SAĞLIK - 02 Aralık 2019 Pazartesi 11:49

Çocuktaki ruhsal problemlerin şifası doğada

A
A
A
Çocuktaki ruhsal problemlerin şifası doğada

Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi, son zamanlardaki araştırmalara göre şehirlerde yaşayan çocuklarda köylerde yaşayan çocuklara oranla; kaygı bozuklukları, dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğu, anksiyete, depresyon belirtileri ve mental rahatsızlıkların görülme olasılığı daha yüksek olduğunun düşünüldüğünü belirtti.

Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi, son zamanlardaki araştırmalara göre şehirlerde yaşayan çocuklarda köylerde yaşayan çocuklara oranla; kaygı bozuklukları, dikkat eksikliği-hiperaktivite bozukluğu, anksiyete, depresyon belirtileri ve mental rahatsızlıkların görülme olasılığı daha yüksek olduğunun düşünüldüğünü belirtti.


Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi, “Doğa insan yaşamının en büyük ihtiyaçlarının başında gelir. Fakat yaşadığımız metropol hayatın hızlı temposu, ileri teknolojik ürünler ve vaktimizin çoğunu geçirdiğimiz kapalı mekanlar bizi her geçen gün doğadan biraz daha uzaklaştırıyor” dedi.


Şehirde yaşayan çocukların günlük yaşantısında dikkatini dağıtan, odaklanmasında sorun yaşatan ve çocuklarda kaygı oluşturan pek çok neden olduğunu dile getiren Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi, “Sürekli bir yerlere yetişen insanlar ve arabalar, trafikte geçirilen uzun saatler, sürekli çalan kornalar, bitmek bilmeyen inşaat sesleri ya da bir anda karşılaşılan cadde-sokak bakım çalışmaları Aslında alışık olduğumuz ve yaşamımızın parçası olan bu ses ve görüntüler farkında olmadan çocuklarda pek çok problemi beraberinde getirebiliyor. Diğer yandan doğanın; kuş cıvıltıları, akan nehrinin sesi, rengarenk görünen bitkileri, mis gibi havası ise doğanın terapötik etkisiyle insan ruhuna şifa olarak yansıyor” diye konuştu.


Doğayla temas halinde yaşayan çocukların; duygusal zekaları daha yüksek, ruh sağlığı ve bağışıklık sistemleri daha güçlü olduğunu dolayısıyla yaşamın getirdiği zorluklara rağmen yaşama çok daha güçlü tutunabildiğini anlatan Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi, “Şimdilerde; yerinde beş dakika bile duramayan, derslerinin başında belli bir süre oturamayan, okuduğu paragrafı bir kerede anlayamayan, her şeyden çok çabuk sıkılan, aile bağları ve sosyal ilişkileri zayıf, özgüveni gelişmemiş, öfkesini kontrol edemeyen, stresli, hatta saldırgan çocukların sayısı giderek artıyor.


Tüm bunların en büyük nedenlerinden biri de doğanın terapötik etkisinden uzakta kalmak olduğunu söyleyebiliriz.


Gelişen teknoloji ile birçok çocuk, tabletsiz yemek dahi yiyemezken, zaman ve program sınırlandırılması yapılmadan izlenen televizyonlar, saatlerce oynan bilgisayar oyunları, uzun süre kalınan kapalı mekanlar, DEHB’den tutun da Öfke-Kaygı-Anksiyete Bozukluklarına ve hatta depresyona kadar kapılarını çalıyor. Dolayısıyla araştırmalar doğanın terapötik etkisinden uzakta büyüyen çocukların; görme, duyma, işitme ve tat alma duyuları ve duygusal zekaları, fiziksel gelişimleri ve becerileri, beslenme ve uyku düzenleri ve öz disiplin oluşumları doğa ile iç içe büyüyen çocuklara oranla daha az gelişmiş olduğunu destekliyor” diye konuştu.


Şehirde yaşayan ailelerin oturacakları evi ve çocuklarının okuyacakları okulu seçerken mümkünse yeşil alanı olan okul ve evleri tercih etmelerinin doğa eksikliğini bir nebze tamamlayabileceğini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Müjde Yahşi, “Hafta sonları AVM ya da kapalı oyun alanları yerine doğa içinde bulunan mekanları tercih etmeleri, havanın güneşli günlerinde çocuklarıyla sık sık piknik ve doğa yürüyüşü yapmaları; çocuğun ailesi ile olan duygusal bağlarını güçlendirirken, çocuklarının sosyal ve ruhsal gelişimine de katkı sağlayabilir. Evin balkonunda yetiştirilen bir bitkinin dahi çocuğun ruhsal gelişiminde katkısı olduğu düşünülürse, doğa ile içi içe yaşayan çocuğun ruhsal gelişimi doğanın terapötik etkisi ile daha sağlıklı olabilir.” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Bu proje ile istilacı balık türlerinin popülasyonu azaltılacak Eskişehir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından hazırlanarak Tarım ve Orman Bakanlığınca onaylanan ‘Sakaryabaşı Mevkiindeki İstilacı Balık Türlerinin Son Durumu ve İstilacı Türlerle Mücadelede Etkin Av Araçlarının Belirlenmesi Projesi’ çalışmaları başladı. Türkiye’de göl, baraj gölü, gölet ve akarsular genelinde 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren yapılan bilimsel çalışmalarda, istilacı balık türleri tespit edilmeye başlanmıştı. 2000’li yılların ilk yarısından itibaren ise mevcut su kaynaklarında istilacı balık türlerinin popülasyon yoğunluklarının hızla arttığı görülmüştü. Eskişehir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Çifteler ilçesinde bulunan Sakarya Nehri’ndeki istilacı türleri önleyebilmek için ‘Sakaryabaşı Mevkiindeki İstilacı Balık Türlerinin Son Durumu ve İstilacı Türlerle Mücadelede Etkin Av Araçlarının Belirlenmesi Projesi’ni hazırladı. Tarım ve Orman Bakanlığınca onaylanan proje çerçevesinde 15 Nisan 2024 tarihi itibariyle, Çifteler ilçesi sınırları dâhilinde bulunan Sakarya Nehri’nin Sakaryabaşı mevkii ile Eminekin bendi arasındaki yaklaşık 12 kilometre ve su yüzey alanı 200 hektar olarak belirlenen bölgede başladı. Çalışmalarına başlanan proje ile; Çifteler ilçesi Sakaryabaşı mevkiindeki istilacı ve doğal türlerin kompozisyon dağılımları belirleneceği, istilacı türlerin yaş, boy, ağırlık dağılımları; büyüme, kondisyon gibi temel parametreleri ile mide içeriği analizleri yapılacağı, balıkçılık biyolojisi açısından değerlendirilmesi gerçekleştirileceği ve istilacı türlere yönelik en verimli av aracı tespit edilerek, istilacı türlerin popülasyon yoğunluğunun azaltılmasında kullanımı sağlanacağı belirtildi. Proje sonunda istilacı türlerin popülasyonunu azaltmak, böylelikle mevcutta bulunan doğal türlerin beslenme, büyüme ve üreme şartları üzerindeki istilacı tür baskısının ortadan kaldırılacağının hedeflendiği açıklandı.