ASAYİŞ - 11 Eylül 2019 Çarşamba 20:39

Dolandırıcılık iddiası ile tutuklanan eski yağlı güreş ağası serbest

A
A
A
Dolandırıcılık iddiası ile tutuklanan eski yağlı güreş ağası serbest

Kendini MİT’in Edirne Bölge Başkanı olarak tanıttığı ve TOKİ’ye ait olduğunu söylediği arsadan 10 milyon TL dolandırıcılık yaptığı iddia edilen eski yağlı güreş ağası Ahmet Ç.

Kendini MİT’in Edirne Bölge Başkanı olarak tanıttığı ve TOKİ’ye ait olduğunu söylediği arsadan 10 milyon TL dolandırıcılık yaptığı iddia edilen eski yağlı güreş ağası Ahmet Ç. ve beraberindeki şüpheli adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.



Kendini MİT Bölge Başkanı olarak tanıtıp Tekirdağ’da TOKİ’ye ait olduğunu söyledikleri arsa üzerinden 10 milyon TL dolandırıcılık yaptığı iddia edilen eski yağlı güreş ağası ve iş insanı Ahmet Ç. ile beraberindeki Tarkan A., 9 Eylül günü Edirne ve Tekirdağ’da düzenlenen operasyonlar ile yakalanarak gözaltına alınmıştı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında “Nitelikli Dolandırıcılık”, suçundan gözaltına alınan Ahmet Ç. ve Tarkan A., polisteki işlemlerinin ardından öğle saatlerinde Bakırköy Adliyesi’ne sevk edilmişti. Şüpheliler nöbetçi savcılık tarafından yapılan sorgulamanın ardından tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edilmişti.



Nöbetçi mahkeme 2 şüpheli hakkında her ne kadar kuvvetli suç şüphesi olsa da bunun tutuklama kararı verilebilmesi için yeterli olmaması, sabit ikamet sahibi olmaları ve delil karartmaya ilişkin bir husus bulunmaması gerekçesiyle tutuklama talebinin reddine hükmedildi. Mahkeme şüphelilerin imza adli kontrol şartı ile serbest bırakılmasına karar verdi.



Kararın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Ahmet Ç. kendisini MİT’in Bölge Sorumlusu olarak tanıttığı iddialarını kabul etmeyerek “Ben emlak işi yapıyorum. Evet, ağalık yaptım ama ben emlak işi yapıyorum. Ama bugün bir baktım ki ben 2 gündür ters kelepçe ile nezarethanedeyim. Şimdi haklı olduğum için dışarıdayım. Hayatımda devlette görev almadım. Ben esnafım tacirim” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Reşadiye, kaplıca turizminde önemli bir merkez olacak Reşadiye Belediye Başkanı Ergül Ünal, ilçedeki kaplıca suyunun potansiyeline dikkat çekti. Ünal, “Reşadiye’yi turizmde farklı bir yere getireceğiz” dedi. Reşadiye Belediye Başkanı Ergül Ünal, ilçenin eşsiz doğal kaynaklarından biri olan kaplıca suyunun potansiyelini vurgulayarak, Reşadiye’nin turizmde önemli bir noktaya yükseltilmesi hedeflerini açıkladı. Başkan Ünal, İhlas Haber Ajansı’na yaptığı özel açıklamada, Reşadiye’nin Türkiye genelinde eşi benzeri bulunmayan bir kaplıca suyuna sahip olduğunu belirtti. “Suyumuz çok güzel ve kaynağı bol bir suya sahiptir” diyen Ünal, bugüne kadar Reşadiye’nin bu doğal kaynaktan yeterince faydalanamadığını düşündüğünü ifade etti. Seçim kampanyası sürecinde bu konuya sürekli olarak değindiklerini dile getiren Başkan Ünal, göreve geldikleri süre içinde hem kaplıca suyuna hem de daha önce yapılan termal otele önemli bir ağırlık vereceklerini vurguladı. "Kaplıca suyumuz ve termal otel başta olmak üzere Reşadiye’yi turizm noktasında farklı bir yere getirmeyi düşünüyoruz" diyen Ünal, ilçenin doğal güzellikleriyle öne çıkan bir coğrafyaya sahip olduğunu da ekledi. Ünal, ilçenin yaylaları, şelaleleri ve dağlarının çok güzel olduğunu belirterek, “Biz istiyoruz ki bu cennet toprakları ülke ve hatta yurt dışındaki herkesin görmesini sağlayalım. İlerleyen dönemde güzel projelerle ilçemizi tanıtacağız” şeklinde konuştu. Reşadiye’nin turizm potansiyelini harekete geçirmek için çalışmaların başladığını belirten Başkan Ünal, ilçenin bu doğal zenginliklerini daha geniş kitlelere tanıtmak için çeşitli projelerin hayata geçirileceğini ifade etti. Başkan Ünal, son olarak, Reşadiye’nin turizmde önemli bir destinasyon olması için ellerinden gelen gayreti göstereceklerini ve ilçenin bu alandaki potansiyelini en üst düzeye çıkarmak için çalışacaklarını sözlerine ekledi.
Ankara Orta Doğu Uzmanı Oruç: “Kalkınma Yolu Projesi’nin tamamlanması ile iki ülkenin ticaret hacmini kısa sürede 30 milyar dolara çıkarması bekleniyor” Orta Doğu Araştırmaları Uzmanı Haydar Oruç, “Kalkınma Yolu Projesi’nin tamamlanması halinde iki ülkenin ticaret hacmini kısa sürede 30 milyar dolara çıkarması bekleniyor” dedi. Orta Doğu Uzmanı Haydar Oruç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 13 yıl aradan sonra Irak’a gerçekleştirdiği resmi ziyarette Türkiye, Irak, Katar ve BAE arasında imzalanan “Kalkınma Yolu Projesi Hakkında Ortak İşbirliği Mutabakat Zaptı’nın” ekonomik, siyasi, askeri ve jeopolitik yönlerine ilişkin İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 13 yıl aradan sonra gerçekleştirdiği Irak ziyaretinde Kalkınma Yolu Projesi’nin imzalanmasının tesadüf olmadığını belirten Oruç, “Cumhurbaşkanımızın 13 yıl aradan sonraki ilk ziyaretinin ardından Kalkınma Yolu Projesi’nin bugünlere tesadüf etmesi çok manidar. İsrail, 7 Ekim’deki Aksa Tufanı’ndan sonra gerekçe göstererek başlattığı Gazze’ye yönelik operasyonlarla bölgeyi yeniden dizayn etmenin çabası içerisinde. Bu kapsamda Suriye ve Irak, hatta İran’a yönelik bazı projeksiyonlar var. İran’ın İsrail ile yaşamış olduğu gerginlik ve bunun da Suriye ve Irak’a yansımaları olacağını da düşünürsek Türkiye’nin burada el yükseltmesi kaçınılmaz bir hale gelmiştir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın en üst seviyede yaptığı bu ziyaretin iki ülke arasındaki soğukluğu aşacağını ve ilişkileri ısıtacağını tahmin ediyorum. Ziyaret boyunca hem Erbil’de hem de Bağdat’ta cadde ve sokakların Türk bayrağı ile donatılması bizim açımızdan çok mutluluk vericiydi. Bunun da sonuçlarının çok olumlu olacağını düşünmek gerekiyor” ifadelerini kullandı. Kürt Bölgesel Yönetimi’nin 2017’deki referandumundan sonra Türkiye’nin Irak ve İran ile iş birliği yaparak referandumun sonuçlarını tanımadığını hatırlatan Oruç, bu olaydan sonra Türkiye’nin Kürt Bölgesel Yönetimi’ne yaklaşımında bir soğuma olduğunu ve dün itibarıyla bu soğumanın artık sonladığı ve normalleşmenin başladığını düşündüğünü söyledi. “Yaklaşık 20 milyar dolarlık bir maliyetten bahsediyoruz” Dünkü ziyaretle Türkiye ve Irak arasında 26 anlaşma imzalandığını dile getiren Oruç, “Bunların çoğu ekonomik, ticari ve askeri anlaşmalar. Günün en flaş anlaşması Kalkınma Yolu Projesi’nin mutabakat zaptıydı. Kalkınma Yolu hattıyla ilgili sahada temel atma çalışmaları başlamıştı. Dün imzalanan mutabakat zaptıyla bunun fiiliyata geçtiğini görebiliriz. Hem Basra Limanı’ndaki faaliyetin daha ciddi boyutlara ulaşacağını hem de Basra’dan Türkiye’ye ulaşacak bin 200 km’lik hatta bir ilerleme olacağını göreceğiz. Çünkü bu hat çok önemli. Hattın uluslararası enerji koridorlarına alternatif oluşturabilecek gibi bir iddiası var. Çin’in Tek Yol Kuşak Projesi’ne alternatif olarak Hindistan’ın G20 Zirvesi’nde duyurduğu bir IMEC Projesi vardı. Hindistan’dan Orta Doğu’ya, oradan Çin’e geçen bir proje vardı. Buradaki niyet Körfez ülkelerini İsrail ile normalleştirmek ve bu hattı kullanarak Avrupa’yla Hindistan arasında bir koridor oluşturmaktı. Projenin amacı ayrıca Çin’in Tek Yol Kuşak Projesi’ne alternatif oluşturmak ve Çin’in projesine birazcık rekabet yoluyla da olsa zarar vermek. Fakat Kalkınma Yolu Projesi IMEC’e de alternatif oluşturdu. Kalkınma Yolu Projesi daha somut ve daha yapılabilir. Yaklaşık 20 milyar dolarlık bir maliyetten bahsediyoruz. Eğer bu başarıyla tamamlanırsa ve güvenlik içerisinde faaliyete geçerse faydalarının hem iki ülkeye hem de bu hattı kullanacak olan bütün Asya ve Uzak Doğu ülkelerine faydası kat kat üzerinde olacak” dedi. “IMEC, daha çok siyasi bir içerik taşıyor” Kalkınma Yolu Projesi’nin IMEC Projesi’nden daha fazla fayda sağlayacağını vurgulayan Oruç, “Hem IMEC’İ düşündüğümüzde yapılacak olan raylı sistemlerle Suudi Arabistan ve Ürdün üzerinden İsrail’e ulaşacak hem de İsrail’den gemilerle Avrupa’ya ulaşacak. Çok aşamalı ve zor bir plan. Hem de maliyeti 60-70 milyar dolar. Bu proje daha çok siyasi bir içerik taşıyor. Ama Kalkınma Yolu Projesi öyle değil” diye konuştu. “Kalkınma Yolu Projesi büyük bir alternatif oluşturacak” Bu projenin Türkiye’nin Ortadoğu’ya ulaşımı konusunda yaşadığı sıkıntıları aşması için bir çıkış kapısı açacağını kaydeden Oruç, "Suriye’deki mevcut durum düzelmediği sürece Orta Doğu ülkelerine erişmede sorun yaşıyoruz. Suriye iç savaşından önce kolaylıkla Arap ülkelerine yönelik ihracat yapabiliyorduk. Suriye ve Irak üzerinden Arap ülkelerine erişmekte sorun yaşıyoruz. Sadece Doğu Akdeniz’deki deniz ulaşımı kalıyor. Kalkınma Yolu Projesi büyük bir alternatif oluşturacak. Bu proje aynı zamanda Irak’ın da çıkarları açısından çok hayati. Çünkü Irak petrolünü taşıyan Ceyhan hattı, KKBY ile merkez hükümet arasındaki sorun ve Türkiye’nin Uluslararası Tahkime şikayet etmesi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır kapalı. Buradan bir petrol akışı olmuyor. Irak’ın petrole bağlı gelirlerinde de bir durma var. Irak yeraltı kaynakları açısından zengin bir ülke. Bu kaynaklarını halkın refahına dönüştüremiyor. Sadece Basra Körfezi’nden tankerlerle Hürmüz Boğazı’nı aşarak pazar ülkelere ulaşabiliyor. Kalkınma Yolu Projesi, Irak’ı bu cendereden de kurtarmış olacak” ifadelerini kullandı. Kalkınma Yolu Projesi’nin aynı zamanda Asya’dan Avrupa’ya ulaşma mesafesini en kısaltan hat olarak görüldüğünü belirten Oruç, mevcut projelerden 10 gün daha az bir ulaşım sağladığını dile getirdi. “Bizim sınır güvenliğimiz açısından çok faydalı bir sonuç doğuracağını tahmin ediyorum” Hattın güvenliğinin de sağlanmasının çok önemli olduğunu aktaran Oruç, “Hattın güvenliği sağlanacak bu iş birliği sayesinde. Hem de imzalanan askeri eğitim ve iş birliği anlaşmaları kapsamında Irak’ın da toprak güvenirliği sağlanacak. Bizim sınır güvenliğimiz açısından çok faydalı bir sonuç doğuracağını tahmin ediyorum. Bilindiği üzere Cumhurbaşkanımız bu terör çemberini daraltacağımızı söylemişti. Dün yapılan görüşmeyle birlikte bu konularda da mutabık kalındı. Hattın güvenliğini sağlamak amacıyla yola çıkıldığında Türkiye’nin Irak içerisindeki bazı bölgelerinde yer alan sınır ötesindeki ileri karakolları var. Bunların da katkısıyla muhtemelen yaz aylarında gerçekleşecek bir operasyonla artık PKK’nın Irak’ta varlığını tamamen kazınmasa bile artık tehdit oluşturmayacak hale getirecek. Irak’ın da katılımıyla daha geniş çaplı güvenlik önlemi gerekecek” dedi. Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarına biraz da İran’ın telkinleriyle Iraklı yöneticilerin nota verdiğini hatırlatan Oruç, Türkiye’nin Irak içerisindeki operasyonlarının Irak tarafından gayrimeşru görüldüğünü ve bu iş birliği sayesinde bu durumla karşı karşıya kalınmayacağını tahmin ettiğini söyledi. “ABD’nin çekilmesiyle bölgede bir boşluk olacağı kesin” ABD’nin yavaş yavaş bölgeden çekilmesiyle birlikte doğacak boşluğu doldurmada İran ve İsrail’in çok istekli gözüktüğünü dile getiren Oruç, “Türkiye’nin Irak ile birlikte savunma iş birliğine gitmeyeceğini söyleyenlerin açıklamalarını beyhude görüyorum. 3. Dünya Savaşı başlamış ve başlayacak olsa bile kendi güvenliğiniz için sınır komşularınızla iş birliği yapmak durumundasınız. Bu kaçınılmaz bir durum. Ve özellikler sınır komşunuzun üstünde bir ABD ve İran’ın tahakkümü varsa daha ileri adımlar atmanız gerekecektir. ABD’nin bölgeden çekilmesi yönünde söylentiler var. Dolayısıyla ABD çekildikten sonra bölgenin yeniden bir dizaynı gerekiyor. ABD’nin çekilmesiyle bölgede bir boşluk olacağı kesin. İran ve İsrail çok istekli gözüküyor. Türkiye böyle bir boşluk ortaya çıkarsa neden boşluğu kendi doldurmasın da başkaları doldursun” dedi. “İran, Türkiye ile Irak arasındaki bu yakınlaşmadan çok memnun değil” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti öncesi İran’ın PKK’ya bazı kamikaze dronlar verdiğine yönelik haberlerin çıktığını söyleyen Oruç, şöyle devam etti: "İran, Türkiye ile Irak arasındaki bu yakınlaşmadan çok memnun değil. Eğer Türkiye ile Irak arasında bir yakınlaşma olursa İran’ın Irak üzerindeki tahakkümü ve kontrolü zayıflayacaktır. O yüzden bu yakınlaşmaya İran engel olmaya çalışacaktır. İran bazı vekil güçleri aracılığıyla Haşdi Şabi gibi örgütleri kullanarak bunu bozmaya çalışacaktır. Türkiye’nin gücü bu tehlikeleri bertaraf etmeye yetecektir. Yeter ki Iraklı yöneticiler de bu hassasiyeti göstersin. Bunun PKK ile ilgili yönü de çok önemli. PKK her ne kadar İran’dan bağımsız ABD ve Rusya’ya yakın bir örgüt olarak gözüküyorsa da İran’ın geçmişte iş birliklerini gördük. Cumhurbaşkanımızın ziyareti öncesinde İran’ın PKK’ya bazı kamikaze dronlar verdiğine yönelik haberler çıktı. Bu yüzden de Cumhurbaşkanımızın konvoyunun çok sıkı korunduğuna yönelik haberler basında yer aldı. Dolayısıyla da İran’ın bu iş birliğini bozmasını engellememiz gerekiyor.” “Kalkınma Yolu Projesi hayata geçerse iki ülkenin ticaret hacminin 30 milyar dolara çıkması bekleniyor” Türkiye ve Irak arasında yaklaşık 15-20 milyar dolarlık ticaret hacminin olduğunu hatırlatan Oruç, "Kalkınma Yolu Projesi hayata geçerse bunun kısa sürede 30 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu proje sadece Irak’ın petrollerinin Türkiye’ye ulaşmasını sağlamayacak, aynı zamanda mal ve hizmetlerin bölge arasındaki geçişini sağlayacak. Demiryolu, sadece tren yolu hattı için yapılmıyor. Bu proje aynı zamanda Irak’ın ihtiyacı olan malları alması, Irak’ın ürettiği mal ve hizmetlerin Avrupa’ya taşınması, Güneydoğu Asya’dan gelen maddelerin Avrupa’ya ulaşması için Basra’yı merkez haline getirecek. Şu anda Dubai’nin merkez konumunun belki de sarsılabileceğini görmemiz söz konusu olabilir. Ve ayrıca Türkiye’deki mal ve hizmetlerin bölgeye akacağını öngörebiliriz. Bu proje Türkiye’nin içinde olduğu ekonomik sıkıntıların bir nebze de olsa çözülmesi yolunda bir katkı sağlayacaktır. Bin 200 km’lik bir hat olan bu proje büyük bir istihdam da oluşturacaktır. Hattın hayata geçmesinden sonra yaşanacak hareketlilikle kısa süre içerisinde 30 milyar bir hacim bekleniyor. İki taraf için de kazan kazan” şeklinde konuştu. Kalkınma Yolu Projesi’nin başarıyla tamamlanması halinde Sultan 2. Abdülhamit döneminde yarım kalan Bağdat ve Hicaz demiryolları projesinin rövanşının alınmış olacağını söyleyen Oruç, “Bağdat ve Hicaz demiryolları o dönem için büyük projelerdi. Ancak nihayetine erdirilememişti. Bu proje geçmişteki başarısızlığın da telafisi anlamına gelebilir. Bu proje hayata geçerse döneminde tamamlanamayan Hicaz-Bağdat demiryollarının bir rövanşı anlamına gelebilir” değerlendirmesinde bulundu.
Elazığ Üniversite öğrencileri köy okulunu onarıp boyadı Elazığ’da bir araya gelen üniversite öğrencileri, köyde yaşayan çocukların daha iyi bir ortamda eğitim alabilmeleri için köy okulunu boyayarak tadilatını gerçekleştirdi. Elazığ’da Fırat Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi öğrencileri sosyal sorumluluk projeleri çerçevesinde renkli projelere imza atmaya devam ediyor. Bu çerçevede, Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş önderliğinde, gönüllü öğrencilerle birlikte merkeze bağlı Tadım köyünde öğrenim gören öğrencilerin daha iyi bir ortamda eğitim almalarını amaçladı. İlk etapta okula gelerek tespitlerde bulunan öğrenci topluluğu daha sonra başta Fırat Üniversitesi ve diğer kurumların da yardımıyla topladığı malzemeleri alarak okulun boya ve tadilat işlerine başladı. 3 gün içerisinde okulu yaparak tekrar öğrencilere teslim edecek olan topluluk Fırat Üniversitesi ailesi olarak sosyal sorumluluk projelerine devam edeceklerini açıkladı. "Çocukların mutluluğu bizleri de mutlu etti" Fırat Üniversitesi öğrencilerinin bir kulüp aracılığıyla yaklaşık 10 yıldır bakıma ve onarıma ihtiyacı olan köy okullarını tespit ettiğini belirten Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, "Bu çerçevede bugün İnşaat Mühendisliği Bölümü öğrencilerimiz Tadım Köyü İlkokulunu boyayarak 3 gün içerisinde okul idaresine teslim edecekler. Bu sosyal sorumluluk projeleri, bütün üniversite öğrencilerine genel olarak bütün vatandaşlarımıza örnek olması gereken projelerdir. Bu şekilde kırsalda kalan okullarımızın bir şekilde onarımı ve bakımlarının yapılması önemli bir faaliyettir. Bu konuda emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. İnşallah bundan sonraki süreçte de bu faaliyetlerimiz devam edecek" dedi. Fırat Üniversitesi öğrencilerinin Tadım köyünde bulunan ilkokulu boyadıklarını belirten Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ebru Akpınar, “Minik öğrencilerle bir araya geldik. Okulun boyaması ve tadilatı bittikten sonra okul çok daha güzel olacak. Öğrencilerimiz de çok heyecanlı. Burası 13 öğrencisi bulunan bir köy okulu. Öğrenciler bizleri burada çok sıcak bir şekilde karşıladılar. Minik öğrencilerimiz bizlere şiirler hazırlamışlar, çok güzel bir şekilde giyinmişler ve saçlarını özenli bir şekilde yapmışlar. Kendileri bizleri çok misafirperver bir şekilde karşıladılar. Okulun boyanması ve tadilatlarının yapılması kendilerini çok mutlu etti. Onların o mutluluğu bizleri de mutlu etti. Bu hafta içerisinde çalışmalar devam edecek. Bizim buraya kırtasiye yardımlarımız da devam edecek bundan dolayı da çok mutluyuz. Fakültemize bağlı 12 kulübümüz var. Bunların içerisinde inşaat kulübümüz en aktif olanlardandır. Zaman zaman seminerler, teknik geziler ve sosyal sorumluluk projeleri yapıyorlar. Bir köy okulunun boyanması ve tadilatının yapılmasını zaten planlamıştık. Öğrencilerimizin de duyarlı olmasıyla birlikte bu etkinliğimizi gerçekleştirdik” ifadelerini kullandı.