GENEL - 09 Mart 2019 Cumartesi 10:51

“Dünya olarak kadınların vicdanına ihtiyacımız var”

A
A
A
“Dünya olarak kadınların vicdanına ihtiyacımız var”

‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nde Türk Sineması’nın unutulmaz ismi Hülya Koçyiğit’in katılımı ile kutlandı.

‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nde Türk Sineması’nın unutulmaz ismi Hülya Koçyiğit’in katılımı ile kutlandı.


Cevizlibağ yerleşkesinde düzenlenen etkinliğin açılış konuşmasını İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Sağlık Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ersi Kalfoğlu gerçekleştirirken İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Azmi Ofluoğlu, Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı Alev Ofluoğlu, Türk Sineması’nın unutulmaz ismi Hülya Koçyiğit, İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ayşegül Topal Sarıkaya ve Prof. Dr. Emir Tan ise etkinliğe katılan isimler oldu.


“Kadınların vicdanının, yüreğinin biz erkeklerden farklı olduğunu düşüyorum”


8 Mart Dünya Kadınlar Günü için yaptığı konuşmada kadınların hayatta en değer verilmesi gerekenler olduğunu ifade ederek cümlelerine başlayan İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, “Benim kadın kimliği ile gördüğüm, hissettiğim şey; Sevginin, bereketin, haysiyetin, onurun, fedakârlığın sadece simgesi olmak değil özüdür. Dünya olarak vicdana ihtiyacımız var. Dünya olarak kadınların öncülüğünde, onların mücadelesi ile onların vicdanı ile her şeyi başaracağımıza inanıyorum. Bunları en samimi duygularım ile söylüyorum. Kadınların vicdanının, yüreğinin biz erkeklerden farklı olduğunu düşüyorum. İşte bu farklılıklardan dünyanın yararlanması gerektiğine inanıyorum. Dil, din, ırk fark etmeden adaletsizliğin, eşitsizliğin sökülüp atılabilmesi için zalimin düzeninin yıkılabilmesi için nerede acı varsa rengini milliyetine bakmadan onu hissedebilmek için kadın duyarlılığına ve vicdanına ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.


“İçimi acıtan bir durumu yıllardır yaşıyoruz”


Kadınlar Günü kutlamaları kapsamında bir söyleşi yapmak üzere gittiği İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nde “çocuk gelinler” konusunun içini acıtan bir konu olduğunu söyleyerek cümlelerine başlayan Türk Sinemasının unutulmaz ismi Hülya Koçyiğit, “İçimi acıtan bir durumu yıllardır yaşıyoruz. Çocuk gelinlerden bahsediyorum. Genelde sosyo-ekonomik nedenlerle o çocuk yaşta kızlar evlendiriliyor” dedi. Evliliğin bireyin kendi seçimiyle verebileceği bir karar olduğunun altını çizen Hülya Koçyiğit şöyle devam etti; “Ancak bu hak ellerinden ne yazık ki alınıyor. Çocuk yaşta hem ailelerinden uzaklaştırılıyorlar, hem de kişisel gelişimleri, eğitimleri daha tamamlanmamış oluyor. Ve her türlü özgürlükleri engellenmiş oluyor. Medyadan bu konudaki gelişmeleri yakından takip ediyoruz, bizler sinemaya aktarmaya çalışıyoruz, bu konuda hepimize büyük görevler düşüyor. Eğitim imkanı bulan evlatlar bilinçlendikçe, eğitim düzeyi arttıkça, farkındalıklarımız arttıkça konuştuğumuz bu sorunlar mutlaka azalacak, hatta yok olacak” dedi.


“Geleceğe yatırım yapmak kadına değer vermekten geçer”


Konuşmasında, kadının toplumun her kademesinde var olmasının ve eşit fırsatlardan yararlandırılıyor olmasının o ülkenin gelişmişlik göstergesi olduğunu kaydeden Hülya Koçyiğit şöyle devam etti: “Çünkü kadın toplumun temelidir. Toplumun üretkenliği, medeniyet seviyesi toplumun kadına verdiği yer ile bağlantılıdır. Geleceğe yatırım yapabilmek kadına değer vermekle alakalıdır. Kadına değer dediğimiz zaman kadın toplumumuzda yeteri kadar değer görüyor mu? Çünkü Hemen aklıma kadının uğradığı şiddet geliyor. Sadece bizim toplumumuzda değil tabii, bütün dünyada kadınlar şiddete uğruyor. Geçen yıl 400’ün üzerinde kadınımızı kaybettik sırf şiddet yüzünden. Dünya kadınlarının da yaklaşık yüzde 60’ı şiddet görüyor. Farklı şiddet türleri var elbette ki.


Hülya Koçyiğit, kadına şiddetin ruhen sağlıksız bir toplumu çağrıştırdığını da ifade ederek, “Kadına şiddet deyince tabii ki ruhen sağlıksız bir toplumu çağrıştırıyor bize. Yapılan araştırmalarda da bu şiddeti oluşturan kişiler kendi ailelerinde de şiddet görmüş kişilerden oluşuyor. Aile içinde evlatlar küçücük yaşlarında ana babalarını örnek alarak yetişiyorlar. O şiddeti evinde yaşamış olan bir erkek çocuğunun ileride eşine ya da bir yakınına şiddet uygulamaması ne yazık ki düşünülemez. Eğer bir çocuk şiddet ortamı içinde büyüyorsa, ya da dayak yiyorsa o anda dayakla susturulduğunu düşündüğümüz o çocuk içinde o öfkesini saklıyor ve bir fırsat bulduğu zaman en yakınına şiddet uygulayabiliyor” şeklinde konuştu.


“Şiddeti seyretmeyi seviyoruz”


Bir soru üzerine dizilerdeki şiddet sahneleri konusuna da değinen Hülya Koçyiğit şunları söyledi: “Toplumda var olan bir şeyi sinemaya ya da diziye yansıtmak ne kadar yanlış, onu yok saymak ne kadar doğru bu bir çelişki. Ama şiddet ne yazık ki izlenen bir özellik maalesef reyting diye bir ölçüm sistemi var hepimiz bu reyting ölçümleri yüzünden birçok istemediğimiz şeyi izlemek, birçok onaylamadığımız şeyi izlemek durumunda kalıyoruz. Bu durumlarda sivil toplum örgütleri devreye girip kanallara bunu aktararak mutlaka bu konuda onların da düşünmelerini sağlayabiliriz. Bireysel olarak yapabileceğimiz bu. Genel olarak böyle bir eğilim var, şiddeti seyretmeyi seviyoruz. Koçyiğit söyleşi sırasında Kars’ın Boğatepe Köyü’nde peynir müzesi kuran Zümran Ömür ile videoyu da salondakilere izleterek köylü kadına övgüler yağdırdı. Köçyiğit Kars’taki Zümran Ömür adlı kadının yaptıklarına ilişkin şu yorumu yaptı: “Belki siz de izlediniz. Kars Boğatepe köyünde ilk peynir müzesini kurmuş olan bir kadınımız var. Adı Zümran Ömür. Bu kadın videosunda ‘erkeğin yanında durmak’ diyor. Öyle güzel örnek ki, ‘dedim ki bu bir Türk kadını’ işte Türk kadını demek bu demek, girişimci ve cesaretli. Cesaretli adımlarla neler başarmış. Kars’ın bir köyünden söz ediyoruz. Biz o kadının başardıklarından ilham alarak daha neler neler başarabiliriz. Koçyiğit bir soru üzerine ise Kardın erkek eşitliği konusunda zihniyet farklılığına ihtiyacımız olduğunu vurgulayarak, “Bu zihniyet farklılığını belki çok daha erken yaşlarda bilinçlendirerek bu farkındalığı oluşturabilmek mümkün. Özellikle çok küçük yaşlarda cinsiyet eşitliği eğitiminin verilmesi gerekiyor” diyerek cümlelerini sonlandırdı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Pursaklar’da 7 bin 177 kadın Hanımevleri’nde sosyalleşme fırsatı buldu Ankara’nın Pursaklar ilçesinde 5 Hanımevi’de düzenlenen kurslarda eğitim alan 7 bin 177 kadın yeni hobiler kazanarak sosyalleşme fırsatı buldu. Pursaklar Belediyesi Kültür İşleri Müdürlüğü’ne bağlı 5 farklı mahallede Hanımevleri açıldı. 76 branş ve 307 farklı kursta eğitim gören 7 bin 177 kursiyer, haftanın 5 günü aldıkları eğitimlerle yeni meslek edinme ve yeni hobiler edinme fırsatı buldu. Ayrıca, bu kurslara katılan ve başarılı olan kadınlar, aldıkları eğitim sonunda Milli Eğitim Bakanlığı onaylı sertifika alarak iş hayatına daha kolay atılma fırsatı buldu. Kadınların sosyal yaşama aktif olarak katılmalarının kendileri son derece önemli olduğunu belirten Pursaklar Belediye Başkanı Ertuğrul Çetin, ‘‘İlçemizin dört bir yanına yeni Hanım Evleri kazandırdık. Kursiyerlerimiz burada, hem yeni arkadaşlıklar ediniyor, hem de aile bütçesine katkı da bulunacak meslekler öğreniyorlar. Hanım Evlerimiz sosyal ve kültürel dönüşümün önemli mihenk taşlarından birini oluşturuyor. Onlar için güzel bir aktivite alanı oluyor. Kadınların kurslarda başarılı işler ortaya koymaları da bizleri ziyadesiyle mutlu ediyor” ifadelerini kullandı. Hanımevlerinde; bilgisayar kullanımı, hızlı klavye, sekreterlik, bilgisayarlı muhasebe, işaret dili, çocuk gelişimi, İngilizce, Arapça, Osmanlıca, güzel konuşma, diksiyon kursları, takı tasarımı, kazaziye, iğne oyası, kurdele nakışı, mefruşat, dikiş, cilt bakımı, makyaj, aşçılık, pastacılık, yağlı boya resim, üç boyutlu perspektif resim ve tezhip gibi 76 branşta yüzlerce farklı mesleki ve hobi kursları eğitimi veriliyor.