EKONOMİ - 18 Ocak 2019 Cuma 12:48

BEDAŞ ve ASELSAN Beylikdüzü’nden DEPAR’a kalktı

A
A
A
BEDAŞ ve ASELSAN Beylikdüzü’nden DEPAR’a kalktı

BEDAŞ ve ASELSAN mühendisleri tarafından geliştirilen, elektrik dağıtım şebekesinde arıza olmadan sorunu tespit eden yüzde 100 yerli cihaz DEPAR sahaya çıktı.

BEDAŞ ve ASELSAN mühendisleri tarafından geliştirilen, elektrik dağıtım şebekesinde arıza olmadan sorunu tespit eden yüzde 100 yerli cihaz DEPAR sahaya çıktı. Biri BEDAŞ AR-GE Merkezi, 4’ü Beylikdüzü’ndeki trafo merkezlerine yerleştirilen DEPAR sayesinde, alçak gerilim şebekelerinin enerji, sıcaklık ve güç kalite ölçümleri yapılıyor; elde edilen veriler uzaktan izleme ve kontrol merkezine iletiliyor.



Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. (BEDAŞ) ile ASELSAN mühendisleri tarafından geliştirilen ve mahallelere elektrik sağlayan trafoları sürekli izleyerek normalin dışında bir durumda, arıza veya kesinti gerçekleşmeden önce sistemin erken alarma geçmesini sağlayan DEPAR adlı cihazda ilk uygulama İstanbul Beylikdüzü’nde başladı. Prototip olarak üretilen 5 DEPAR’dan 1’i test amaçlı kullanma hedefiyle BEDAŞ AR-GE Merkezi’ne, diğer 4’ü ise Beylikdüzü’ndeki trafo merkezlerine yerleştirildi. Yüzde 100 yerli olan DEPAR’ın Türkiye’de bir ilk olma özelliğini sahip olduğu belirtildi.



3 bin 507 elektriksel parametreyi değerlendiriyor


Yapılan bilgilendirmede; 4 Nisan 2017’de başlayan ve yaklaşık 21 aylık bir sürede tamamlanan proje kapsamında, BEDAŞ ve ASELSAN mühendisleri tarafından tasarlanan ve üretilen DEPAR, Aralık 2018 itibarıyla kullanılmaya başladı. Elektrik dağıtım şebekelerindeki trafo merkezlerine yerleştirilen DEPAR, toplam 3 bin 507 elektriksel parametreyi değerlendirerek alçak gerilim şebekelerindeki enerji, sıcaklık ve güç kalite ölçümlerini yapıyor. Elde edilen veriler bu cihaz üzerinden uzaktan izleme ve kontrol merkezine iletiliyor. Gelen verileri analiz eden izleme ve kontrol merkezi, kesinti ve arıza ihtimali üzerine henüz sorun yaşanmadan müdahale için ekipleri trafo merkezine yönlendiriyor.



Birim alan başına düşen yük yoğunluğu en fazla olan bölge


DEPAR, İstanbul Avrupa Yakası’nda 5 milyondan fazla aboneye elektrik dağıtımı hizmeti veren BEDAŞ için büyük öneme sahip bir proje olduğu kaydediliyor. Türkiye’de birim alan başına düşen yük yoğunluğu en fazla elektrik dağıtım şirketlerinden biri olan BEDAŞ’ın elektrik dağıtım şebekesinde üçüncü kişilere de ait olanlarla birlikte yaklaşık olarak 13 bin 500 trafo bulunuyor. Geliştirilen cihaz ile problem olduğu düşünülen trafo merkezlerinde gerekli ölçümlerin yapılabilmesi mümkün olarak erken alarm durumuna geçilebiliyor.



Cihazlardan edinilen verilerin bir merkezde toplanıp analiz edilmesiyle önleyici bakım, arıza giderme gibi çözüme yönelik yönlendirme yapılmaya başlamış durumda. Bu kapsamda projede dağıtım şirketinin önceliklerine uygun olarak özgün ‘izleme ve kontrol yazılımını’ içeren alt sistem de geliştirildi. Projede, alçak gerilim şebekesinden alınan detaylı verilerin yorumlanması ile yapılabilecek iyileştirmeler raporlanmaya başladı. Proje kapsamında İstanbul Avrupa Yakası’nda elektrik hizmeti alan müşterilerin memnuniyetinin artması, tedarik sürekliliği, hizmet kalitesi ve verimliliğinin iyileştirilmesi, müşterilere ve ülke ekonomisine olumlu katkılar hedefleniyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Uzman jinekologdan kadınlar için önemli uyarı: "Normal saymayın" Jinekolog Elifnur Özak, menopoz sonrası görülen vajinal kanamalara dikkat çekti. Bu dönemde görülen kanamaların genellikle iyi huylu nedenlere bağlı olduğunu belirten Uzm. Dr. Özak, “Ancak bazı kötü huylu hastalıklar ve kanserler kendilerini vajinal kanamalar ile belli edebilirler. Menopoza girildikten sonra, artık vajinal kanamalar ‘normalimiz’ olmaktan çıkar, göz ardı edilmemelidir.” diyerek kadınları uyardı. Acıbadem Kent Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Elifnur Özak, menopozun kadınların doğal yaşam döngüsünün bir parçası olduğunu hatırlattı. Adet kanamasının kesilmesine menopoz denildiğini, tıbbi açıdan ise menopozun yumurta ve hormon üretiminin sona ermesi anlamına geldiğini vurgulayan Uzm. Dr. Özak, kadınların bu yeni dönemi için, "Kadınlarda ortalama 40’lı yaşlardan itibaren reprodüktif çağın menopozal kısımları başlar. Adetlerimiz, belirgin bir problem olmadığı sürece, bir anda kesilmez, yavaş yavaş araları açılarak gider. 2 ayda bir, 3 ayda bir, 6 ayda bir... ’Pre- menopoz’ dediğimiz bu menopoz öncesi dönemde kadınlarda “vazomotor semptom” olarak bilinen sıcak basmalarıyla, ani ve yoğun terlemelerle, ani sinirlilik haliyle, geceleri uyku problemleriyle, vajinal kurulukla sıklıkla karşılaşırız. Bunlar, vücutta azalan östrojen düzeylerinin bedenimizde oluşturduğu sonuçlardır. Premenopozal dönemdeki bu sorunların hemen hepsinin tedavisi mümkündür. Ne zaman ki bir sene hiç adet görülmez, ancak o şekilde ‘menopoza girdim’ diyebiliriz. Bu dönem de ortalama 45-55 yaşları arasına denk gelmektedir" bilgilendirmesinde bulundu. Normal kabul etmeyin, sebebini öğrenin Menopoz sonrasında vajinal kanamalar görülebildiğini, bunların pek çok kadın tarafından “normal” kabul edilip, doktor kontrolüne gerek duymadığını belirten Uzm. Dr. Özak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kadınlar özellikle doğurganlık süreçlerinde, hamilelik öncesinde ve hamilelikte kadın hastalıkları ve doğum uzmanı kontrolünde olmayı önemserler. Menopoza girdikten sonra ise artık jinekologla işlerinin bittiğini düşünürler, muayenelerini ihmal ederler. Menopoza girdikten sonra kanama sorunu yaşadıklarında bunu göz ardı ederler. Oysa bu dönemdeki kanamalar masum olmayabilir. Menopoz sonrası vajinal kanamalar genellikle iyi huylu sebeplere bağlı olsalar da bazı kötü huylu hastalıklar ve kanserler kendilerini vajinal kanamalar ile belli edebilirler. Menopoz sonrası kanama durumunda, jinekolojik muayene ve bu muayene sonuçlarına bağlı olarak rahim içinden (endometriyum) örnekleme yapmak, biyopsi alarak kötü huylu bir hastalık olup olmadığını değerlendirmek gerekebilir. Endometriyum kanserleri erken dönemde kendisini kanama ile belli ettiği için, çoğu zaman bu kanamalar sayesinde erken evrelerde yakalanır ve pek çok hastada kemoterapi ihtiyacı dahi olmadan, sadece ameliyatla cerrahi olarak tedavi edilebilir. Kötü rüya görmemek için bu kanamaların nedenlerinin belirlenmesi gerekir."
İzmir Üretken yapay zeka teknolojisi, en çok fotoğrafçılığı etkiliyor İki yıl önce hayatımıza hızlı bir giriş yapan üretken yapay zeka teknolojisi fotoğraf sanatı başta olmak üzere grafiksel anlamda çeşitli görseller üreten sektörler üzerinde etkisini giderek arttırıyor. Özellikle reklam tanıtım sektöründe obje, ürün veya bir olayın fotoğraflarını üretmek stüdyo ortamı yerine bilgisayarın başında birkaç satırlık komut yazarak sanayiler içinde gerçekleştiriliyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğretim Görevlisi Emre Küheylan üretken yapay zeka teknolojisinin prodüksiyon maliyetlerini düşürmesi gibi faydasının yanında gerçeklikten uzaklaşma ve manipülasyon gibi tehlikeleri de beraberinde getirdiğini söylüyor. “Yapay zeka prodüksiyon maliyetlerini düşürüyor, üretim süreçlerini hızlandırıyor” Aynı zamanda reklam ajanslarının en çok başvurduğu stok fotoğraf ajansları ve buralara görsel üreten fotoğrafçıları ekonomik anlamda olumsuz etkilediğini söyleyen Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğretim Görevlisi Emre Küheylan; “Üretken yapay zeka ile buluşmamız 2022 yılının ortaları gibi çok yakın bir zamanda oldu. Üretken yapay zeka ile üretilen ilk fotoğraflar ve grafikler gerçeklik bakımından önceleri hatalar barındırıyor kollar, eller gibi farklı uzuvların canlandırılmasında bozukluklara rastlayabiliyorduk. Ancak çok kısa bir sürede üretken yapay zeka programlarının yeni sürümleri piyasaya sürüldükçe bu hatlarında hızlıca giderildiğini çok daha gerçekçi görüntülerin üretilebildiğini gördük. Şu anda işin uzmanları dışında kimsenin neredeyse gerçekle ayırt edemeyeceği kusursuz görseller üretilmeye başlandı. Özellikle fotoğraflar gerçeklik açısından kusursuza yaklaşmış durumdalar. Üretilen bir insan fotoğrafının gerçek mi yapay mı olduğunu anlamak oldukça güçleşti. Yapay zeka ile üretilen gerçekliği yüksek fotoğraflar sosyal medya hesaplarını yönetenleri, haber sitelerini ve çeşitli reklam şirketlerini önemli bir prodüksiyon maliyetlerinden kurtarırken üretim süreçlerini hızlandırdı. Ancak işin gerçeklik açısından baktığımızda özellikle işleri gerçeği aktarmak olan haber, medya siteleri ve yüksek takipçili sosyal medya hesaplarını yeni tehlikeler bekliyor. Bu teknoloji kişileri ve toplumları ciddi şekilde manipüle etmede kullanabiliyor. Bu da beraberinde sayısız hukuk davlarını beraberinde getiriyor. Bu yolla üretilen görsellerin altına mutlaka uyarıcı yazıların konulması ya da uzmanlar tarafından gözden geçirilmeleri gerekiyor.” dedi. Ekonomi Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğretim Görevlisi Emre Küheylan, bilgisayarının başında uygulamalı olarak yapay zeka yazılımlarıyla “orman yangınından kaçan geyik” ve “çölde gezen kutup ayısı” gibi örnek görsellerin komut satırı yazarak nasıl oluşturulduğunu paylaştı.