışmalarına artan bir azimle devam edeceğinin altını çizen Yavaş, “Akıllı şehir, yeşil dönüşüm, kırsal kalkınma, kent turizmi ve termal turizm gibi alanlarda söz verdiğimiz projeleri gerçekleştirmek için azimle çalışacağız. Tüm bu çalışmaları yaparken dünyadaki gelişmeleri de dikkate alarak sizlerle yakın işbirliğimizi devam ettirmek istiyoruz. Sizlerin de bir Ankara sakini olarak ülkelerinizdeki tecrübeleri bizimle paylaşmanızdan ve iş birliklerimizi artırmaktan büyük mutluluk duyacağımızı bir kez daha belirtiyoruz” diyerek iş birliği çağrısında bulundu. "Avrupa Birliği temel hedeflerimiz arasında" Avrupa Birliği’ne girişi önemsediklerini belirten Yavaş, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin temel hedefleri arasında yer aldığını ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef olarak gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşma yolunda Avrupa Birliği’ne giriş projesine büyük önem verdiklerini, bunun Türkiye için vazgeçilmez olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin son dönemdeki Avrupa Birliği ile olan ilişkilerine de dikkat çeken Yavaş, şunları kaydetti: “Türkiye’nin üye statüsü yerine ’dış ilişkiler’ çerçevesinde yer alması oldukça düşündürücüdür. Benzer şekilde geçtiğimiz hafta Avrupa Konseyi Liderler Zirvesi’nde Türkiye’nin Kıbrıs çözümü çerçevesinde ele alınması da cesaret kırıcıdır. Ne yazık ki, Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye yönelik adımları geleceğe dair net bir yol göstermiyor ve ciddi bir jeostratejik vizyon veya tutarlı bir eylem planı içermiyor. Avrupa Birliği ve Türkiye’nin stratejik çıkarları, Gümrük Birliği’nin siyasi şartlara bağlı kalmadan ve daha fazla gecikme olmadan yeşil ve dijital politikalar doğrultusunda modernize edilmesini gerektiriyor. Bu, sadece Avrupa Birliği ve Türkiye’nin rekabet gücünü ve stratejik özerkliğini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda zorlu siyasi ve jeopolitik sorunların üstesinden gelinmesi için gerekli olan karşılıklı güvenin oluşmasına da destek olacak.” “Milletimiz ‘mülteci tampon bölgesi’ işlevini reddetmektedir” Yavaş, 18 Mart 2016’da gerçekleşen Türkiye-Avrupa Birliği Zirvesi’nde alınan kararlarla ilgili de şunlara değindi: “Türkiye’nin üzerindeki sığınmacı yükünü iyice artırdı ve kontrol edilemeyen bir göç akışına yol açtı. Türkiye artık sadece göçmenler için bir geçiş ülkesi olmaktan çıkıp, bir kalış ülkesi haline gelmiştir. Bunun oluşturduğu toplumsal huzursuzluk, demografik baskı, sosyo-kültürel ve ekonomik çatışmalar, mevcut durumun sürdürülemez olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu bakımdan milletimizin endişeleri gözetilmelidir. Türkiye coğrafyasındaki müstesna rolünün bilincindedir. Tam da bu sebeple milletimiz ’bir mülteci tampon bölgesi’ işlevini reddetmektedir. Ülkemizin üzerine yüklenen bu yük, hakkaniyetle ve rasyonellikle bağdaşmamaktadır. Bu bakımdan mültecilerin kendi ülkelerinde doğru bir planlama ve insan haklarına uygun şekilde yeniden iskan edilmesi konusunu önemsiyorum.” “Filistin halkının yanındayım” Atatürk’ün "Yurtta sulh, dünyada sulh" ilkesinin her zaman yol gösterici olduğunu söyleyen Yavaş, çocuk ve sivillere yapılan saldırılarda Filistin halkının yanında olduğunu belirterek, “21. yüzyılda çocukları, sivilleri öldürmek, susuz ve elektriksiz yaşamaya zorlamak sadece savaş değil, insanlık suçudur. Çocuk ve sivillere yapılan bu saldırılarda Filistin halkının yanında olduğumu belirtiyorum. İsrail hükümetini sağduyulu hareket etmeye davet ediyorum. Gazze’de, Filistin ve İsrail’in her yerinde en kısa sürede savaşın sona ermesini ve daha fazla çocuk ve sivilin hayatını kaybetmemesini umuyorum” diye konuştu. "Uluslararası çatışmaların sebep olduğu insani dram tüm dünyayı etkilemektedir" Zor zamanlarda belediye başkanları olarak etkilenen bölgelere ve insanlara yardım sağlamak için ellerinden geleni yapacaklarını söyleyen Yavaş, sözlerine şöyle devam etti: “Uluslararası çatışmaların sebep olduğu insani dram, sadece savaş bölgelerinde yaşayan insanları değil, tüm dünyayı etkilemektedir. Ayrıca Ankara’da yaşayan herkesin seslerinin duyulduğu ve endişelerinin dikkate alındığı bir istişare ortamı oluşturmak için buradayız. Savaşların gölgesinde barışın değerini bir kez daha anlamamız ve içselleştirmemiz gerekmektedir. Barışı korumak ve barışın yeniden tesisini sağlamak, sadece ulusal bir görev değil, aynı zamanda uluslararası bir sorumluluktur. Uluslararası toplumun bir parçası olarak Türkiye’nin barış ve istikrarın sağlanmasına yönelik çabaları, dünya genelindeki barış çabalarını destekleyici bir role sahip olduğunu düşünüyorum. Bizler, belediye başkanları olarak bölgesel çatışmalara insani açıdan, barışçıl açıdan bakmaya devam edeceğiz.”