GENEL - 23 Mart 2016 Çarşamba 14:22

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez:

A
A
A
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez:

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, “Bugün çevremizde olup bitenler, Ankara’da, İstanbul’daki terör saldırıları, Belçika’da, Paris’teki terör saldırıları, sadece insanları hedef almıyor aynı zamanda doğrudan İslam dinini tehdit ediyor. Ve yeryüzüne rahmet getiren İslam dininin başka dünyalarda bir korku unsuru olmasını sağlıyor. İslami fobi endüstrisini besleyen bir yönteme dönüşüyor aynı zamanda” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Üsküdar Üniversitesi’nde Postkolonyal Çalışmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (PAMER) tarafından düzenlenen ‘Çağımızın Buhranı Terör’ konulu panele katıldı. Panele Görmez’in yanı sıra Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, PAMER Müdürü Doç. Dr. Merve Kavakçı ve çok sayıda öğrenci ile davetli katıldı. Burada bir konuşma yapan Görmez, son günlerde Ankara ve İstanbul ile Belçika’da yaşanan terör saldırılarından duyduğu üzüntüyü ifade ederek sözlerine başladı.
İslam dininin bir insanın ölümünü bütün insanlığın ölümüne eşdeğer gördüğünü belirterek konuşmasını sürdüren Görmez, “Böyle bir kitabın, bunu açıkça ifade eden bir kitabın müminleriyiz. Ölümler arasında ayrım yapmak, insanlığa yakışmaz. Katliamlar arasında ayrım yapmak insani değildir. Şiddet ve terörün seküler temellere dayanması ile sözde dini temellere dayanması arasında fark gözetmek, doğru değildir. Terörün insandan insana, toplumdan topluma, devletten topluma olması arasında fark yoktur. Vahşete dayalı ölümlerin Şam’da, Bağdat’ta olması ile Paris’te, Brüksel’de olması arasında fark yoktur” dedi.
Dünyanın yapılan tüm saldırılara aynı tepkiyi vermesi gerektiğini burgulayan Görmez, “Dünya bu ölümlerin hepsine, şiddetin tamamına bir mezhep ya da coğrafya ayrımı yapmaksızın, aynı tepkiyi vermiyorsa işte insanlık tümü ile ölüme mahkumdur. Din şiddet ilişkisi hakkında sadece bir savunma değil, aksine metedolojik analizler, insaflı ve tutarlı tahlillerle bulmalıdır. Bir dini şiddetle özdeşleştirmenin vebali, sadece o dinin mensuplarını değil, bütün dünyanın inanç haritasını derinden etkileyecek kadar büyüktür. İslamın şiddet dini olduğu iddiasının, islamifobi gibi tarihe geçecek bir korku ve nefret hali doğurması yalnızca Müslümanları değil, bütün insanlığı bunalıma sürüklemiştir. Unutulmamalıdır ki şiddet şiddetle ortadan kalkmaz. Kan kan ile temizlenmez. Dünyanın güvenliği inançlar üzerinde baskı ile sağlanmaz. İslam’ın şiddet dini değil, bir barış dini olduğunu ortaya koymaya çalışanların emekleri elbette boşa gitmeyecek ve bu yolda atılan her adım dünya barışına katkı sağlayacaktır” şeklinde konuştu.
Terörün bir çok nedeninin olduğunu hatırlatan Görmez, “Elbette terörün sebeplerini sadece bir dinin teolojik temellerinde yahut kutsal bir kitabın yanlış anlaşılmasında, sevgili peygamberimizin hadislerinin yanlış yorumlanmasında aramak beyhude olur. Bugün eğer bütün kainatı, bütün dünyayı kuşatan bir terörden söz ediliyorsa bu terörün elbette çok derin sebepleri var. Bölgemizi küresel güçlerin çatışma alanı getirilmesi, işgaller, savaşlar, işgallerin gölgesinde her türlü bilgi ve hikmetten yoksun insanların yetişmesi, yaralı bilinçlerin ve ölümcül kimliklerin üretilmesi, insanların her türlü insan hakkından mahsun bırakılması, bütün bunları bir tarafa bırakarak sadece işgallerin şiddetin gölgesinde, yaralı bilinçlerin pozitivist ve meteryalist bir okuma ile din yorumuna bağlamak elbette eksiklik olur. Ancak bütün bunlarla birlikte biz Müslümanların kaos dönemlerinden sonra dahi bu tür yanlışlıklara sebep olan temel noktaları belirleyip, onlar üzerinde bütün ilim adamlarının çalışması gerektiğini ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
Terör saldırılarının sadece insanlığı hedef almadığını ifade eden Görmez, “Açıkça şunu ifade etmek isterim. Bugün çevremizde olup bitenler, Ankara’da, İstanbul’da terör saldırıları, Belçika’da, Paris’teki terör saldırıları, sadece insanları hedef almıyor, aynı zamanda doğrudan İslam dinini tehdit ediyor. Ve yeryüzüne rahmet getiren İslam dininin başka dünyalarda bir korku unsuru olmasını sağlıyor. İslami fobi endüstrisini besleyen bir yönteme dönüşüyor aynı zamanda” diye konuştu.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Tekin ve beraberindeki çocukları kabul etti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve beraberindeki çocukları Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabul etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve beraberindeki çocukları Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabine toplantısının yapıldığı salonda kabul etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından çocuklarla bir süre sohbet etti. Çocukların kendisiyle fotoğraf çektirme isteğini kırmayan Erdoğan, programın sonunda çocuklarla toplu fotoğraf çektirdi. Programa katılan çocuklara ise saat hediye edildi. “23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı tebrik ediyorum” Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle yayımladığı mesajında, "Türkiye Büyük Millet Meclisimizin açılışının 104’üncü yıl dönümünü ve gözümüzün nuru evlatlarımızın 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı tebrik ediyorum. Geleceğimizin teminatı yavrularımızın her gününün bayram neşesi içinde geçmesini temenni ediyorum. Büyük Millet Meclisimizin ilk Başkanı, Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere ülkemizin bugünlere gelmesinde katkısı olan herkesi saygıyla anıyorum. İstiklalimiz ve istikbalimiz uğrunda gözlerini kırpmadan canlarını feda eden kahraman şehitlerimizin her birine Allah’tan rahmet niyaz ediyorum" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM 104’üncü açılış yıl dönümü idrak ettiklerini vurgulayarak, "Bundan tam 104 sene önce Ankara’da dualarla, tekbirlerle salavatlarla açılan Büyük Millet Meclisimiz, milletimizin ve devletimizin hürriyet mücadelesinin sembolü oldu. Bağımsızlığımıza giden yolda, ilk meclisimiz öncülük ve liderlik etti. 23 Nisan 1920’de meclisin açılmasıyla başlayan milli mücadele, 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyetin ilanı ile birlikte zafere ulaştı. Tarihimizdeki böylesine önemli bir günün, istikbalimizin teminatı olan siz çocuklara hediye edilmesi elbette tesadüf değildir. Bu devletimizin sadece çocuklara değil aynı zamanda kendi geleceğine verdiği önemin de bir göstergesidir. Biliyorsunuz, biz de ’Türkiye Yüzyılı’ vizyonumuzu sizlere emanet ettik. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak, her birinizin bu emaneti en güzel şekilde taşıyacağınıza yürekten inanıyorum. Sizlere her alanda güçlü, müreffeh ve itibarlı bir ülke bırakmak için canla başla çalışmaya devam edeceğiz. Siz evlatlarımızın da çalışkanlığınızla, başarılarınızla, heyecanınızla, ufkunuz ve umutlarınızla Türkiye’yi çok daha ileriye götüreceğinizden asla şüphe duymuyorum" şeklinde konuştu.