EKONOMİ - 14 Eylül 2018 Cuma 11:03

Bülent Eczacıbaşı 45 yıllık deneyimleriyle yazdı; “İşim gücüm budur benim”

A
A
A
Bülent Eczacıbaşı 45 yıllık deneyimleriyle yazdı; “İşim gücüm budur benim”

Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nın, iş hayatında 45 yıla yaklaşan deneyim ve birikimlerinden yola çıkarak kaleme aldığı “İşim gücüm budur benim” kitabı raflardaki yerini aldı.

Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nın, iş hayatında 45 yıla yaklaşan deneyim ve birikimlerinden yola çıkarak kaleme aldığı “İşim gücüm budur benim” kitabı raflardaki yerini aldı.



Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nın yazdığı, ‘İşim gücüm budur benim’ adlı kitap, Yapı Kredi Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı. Bir iş insanının 45 yıllık deneyimlerinden yararlanarak hazırlanan kitap, özellikle gençlere yepyeni bakış açıları kazandırmayı hedefliyor.



Kitabı, ulkemiz ve dunyamız icin onem tasıyan, iş insanlarının cozumune katkıda bulunabileceği çeşitli sorunları ele almak ve ilgili herkesi, çıkış yollarını birlikte düşünmeye davet etmek için yazdığını belirten Bülent Eczacıbaşı, “Nejat Eczacıbaşı gibi iş dünyamızın kurucu liderleri, her zaman ‘bir şey yapmak lazım’ diyen, ülke sorunlarıyla yasayan insanlardı. Bu kitabı, biraz da onları anmak için yazdım. Tabii en önemlisi, bu kitap özellikle is yasamında basarılı olmak isteyen gencler için yazıldı. Buradaki tartışmalar, onlara yeni bakış açıları kazandırabilirse, ne mutlu bana, ne mutlu bizlere” dedi.



Yönetim, ekonomi, sürdürülebilirlik, toplum ve kültür-sanat alanlarına odaklanan kitap, “Türkiye’de ve dünyada hangi temel zorluklarla karşı karşıyayız?”, “Hangilerine öncelik vermeliyiz?”, “Geçmişten aldığımız derslerin ve yeni paradigmaların ışığında, neler yapabiliriz?”, “İş insanı kimdir?”, “Hangi sorumlulukları taşır?”, “Hangi alanlarda, ne tür katkılarda bulunabilir?” benzeri pek çok soruyu gündeme taşıyor. Bülent Eczacıbaşı kitapta, her konunun uzmanlarıyla gerçekleştirdiği söyleşilerden hareketle, bugüne ve yarına ilişkin görüşlerini dile getiriyor.



Eczacıbaşı, “İşim gücüm budur benim” başlıklı kitabını, şu sözlerle özetledi:


“Çağdaş gelişmeler, iş insanları için yeni sorumluluklar ortaya çıkarıyor. Özel kesimimizde ağırlık taşıyan aile kuruluşları, ülkemizde kurucu kuşaktan ikinci, üçüncü kuşakların yönetimine geçiyor. Bu kurumların devamlılığını sağlamak için yönetişimlerini geliştirmek, yeni liderler yetiştirmek zorundayız. Ekonomide artık ülkemizin sorunları kadar küresel sorunların da çözümü iş insanlarının öncü roller üstlenmelerini gerektiriyor.


İnsanlığın geleceğini tehdit eden sürdürülebilirlik sorunları da öyle.



Günümüzün koşulları, bir toplumsal oyuncu olarak iş insanının kamu ile, toplum ile, sivil toplum kuruluşları ile ilişkilerinde yeni bakış açılarını, yeni düzenlemeleri gerekli kılıyor. Ülkemizin en büyük zenginliği olan, sağlıklı bir toplum yapısı için çözümleri elinde tutan kültür alanı, iş insanlarımızı göreve çağırıyor. İş insanları bu yeni sorumluluklarına, küresel düzenin temellerinden sorgulanmasını da içeren cesur yaklaşımlarla sarılmak zorunda. Çünkü yapılması gerekenlerin, iş insanlarının yararlarına kısa dönemde aykırı gibi gözüken reformları da içermesi kaçınılmaz görünüyor. Bu zorunluluk, yeni bir sosyal sorumluluk anlayışını gündeme getiriyor.



Kitapta ele aldığımız konuların pek çoğunda “kuresel cozumler” bekleyen buyuk sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Yani, artık dunyanın butun sorunları bizim sorunumuz. Dolayısıyla, kendi ulkemizin sorunlarını goz ardı etmeden, kuresel capta işbirlikleri içinde harekete gecmek zorundayız. Karşımızdaki riskleri gerçekçi bir iyimserlikle değerlendireceğiz. Kapsayıcı ve katılımcı çözümler geliştireceğiz. Genç kuşakların iş insanlarına ve siyasetçilerine, geleceğin liderlerine güveneceğiz”



Kitapta yer alan bölümler


Kitabın “Kurumların Kaptan Koskunde Is Insanı” bölümünde Yılmaz Arguden ve Ozlem Yıldırım-Oktem ile ağırlıklı olarak kurumsallaşma, yönetim ve yönetişim sorunları tartışılıyor. Şirketlerin omrunu uzatmak, etkin bicimde yonetilmelerini saglamak icin yapılması gerekenlerin, aile şirketlerinin zayıf ve güçlü yönlerinin ele alındığı bu bölümde, aile anayasası, kurum kültürü, değerler, girişimcilik, yetkin insan kaynağının önemi ve liderlik gibi konulara değiniliyor.



’Ekonominin Çarkları Arasında Is Insanı’ başlıklı bölümde ise, Refet Gurkaynak ve Murat Ucer ile ekonominin sorunları ele alınıyor. Tartışmanın ana başlıklarının, orta gelir tuzağı, inovasyon, verimlilik, enflasyon, kur, teşvikler ve sanayi politikaları olduğu bu bölümde, dünyadaki gelişmeler de dikkate alınarak, Türkiye’nin sürdürülebilir büyümesi ve şirketlerin başarısı için alınması gereken vizyoner kararlar değerlendiriliyor.



Bülent Eczacıbaşı, ‘İş İnsanı ve Gezegenimizin Geleceği’ başlıklı bölümde, Fikret Adaman ve Hande Paker ile sürdürülebilirliği çevre, toplum ve ekonomi boyutlarıyla ele alıyor. Bu bölümün ağırlıklı konusu, sürdürülebilirliğin iş insanını birinci derecede ilgilendiren unsurları Dünyamızı tehdit eden en büyük sorun olan iklim değişikliğinin önemli bir yer tuttuğu bu bölümde, ortak hedeflere ulaşmanın zorlukları, yeni büyüme paradigmaları, iş insanları ile siyasetçilerin sorumlulukları tartışılıyor.



‘Toplumsal Oyuncu Olarak İş İnsanı’ başlıklı bölümde, toplumun is insanına bakısından yola çıkarak şirketlerin toplumsal konularda neler yapabilecekleri, Ali Çarkoğlu ve Işık Özel ile birlikte tartışılırken, Türkiye’de hayırseverlik, eğitim, fırsat eşitliği, özel kesimin STK’larla ilişkileri gibi konulara değiniliyor.



‘İş İnsanı ve Kültür Dünyamız’ bölümünde ise, Hasan Bülent Kahraman ve Jale Nejdet Erzen ile birlikte, “En büyük zenginliğimiz olan kültür, neden aynı zamanda en büyük sorunumuz? Kreatif insan gücümüzü nasıl artırabiliriz?” sorularına yanıtlar aranıyor ve özellikle kapsayıcı kultur politikaları icin yapılabilecekler sıralanıyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Bakan Yardımcısının basın açıklaması sırasında deprem oldu İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaoğlu depremin merkez üssü Tokat’ın Sulusaray ilçesinde basın açıklaması yaparken deprem meydana geldi. İçişleri Bakan Yardımcısı Karaloğlu, depremin merkez üssü Tokat’ın Sulusaray ilçesinde incelemelerde bulundu. Karaloğlu 4 ilçe 37 köyde 385 konut, 87 ahır, 11 cami ve 1 fırında hasar meydana geldiğini belirterek, “Sulusaray merkezli 5 deprem meydana geldi şu ana kadar, 41 de artçı oldu. Ben Tokat ve Yozgat’taki tüm hemşerilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Rabbim beterinden korusun, muhafaza etsin. En büyük tesellimiz şu ana kadar herhangi bir yaralımız ve can kaybımız yok. Arkadaşlarımız, ekiplerimiz şu anda sahada köylerin tamamı tarandı. Tokat’ta 3 ilçe, Yozgat’ta 3 ilçede olmak üzere depremden etkilenen tüm köylerimiz şu anda taranmış durumda. Tokat’ta şu ana kadar 112 acil çağrı merkezimize 576, Yozgat’ta 250 deprem kaynaklı vatandaş ihbarı var. Ön incelemeler sonucunda Tokat ilimizde 3 ilçe, 30 köyde, 191 konutta ve 84 ahırda, 7 cami ve 1 fırında hasarlar var, bunlar yıkık değil hasarlı. Yozgat ilinde 1 ilçede 7 köyde 94 konutta, 4 cami ve 3 ahırda ön hasar tespitlerimiz var” dedi. “Hasarlı evlere girmeyin” Hasarlı evlere girilmemesi çağrısında bulunan Karaloğlu, "Evinde hasar olan, çatlağı olan hiçbir vatandaşımız evini kullanmasın. Biz onları alıp misafir etmeye hazırız. Yurtlar hazır hale getirildi. Vatandaşımıza çağrı yapıldı. Şu ana kadar 30 vatandaşımız yurtlarda kalmak için müracaatta bulundu. Sayın valimizin verdiği bilgiye göre şu anda bölgedeki kamu kurum ve kuruluşlarında bir hasarımız yok. Okullarımızda, kamu hizmet binalarında herhangi bir hasarımız yok, inşallah binalarımızda kamu hizmeti vermeye de devam edeceğiz. Kumanyalar hazırlandı şu anda dağıtılıyor. Yine Tokat’ta üç ilçemizde sıcak yemek çıkartmak üzere aş evlerimiz oluşturuluyor. İnşallah vatandaşımıza sıcak yemek imkanımızda sunulacak. Şu anda bölgede ulaşımda, alt yapıda, elektrik ve haberleşmede herhangi bir sorunumuz yok. Yollarımız açık, enerjisi olmayan ve haberleşme imkanı olmayan köyümüz yok. Tedbir olarak Tokat’ta bir gün eğitime ara verdik. Yozgat ilimizde ise Çekerek, Kadışehri ve Aydıncık ilçelerinde yine eğitime bir gün ara vermiş olduk” dedi. “750 Personel 150 araç bölgede” Karaloğlu, 150 araç ve 750 personelin bölgede görev aldığını ifade ederek, “Diyarbakır’dan Van’a kadar birçok ilimizden arama kurtarma ekipleri bölgeye ulaşmış durumda. Yerel ekipler de bölgeye ulaştı. Şu anda bölgede 750 personelimiz vatandaşlarımıza yardımcı olmak üzere bekliyor. 150 yardım aracı da bölgeye ulaşmış durumda” şeklinde konuştu. “Dezenformasyon uyarısı” Karaloğlu açıklamasında dezenformasyon uyarısında bulunarak şunları söyledi: “Sosyal medyada maalesef yine dezenformasyonlar var. Vatandaşımıza çağrımız AFAD tarafından açıklanmayan hiçbir bilgiye itibar etmemeleridir. Biz vatandaşlarımızı AFAD üzerinden çok hızlı bir şekilde bilgilendiriyoruz. Vatandaşımızın tereddüdü olmasın.” Öte yandan İçişleri Bakan Yardımcısı, açıklama yaptığı sırada deprem meydana geldi. Karaloğlu, "Şu anda artçı sarsıntıyı hep birlikte yaşadık. Rabbim hepimizi, ülkemizi korusun" dedi.
İstanbul Jose Mendilibar: "Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık" Olympiakos Teknik Direktörü Jose Mendilibar, Fenerbahçe ile çok zor bir maç oynadıklarını belirterek, "Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık. Penaltılara kalması, futbolcuların becerisine kalıyor" dedi. UEFA Avrupa Konferans Ligi Çeyrek Final ikinci maçında Fenerbahçe ile karşılaşan Olympiakos, penaltı atışları sonunda galip gelerek yarı finale yükseldi. Müsabakanın ardından düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Olympiakos Teknik Direktörü Jose Mendilibar, "Çok zor bir oyun oynadık. Dayanma gücümüzü sonuna kadar kullandık. 10. dakikada golü yemiştik fakat dayandık. İlk devrede dayanma gücümüzü iyi kullandık. Topu rakibe verip yorma yoluna gittik. Penaltılara kalması, futbolcuların becerisine kalıyor" ifadelerini kullandı. "Kendimi şanslı hissediyorum" Mendilibar, "Avrupa kupalarında yarı finale kalmasında takımın başında antrenör olduğum için kendimi şanslı hissediyorum. Umarım daha ileriye taşıyabiliriz. Şu anda kalemizi koruyan Tzolakis, başta ikinci kalecimizdi. Sonra kaleyi devraldı. Topun auta gitmesine şans diyebilirsiniz ancak kalecinin kurtarışına şans diyemeyiz. Bir çalışma sonucu oluyor bunlar" diye konuştu. "Kariyerim boyunca penaltılara bakmadım" Penaltı atışlarını izlemediği ve sırtını dönmesiyle ilgili sorulan soruya İspanyol teknik adam şu yanıtı verdi: "Ben bütün kariyerim boyunca penaltılara bakmadım. Bunu totem olarak yaptığımı size açıklamak isterim."