SAĞLIK - 11 Aralık 2018 Salı 10:40

Burun estetiğinde iyileşme dönemine dikkat

A
A
A
Burun estetiğinde iyileşme dönemine dikkat

Op.

Op.Dr. Arda Katırcıoğlu, burun estetiğinde iyileşme dönemine dikkat edilmesi konusunda uyarılarda bulundu.


Miaplast Estetik Kliniği sahibi Estetik, Plastik ve Rekonstruktif Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Arda Katırcıoğlu, “Öncelikle Türk insanının genetik ve fiziksel özelliklerine bakmamızda fayda var. Bizim genlerimiz Orta Asya’dan ve oryantal ırk adı verilen Ortadoğu ve birazda Balkanlardan karışmış halde. Bu toplumların yapısını incelediğimizde genelde esmer tenli, kalın derisi olan, yüz ve kemik hatları daha kalın insanlardan oluşuyor. Hal böyle olunca burun gibi kendini çok gösteren, yüzün ortasında bulunan bir organda meydana gelen deformiteler daha fazla kendini belli ediyor. Bu konuda şanssız bir yapımız var, kendimizi Kuzey Avrupa ırkıyla kıyaslarsak onların burun yapılarının bayağı bir gerisindeyiz. Tabii onların da bizden şanssız tarafları var, çok açık tenli oldukları için çabuk yaşlanıyorlar. Bir de burun içi eğriliği meselesi var. Burnun orta bölmesi yani septumda meydana gelen deviasyon, eğilmeler burnun şeklini de bozabiliyor, böylelikle nefes alma sorunu çeken hastaların bir kısmının estetiğe de ihtiyaç duyuyor” dedi.


“Abartılı ve doğal olmayan bir estetik başarılı değildir”


Hastanın arzu ettiği şeklin mevcut durumuyla uyumlu olması gerektiğini ifade eden Op.Dr. Katırcıoğlu, “Abartılı ve doğal olmayan bir estetik bence başarılı bir estetik değildir. Bu yüzden ameliyatlarımda doğallığı ön planda tutmayı tercih ediyorum. Bu bir ameliyat, insan eliyle yapılıyor ve hata olabiliyor, ikincisi kontrol edemediğimiz durumlar var. En önemlisi iyileşme faktörü; hastadan hastaya değişebilen bir durum, bazen her şey mükemmel, ameliyat sonunda gördüğünüz sonuç harika olmasına rağmen iyileşme döneminde bazı asimetriler olabiliyor. Yine derinin kalınlığı meselesi var. Derinin çok kalın olduğu durumlarda ne kadar iyi bir ameliyat yapsak da bu durum kendini gösteremeyebiliyor, deri daha az oranda küçülebiliyor. Bir de bunun aksi durumu söz konusu, yani derinin çok ince olduğu vak’alar. Bu hastalarda da hatalı bir durum olmamasına rağmen deri inceliğinden hata varmış gibi gözükebiliyor. Yine her hastayı kendi içinde değerlendirmek gerekiyor, her hastaya farklı burun planlaması yapıp farklı teknikler kullanmak gerekiyor. Yaptığınız standart bir ameliyat tüm hastalar için uyumlu olmayabiliyor. Hastanın arzu ettiği şekil mevcut durumuyla uyumlu olması gerekiyor, abartılı ve doğal olmayan bir estetik bence başarılı bir estetik değildir. Bu yüzden ameliyatlarımda doğallığı ön planda tutmayı tercih ediyorum” diye konuştu.


Ameliyat sonrasında hastanın hastanede kalmasına gerek olmadığını kaydeden Dr. Katırcıoğlu, “Sabah yapılan bir ameliyatta akşamüstü hastaneden çıkılabiliyor. Burun estetiği ameliyatında hastaların en çok korktukları durum ağrıdır. Halbuki bu ameliyattan sonra kesinlikle ağrı, sızı olmamaktadır. Zaten ameliyat olan hastalar bu duruma şaşırıp, ağrı olmadıklarını beyan ederler. Bu ameliyatın zorluğu 1 hafta kadar süren, göz kapaklarında, alın bileşkesinde, yanaklarda ve dudaklarda şişlikler olmasıdır. Bu şişliklerin kabası sonraki haftada düzelse de aslında 1 ayda burun kendi kıvamını bulabiliyor. Bu sürede ise burunda çok fazla sayılabilecek sertlikler oluşuyor, bu sertlikler bazen burunda fazlalık kalmış ya da eğrilik varmış gibi gösterebiliyor. Genelde 3 ayda bu durum çözülse de, burun ameliyatının nihai sonucu 1 senede ortaya çıkıyor. Hastalar yine ameliyattan sonra burunlarında küçük, plastik bir alçıyla geziyorlar, burun içi açık olsa da bu bir haftada rahat nefes alınamıyor, ameliyatın oluşturduğu zorluklardan biriside nefes almada zorlanma. Ameliyatın kendisi, şişlik, kanama, kabuk, pıhtı rahat nefes alıp vermeye engel olabiliyor. Bu durumu asgariye indirmek için tamponsuz burun estetiği yöntemini tercih ediyorum. Bu teknikte burun içi boydan boya dikişlerle tespit ediliyor, bu sayede tampon konulmasına gerek kalmıyor. Elbette, dünyadaki bütün cerrahların karşılaştığı bir durumda ameliyat sonrası istenmeyen durumlarla karşılaşmak. Hatta ne kadar çok ameliyat yaparsanız karşınıza çok daha nadir görülebilen durumlar da çıkabiliyor. Önemli olan hastanın bunu anlayabilmesi, zaten düzeltilebilecek durumlar tekrar ameliyatla düzeltilebiliyor. Sadece bu durum için sabırlı olmak gerekiyor, revizyon burun ameliyatı için 1 sene beklemek gerekir. Bu zamana kadar hem sonuç netleşecek, hem de dokular yumuşayacaktır. Önemli olan hastanın ve cerrahın mutluluğu. Yaptığımız işten her iki tarafın da tatmin edici sonuç beklemesi normal. Erkek hastalar, kimse anlamasın, burnum çok kalkık olmasın şeklinde taleplerini belirtirken, bayan hastalar ise özellikle daha havalı ve belirgin projeksiyonu olan burunları tercih etmekte” ifadelerine kullandı.


Burun estetiğinde bundan 20 yıl önce alınan sonuçların hepsinin birbirine benzediğini belirten Op.Dr. Katırcıoğlu, şunları söyledi:


“Hastaların ameliyat geçirdikleri belli olabiliyordu. Günümüzde kullanılan ameliyat teknikleri tamamen doğal, ameliyat geçirdiği belli olmayan, kişiye özgü tasarımlarla yapılmaktadır. Özellikle erkekler bu konuda doğallıktan yanayken, bayanların büyük bir kısmı güzellikten ve havalı bir buruna sahip olmaktan yana. Erkek hastalar, kimse anlamasın, burnum çok kalkık olmasın şeklinde taleplerini belirtirken, bayan hastalar ise özellikle daha havalı ve belirgin projeksiyonu olan burunları tercih etmekte. Durum böyle olunca, ameliyat öncesinde hastayla nasıl bir burun arzuladığını ve elde edilebilecek sonuçları çok iyi tartışmak gerekiyor. Burada yardımımıza üç boyutlu bilgisayar simulasyonu programları koşuyor. Bu programlar sayesinde, en azından hastaları daha iyi anlayabilmek mümkün oluyor. Tabii burada elde edilecek görüntünün, gerçek görüntüyle birebir aynı olmayacağını akılda tutmak şart.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Karısını ve kayınpederini öldüren damat adliyeye sevk edildi Bolu’da tartıştığı eşi ve 65 yaşındaki kayınpederini bıçaklayarak öldüren, olayı ayırmak isteyen kayınvalidesini ise yaralayan damat adliyeye sevk edildi. Olay, saat 00.30’da Sağlık Mahallesi Songül Sokak üzerinde bulunan apartmanda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, fabrikada işçi olarak çalışan Meltem Zengin ile 14 yıldır evli olduğu Serkan Zengin, bir süredir aralarında yaşanan tartışmalar nedeniyle geçimsizlik yaşamaya başladı. Tartışmaların son günlerde artmasıyla 2 çocuk annesi Meltem Zengin’in durumu ailesine anlattı. Baba Turgut Doğanyiğit, Zengin’in çalıştığı fabrikanın gece vardiyasından çıkan kızını alarak evine götürdü. Eşini, kayınpeder ve kaynanasını bıçakladı Baba evine giden Meltem Zengin ile konuşmak için gece saatlerinde Serkan Zengin kayınpederinin evine gitti. Konuşmanın başlamasıyla birlikte taraflar arasında tartışma yaşandı. Tartışma sırasında Serkan Zengin, evde bulunan bıçakla eşi Meltem Zengin ile kayınpederi Turgut Doğanyiğit’e saldırdı. Zengin, araya giren kayınvalidesi Emine Doğanyiğit’i de kolundan bıçaklayarak kaçtı. Apartmandan yükselen çığlıklar üzerine Doğanyiğit’in komşuları polise ihbarda bulundu. İhbar üzerine bölgeye polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Eşini ve kayınpederini öldürdü Vücudunun çeşitli yerlerinden bıçaklanan kayınpeder Turgut Doğanyiğit olay yerinde hayatını kaybetti. Bıçaklı tartışmada ağır yaralanan Meltem Zengin ise ambulansla İzzet Baysal Devlet Hastanesi Köroğlu Ünitesi’ne sevk edildi. Hastaneye kaldırılan ağır yaralı kadın, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Emine Doğanyiğit ise durumunun iyi olduğu öğrenildi. 2 kişinin ölümüne ve bir kişinin yaralanmasına neden olan damat, polis ekiplerinin takibi neticesinde kısa süre içerisinde yakalanarak gözaltına alındı. Serkan ve Meltem Zengin çiftinin 13 ve 15 yaşlarında 2 kız çocuklarının olduğu öğrenildi. Polis ekipleri tarafından yakalanan Serkan Zengin’in emniyette verdiği ifadesinde eşiyle sık sık geçimsizlik yaşadıklarını, olayın da bu nedenle yaşandığını söylediği öğrenildi. Gözaltına alınan Serkan Zengin, adliyeye çıkartılarak mahkemeye sevk edildi.
Ankara "Genç Şefler ile Ankara’nın Coğrafi İşaretli Lezzetlerinin İzinde" etkinliği ilgi gördü Ankara Kalkınma Ajansı, Gölbaşı Kaymakamlığı ve Gölbaşı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü iş birliğinde düzenlenen "Genç Şefler ile Ankara’nın Coğrafi İşaretli Lezzetlerinin İzinde" etkinliği büyük ilgi gördü. Mogan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ev sahipliğinde Ankara’nın coğrafi işaretli ürünlerinin tanıtımı amacıyla düzenlenen etkinlikte yemek yarışmaları, tematik sunumlar ve tanıtım faaliyetleri gerçekleştirildi. Turizm Haftası etkinlikleri kapsamında yapılan organizasyonun açılışında konuşan Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Celile Eren Ökten, turizmin ekonomilerdeki değerine vurgu yaptı. Ökten, bakanlık olarak ihtiyaç duyulan insan kaynağını yetiştirmek için mesleki eğitimde önemli adımlar atıldığını kaydetti. "Coğrafi işaretli ürünler ve turizm birbirini destekleyen ve birlikte büyüyen iki alandır" Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürü Ahmet Şimşek ise, coğrafi işaretli ürünlerin öneminden bahsetti. Geleceğin şeflerine seslenen Şimşek, coğrafi işaretli ürünleri tercih etmeleri için çağrıda bulunarak, şunları kaydetti: "Coğrafi işaretli ürünler, bölgenin tanıtımının yapılmasında güçlü bir araçtır. Coğrafi işaretli ürünler ve turizm birbirini destekleyen ve birlikte büyüyen iki alandır. Coğrafi işaretli ürünler, yerel tohumlar, yöreden elde edilen hammadde ve üretim teknikleri kullanılarak üretildiğinden, biyoçeşitliliğin korunmasına ve çevresel sürdürülebilirliğe katkı sağlar. Yeni nesillerin zengin kültürel mirasımızı keşfetmelerine ve bu mirası daha geniş kitlelere taşımalarına olanak sağlayacak bu tür etkinlikler, yerel kalkınmanın yanı sıra kültürel mirasımızın sürdürülebilirliğini de destekleyecektir. Coğrafi işaretli ürünlerimiz, yerel ve ulusal ekonomimiz için büyük bir değer taşımaktadır." Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreter Vekili Emine Doğrukök, konuşmasında Ajansın çalışmalarından bahsederek, coğrafi işaretli ürünlerin kullanımının yaygınlaştırılması için yürütülen faaliyetler hakkında bilgi verdi. Turizmin bölgesel kalkınmanın önemli araçlarından olduğunu kaydeden Doğrukök, bu alanda Ajansın çalışmalarının devam edeceğini bildirdi. Son olarak Ankara Kalkınma Ajansı Kırsal Kalkınma Birim Başkanı Zekai Efeoğlu bir sunum gerçekleştirerek, Ankara’da coğrafi işaretli ürünler hakkında bilgi verdi. Konuşmaların ardından öğrenciler tarafından halk oyunu gösterisi gerçekleştirildi. Alandaki stantları gezen katılımcılar, coğrafi işaretli ürünler hakkında bilgi aldı. Etkinliğe Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Celile Eren Ökten, Gölbaşı Kaymakamı Erol Rüstemoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürü Ahmet Şimşek, Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreter Vekili Emine Doğrukök ile yetkililerin yanı sıra öğrenciler, şefler ve turizm gönüllüleri katıldı.
Samsun Rafting eğitim kamplarına Samsun ev sahipliği yapıyor Türkiye Kano Federasyonu rafting sporunun geliştirilmesi için 9 ilde eş zamanlı olarak 15-23 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan ‘Rafting Bölgesel Eğitim ve Gelişim Kampları’na Samsun Büyükşehir Belediyesi ev sahipliği yapıyor. Türkiye’de rafting spor organizasyonlarını düzenleyen ve özellikle gençleri rafting sporuyla tanıştırarak bu sporu geliştirmeyi hedef edinen Türkiye Kano Federasyonu tarafından düzenlenen ‘Rafting Bölgesel Eğitim ve Gelişim Kampları’ Samsun’da gerçekleştiriliyor. Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde 15-23 Nisan tarihlerinde düzenlenen organizasyon kapsamında 70 sporcuya eğitim veriliyor. 9 ilde eş zamanlı olarak gerçekleştirilen eğitim çalışması Samsun’da Büyükşehir Belediyesi Su Sporları Merkezi’nde yapılıyor. “Türkiye’yi temsil edecek sporcular yetiştiriliyor” Genç sporculara eğitim veren Rafting Antrenörü, Avrupa Şampiyonu Milli Sporcu Mert Alper Sarı, “Türkiye Kano Federasyonumuz gençlerin rafting sporuyla tanışması ve ülkemizi temsil edecek sporcular yetiştirilmesi amacıyla açmış olduğu bu eğitim seminerinde sporcu kardeşlerimizin gelişim gösterdiği görmek gerçekten çok güzel. Özellikle şunu söyleyebilirim ülkemizin dört bir yanı sularla çevrili ve bunu çok iyi değerlendirmeliyiz. Avrupa sahnesinde şehirleri ve ülkemizi en iyi şekilde temsil edecek sporcuların çıkması doğrultusunda federasyonumuzun yaptığı bu eğitim seminerine genç kardeşlerimizi bekliyoruz. 15 Nisan’da başladık ve 23 Nisan tarihine kadar Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin Su Sporları Merkezi’ndeyiz, sadece gençleri değil tüm vatandaşlarımızı bekliyoruz” dedi. “Eğitim programlarını çok önemsiyoruz” Samsun Büyükşehir Belediye Spor Kulübü Kano Antrenörü Zafer Benli ise yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Samsun Büyükşehir Belediyesi olarak su sporlarında çok başarılı işler yapıyoruz ve bunlardan birisi de bu eğitim seminerinin burada gerçekleştirilmesidir. Kano ve dragon bot branşlarında sporcularımız bulunuyor. Hem bu branşlara hem de raftinge ilgilinin artması amacıyla böyle bir eğitim seminerinin şehrimizde olmasını çok önemsiyoruz. Yaklaşık 70 sporcu ve vatandaşımıza burada eğitimler verilmeye devam ediyor. 23 Nisan Salı günü sona erecek eğitim seminerinde eminim ki rafting branşında da başarılı sporcular çıkartacağız.”
Tokat Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina da ağır hasar aldı Tokat’ta incelemelerde bulunan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, "Şuana kadar alınan 500 ihbardan 50 yapı incelendi, 5 yıkık, 15 de ağır hasarlı yapı tespit edildi" dedi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, Tokat’ta 5.6 büyüklüğündeki depremin merkez üssü olan Sulusaray ilçesinde incelemelerde bulundu. Tokat Valisi Numan Hatipoğlu, Bakan Tuzcuoğlu’na deprem hasarı hakkında bilgi verdi. İlçe hükümet konağı önünde gazetecilere açıklama yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız olarak da Sayın Bakanımız Mehmet Özhaseki beyin hemen talimatlarıyla biz de kendi bakanlığımızın çalışmaları açısından her türlü önlemi, tedbiri ve gayreti ortaya koyduk. Arkadaşlarımızı çok hızlı bir şekilde bölgeye sevk ettik. Gerek çevre illerden buraya transfer ettiğimiz teknik arkadaşlarla, gerekse bakanlık merkezinden buraya yönlendirdiğimiz teknik ekiplerimize, hasar tespit ekiplerimizle birlikte gerek Yozgat ve Tokat’ta çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şu anda 20 ekip 50 teknik personelle birlikte bu çalışmalarımız yürüyor, ihtiyaç halinde yine sayın valimizin, yine AFAD’ımızın koordinasyonunda teknik ekip sayılarımızı arttırabiliriz. Birkaç gün içerisinde de inşallah bu bölgedeki tüm hasar tespitlerini de tamamlamayı düşünüyoruz." dedi. "Ağır hasar 99 öncesi yapılan binalarda" Tuzcuoğlu yaptıkları incelemede depremde ağır hasar alan binaların 1999 yılı öncesi yapılan binalar olduğuna dikkat çekip, "Gerek Tokat’ta gerek Yozgat’ta baktığımız zaman ağırlıklı olarak hasar gören yapıların yine 1999 öncesi binalar olduğunu tespit ediyoruz. Bunlar çoğunluklu olarak 40-50 yıl öncesine ait kerpiç yapılar, yığma yapılar, mühendislik ve fen hizmetlerinden yoksun olan yapılmış olan binalar olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla ülkemiz bir deprem bölgesidir. Gerek kuzeyden geçen fay hatları, gerek Doğu Anadolu ve güneyden geçen fay hatları, gerekse Ege ile Ege’deki fay hatlarını göz önüne aldığınız zaman ülkemizin tamamı çok önemli bir deprem bölgesi oluyor. Himalayalardan Alp’lere kadar uzanan bu hat içerisinde bizim ülkemiz depremsellik açısından, risk açısından beşinci ülke konumunda. Öyle olunca muhakkak suretle biz yapılarımızı sağlam, sıkı ve mühendislik hizmetleri çerçevesinde inşa etmek zorundayız. Depremden çok fazla bir şey olmayabilir. Ama yapılarımız eğer ona dayanaklı değilse o zaman maalesef istenmeyen tablolarla karşı karşıya kalıyoruz." dedi. "500 ihbar geldi, 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı" Tuzcuoğlu, depremin ardından 500’e yakın ihbar alındığını ifade ederek şunları söyledi. "Değerli arkadaşlar Tokat ilimizde bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalarda 500 ihbar aldık şu ana kadar. Bu ihbarların sayısı artabilir. Özellikle şu anda hemşehrilerimizin bir kısmı evlerine giremiyorlar. Bunlar giriş yapmaya başladıkları zaman muhtemeldir ki orada birtakım ihbarlar da alınacak. Bu ihbarların sayısı artabilecek. Ve biz de yapılan her türlü ihbara teknik ekiplerimizle beraber hemen gidip yerinde inceleme, araştırma ve neticelerimizi ortaya koyacağız. Şu ana incelenen 50 yapıdan 5 tanesi yıkık görünüyor. Yine 15 tane ağır hasarlı yapı görünüyor. Az önce de bahsetmiş olduğum gibi bunların büyük çoğunluğu yine kerpiç işte yığma yapılar. Mühendislik hizmetinden yoksula yapılmış olan yapılar. Diğerlerini de yine en kısa sürede tamamlamış olacağız. Kamu binalarımızla alakalı bir hasar görünmüyor. Bu sevindirici bir şey. Aslında depremle alakalı bizi en çok teselli bulduran konu bir can olamaması" .