POLİTİKA - 09 Haziran 2021 Çarşamba 15:38

BBP Genel Başkan Destici’den HDP yorumu: Hangi demokraside teröre müsaade var

A
A
A
BBP Genel Başkan Destici’den HDP yorumu: Hangi demokraside teröre müsaade var

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Destici, HDP’nin kapatılması tartışmalarına yönelik, “Hangi demokraside teröre müsaade var?” dedi. Anayasa ve Seçim Kanunu tartışmaları konusunda ise, “Halk üç sene önce referandumda kararını verdi” diyen Destici, Erdoğan-Biden görüşmesi öncesi, “Sözde Ermeni Soykırımı açıklaması Biden’in yüzüne vurulmalıdır” çağrısında bulundu.


Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, partisinin İstanbul İl Başkanlığında bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Gündem hakkında değerlendirmelerde bulunan Destici, Yeni Anayasa tartışmaları, HDP’nin kapatılması, Doğu Türkistan meselesi ve Marmara Denizi’ndeki müsilaj sorunu gibi konulara değindi. HDP’nin kapatılması davasıyla ilgili olarak, partinin terör örgütüyle bağının açık bir şekilde ortada olduğunu söyleyen Destici, hiçbir demokraside teröre müsaade edilmediğini belirtti. Destici, muhalefet partilerinden CHP ve İYİ Parti’nin HDP ile olan ittifak ortaklığı ve oy kaygısı nedeniyle bu konuda gerekli tepkiyi vermemelerini de eleştirdi. Destici, Yeni Anayasa tartışmalarında Millet İttifakı cephesinin ön plana çıkardığı “güçlendirilmiş ya da iyileştirilmiş parlamenter sistem” önerilerine yönelik ise, bu konuda halkın iradesinin esas olduğunu, üç sene önce gerçekleştirilen referandumda bunun kararını yine halkın verdiğini hatırlattı. Mustafa Destici, gündemdeki müsilaj sorunu, Doğu Türkistan meselesi gibi konularda da açıklamalarda bulundu. Önümüzdeki günlerde gerçekleşecek Erdoğan-Biden görüşmesine hakkında da konuşan Destici, “Sözde Ermeni Soykırımı” açıklaması Biden’in yüzüne vurulması gerektiğini ifade etti.



“Hangi demokraside teröre müsaade var”


HDP’nin kapatılması davası ile ilgili değerlendirmede bulunan BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, partinin terör örgütüyle bağının açık bir şekilde ortada olduğunu dile getirerek, “Türkiye’nin kanayan yaralarından biri terör meselesidir. Ve terörün Türkiye’de bir partisi var. Olabilir mi, olamaz, olmamalıdır. Biz bunu sadece bugün değil, kurulduğumuz günden beri söylüyoruz. Bu, uluslararası hukuka, Venedik kriterlerine göre de olamaz. Dünyanın hiçbir ülkesinde buna müsaade etmezler. Ama maalesef Türkiye’de buna müsaade ediliyor. Bununla ilgili Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı haklı olarak bir kapatma davası açtı. Anayasa Mahkemesi ise birtakım eksikliklerden ötürü davayı iade etti. Bize göre bir eksiklik yok, HDP’nin PKK’nın partisi olduğu çok açıktır. Zaten kendileri de bunu inkar etmiyorlar. İmralı notlarına baktığımız zaman bebek katilinin partiyi kendilerinin kurduğu, yöneticilerini kendilerinin belirlediğini söylediği görülüyor. Kandil’in dağ kadrosu bunları belirliyor. Biz Anayasa Mahkemesinden uluslararası hukuka, iç hukuka, anayasamıza, yasalarımıza göre hareket etmesini bekliyoruz. Milletin vicdanı bunun kapatılmasını emrediyor. Bu sebeple Anayasa Mahkemesinin artık bahanesinin kalmadığını düşünüyoruz ve bunun uzatılmadan gerçekleşmesini bekliyoruz. Yenisi kurulursa da kurulsun, terör örgütü kurarsa, terörü desteklerse yine kapatılması lazım. Bu bir mücadeledir. Terör örgütüyle ilişkisini keser, içinde terör örgütünü barındırmaz, terör örgütünden talimat almaz ise saygılı oluruz. Dün CHP, bugün de İYİ Parti grup toplantılarını izledik. Sayın Kılıçdaroğlu, demokrasilerde parti kapatılmalarının olmaması gerektiğini söyledi. Peki hangi demokraside teröre müsaade var, hangi demokraside terörün partisi olur? Bunun cevabını ver, Sayın Kılıçdaroğlu. HDP’nin haklı kapatılma davasına destek veremiyor, HDP’nin terör örgütünün partisi olduğunu ve kapatılması gerektiğini söyleyemiyorlar. Bunu oy kaygısıyla yapıyorlar, ittifak ortaklığı hassasiyetiyle bunu diyemiyorlar” şeklinde konuştu.



“Halk üç sene önce referandumda kararını verdi”


Yeni Anayasa ve Seçim kanunu meselesine ilişkin halkın iradesinin esas olduğunu ve üç sene önce gerçekleştirilen referandumda bunun kararını halkın verdiğini ifade eden Destici, “Gündemdeki bir başka konu da Yeni Anayasa ve Seçim kanunu meselesidir. Artık siyasi partilerimizin kavga ve çekişmeden kurtulması lazım. İlla güçlendirilmiş parlamenter sistem, illa iyileştirilmiş parlamenter sistem dememek lazım. Tamam da halk bir karar vermiş, senin halkın tercihine de mi saygın yok? Üç sene önce yapılan referandumda halk bu yeni sistemle yönetilmek istendiğini söylemiş. Ortak akıl, uzlaşma, mevcut sistemin iyileştirilmesi, revize edilmesi, fazlalıklarının atılması, noksanlıklarının tamamlanması ve daha da önemlisi Türkiye’nin darbe anayasasından kurtularak yeni bir anayasaya kavuşması hepimizin ortak hedefi olmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuda herkese bir çağrı yapmıştır. Siz de bir çalışma yapın, ortak bir çalışma grubu oluşturulsun denilmiştir. Biz de meclis zemininde ya da partiler arasında bu konuda bir mutabakat arayalım” diye konuştu.



“Sözde Ermeni Soykırımı açıklaması Biden’in yüzüne vurulmalıdır”


Önümüzde günlerde gerçekleşecek Erdoğan-Biden görüşmesine ilişkin konuşan Mustafa Destici, “Ayın 14’ünde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni başkanı Joe Biden’in bir görüşmesi var. Libya’dan Kıbrıs’a, Doğu Akdeniz’den İran’a, Karabağ’dan Suriye ve Irak’a kadar bütün bu konular, bölgesel meseleler konuşulacak. Orada şunlar mutlaka sorulacaktır. PYD-YPG ile ABD Özel Kuvvetler arasındaki işbirliği, onlara gönderilen on binlerce TIR silah, bunlar sorulacaktır. Yunanistan’da bu kadar fazla üssün kurulması ve Yunanistan’a silah sevkiyatı, hibesi neyi amaçlamaktadır? Sözde Ermeni soykırımıyla ilgili yaptığı açıklama da Biden’in yüzüne vurulmalıdır” dedi.



“Doğu Türkistan ile ilgili yasakların kaldırılması lazım”


Yıllardır devam eden Doğu Türkistan meselesine de değinen Destici, “Doğu Türkistan konusu hepimizin meselesidir. Orada süren zulme, işgale en çok tepki veren de biziz. Büyük Birlik Partisi kurulduğu günden beri samimi olarak rahmetli şehit liderimiz ve bütün kadromuzla tepki veriyoruz. Ne kadar Doğu Türkistanlı kardeşimiz varsa, bağımsızlık mücadelesinin öncüsü varsa, derneklerinin yetkilileri varsa bunların hepsinin anavatanı, ikinci vatanı Türkiye’dir. Bu sebeple bunlara kısıtlama, engelleme getirilemez. Bunlarla ilgili yasakların tamamının kaldırılması gerekir. Gerekirse Çin ile ilişkilerimizi dondurur, keseriz. Biz Çin’e mahkum değiliz, Çin bize mahkumdur. Gerekirse savaş da açarız. Savaş sadece tankla, tüfekle, orduyla yapılmıyor. Asimetrik savaşlar, ekonomik savaşlar, siyasi mücadele yolları da var. Çin’in zaten bu konu uluslararası gündemin meselesi haline gelecek diye ödü kopuyor. Uluslararası gündeme taşımak bile Çin’e karşı bir savaşın başlaması demektir. Türkiye bunu yapar” ifadelerini kullandı.



“Müsilaj sorununda bakanlığımızın açıkladığı tedbirleri destekliyoruz”


Marmara Denizi’ni etkisi altına alan müsilaj meselesi hakkında yorumda bulunan Destici, “Son günlerde gündeme gelen konulardan bir tanesi de müsilaj meselesidir. Müsilajın sebebi çok açık ve net bir şekilde ortadadır. Sebebi, biyolojik ve kimyasal atıkların denize ve suya karışmasıdır. Geçmiş yıllarda maalesef tedbirler alınmamış, bu atıklar denize akmış ve müsilaj oluşmasına sebep olmuştur. Buradan hem yerel yönetimlere hem de bugüne kadar bu ülkeyi yöneten merkezi hükümetlerin hepsinin sorumluluğu vardır. Peki bundan sonra ne yapılacak? Bu konuda Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın açıkladığı tedbir paketini destekliyoruz. Bunlar doğru ve yerinde tespitlerdir ama gönül isterdi ki keşke 10 sene, 20 sene, 30 sene önce yapılmış olsaydı. Bugün en azından bu tedbir paketi açıklanmıştır, İnşallah tavizsiz bir şekilde bu eylem planı gerçekleştirilir ve kurallar uygulanır” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Sağlık Bakanı Koca: "Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor" Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni ziyaret eden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Beyaz reformla birlikte düzenlenen Malpraktis Yasası var. Dünyada benzeri olmayan şekliyle Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor" dedi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Zeytinburnu’nda esnafları ziyaret ederek vatandaşlarla bir araya geldi. Bakan Fahrettin Koca’ya Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, eşlik etti. Öğle namazını Millet Camii’nde kılan Bakan Koca, 58. Bulvar esnafını ziyaret etti. Ziyaretin ardında Bakan Koca, Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesine geldi. Başhekimlik binasında hastane yöneticileri ve çalışanları ile bir araya gelen Bakan Koca, daha sonra gazetecilere açıklamalarda bulundu. "Dünyada hekimlik, sigorta şirketleri ile avukatlar arasına sıkışmış durumda” Hekimlerin yapmış oldukları operasyonlardan sonucu kötü olan ve hekimlerin tazminat ödemelerini sonlandıran yasa ile konuşan Bakan Koca, “Beyaz reformla birlikte düzenlenen Malpraktis Yasası var. Dünyada benzeri olmayan şekliyle Malpraktis, Türkiye’de kökten çözülüyor. Kasıt olmadıkça sağlık çalışanına veya hekime rücu edilme durumu söz konusu değildir. 1 buçuk yıldan fazla zaman geçti, devam eden davalar dahil olmak üzere bugüne kadar hiçbir hekim arkadaşımıza rücu söz konusu olmadı. Kasıt olmadıkça rücu söz konusu olmayacak. Kasıt varlığı mahkeme kararıyla sabitse o zaman cezaevinde olan bir kişiden bahsediyoruz. Bu anlamda beyaz reformun en büyük kazanımlarından bir tanesi Malpraktis Yasası oldu. Dünyada hekimlik, sigorta şirketleri ile avukatlar arasına sıkışmış durumda. Türkiye uygulamada dünyada örneği olmayan bir ülke hekim arkadaşlarımızın uygulamadaki başarılarını biliyoruz” dedi. “Bahsettiğiniz bilirkişi raporuyla tespit edilen özel sektörde çalışan biriyle ilgili olan bir davadan bahsediyoruz” Özel sektörde çalışan bir hekimin 39 milyon tazminat ödemesiyle ilgili konuşan Bakan Koca, “Malpraktis, bu uygulamadaki başarımızı sürdürmek için son derece önemli bir yasaydı. Bu yasa ile kasıt olmadıkça rücu söz konusu olmayacak. Bahsettiğiniz bilirkişi raporuyla tespit edilen özel sektörde çalışan biriyle ilgili olan bir davadan bahsediyoruz. Kamuda çalışan hiç kimsenin bu anlamda kasıt olmadıkça rücu durumu söz konusu olmayacak. Özel sektör ayrı. Kamuyla ilgili güvence sağlanmış durumda. Bu anlamda hiçbir hekim arkadaşımız endişe etmesin. Devam eden ve bundan sonra olacak olan davalarla ilgili kasıt, mahkeme kararıyla sabit değilse hiçbir şekilde rücu söz konusu olmayacak. Bu yasa dünyada benzeri olmayan hekimleri güvence altına alan bir yasa olduğunu bilelim” şeklinde konuştu. “700 yataklı bir hastanenin yakında yapım ihalesine çıkıyoruz” Zeytinburnu’nda yeni bir hastanenin yapım ihalesine çıkıldığını söyleyen Bakan Koca, “Zeytinburnu’yla ilgili ciddi bir sağlık kuruluşuna ihtiyacımızın olduğunu biliyoruz. Buradan arsasını planladığımız, imar durumunu belediye başkanımın da bu noktada bitirdiği ve projesini de bitirmiş olduğumuz 700 yataklı bir hastanenin yakında yapım ihalesine çıkıyoruz. Var olan hastanenin 300 yataklı hastane ile birlikte sağlık kampüsünde toplam 1000 yataklı eğitim, araştırmasın Zeytinburnu kavuşmuş olacak. Bununla ilgili 2026 yılı sonunda bitirmeyi planladık. Burada göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisinin önemli olduğunu biliyoruz. Göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisinin önde olduğu ama onkoloji, KVC dahil bütün birimleriyle yetkin olan hastanın bir başka hastaneye sevk edilmediği, şehir hastanesi standartlarında bir hastaneye Zeytinburnu kavuşmuş olacak. 2026 yılı sonu için bitirmeyi planladık” ifadelerini kullandı. Zeytinburnu’na yeni bir sağlık kompleksine ihtiyacı olduğunu söyleyen Bakan Koca, “Başkanımla da konuştum, var olan alanın sağlık alanı olarak, sağlık kuruluşu yapılmasından yanayım. Bu konuyla da ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Mehmet Özhaseki’yle onunla görüşmüş olacağım. Burayı da sağlık alanına katmak istiyoruz. Çabamız o yönde olacak” cümlelerini kullandı. Bakan Koca, açıklamaların ardından hastaneden ayrıldı.
Antalya Bakan Ersoy: "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, "Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız” dedi. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Antalya’da Doğu ve Güneydoğulu iş insanlarının iftar yemeğine katıldı. Burada konuşan Bakan Ersoy, Antalya ve ilçelerinde gerçekleştirdikleri ziyaret ve buluşmalarda yapılan çalışmaları inceleme ve eksiklikleri yerinde tespit etme imkanını bulduklarını söyledi. “Vatandaşlarımızı dinledik, çiftçilerimizle dertleştik, basınımızla buluştuk, esnafın taleplerini not ettik” diyen Ersoy, Antalya’nın tüm noktalarına nüfuz ederek adeta şehrin röntgenini çektiklerini aktardı. "Bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız" Turizm konusuna da değinen Bakan Ersoy, küresel düzeyde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle sektörün büyük sorunlar yaşadığını belirterek, "Herkesin kara kara düşündüğü bir ortamda hayata geçirdiğimi doğru politikalar ve geliştirdiğimiz stratejiler neticesinde hem şehrimiz hem de ülkemiz adına büyük bir başarı elde ettik. Antalya’da transfer yolcular dahil 16 milyonu aşkın ziyaretçiyle rekor kırarak tüm zamanların en yüksek ziyaretçi sayısına ulaştık. İnşallah bu yıl daha da yüksek rakamlara ulaşacağız. Peki bu başarıların elde edilmesi, milyonlarca insanın seyahatlerinde rotayı Antalya’ya çevirmesi, Danimarka’da insanların Antalya’daki kültürel mirası araştırması sadece tesadüfle açıklanabilir mi? Elbette hayır. Emin olun başarılı olmak için çok çalışıyoruz. Hiçbir sorunu halının altına süpürmüyor, kalıcı çözümler geliştiriyoruz” dedi. “Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz” Turizmi 12 aya yaymak için kültür, tarih, sağlık, doğa, inanç, gastronomi, spor gibi alanlarla turizmi çeşitlendirdiklerini kaydeden Ersoy, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün dünyanın dört bir yanında, 200’den fazla ülkede Antalya’nın, Kemer’in tanıtımını gerçekleştiriyoruz. Dünyada en çok izlenen televizyon kanallarında Antalya’nın reklamını yapıyoruz. Çin’de, Japonya’da, Amerika’da, Almanya’da, Rusya’da, Manavgat’ı, Kemer’i, Side’yi tanıtıyoruz. İnsanlık tarihinin en önemli kültürel mirasına sahip olan bölgemizde bu mirasın gün yüzüne çıkartıp, her yıl milyonlarca insanın şehrimizi, ilçelerimizi ziyaret etmesi için tarihin en yoğun arkeoloji çalışmalarını gerçekleştiriyoruz. Yeni kütüphaneleri, müzeleri, sanat merkezlerini, restorasyonları, galerileri, festivalleri Antalya’mıza kazandırıyoruz. En çok izlenen uluslararası filmlerin Antalya’da çekilmesini sağlıyoruz.” “Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister” İlçelere yapmış olduğu ziyaretlerde, gördüğü ve duyduklarını paylaşan Ersoy, "Biz dünyanın bir ucunda Avustralya’da gözbebeğimiz Antalya’nın tanıtımını yapıyor, bölgeye turist çekip, turizm gelirimizi arttırmanın çabası içine girmişken şehrimizdeki bazı yerel yöneticilerimizin temel görevlerini dahi yerine getirme konusunda çok da başarılı olduklarını söyleyemiyoruz. Biliyorsunuz yeri geldiğinde bu güzel şehir ve bu şehrin insanları kaybetmesin diye yerel yönetimlerin sorumluluğundaki birçok soruna el atıyoruz. Altyapı sorunlarını çözüme kavuşturuyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak arıtma tesisleri inşa ediyoruz. Antalya’nın kanalizasyonuna, içme suyuna, yağmur suyuna el atıyoruz. Diğer bakanlıklarımızla görüşerek şehrin ihtiyaçlarının karşılanması adına elimizden gelen gayreti ortaya koyuyoruz. Biz Antalya’nın turizmde dünyanın süper ligine yükselmesi ve oradaki yerini kalıcı hale getirmek için gece gündüz demeden çalışırken, yerel yönetimlerimizin de başarılı çalışmalar ortaya koymasını beklemek sanırım tüm Antalyalıların en doğal hakkıdır. Sadece kısır siyasi tartışmalar oluşturup, bu tartışmalardan medet umarak başarılı olmak mümkün değildir. Belediyecilik aynı zamanda bilgi ister, çalışma ister, proje ister. Belediyecilik laf üretmek değil iş üretmek ister. İyi bir belediye başkanı kendini değil kentini düşünen kişidir” diye konuştu. “Antalya bunu hak etmiyor” Bakan Ersoy, 16 milyonun üzerinde turistin geldiği Antalya’nın temel altyapı problemlerini çözme konusunda yeterli olamadığını ileri sürerek, "Tüm desteğimize rağmen sosyal ve kültürel yatırımlar konusunda, şehrin hak ettiği projeler hayata geçirilmedi. Maalesef Antalya bunu hak etmiyor. Biz, Antalya’nın dünyanın en önemli turizm merkezleriyle rekabet edip bir adım öne geçmesi için çalışırken, maalesef bazı yerel yöneticilerimiz bu iddianın çok uzağında kaldılar. Eğer biz Antalya’nın küresel bir vizyonla hareket edip, rakiplerinden ayrışmasını istiyorsak yerelde de böyle iddialı bir bakış açısı geliştirmek zorundayız. Bunun için biz Antalya’nın hizmet alanında kaybedecek tek bir saniyesi dahi olmadığını söylüyoruz. Bizim şehir için çalışan, dinamik kadrolara ihtiyacımız var. Antalya’nın bugün burada olduğu gibi birbirine karşı samimi olan, birbirine gönlünü açan, dürüst, çalışkan ve üreten kadrolara ihtiyacımız var. Bu şehirde yaşayan, bu şehir için üreten, kalbi bu şehir için atan vatandaşlarımıza yönelik; ayrımcılık yapmayan, hiç kimseyi ötekileştirmeyen, herkesin inancına, kültürüne, geleneğine saygı duyan, herkese eşit davranan, adil yerel yöneticilere ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.