SAĞLIK - 16 Temmuz 2021 Cuma 09:16

Uzmanlar Kurban Bayramı’nda et tüketimi için uyarıyor

A
A
A
Uzmanlar Kurban Bayramı’nda et tüketimi için uyarıyor

Özel 100.

Özel 100. Yıl Samandağ Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Abdullah Yalçın, sağlıklı bir bayram geçirmek için kırmızı et tüketiminin miktarına ve sıklığına dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.


Dr. Yalçın, kalp-damar, diyabet, hipertansiyon ve kolesterol hastalarının risk altında olduğunu vurgulayarak, “Bu hastalıkların artırımını engellemek adına özellikle Kurban Bayramı’nda kırmızı et tüketimine dikkat etmek gerekiyor. Kurbanların kesildiği ilk gün, kırmızı et tüketimine yüklenmemek gerekiyor. İlla ilk gün et tüketimi yapılacaksa etin 3-5 saat dinlendirilmesi tavsiye ediyoruz. Etin tuzlamalarda ve aşırı kömürleşmesinden uzak durulması gerekmektedir. Etlerin sebzelerle birlikte pişirilmesi veya etlerin yanında C vitamininden zengin salata/taze sıkılmış meyve sularının tüketilmesinin önemlidir” dedi.


Et tüketiminin yanında tatlıdan mümkün mertebe uzak durulmasını isteyen Yalçın, bu dönemde şerbetli tatlılar yerine daha hafif, sütlü ve meyveli tatlıların tercih edilmesi gerektiğini kaydetti.


Diyetisyen Semiha Özge Öksüz ise Kurban Bayramı’nda kırmızı et tüketiminin miktarı ve sıklığının arttığını, kronik hastalıklara sahip ve yüksek risk grubunda bulunan bireylerin dikkatli olması gerektiğini belirtti.


Kurban Bayramı’nda da sağlıklı beslenmenin temel prensiplerine, porsiyon kontrolüne, besin seçimine ve besin gruplarının dengeli dağılımına özen gösterilmesi gerektiğini ifade eden Öksüz, şunları söyledi:


“Kırmızı et, iyi kalite hayvansal protein, birtakım vitamin ve mineralleri içermektedir. Bunun yanı sıra yağlı etler, doymuş yağ ve kolesterol içeriği açısından da yüksektir. Bu açıdan porsiyon kontrolünü sağlamak önemlidir. Bayram günü kesilen hayvan eti genellikle bekletilmeden birkaç saat içinde pişirilerek tüketilmektedir. Bu yanlış bir uygulamadır. Yeni kesilmiş hayvanın etlerindeki sertlik, pişirmede ve tüketildikten sonra sindirimde zorluk oluşturur. Midede şişkinlik, hazımsızlık gibi birtakım sıkıntılara neden olur. Özellikle mide rahatsızlığı olan bireylerin eti 24 saat bekletmeden tüketmemesi gerekir. Etlerin pişirme yöntemlerine gelince; haşlama, fırınlama, ızgara gibi pişirme yöntemleri tercih edilmeli, kızartma ve kavurma yöntemlerinden kaçınılmalıdır. Kurban Bayramı’nın geleneksel yemeği olan kavurma genelde tereyağı eklenerek pişirilmektedir. Et kullanılarak yapılan yemeklerin içerisine yağ eklenmemelidir. Etin kendi yağı ile pişmesi sağlanmalıdır.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.