POLİTİKA - 16 Ekim 2021 Cumartesi 16:41

Emine Erdoğan’ın gözyaşları Filistinli çocuklar için aktı

A
A
A
Emine Erdoğan’ın gözyaşları Filistinli çocuklar için aktı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, "Üzeri silah dolu bir İsrail askerinin karşısında, küçücük yumruğunu kaldırmak zorunda kalan kız çocukları, hepimizin kalbini paramparça ediyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, "Üzeri silah dolu bir İsrail askerinin karşısında, küçücük yumruğunu kaldırmak zorunda kalan kız çocukları, hepimizin kalbini paramparça ediyor. Çocukların sesi en çok kahkahalara yakışır kardeşlerim, çığlıklara ve feryatlara değil. Onların gülmesini, parklarda oynamasını sağlamak boynumuzun borcudur" dedi.???????


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Hepimiz Meryemiz Platformu tarafından Yenibosna’daki bir otelde düzenlenen "Kudüs’ün Meryemleri Sönmeyen Kandillerdir" konferansına katıldı. Programda ayrıca Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ile Gençlik, Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu, Uluslararası Kudüs Eğitim ve Kültür Araştırma Derneği (UKEAD) Kurucusu, Türkiye Grubu Başkanı Ayşegül Bayıcı, Uluslararası Hepimiz Meryemiz Platformu Başkanı Hind Al Mutava, Kudüslü Murabıta Hatice Kuveys, Müslüman ülkelerden yabancı STK temsilcileri ve davetliler de hazır bulundu.


Burada bir konuşma yapan Emine Erdoğan, Kudüs’ün Müslümanlar için sembollerle yüklü kutsal bir mekan olduğunu belirterek, Mesci-i Aksa’nın ilk kıble olduğunu hatırlatarak Müslümanlar için inşa edilen ikinci mescit olduğunu söyledi.


Kudüs’ün ilahi tebliğe şahit olmuş bir peygamber şehri olduğunu vurgulayan Erdoğan, Filistin’in, Osmanlı Devleti hakimiyeti altında olduğu dönemde farklı din ve mezheplerin barış ikliminde yaşadıklarını ancak şimdi işgal altındaki bu devlette büyük insanlık kayıplarının merkezi haline geldiğini ifade etti. ???????



Gözyaşlarını tutamadı


Konuşması sırasında gözyaşlarını tutamayan Emine Erdoğan, "İnsanlık, çocuklara çevrilmiş namluların fotoğraf karelerini kendine nasıl açıklayabilir? Bazı çocukların, bir evden ya da doğumhaneden ziyade savaşta doğduğunun farkında mıyız? İnanıyorum ki çocukların şehit düştüğü bir dünyada, cehennem ateşini çok uzakta aramaya gerek yok. Bu çocuklar, başlarını kaldırdıklarında uçan balonları değil, gökten yağan bombaları görüyorlar. Üzeri silah dolu bir İsrail askerinin karşısında, küçücük yumruğunu kaldırmak zorunda kalan kız çocukları, hepimizin kalbini paramparça ediyor. Çocukların sesi en çok kahkahalara yakışır kardeşlerim, çığlıklara ve feryatlara değil. Onların gülmesini, parklarda oynamasını sağlamak boynumuzun borcudur" ifadelerini kullandı.


Bu sorunun çözümünün iki ayağı olduğunu söyleyen Erdoğan, bunlardan birinin uluslararası toplumun uyanışı, diğerinin ise Müslüman ümmetinin dirilişi olduğunu kaydetti.


Uluslararası toplumun sıkça dillendirdiği demokrasi, insan hakları, kadın hakları ve çocuk hakları gibi evrensel değerlerin tüm insanların ihtiyacı olduğuna işaret eden Erdoğan, ancak dünyanın yarısının bu değerlere susamış halde olduğunu aktardı.



"Uluslararası toplum olarak el ele verip, bunu başaramazsak, dünya barışı ilelebet bir temenni olarak kalacaktır"


Adalet, sevgi ve merhamet gibi değerlerin yalnızca belli toplumlar ya da zümreler için geçerli olmasının samimiyetsizlik olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:


"Adalet sağlarken ya da merhamet gösterirken, insanları dinlerine, ırklarına, mensubiyetlerine göre ayıramayız. Eğer insan hakları, bazı coğrafyaları teğet geçiyorsa, o haklar aslında hiç var olmamıştır. Çocuk haklarından bahsediyorsak, önce Filistinli çocukların hakkını teslim edelim. Kadın haklarından bahsediyorsak, Filistinli kadınlar İsrail hapishanelerinin meçhul koridorlarında karanlıklara karışmasın. Ne zaman ki uluslararası toplum, mülkiyet hakları gasp edilen Filistinlilerin yanında durur, o zaman tüm bu değerlerin evrenselliğinden bahsedebiliriz. Ne zaman ki Filistinli çocuklar ve kadınlar, insan haklarının kapsayıcılığına dahil olur, o zaman vicdanın yeniden ayağa kalktığına inanabiliriz. Uluslararası toplum olarak el ele verip, bunu başaramazsak, dünya barışı ilelebet bir temenni olarak kalacaktır."


Filistin davasını düşünürken, "Kim bir kötülük görürse eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse kalbiyle hoş görmesin ki, bu imanın en zayıf derecesidir" hadisinin akıllardan çıkarılmaması gerektiğini ifade eden Erdoğan, Filistin’de her yaştan insanın cesaretin ve fedakarlığın en çarpıcı örneklerini sergilediklerini anlattı.



"Mescid-i Aksa tüm Müslümanların ortak mirasıdır"


Müslümanların aksiyon insanı olması gerektiğini dile getiren Erdoğan, "Bugün Filistin’de direnişin sembolü haline gelen her yaştan insan, cesaretin ve fedakarlığın en çarpıcı örneklerini sergiliyorlar. Zalimle zalimleşmeden, Müslümanca ve imanı hep taze tutarak mücadele etmeyi gösteriyorlar. Mescid-i Aksa tüm Müslümanların ortak mirasıdır. Filistin, biz Müslümanlar için de bir aynadır. Bir anlamda, mensubu olduğumuz bu yüce dinin bizden beklediklerini yerine getirip getiremediğimizin sağlamasıdır" diye konuştu.


Filistin’in ayrıca Müslümanların makro düzlemde sıkıştırıldığı kapanın bir yansıması olduğunu aktaran Erdoğan, İslamofobinin dünyada hızla yükseldiğine dikkati çekerek, konuşmasına şöyle devam etti:


"Gizli bir salgın olarak zihinden zihne bulaşıyor, kalpleri kirletiyor. Müslümanlara her alanda yapılan saldırılar etrafımızdaki nefret çemberinin gittikçe daraldığına işaret ediyor. Tüm bunlar, artık birbirimize kenetlenmemizin vaktinin geldiğini söylemiyor mu? Bizim aramızda, harita üzerinde, suni sınırlar olabilir. Ama Müslüman ümmeti, sınırların üstünde bir kardeşliğin parçaları olmalıdır. Konuştuğumuz dillerin, pratik ettiğimiz kültürlerin birbirinden farklı olması bizi uzak kılmaz. Çünkü hepimiz kelime-i şehadetin çatısı altında birleşiyoruz. Bu şuuru hiç kaybetmeden, birbirimize yakınlaşmalı ve Kudüs’ün manevi sorumluluğu etrafında birleşmeliyiz.”


Filistin’de uygulanan zulmün İslam coğrafyasının başka yerlerinde de devam ettiğinin altını çizen Emine Erdoğan, Suriye savaşının üzerinden 10 yıl geçtiğini, sayısız insanın göç yollarına düştüğünü, dünyanın birçok kapısının yüzlerine kapandığını söyledi.


Türkiye’nin 4 milyona yakın sığınmacıyı misafir ettiğini hatırlatan Erdoğan, Müslümanın Müslümana kardeş olduğu inancını hiçbir zaman terk etmediklerini aktardı.



Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:


"Kadınların, savaşın yakıp yıktığı hayatların ortasında, eş, anne, evlat ve kardeş gibi nice sıfatlarla verdiği mücadelenin sesi oldunuz. Vatan müdafaasında ortaya koydukları cesaretin ortağısınız. Kadınların dünyanın her yerinde dezavantajlı olduğu bir düzende, Filistin’de kadın olmanın zorluğunu gösterdiniz. Allah sizlerden razı olsun. Allah’tan, kardeşliğimizi arttırmasını niyaz ediyorum. Yan yana geldiğimizde yeryüzünün en güzel insanlık tablosunu oluşturacağımıza yürekten inanıyorum."



Bakan Yanık: "Filistin’in haklı davasını, Filistinli kadınların davasını savunmaya devam edeceğiz"


Programda bir konuşma yapan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, “İsrail’in uyguladığı adaletsizlikler tüm dünyanın gözü önünde sahneleniyor. Buna dikkat çeken burada biz Kudüs dostlarını buluşturan, Hepimiz Meryemiz platformu bu anlamda çok kıymetli bir dayanışma örneği sergiliyor. Ben kendilerine bir kez daha çok teşekkür etmek istiyorum. Saygıdeğer hanımefendi, değerli katılımcılar; İsrail, 1967’den bu yana uluslararası hukuku hiçe sayarak yürüttüğü işgal politikası ve saldırılarla Filistin topraklarında tam bir utanç devleti olarak varlığını sürdürüyor. Filistin’i ve Filistinlileri destekleyen her oluşuma gönülden destek vermeye, ortak olmaya, içinde olmaya çalışıyoruz. Kudüs’te gece gündüz, yaz kış demeden, Mescid-i Aksa’yı bekleyen bu rabıt hanımlar gibi bizler de birer Meryem olmak üzere haksızlıklara itiraz etmeye devam ediyoruz haddimiz olmayarak. Filistinli kadınların arkasında duracak, onların haklı davasını tüm dünyaya taşımasına yardımcı olacağız her türlü platformda. Her türlü uluslararası platformda Filistin davasını, Filistin’in haklı davasını, Filistinli kadınların davasını dile getirmeye, savunmaya, gündem yapmaya devam edeceğiz. Alınan karar gereği uluslararası toplumdan nerede olurlarsa olsunlar Filistinli kadın mültecileri desteklemeleri ve haklarını hayatın her alanında korumalarını istedik. Toplantıda ayrıca sayın cumhurbaşkanımızın girişimleriyle kurulan İslam İş Birliği Teşkilatı Kadın Danışma Konseyi’nin sunumunu da gerçekleştirdik. Saygıdeğer konuklar, kadınları güçlenmesi bizim açımızdan hem insan haklarının bir gereği hem de İslam dünyası olarak gelecek meselemizdir. Bunun için Türkiye olarak İslam dünyasındaki kadın potansiyelini hayata geçirme gayretini bugüne kadar kararlılık gösterdik, bundan sonra da göstermeye devam edeceğiz” diye konuştu.



Gençlik ve Spor Bakanı Kasapoğlu: "Kudüs’ü korumak her birimizin borcu"


Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu ise Kudüslü kadınların verdiği mücadeleye değinerek, "Aziz Filistin toprağı talan ediliyor. Yıldırma politikaların sonu gelmiyor. Bu zorluklara karşı ön cephede yiğit, cesur, cefakar Kudüslü kadınlar var. Rabbim bu mübarek şehri ilk kıblemizi savunan tüm kardeşlerimizden razı olsun. Kudüs hepimize aziz bir emanet. Dolayısıyla Kudüs’ü korumak her birimizin borcu. Kudüslü kardeşlerimiz her gün türlü türlü zorluklara ve haksızlıkla dolu muameleyle karşı karşıya kalıyorlar. Kudüslü kadınlardan öğrenecek çok şey var. Onların Kudüs’e olan sadakati bizler için önemli bir ilham kaynağı. Ben bu vesileyle tüm şehitleri rahmetle yad ediyorum. Rabbim bu bilinci ümmetin çocuklarından eksik etmesin" diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Tokat Belediye Başkanı Yazıcıoğlu, “Durum tespit çalışmaları devam ediyor” Tokat’ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen depremlerin ardından Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu depremin merkez üssüne gelerek incelemelerde bulundu. Basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Yazıcıoğlu, “Durum tespit çalışmaları devam ediyor” dedi. Tokat’ın Sulusaray ilçesinde önceki gün başlayan ve ardı arkasını kesmeyen depremler, ilçeyi olumsuz etkiledi. 4.7, 4.1 ve 5.6 büyüklüğünde meydana gelen depremler sonrası vatandaşlar geceyi sokaklarda geçirdi. İlçede birçok noktaya mobil aşevi ve ikram araçları kuruldu. Depremin merkez üssü olan Sulusaray ilçesine gelen Tokat Belediye Başkanı Mehmet Kemal Yazıcıoğlu, incelemelerde bulundu. İncelemelerin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Başkan Yazıcıoğlu, bölgede durum tespit çalışmalarının sürdüğünü söyledi. "Spor tesislerimizi, vatandaşlarımıza açtık" İlk depremin ardından ilçeye geldiklerini ifade eden Başkan Yazıcıoğlu, “Akşam 18:11 sularında 5.6’lık deprem yaşadık. Malum daha önce de 4.7 ve deprem oldu Sulusaray bölgesinde. Biz hemen gece Sulusaray’a intikal ettik. Vatandaşlar panik yapmışlardı, sokaktalardı. Net bir bilgi de belki ilerleyen saatlerde gelecektir. Çevre köyler ve ilçeler dahil olmak üzere 171 evin ve iki minarenin hasar gördüğü yönünde bilgi var. Can kaybı ve yaralıların olmaması bizi en çok sevindiren taraf. Biz belediyemiz olarak burada aşevimizle, personelimizle Sulusaray ve köylerimize destek veriyoruz. Tokat merkezde de malum biraz hissedildi. Bazı evlerde çok hissedildi. Vatandaşlarımız biraz panik yaptılar, sokaklara indiler. Biz de yine sokakta olanlara her konuda destek olmak için ekiplerimizi seferber ettik. Tüm ekipler Tokat merkezde vatandaşlarımıza, çorba ikramında bulundular, yardım ettiler. Biz mahalle konaklarımızı ve Tokat merkezde spor tesislerimizi, vatandaşlarımıza açtık. Tedirgin olan vatandaşlarımız geceyi orada geçirdiler ama ilerleyen saatlerde evlerine döndükleri noktasında bilgi aldık. Durum tespit çalışmaları devam ediyor. Tokat Belediyesi olarak her yerde olduğumuzu bilmenizi isterim. Şimdi belediye başkanımla da istişarelerde bulundum. Bir durum tespit çalışması yapılsın. Daha iyi bilgileri size net bir şekilde aktaracağım” dedi.
İstanbul “Psikolojik desteğe erişimi olmayanlar için yapay zeka belirli bir boşluğu doldurabilir” Yapay zekâ (AI), eğitimden sağlık hizmetlerine kadar birçok sektörde hızla ilerliyor. Yapay zekânın insan duygularını anlama, açıklama ve ruhsal rahatsızlıkları tedavi sürecinde etkin rol oynayıp oynayamayacağı ise merak konusu. Arş. Gör. Psikolog Deniz Mısra Gürol, psikolojik desteğe erişimi olmayanlar için belirli bir boşluğu doldurabilecek yapay zekânın tek başına yeterli olamayacağını belirtti. Son zamanlarda yapay zekânın sınırları hakkında sorulan sorular gündemden düşmüyor. ‘’Yapay zekâ insan psikologların, psikiyatristlerin ve diğer ruh sağlığı uzmanlarının yerini alabilecek potansiyele sahip mi?’’ sorusunu İstanbul Gelişim Üniversitesi (İGÜ), İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü Arş. Gör. Psikolog Deniz Mısra Gürol yanıtladı. “Psikolojik desteğe erişimi olmayanlar için belirli bir boşluğu doldurabilir” Psikolog Deniz Mısra Gürol, Chatbotların verilen bir dizi komut sayesinde insan konuşmasını simüle eden yazılım uygulamaları olduğunu belirtti. “Chatbotlar hastalarla konuşarak, onlara deneyimleri ve duyguları hakkında sorular sorup sanal bir terapist gibi hareket edebilir. Hatta danışanlar ile konuşmak dışında onlara yapabilecekleri egzersiz önerileri bile sunabilir. Bu uygulamalar, kaliteli psikolojik desteğe erişimi olmayanlar için belirli bir boşluğu doldurabilir” dedi. “Yalnızlık bir halk sağlığı krizi” Arş. Gör. Deniz Mısra Gürol, birçok psikoterapistin, yerlerinin robot terapistler tarafından doldurulacağına dair bir endişe yaşandığını belirterek “U.S. Surgeon General, yalnızlığın bir halk sağlığı krizi olduğunu ilan ettiğinde, bir bilgisayarla sohbet etmenin bu ihtiyacı karşılayamayacağını açıkça ortaya koymuştur. Araştırmalar da gösteriyor ki psikoterapi, her danışanı kendi içinde değerlendirmelidir ve tedavi sadece belirli teknikleri kullanarak iyileştirmeye indirgenemez. Tedavi teknikleri haricinde empatik bağ kurabilme ve terapötik ilişki geliştirme gibi insana dair özellikler, başarılı tedavinin yapı taşlarıdır” ifadelerini kullandı. “Yapay zekâ tüm kaynaklara erişim sağlayabilir” Psikoterapistlerin tedavilerde faydalandığı binlerce kaynak olduğunu belirten Gürol, “Bunlar genellikle makaleler, terapi ekolleri, davranışsal egzersizler ve kitaplar olabilir. Yapay zekâ, bütün bu kaynakları akademisyenlere veya psikoterapistlere göre çok daha hızlı bir şekilde sindirebilme özelliğine sahiptir ve oluşturulan veri tabanı sayesinde danışanlar ile psikoterapi seansı yapabilir.” dedi. “Yapay zekâ terapötik ittifak kuramaz” Psikolog Deniz Mısra Gürol, “Araştırmalara göre başarılı bir tedavinin sırrı hem özel hem de genel faktörlere bağlıdır. Özel faktörler, psikoloji biliminin farklı teorilerinden ve uygulamalarından oluşan belirli teknikleri kapsar. Örneğin; terapide konulan hedefe yönelik ödevler verilmesi gibi. Genel faktörler ise terapötik değişkenlerle ilgilidir diyebiliriz. Bunlar; bağ kurabilme, empatik yaklaşma, etkili dinleme ve terapiden beklentilerdir. Genel faktörler daha çok kişiye özeldir ve içinde yapay zekânın erişemeyeceği insani özellikleri barındırır. Yapılan araştırmalar, genel faktörlerin ağırlıklı olarak tedavinin etkililiğini belirlediğini savunmaktadır. Genel faktörler, danışanın biricik olduğunu ve kendi içinde bir tedavi süreci olduğunu vurgular, dolayısıyla otomatikleşmiş bir psikoterapinin uzun vadede her vakada işe yaraması mümkün değildir” dedi. Çok başarılı bir tedavi metodu veya nefes egzersizi gibi etkili olabilecek bir müdahalenin terapötik bağ ve güven ilişkisi olmadan uygulanmasının etkili olamayacağına dikkat çeken Gürol, etkili dinleyen ve empatik yaklaşabilen iyi eğitimli bir terapistin de doğru tedavi planını çıkarmadan ve doğru teknikleri kullanmadan başarı sağlayamayacağını belirtti. Başarılı bir terapi sürecinde güven ön plandadır Terapide en önemli konulardan biri de danışan gizliliğidir. Terapi odasında danışanlar, kendilerine dair özel konuları terapist ile güvenli bir bağ kurduklarında paylaşabiliyorlar. Terapistler gizlilik ilkesine bağlı olarak çalışmakla yükümlüdür, dolayısıyla çevrim içi bir ortamda özel konuların açıkça konuşuluyor olması danışanı rahat ve güvende hissettirmeyebilir. Arş. Gör. Deniz Mısra Gürol, terapide konuşulan konuların veri tabanında kalıcı olup olmadığına dair danışanların aklında bir soru işareti oluşacağına dikkat çekerek “Yapılan araştırmalar, bazı insanların gerçek bir terapistle konuşurken daha utangaç olabileceklerini ve bir robotla konuşurken daha rahat olabileceklerini de vurgulamıştır. Bireyler, ruh sağlığı desteği alırken hem yapay zekânın hem de insan terapistlerin güçlü yönlerini ve sınırlamalarını gözlemleyerek bilinçli bir tercih yapabilirler” ifadelerini kullandı.
Hakkari Yüksekova’da heyelan sonrası dağcılar devreye girdi Van-Yüksekova kara yoluna sürekli inen heyelan sonrası dağcı grubu devreye girerek, güvenlik önlemleri altında 2 bin rakımda bellerine bağladıkları halatlarla dev kaya parçalarını indirdi. Karayolu ekipleri, heyelanların sık sık meydana geldiği Yeniköprü mevkisinde dağcı ekip ile birlikte ortak çalışma başlattı. Heyelanın meydana geldiği ve kaya parçalarının düştüğü bölgeye tırmanan dağcı ekibi, dağda düşme ihtimali bulunan taş ve kaya parçalarını indirdi. Zorlu şartlarda çalışma yürüten dağcı ekibi gün boyu çalışmalarına devam ederken, karayollarına bağlı ekipler ise yolda temizleme çalışması yürüttü. Bölgede başka heyelanların meydana gelmemesi için çalışma yürüten ekipler, yolu yarım saatte bir kapatıp açarak araçların geçişlerini de sağladı. Çalışmaların önümüzdeki günlerde de devam edeceğini aktaran ekipler, yola çıkacak sürücüleri de dikkatli olmaları yönünde uyardı. Uzun araç kuyruklarının oluştuğu bölgede Yüksekova Emniyet Müdürlüğü ekipleri de güvenliği sağlıyor. "Levye ve krikomuzun gücü yettiği kadar heyelanı temizliyoruz" Güvenlik önlemleri altında kaya parçalarını indirdiklerini belirten dağcı grubunun şefi Bülent Metin, “Geçtiğimiz kış aylarında ve ondan önceki dönemlerde gece ile gündüz arasında sıcaklık ve soğukluk farklarından dolayı bölgede heyelanlar meydana geliyor. Burada yaşanan heyelanların sebebiyle karayolu ekipleri ve il bölge müdürlükleri arasındaki temaslardan istinaden buradaki heyelana diğer bölgelerde olduğu gibi müdahale etmeye çalışıyoruz. Levye ve krikomuzun gücü yettiği kadar heyelanın arkasında bıraktığı taşları indirmeye çalışıyoruz. Karayolları ekiplerine yardımcı olmak için buradayız. Onlarda aynı şekilde bize yardımcı olmaya çalışıyor" dedi. "Acil durumlarda ise yol ivedilikle açılıyor” Yol güvenliğini sağlamak için polis ekiplerinin çalışma yaptığını belirten Metin, "Karayolları ekipleri bize yardımcı olduğu kadar, İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler de güvenliği sağlamak için buradalar. Polis ekipleri, vatandaşın can ve mal güvenliğini korumaya çalışıyor. Çalıştığımızda yol trafiğe kapatılıyor, durduğumuzda ise yok trafiğe açılıyor. Acil durumlarda ise yol ivedilikle açılıyor” şeklinde konuştu. “2 bin rakımda çift iple çalışıyoruz” Metin, heyelanın arkasındaki taşlara ulaşmak için uyguladıkları yöntemin uluslararası sertifikalara dayandığını da ifade ederek, “Buradaki dağcıların hepsi bu sertifikaya sahip. Çalışmaları çift ip sistemi şeklinde yapıyoruz. İpimizin biri koptuğunda diğer ip bizi hayatta tutuyor. 150 metrelik alanda çalışma yürütüyoruz. Şu an müdahale ettiğimiz alan ise 80 metreliktir. İstasyonlarımız yukarda olduğu için 100 metrelik iplerle aşağı iniyoruz. Adam başı 200 metre ip taşıyoruz. İplerimiz torbalarda bacağımızın arasında taşıyoruz ki düşürdüğümüz taşlar ipe zarar vermesin. Yaklaşık 2 bin rakımdayız. Yüksekova’ya da 30 kilometre uzaklıkta bulunmaktayız” ifadelerini kullandı.