- 25 Haziran 2021 Cuma 09:18

Iğdırlı öğretmenler yaptıkları zımpara makinesiyle eskiyen okul sıralarına yeniden hayat veriyor

A
A
A
Iğdırlı öğretmenler yaptıkları zımpara makinesiyle eskiyen okul sıralarına yeniden hayat veriyor

Iğdır’da görevli öğretmenlerin bir araya gelerek atıl malzemelerden yaptıkları zımpara makinesiyle, okullardaki yıpranmış sıra ve masalar elden geçirilerek tekrar geri dönüşüme kazandırılıyor.

Iğdır’da görevli öğretmenlerin bir araya gelerek atıl malzemelerden yaptıkları zımpara makinesiyle, okullardaki yıpranmış sıra ve masalar elden geçirilerek tekrar geri dönüşüme kazandırılıyor.


Iğdır Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde görevli öğretmenler, eskiyen ve kullanılamaz hale gelen okul sıralarını geri dönüşüme kazandırmak için hurdadan topladıkları malzemelerle zımpara makinesi yaptılar. Öğretmenler, bir buçuk ay kadar bir çalışma sonucunda yaptıkları zımpara makinesiyle kent genelinde bulunan okullarda yıpranmış ve kullanılamaz hale gelen öğrenci sıralarını tekrar okullara kazandırıyor. Yıpranan sıra ve masaların geri dönüşüme kazandırılmasında öğretmenlerine destek çıkan öğrenciler de sıraların zımpara ve vernik işlerini yapıyor.



"Makinemizi hurda malzemeleri bir araya getirerek ortaya çıkardık"


Üstü çizilen sıra ve masaların geri dönüşüme kazandırılması için böyle bir makine yapma gereği duyduklarını belirten Iğdır Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Okul Müdürü Nejdet Özer, “Okulumuzdaki öğretmen arkadaşlarımızla birlikte toplandık. Geri dönüşüme ne kazandırabiliriz diye düşündük. Üstü çizilmiş sıralar gözümüze çarptı. Çizilen sıralar hurdaya çıkıyordu. Biz bunları nasıl geri dönüşüme kazandırabiliriz diyerek bir beyin fırtınası gerçekleştirdik. Ondan sonra zımpara makinesini yapmaya başladık. Makineyi yaparken de hedefimiz sıra ve masaları makinenin olduğu yere değil makinenin onların yanına gitmesini planladık. Yaptığımız çalışmalarla zımpara makinesini ortaya çıkardık. Bir öğrenci masa ve sırasının okullarımıza maliyeti 400-500 TL’ye mal oluyorken biz zımpara makinesinin yardımıyla 20-25 liraya düşürdük. Aradaki fark okullarımızın bütçesine kar olarak kalmış oluyor. Makinenin tasarımı ve çizimi için arkadaşlarla birlikte bir ay kadar zaman harcadık. Makinemizi ortaya çıkarma süremiz ise 2 haftayı buldu. Makinemizi hurda malzemeleri bir araya getirerek ortaya çıkardık” dedi.



"Devletimize bir nebze katkımız olduysa gerçekten kıvanç duyuyoruz"


Makineyi okullarda denediklerinde aldıkları güzel sonuçlardan dolayı çok mutlu olduğunu belirten öğretmenlerden Abdullah Tönbol, zımpara makinesi sayesinde çok sayıda öğrenci sırasını kullanıma uygun hale getirdiklerini dile getirdi. Sıraların yenilenmesi ve verniklenmesinde öğrencilerin de yer aldığına dikkat çeken Tönbol, “Makinenin tasarım kısmında yer aldık ve üretim yapılırken makinenin yardımıyla eskiyen sıra takımlarımızı ne şekilde değerlendiririz düşüncesiyle bu şekilde tasarım üzerinde çalışarak makinemizi ekip arkadaşlarımızla beraber ürettik. Daha sonra makinemizi okullarımızda denediğimizde geri dönüşüme ne kadar fayda sağladığını görmüş olduk. Bundan dolayı da çok mutluyuz. Bu sıralar eğer geri dönüşüme kazandırılmasaydı hurda gibi kullanılmadan atılacaktı. Ama zımpara makinesi sayesinde yıpranmış sıra ve masalarımızı geri dönüşüme kazandırarak kullanıma uygun hale getirdik. Şu anda öğretmenlerimiz ve öğrencilerimizle birlikte okullarımıza giderek bu yıpranmış sıra takımlarımızı yenileyerek tekrardan hizmete sunduk. Devletimize bir nebze katkımız olduysa gerçekten kıvanç duyuyoruz” ifadelerini kullandı.



"Önümüzdeki yıllarda iş alanında şimdiden tecrübe edinmiş oluyoruz"


Sıraların yenilenmesinde öğretmenlerine yardıma gelen okulun son sınıf öğrencisi Yusuf İçin de şu şekilde konuştu:


“Iğdır Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde hocalarımızın yaptığı zımpara makinesiyle gönüllü olarak okulların sıra ve masalarını temizleme noktasında yardım etmeye çalışıyorum. Arkadaşlarımızın rahatça okumaları ve derslerini işlemeleri için yardımcı olmaya çalışıyoruz. Iğdır Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi son sınıf öğrencisiyim. Böyle uygulamalı işlerde bulunmak bizim için de tecrübe oluyor. Önümüzdeki yıllarda iş alanında şimdiden tecrübe edinmiş oluyoruz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.