GENEL - 25 Mart 2020 Çarşamba 21:54

Cumhurbaşkanı Erdoğan ulusa seslendi

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan ulusa seslendi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye hastalığın ilk çıktığı günden sonra tedbirleri en erken alan ülke olduğunu söyleyerek, “Her türlü senaryoya karşı hazırlığımız var.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye hastalığın ilk çıktığı günden sonra tedbirleri en erken alan ülke olduğunu söyleyerek, “Her türlü senaryoya karşı hazırlığımız var. İyi bir izolasyonla hastalığın yayılma hızını 2-3 hafta içinde kırarak bu süreçten olabildiğinde en kısa sürede ve olabilecek en az hasarla mutlaka çıkacağız” dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ulusa Sesleniş” konuşması yaptı. Yeni tip korona virüsle (Covid-19) mücadele konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak çevremizdeki ülkeler başta olmak üzere tüm dünya ile birlikte yakın tarihte eşine az rastlanan bir tehditle karşı karşıyayız. Bu tehdit bulaşıcı bir hastalıktır. İlk defa Çin’de başlayan ve yeni korona virüs salgını olarak bilinen Covid-19 hastalığı neredeyse tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Türkiye hastalığın ilk çıktığı günden bu yana gelişmeleri yakından tedbirleri yakından takip eden ve tedbirleri alan ender ülkelerden biridir. Sağlık Bakanlığımız ocak ayı başında yani henüz Çin’de bile ölüm vakası yaşanmamışken, bünyesinde kriz merkezini kurmuş hemen arkasından bilim kurulunu oluşturmuştur. Ülkemizde Covid-19 ile ilgili fiili tedbirler 20 Ocak’tan itibaren alınmaya başlamıştır. Şubat’ın ilk günü Çin’in Wuhan şehrindeki vatandaşlarımız ülkemize getirilerek karantina altına alınmış, hepsi de sağlıklı olarak evlerine gitmiştir. Hastalığın ilk çıkış yeri olan Çin’den başlayarak hastalığın salgın düzeyine ulaştığı yerlerle uçak seferleri hemen durdurulmuş, kara sınırlarımız kontrol altına alınmış, gerektiğinde kapatılmıştır. Yurt dışından gelen vatandaşların tamamı ülkemize girişte sağlık kontrolünden geçirilmiş, durumu şüpheli görünenler karantinaya alınmıştır. Ülkemizdeki ilk Covid-19 hastası vatandaşımız 10 Mart’ta tespit edilmiştir. Bunu izleyen günlerde okulların tatil edilmesi yurt dışı görevlerin ertelenmesi insanların toplu olarak bulunduğu mekanların faaliyetlerine ara verilmesi, etkinliklerin ertelenmesi gibi çok sayıda tedbiri seri bir şekilde hayata geçirdik. İlk tespitten bir hafta sonra hasta sayımız 47’ye ulaştı ve ilk can kaybımızı 18 Mart’ta verdik. Bu tarihte kapsamlı değerlendirme ardından yaklaşık 100 milyar liralık bir ekonomik destek programını milletimizle paylaştık. bu çerçevede meclisimiz gereken düzenlemeleri yaptı. İlave kaynak aktararak işsizlik fonunu güçlendirerek çalışanların kredi garanti fonunu güçlendirerek, esnaf ve sanatkarımızın yanında olduğumuzu gösterdik. Ayrıca en düşük emekli maaşını bin 500 çıkarttık bayram ikramiyesini nisan başına aldık. İstihdam için kısa çalışma ödeneğini şartlarını kolaylaştıran, sosyal yardımları artıran düzenlemeyi hayata geçirdik" dedi.



Korona virüs vaka sayısını açıkladı


Ülkedeki korona virüs vakalarını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hem hastalıkla mücadele ve ekonomik sonuçların telafisi için tedbirleri tek tek açıkladık. Bu süreçte gereken adımları atacağız. Bugün itibariyle dünya çapında Covid-19 hastası sayısı 426 bine, ölü sayısı 19 bine ulaşmıştır. Ülkemizde ise 53 bin vatandaşımızı evlerinde izlemeye 8 bin 554 vakayı ise hastanelerde takibe aldık. Bunlardan 797 kişi tamamen iyileşip taburcu olurken 4 bin 603 kişiden numune alınarak ileri tetkik yapıldı. Covid-19 teşhisi konan bin 872 kişinin tedavisine devam ediliyor. Tedavi altındaki hastalarımızdan maalesef 44’ünü ise maalesef kaybettik. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet yakınlarına baş sağlığı ve sabır diliyorum” dedi.



“Büyüklerimizi incitecek en küçük saygısızlığı dahi kabul edemeyiz“


Kronik hastalığı olanlar ve yaşlılarla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu virüs daha çok kronik hastalığı olanlar ve yaşlılarda ölümcül sonuçlara yol açıyor. Hasta ve yaşlılarımıza virüs bulaşmasını önlemenin tek yolu kendimize gönüllü karantina uygulamaktır. Yani mecbur kalmadıkça evden dışarıya çıkmamaktır. Nitekim vefat eden hastalarımızın tamamında virüsün yanında ilave rahatsızlıklar söz konusuydu. Özellikle yaşlılarımızın hem kendilerinin hem de diğer insanların sağılığı için bu süreçte kesinlikle ve kesinlikle dışarıya çıkmadan hayatlarını evlerinde sürdürmeleri şarttır. Büyüklerimizle ilgili hassasiyetimizin sebebi onların diğerlerine hastalık bulaştırıyor olması değil, onlara hastalık bulaşmasının önüne geçmektir. Bunun için yaşlılarımızı sevgiyle ve saygıyla korumalıyız. Büyüklerimizi incitecek en küçük saygısızlığı dahi kabul edemeyiz” diye konuştu.



“Türkiye dev bir sağlık ordusuna sahiptir”


Sağlık sektörüyle ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sağlık hizmetlerinin kapasitesi ve kalitesi konusunda kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye bu sürece son 17 yılda dünyanın en güçlü ve yaygın genel sağlık sigortasını hayata geçirmiş, dünyanın en modern hastanelerini inşa etmiş, bir milyonu aşkın sağlık personeliyle en yüksek standartlarda hizmet kalitesine ulaşmış ülkesi olarak girmiştir. Bugün ülkemiz Sağlık Bakanlığı üniversiteler ve özel sektördeki 165 bin doktoru 205 bini hemşire olmak üzere 490 bin diğer sınıflardaki sağlık personeli ve 360 bin destek personeliyle dev bir sağlık ordusuna sahiptir. İlave 32 bin sağlık personeli alımıyla ilgili çalışmaları başlattık. Gelişmiş üretim gücümüzle sağlık sektörünün ihtiyaç duyduğu pek çok malzemede kendi kendimize yeterliyiz. Geçmişte bu tür kriz dönemlerinde kendimize dünyada yardım isteyen bir ülke durumundaydık. Bugün ise dünyanın 69 ülkesi Türkiye’den talep etmiş, bunların 17’sine gereken yardım gönderilmiştir. Dostlarımız bu sıkıntılı günlerinde yalnız bırakmamak için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz” şeklinde konuştu.



“Her türlü senaryoya karşı hazırlığımız var”


Hastalığın yayılma hızını iyi bir izolasyonla önüne geçilebileceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Her türlü senaryoya karşı hazırlığımız var. İyi bir izolasyonla hastalığın yayılma hızını 2-3 hafta içinde kırarak bu süreçten olabildiğinde en kısa sürede ve olabilecek en az hasarla mutlaka çıkacağız. Aksi takdirde çevremizde pek çok örneği olduğu gibi daha ağır sonuçlarla ve buna bağlı olarak daha ağır tedbirlerle karşılaşmamız kaçınılmazdır. Devlet olarak tüm kurumlarımızla üzerimize düşenleri yaparken, vatandaşlarımızdan destek bekliyoruz. Sağlık güvenlik ve sosyal yardım kuruluşlarımız başta olmak üzere bu hastalığın yayılmasını önleyecek tüm birimlerimiz tam bir seferberlik anlayışıyla çalışmaları sürdürüyor. Belediyelerimizin gıda ve temizlik malzemeleri tedarik zincirinde çalışanların ekonomiyi ayakta tutmak için üretimde ve hizmet sektöründe faaliyetlerine devam eden kuruluşlarımızın gayretlerini de takdirle takip ediyoruz. Vatandaşlarımızdan tek ricamız, önümüzdeki kritik günlerde hastalığın yayılma zincirini kırmak için Sağlık Bakanlığımızdan, İçişleri Bakanlığımızdan ve diğer ilgili kurumlardan gelen ikazlara harfiyen uymalarıdır. Böylece hep birlikte mümkün olan en kısa sürede normal hayatımıza dönme imkanımıza kavuşabiliriz. Önce insan diyen bir yönetim anlayışıyla hareket ettiğimiz için her vatandaşımızın canı bizim için aynı derecede değerlidir. Bunun için ‘Evde kal Türkiye’ diyoruz. Bunun için sosyal mesafeye dikkat edilmesini yani diğer insanlarla aramızda hastalık bulaşmasına imkan tanımayacak mesafe bırakılmasına özen gösterilmesini istiyoruz. Bunun için temizliğe önem verilmesini, özellikle dış temasların ardından ellerimizin mutlaka yıkanmasını kolonya ile dezenfekte edilmesini tavsiye ediyoruz. Bunun için yaşlılarımıza ayrı bir özen gösteriyoruz. Bunu niçin vatandaşlarımızdan destek sabır ve anlayış bekliyoruz” dedi.



“Hiçbir düşman milletimizin birliğinden, beraberliğinden, gücünden, dirayetinden daha üstün değildir”


“Ülke ve millet olarak bugüne kadar bütün sıkıntıların, uğradığımız her saldırının üstesinden birliğimize beraberliğimize, kardeşliğimize daha sıkı sarılarak geldik” diyerek konuşmasını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”İnşallah bu korona virüs tehdidini de aynı şekilde yeneceğiz. Velev ki gözle görünmeyen bir virüs olsun, hiçbir düşman milletimizin birliğinden, beraberliğinden, gücünden, dirayetinden daha üstün değildir. Bugünler habillerle kabillerin ayrıştığı, bencillerle, diğer gamların arasındaki farkın ortaya çıktığı günlerdir. Biz bu hasretlerin hayırlı olanını tercih edeceğini özellikle bu konuda milletimize güveniyoruz. Her meselede olduğu gibi Rabbimizin yardımının bu sıkıntı da yanımızda olacağından şüphe duymuyoruz. Rabbimizin sizin hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde hayır olabilir emri ilahisinin hikmetine bir kez daha muhatap olacağımıza bütün kalbimizle inanıyoruz” diye konuştu.



“Türkiye bu yeni döneme çok büyük avantaj ve güçlü bir alt yapıyla giriyor”


Dünyanın bu salgın hastalıktan sonra eskisi gibi olmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünya bu salgın hastalığın ardından hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı, yepyeni bir küresel siyasi, ekonomik, sosyal sistemin inşa edileceği bir döneme gitmektedir. Türkiye olarak bu yeni döneme çok büyük avantaj ve güçlü bir alt yapıyla giriyoruz. Önümüzdeki 2023 hedeflerimize umduğumuzdan daha kısa sürede ulaşabileceğimiz bir fırsat diliyorum. İnşallah aydınlık yarınlar bizi bekliyor. Yeter ki ikazlara riayet edelim, sabırlı olalım, dikkatli olalım, dikkati elden bırakmayalım. Kendimizin ve çevremizin temizliğine ihtimam gösterelim. Tedbir, mücadele bizden takdir Allah’tandır” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Tokat’ta deprem sonrası hasar tespit çalışmaları bugün sona erecek Tokat Valisi Numan Hatipoğlu, depremlerde hasar gören cami minarelerinin gün içerisinde yıkılacağını ifade ederek, “Sahadaki tüm çalışmalarımızı bugün akşam bitirmiş olacağız” dedi. Vali Numan Hatipoğlu, depremlerin merkez üssü Sulusaray ilçesinde incelemelerde bulundu. İlçe meydanında kurulan mobil aşevi ve ikram araçlarını ziyaret eden Vali Hatipoğlu, kurum yetkililerinden bilgiler aldı. Depremin ilk anından itibaren bölgeye intikal eden AFAD ekiplerinin sahada olduğunu vurgulayan Vali Hatipoğlu, “Saat 18.11 sularında yaşanan deprem sonrası kerpiç evlerde hasarlar var. Vatandaşlarımız haklı olarak evleriyle ilgili olarak tedirginler” dedi. "Hasarlı minareler gün içerisinde yıkılacak" Ülkenin çeşitli bölgelerinden 740 kamu görevlisinin sahada çalıştığını söyleyen Vali Hatipoğlu, “İhtiyaçların her türlü şekilde giderilmesi hususunda gerekli çalışmayı yapıyoruz. Genel olarak vatandaşlarımız kendi bölgelerinde kalmak istediler. Bu doğrultuda da bin civarında çadırı şu an itibarıyla vatandaşlarımıza dağıtmış durumdayız. Bölgeyle ilgili olarak gerekli lojistik her türlü çalışmayı yaptık. İçme suyunun riskli olabileceğini düşünerek bölgeye içme suyu sağladık. Yaklaşık 5 bin kumanyayı bu bölgeye getirdik, ihtiyaç doğrultusunda dağıtıyoruz. Depremin ilk anından itibaren bize sürekli olarak destek mesajları geldi. Bu anlamda da teşekkür ediyorum. Halkımızın hizmetinde tüm kurumlarımızla buradayız. 740 kamu görevlisi üç ilçemizde görev yapmakta. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızdan da bize gönderilen teknik elemanlar vasıtasıyla sahadaki tüm çalışmalarımızı bugün akşam bitirmiş olacağız inşallah. Minare yıkıntılarımız var, kısmi olarak yıkılmış minareler var. Onları da bugün gün içinde tamamını yıkacağız. Bölgedeki yapı stoğumuz genelde kerpiç evler şeklinde. Yani betonarme olmayan ve son dönem yapısı olmayan eski yapılar. Dolayısıyla da bunlarda genelde duvar çökmesi şeklinde gerçekleşmiş olan hasarlar var. Bu hasarlarla ilgili olarak da gerekli çalışmayı yapacağız” şeklinde konuştu.
İstanbul KAMİAD ‘Şehir Toplantıları Etkinliği’ni İstanbul’da gerçekleştirdi Kamu Müteahhitleri ve İş İnsanları Derneği paydaşları İstanbul’da düzenlenen Şehir Toplantıları Etkinliği’nde bir araya geldi. Kamu Müteahhitleri ve İş İnsanları Derneği (KAMİAD) paydaşları, İstanbul’da bir otelde düzenlenen Şehir Toplantıları Etkinliği’nde bir araya geldi. Toplantıya KAMİAD Genel Başkanı Ali Adıgüzel, İstanbul Ticaret Odası’nın 44, 45 ve 46 nolu meslek komitelerinin başkanları ve bir çok müteahhit katıldı. Etkinlik, dünyadaki 5 büyük yapı fuarından biri olan ’46. Yapı, İnşaat Malzemeleri ve Teknolojileri Fuarı’ vesilesiyle yapıldı. Başkan Adıgüzel toplantıda yaptığı konuşmada 6 Şubat’ta meydana gelen depremde inşaat sektörünün ne kadar önemli olduğuna değindi. Adıgüzel, kamu müteahhitliği sektörünün karşılaştığı sorunlara da yer verdi. Başkan Adıgüzel, toplantıda yaptığı konuşma sonrasında ise katılımcıları dinleyerek sorularını da yanıtladı. İstanbul Ticaret Odası’nın 44, 45 ve 46 nolu meslek komitelerinin başkanları ile gerçekleşen toplantıda konuşan KAMİAD Başkanı Ali Adıgüzel, “KAMİAD ailesi olarak şehir toplantılarımızın ilkini 6 Şubat depreminin yıl dönümü vesilesiyle 16-17 Şubat tarihleri arasında orada gerçekleştirdik. Toplantılarımızın ikincini ise ülkemizde her yıl düzenlenen, dünyadaki beş büyük yapı fuarından biri olan ‘46. Yapı, İnşaat Malzemeleri ve Teknolojileri Fuarı’ vesilesiyle İstanbul’da yapmaktayız” dedi. “Kamu müteahhitliği, istisna bir meslek gurubudur” Kamu müteahhitliğinin, altyapı ve yapı projelerinde devletin doğrudan veya dolaylı olarak rol aldığı bir yapılanma türü olduğunu kaydeden KAMİAD Başkanı Adıgüzel, “Kamu müteahhitliği, büyük ölçekli projelerin finansmanını sağlamak, teknik becerileri ve deneyimi kullanmak, kalite standartlarını sağlamak ve toplumun genel refahına katkıda bulunmak gibi önemli avantajlar sunan istisna bir meslek gurubudur. Ancak mesleki alanda uzun yıllardan beri karşılaştığımız ve çözüm aradığımız sıkıntılarımızın olduğu da su götürmez bir gerçektir” şeklinde konuştu. "Fiyat farkı hesabı reel piyasa artışlarını karşılamıyor" Kamu müteahhitliği sektörünün karşılaştığı sorunlara da değinen Başkan Adıgüzel, “Kamuya ait binaların yapım işinin asgari bir yıldan fazla sürmesi ve buna karşın anahtar teslimi götürü bedel işlerin yüksek enflasyon karşısında yapılamayışı, sözleşmelerde verilen fiyat farkı hesabının reel piyasa artışlarının karşılamaması. Kamu kurumları ile imzalanan sözleşmelerde her ne kadar yüklenici bir işin tarafı kabul edilse de ihale kanununun yükleniciyi koruyan hükümlerinin neredeyse hiç olmayışı ve tarafların eşitlik ilkesinin olmayışı sebebiyle hep alttan alan kurumun kamu müteahhitleri olmasıdır. Üçüncü en önemli problem, ihale kanunu uyarınca en düşük teklife işin verilmesi ve ülkemizde yüklenici bolluğu yüzünden yaşanan aşırı rekabet ortamı nedeniyle, işlerin çok düşük fiyatlarla ihale edilmesidir. Dördüncüsü yüklenici hak edişlerinde yaşanan ödeme gecikmeleri, altyapı eksiklikleri ve kamu ihale süreçlerindeki karmaşıklık. Beşinci en temel sorun ise kamu kurumlarının eksik proje ve şartnamelerle işleri ihale etmesi ve yapım süreçleri içinde bu eksikliklerin giderilmesi nedeniyle geciken süre ve olumsuz şartların yüklenicinin aleyhine işlemesidir” ifadelerini kullandı. “Kamuya ait binaların, deprem toplanma merkezi olarak seçilmiş olması bizler için kaynağı olmuştur” İnşaat sektörünün 6 Şubat’ta meydana gelen depremde ne kadar önemli olduğuna dikkat çeken Başkan Adıgüzel, “Ülkemizde 6 Şubat depremi, inşaat sektörünün ne kadar önemli bir iş kolu olduğunu bir kez daha göstermiştir. Depremin yıkıcı etkisi ne kadar büyük olsa da; kamu müteahhitleri tarafından yapılan binaların çok az oranda hasar görmesi, afet bölgesinde özellikle Toplu Konut İdaresi tarafından yapılmış konutların nerdeyse hasarsız olarak ayakta kalması, elbette doğru yapılan uygulamaların bir sonucudur. Bölgede kamuya ait binaların, deprem toplanma merkezi olarak seçilmiş olması ve depremden etkilenen vatandaşlarımızın bu binalarda ağırlanması, yaşadığımız büyük acıyı dindirmese de bizler için bir nebze gurur kaynağı olmuştur” diye konuştu. “Sorunlarımızın çözülmesini talep etmekteyiz” Adıgüzel konuşmasının devamında ise, “Biz KAMİAD olarak, her şeyden önce kamunun yararına çalışan ve devletinin emrinde hizmet eden iş insanları olarak; öncelikle ‘yüklenici’ adının saygın bir meslek olması için 4734 ve 4735 sayılı yasanın bazı eksikliklerin giderilmesini, sorunlarımızın çözülmesini talep etmekteyiz. Özellikle son yıllarda yüksek enflasyon ile birlikte iş yapamaz bir hale gelen yüklenicilerin ve devlet ihalelerinin uygulamadaki sorunlarını içeren sektörel raporlarımızı başta Kamu İhale Kurumu Başkanlığı’na, Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na sunmuş bulunmaktayız. Sonuç olarak; bizler bu çalışmaları yaparken siz meslektaşlarımızdan bize destek vermenizi, bir araya gelmenin ne kadar büyük bir güç oluşturduğunu görmenizi istiyoruz” diye konuştu.
Düzce 786 Milyon Euro hibe desteği sağlanacak DÜZCE(İHA) –Tarımsal ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) tarafından Düzce’de çiftçilere hibe desteği imkanları anlatıldı. Düzce Valiliği Toplantı Salonu’nda ki toplantıya Vali Selçuk Aslan, TKDK Ankara İl Koordinatörü Dr. Mehmet Ali Çakal ve Tarım Orman İl Müdürü Esra Uzun, İl protokolü, sivil toplum örgütleri temsilcileri, üreticiler ve girişimcilerin katıldığı bu toplantıda bölgedeki çiftçilere ve yatırımcılara yeni hibe imkanları hakkında bilgi verildi. IPARD III, Avrupa Birliği ve Türkiye’nin ortak fonundan finanse edilen bir program olduğu ve 81 ilde uygulanacağı ve toplamda 786 milyon Avro hibe desteği sağlanacağı bildirildi. Vali Selçuk Aslan, toplantıda yaptığı konuşmada "IPARD III programı ile ilimizde kırsal kalkınma ve tarım sektöründe ek bir destek başlatmış oluyoruz. Düzce’nin bu programdan iyi fayda sağlayacak iller arasında yer alacağına inanıyorum" dedi. Dr. Mehmet Ali Çakal, programın yalnızca tarımsal üretimi desteklemekle kalmayıp, aynı zamanda çevre koruma ve yenilenebilir enerji kullanımını da teşvik ettiğini belirtti. Çakal, "Yeni irtibat ofisimiz aracılığıyla, Düzce’den gelen projelerin değerlendirilmesini sağlayacağız" şeklinde konuştu. İl Müdürü Esra Uzun ise, Düzce’nin tarımsal potansiyeline vurgu yaparak, IPARD III’ün kırsal altyapı modernizasyonuna büyük katkı sağlayacağını ifade ederek "Bu desteklerle, ilimizdeki kırsal altyapımız daha modern hale gelecektir" dedi. Toplantı TKDK uzmanlarının IPARD III programının içeriği hakkında bilgi vermesinin ve soruların cevaplanmasının ardından sona erdi. IPARD III Programıyla; Tarım işletmelerinin rekabet gücünün artırılması, Yenilenebilir enerji kullanımının yaygınlaştırılması, Gıda güvenliği, hijyen, çevre koruması ve hayvan refahı standartlarına uyum sağlanması, Yeni pazar fırsatları ve teknolojiye dayalı inovasyonun teşviki, AB standartlarına uyum, çevre dostu yatırımlar ve istihdamın artırılması ve Kırsal alanlarda ekonomik faaliyet düzeyinin yükseltilmesi ve kırsal nüfusun desteklenmesi gibi konularda projeler beklenmektedir.