GENEL - 22 Nisan 2019 Pazartesi 09:57

“Çocukların hayatında spor ön planda olmalı”

A
A
A
“Çocukların hayatında spor ön planda olmalı”

Prof.

Prof. Dr. Mustafa Ferit Acar, çocukların geleceğimiz olduğunu, onlar için sağlıklı bir gelecek planlarken, spor alanında da bunu iyi planlamak gerektiğini söyledi. Sporun öncelikle araç olarak çocuklar için çok iyi bir alan olduğunu söyleyen Acar, çocukların hayatında mutlaka sporun ön planda tutulması gerektiğini vurguladı.


Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Spor ve Rekreasyon Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Mustafa Ferit Acar, çocuklarda sporun önemine değindiği açıklamasının devamında ise şunları söyledi;


“Biz öncelikle çocuklar için eğlenceyi ön planda tutuyoruz. Matematiği daha eğlenceli bir hale getirip sunarsanız çocuğa, belki de en sevdikleri ders olur. Bu bütün dersler için geçerli. Üniversiteye kadar bir sürü yabancı dil eğitimi alıyor çocuk, ama daha ismini söyleyemiyor. Bu durum eğitim metodlarından kaynaklı. İkinci planda bizim için sağlık gelişimi var. Fakat bu konuda hayret edilecek derecede şehir efsaneleri var. Günümüzde artık spor çok bilimsel temeller üzerine araştırmaları yapılan bir alan.”


Üçüncü plan ise eğitim unsurudur. Çocuk bir takım sporuyla ilgileniyorsa, orada kurallara uymayı öğreniyor, beraber sevinmeyi, beraber üzülmeyi öğreniyor ve çocuk sosyalleşiyor. Tabii ki bireysel sporlar da olacak ama grup olarak yapılan sporların çok fazla eğitim boyutu var. Çocuklar için oyun oynamak çok önemlidir. Ama günümüzde eve kapatılmış, doğal ortamlardan uzaklaştırılmış bir eğitim tarzı, katı eğitim vermek üzerine kurallar koyuyorsan çocuk hareket ortamında sağlıksız büyümeye başlıyor. Çocuğun küçük yaşlarda gerçekten oyun oynaması lazım. Burada sistematik oyunlar önemlidir. Çocuklar yaşına uygun oyuncaklarla ve onun isteklerine uygun oyuncaklarla oynamak zorundadır.”


“Sağlıktan ödün veremeyiz”


Spora başlamak için7-8 yaşlarının uygun olduğunu ifade eden Acar, “ 7-8 yaşına gelene kadar 3 senelik bir periyoda her türlü sporun temel eğitimi sağlanması lazım. Temel hareket eğitimi. Burada belli bir spor dalı olmayacak. Spor alanında çok baskıcı olmamak lazım. Belli bir sporu yapacaksın diye baskı kuramazsınız. Her halükarda bizim ana hedefimiz sağlık. İsterse performans boyutunda yapsın; biz sağlıktan ödün veremeyiz. Bugün gençlerin ortamlarına baktığımız zaman en önemli şey; aile, okul, yakın çevresi, kulüp ortamları ve doğa. Bilinçli bir ailenin spor anlamında çocuğa çok doğru bir bakış açısı kazandırması lazım. Bir kere aile spor yapmıyor ama çocuğu spora götürüyor. Senin ebeveyn olarak rol model olman lazım ki çocuk bu işi daha çok sevsin. Bizim hareketle ilgili becerilerimizi kazanmamızda tutma, çekme gibi hareketler çok önemlidir. Çocuk ağaçlardan uzaklaştığı zaman fiziksel olarak zarar görürken, aynı zamanda ruhsal olarak da zarar görüyor. Çocuklar bu ortamlarda oynayarak, doğal gelişiminde dışarıdan alacağı mikroplara da bağışıklık kazanması da çok önemli. Biz tabii ki pisliğin içinde dolaşsın demiyoruz ama çimde yuvarlansın çocuk.”


“Bir branşa başlamadan önce temel eğitim verilmesi lazım”


Omurganın sporda çok önemli olduğunu söyleyen Acar, “ Ergenlik çağlarında kız çocuklarında, göğüs yapısını saklama psikolojisiyle sırtta kamburluk dediğimiz olay gelişir. O yüzden sırt kaslarını kuvvetlendirici egzersizler yapması gerekir. Kalp ve kan değerleri çok önemli. Ara ara bunları ölçtürmek gerekir. Kalp muayenelerini düzenli yaptırmak lazım. Onun dışında aile çocuğu spora yönlendiriyor, atletizm jimnastik ve yüzme yapsın. Bunlar spor dallarıdır ve çok temel karakterleri olan spor dallarıdır. Ama bunların içinde çocuğa uygun olan spor dalını bilmek gerekir. Bunlar uyumsal formda karışık, çocuk jimnastik faaliyetlerini de yapacak. Günlük hayatında ya da başka spor dallarında yapacağı temel hareket becerilerini mutlaka denemesi lazım.”


“Mesela futbol maçlarında biri gol atıyor, gol attıktan sonra gol sevinci olarak Afrikalı futbolcular çok farklı hareketler yapıyorlar. Bu hareketleri bir tane Türk futbolcu yapamaz.


Spor okulu dendiği zaman hemen bir spor dalına başlatıyor. Ama bunun yapılmaması lazım. Bir branşa başlamadan önce temel eğitim verilmesi lazımken, bu ne yazık ki hiçbir organizasyonda yok. Hata bu. Çocuğun bu ortamlarını sağlamamız lazım.”


“Biz doğadan uzaklaşıyoruz. Bence ailelerin hafta sonları kesinlikle çocukları deniz kenarına, dağlık alanlara götürmeleri gerekir. Çocuk çıplak ayakla oralarda yürüyecek. Kayalarda yürüyüş yapacaklar mesela. Özellikle ağaca tırmanmayı çok önemsiyorum. Biz çocukken çok tırmanırdık. Çocuk ağaçları tanıyacak. İnsanoğlunun toprakla haşır neşir olması lazım. Doğal eğitim, yaşama dönük bir eğitimin uzantısıdır. Çocuğu götürüp hadi hep beraber domates ekiyoruz diyecekler mesela. Çocukların bunların değerini öğrenmesi lazım” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Kızılay Başkanı Hatay’da depremzedelerle iftar sofrasında buluştu Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, Hatay Güzelburç’taki Kızılay Yaşam Merkezi’nde depremzedelerle iftar sofrasında bir araya geldi. Ramazan ayının yardımlaşma ruhunu öne çıkaran Yılmaz, son depremzede yuvasına kavuşana kadar desteklerinin süreceğini belirtti. Deprem bölgesinde ilk günden itibaren varlığını hissettiren Türk Kızılay’ı Ramazan ayında da afetzede vatandaşları unutmuyor. Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, Hatay’ın Güzelburç bölgesinde bulunan Kızılay Yaşam Merkezi konteyner kentinde vatandaşlarla iftar sofrasında bir araya geldi. "Hatay’da son depremzede yuvasına kavuşup, yastığa başını huzurla koyana kadar biz buradaki vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin ellerini bırakmayacağız" Ramazan ayının; rahmet, bereket, yardımlaşma ve iyilik ayı olduğunu belirten Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, "Biz bugün burada zor günleri birlikte atlatmaya çalışıyoruz. Türk Kızılay’ı olarak her zaman söylediğimiz bir konu var; son depremzede yuvasına kavuşup, yastığa başını huzurla koyana kadar biz buradaki vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin ellerini bırakmayacağız. Ramazan ayındayız, Ramazan ayı; rahmet, bereket, yardımlaşma ve iyilik ayı ama aynı zamanda Ramazan ayı sevdiklerimizle bir araya gelme ve bir sofranın etrafında buluşma ayı. O nedenle biz bugün burada Hatay’da kardeşlerimizle bir ekmeği bölüşeceğiz, beraber iftarımızı açacağız. Birbirimizi dinleyerek bu zor günleri atlatmak adına bir aşama daha ilerlemiş olacağız. Ben zor günlerin geçeceğine inanıyorum. Son 1 sene de gördüğümüz şu ki herkes tünelin ucundaki ışığı görmüş durumda bu da zor günlerin geçeceğine inancı pekiştiriyor. Bu günlerde biz halkımızla bir arada olmaya devam edeceğiz. Tekrar herkesin Ramazanı hayırlı olsun" şeklinde konuştu.
Ağrı Ağrı İl Emniyet Müdürlüğü, Mahalli İdareler seçimleri için hazır 31 Mart 2024 Mahalli İdareler seçimlerine sayılı günler kala Ağrı İl Emniyet Müdürlüğü, seçim tedbirleri ve güvenlik çalışmaları ile alakalı toplandı. Ağrı İl Emniyet Müdürü Yılmaz İpar başkanlığında İl Emniyet Müdür Yardımcıları ve ilgili Birim Amirlerinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda, seçimlerde alınacak tedbirler detaylı şekilde ele alındı. Oy kullanılacak okullarda görev yapacak personelin belirlenmesi ve gerçekleştirilecek güvenlik uygulamaları hakkında bilgi sunumları yapıldı. Toplantının ardından açıklamada bulunan Ağrı İl Emniyet Müdürü Yılmaz İpar, 31 Mart 2024 Mahalli İdareler seçimlerine hazır olduklarını vurguladı. İpar, "Ağrı’da huzurlu ve güvenli bir seçim ortamı sağlamak için tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz. Seçim boyunca tüm sandıklar ve oy kullanma yerleri 7/24 emniyet güçlerimiz tarafından korunacak" dedi. İpar, şunları kaydetti: "Seçimlerde herhangi bir provokasyona ve yasa dışı faaliyete izin vermeyeceğiz. Vatandaşlarımız oy kullanırken rahat ve huzurlu bir ortamda oy kullanabilecekler. Tüm hemşehrilerimizden de seçimlere demokratik olgunluk içinde katılmalarını ve herhangi bir olumsuzluğa mahal vermemelerini rica ediyoruz." Ağrı İl Emniyet Müdürlüğü, 31 Mart 2024 Mahalli İdareler seçimlerinin huzur ve güven içinde tamamlanması için tüm imkanlarını seferber etmeye devam edeceğini bildirdi.
İstanbul Bakan Tunç: "Mehmet Selim Kiraz’a sıkılan kurşun Türkiye’ye sıkılan kurşundu, adalete, hukuka sıkılan kurşundu" Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz anısına düzenlenen iftar programında hakim ve savcılarla bir araya gelen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Mehmet Selim Kiraz’a sıkılan kurşun Türkiye’ye sıkılan kurşundu. Ona sıkılan kurşun adalete, hukuka sıkılan kurşundu. Hakim ve savcılarımız, yargı mensuplarımız şehidimizin emanetine sahip çıkma noktasında hep beraber mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” dedi. Çağlayan’da 2015 yılında İstanbul Adalet Sarayı’ndaki makam odasında DHKP-C’li teröristlerce şehit edilen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz anısına Haliç Kongre Merkezi’nde iftar yemeği düzenlendi. İftar programına Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz, bakan yardımcıları, HSK üyeleri ve İstanbul’da görev yapan 500 hakim ve savcı katıldı. Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz anısına tertip edilen iftar yemeğindeki konuşmasına Selim Kiraz’ı yad ederek başlayan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Bugün şehidimiz Mehmet Selim Kiraz’ın şehadete ulaşmasının 9. yıldönümü münasebetiyle İstanbul Adliyesi’ndeydik. Bir anma programı gerçekleştirdik, onu dualarla yad ettik. Terörle mücadelemizdeki kararlılığımızdan taviz vermeden yolumuza devam edeceğiz. Ona sıkılan kurşun Türkiye’ye sıkılan kurşundu. Ona sıkılan kurşun adalete, hukuka sıkılan kurşundu. Hakim ve savcılarımız, yargı mensuplarımız şehidimizin emanetine sahip çıkma noktasında hep beraber mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Adaletin tecellisi hususunda hem fiziksel kapasite hem yargı reformları gerçekleştirildiğini belirten Tunç, “Sizler kürsüde adaletin tecellisi için fedakarca çalışıyorsunuz. İstanbul’daki yargı hizmetlerinin aksamadan devam etmesi, adaletin tecellisi ve sizlere destek olma noktasında gerek Adalet Bakanlığımız gerekse Hakimler ve Savcılar Kurulu olarak yoğun bir çalışma içerisindeyiz. Fiziki mekanların teknoloji ile donatılması önemli. Ama kürsüde görev yapan insan unsuru, adaletin tecellisi noktasında sizlerin gayretleri her şeyden daha önemli. Kıymetli yargı mensuplarımız, ülkemiz 22 yıldan bu yana güvenilir adalet sisteminin tesisi bakımında önemli mesafe kat etti. Fiziki mekanların, kapasitenin artırılması konusunda önemli mesafe aldık. Müstakil adliye sarayları bakımından bakıldığı zaman, 500 bin metrekare kapalı alandan bugün 6 milyon metrekare kapalı alana çıktık. Sadece fiziki kapasite yargı teşkilatımızın, güvenilir bir yargı sisteminin tesisi bakımından elbette yeterli değil. İyi ve ihtiyaca cevap veren bir mevzuatın olması gerekiyor. Dolayısıyla bu konuda da temel kanunlarımızı çağın ihtiyaçlarına uygun hale getirdik. Hukuk fakültelerinde kontenjanın azaltılıp kalitenin yükseltilmesi, hukuk fakültesi mezunlarının hukuk mesleklerine giriş sınavlarını kazandıktan sonra hakim, savcılık sınavlarına katılabilmesi, avukatlık stajına başlayabilmesi 2024’ten itibaren uygulamaya geçecek. Hem savunmayı güçlendireceğine hem de hakim savcı sınavından önce bir ön elemenin yapılması gerektiğine inanıyoruz. Mevzuatımızın iyileştirilmesi bakımında yargı reformu strateji belgemizi de seçimden sonra inşallah Sayın Cumhurbaşkanımız açıklayacak. Hazırlıklarımızı tamamladık. Sizlerle beraber vatandaşımızın yargıya güvenini daha üst noktaya taşımanın gayreti içerisinde gece gündüz çalışacağız. Hedefimiz daha güvenilir bir adalet sistemini tesis etmek ve bu uğurda da sizlerin gayretlerine müteşekkiriz” şeklinde konuştu.