ASAYİŞ - 12 Haziran 2019 Çarşamba 14:26

Hrant Dink cinayeti davasında eski Vali Muammer Güler tanık olarak dinlendi

A
A
A
Hrant Dink cinayeti davasında eski Vali Muammer Güler tanık olarak dinlendi

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin 85 sanığın yargılandığı davada tanıklar beyanda bulundu.

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin 85 sanığın yargılandığı davada tanıklar beyanda bulundu. Duruşmada dönemin İstanbul Valisi ve eski İçişleri Bakanı Muammer Güler dinlendi.


Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin davada, tanıklar beyanda bulundu. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada dönemin İstanbul Valisi ve eski İçişleri Bakanı Muammer Güler dinlendi.


“Gerekli tedbirler alındı”


Duruşmaya tanık olarak katılan dönemin İstanbul Valisi ve eski İçişleri Bakanı Muammer Güler, “17 Şubat 2003 ile 1 Haziran 2010 arasında İstanbul Valisi olarak görev yaptım. Daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisi Araştırma Komisyonunu diğer komisyonlara verdiğim bilgilerde olayın farklı boyutları olduğunu söylemiştim. 2004’te yayınlanan bir yazı nedeniyle kamuoyunda infialin oluştuğu görüldü. Bu olayların hemen akabinde dönemin patriği Mutafyan tarafından Ermeni cemaatine yönelik çeşitli sıkıntıların yaşatıldığı söylendi. Gerekli tedbirler alındı” dedi.


“Bizim haberimiz yok”


Cinayet öncesinde Trabzon Emniyet Müdürlüğü’nün inceleme yaptığını söyleyen tanık Güler, “Cinayetle ilgili Trabzon Emniyet Müdürlüğü tarafından 11 ay boyunca bir takibin, teknik dinlemenin yapıldığını biliyoruz. Bununla ilgili benim cinayetten sonra haberim oldu. Bir yazının geldiğini bu yazının ham bilgi olduğunu biliyoruz. Bu yazıdan il emniyet müdürünün, il istihbarat müdürünün haberi olmadı. Normalde bu tür konularda il valiliğine bilgi verilir. Ama bizim haberimiz yok” ifadelerini kullandı.


“Baskı gördüğüne dair müracaatı olmadı”


Cinayet öncesinde Hrant Dink’in korunmak için talebi olmadığını söyleyen Güler, “Kendisinin öyle şahsi bir talebi yok. Kanunların ilgili hükümleri bellidir. İstihbarat birimleri teklif yapmış değil bize. O nedenle koruma prosedürü yasal olarak başlatılmadı. Ölümünden bir hafta önce Agos Gazetesinde başlattığı bir yazı dizisi var. 3 sene önce yani tam olarak 2 yıl 10 ay 25 gün öncesinde, vali yardımcısının odasında yapılan bir görüşmeden bahsediliyor ve maalesef kamuoyu ölümünden bir hafta önce sanki çağrılmış, görüşülmüş gibi bir algı yaratılıyor. Sabiha Gökçen ile ilgili, hassasiyetin paylaşılması ve kaynağının sorulmasına yönelik bir toplantıdır. Yapan kişi azınlıklardan sorumlu vali yardımcısıdır. Orada tehdit ve baskı söz konusu olmamıştır. Aradan geçen 3 yıl boyunca da kendisinin de baskı gördüğüne dair herhangi bir müracaatı olmamıştır” şeklinde konuştu.



“Savcılık karara itiraz etmedi”


Kendisi hakkında soruşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini söyleyen Güler, “Şahsım hakkında da bir soruşturma yapıldı. 25 Temmuz tarihi itibari ile hakkımda soruşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da bu karara itiraz etmemiştir”



“Hrant Dink tarafından bize bir şey yansıtılmadı”


Daha sonrasında Dink ailesinin avukatı Hakan Bakırcıoğlu’nun sorularını cevaplayan tanık Güler, 3 yıl önce yaptığı bir görüşmeyi anlatarak, "Cinayetten 3 yıl önce yapılan ve cinayetle hiçbir illiyet bağı bulunmayan görüşmedir. Konu yayınlanan bir yazıya ilişkindir. Azınlıklardan sorumlu vali yardımcısı bu bilgiyi nereden aldığı, kamuoyunda sıkıntı oluşturduğu, yanlış anlaşılacağı konusunu kendisine aktarılmıştır. Konu onunla ilgilidir. Haberin kaynağı sorulmuştur o da Erivan’da bir röportajda aldığını söylemiş. Konu bundan ibarettir. Nezaket çerçevesinde yapılmış bir görüşmedir. Hakaret, tehdit, baskı olmamıştır. Kamuoyunda sanki cinayetten bir hafta önce yapılmış, tehdit, baskı yapılmış gibi yansıtılıyor. Vali yardımcısı azınlıklardan sorumlu olduğu için vali yardımcısının odasında yapılması uygun görülmüştür. Resmi bir makamda yapılmasına karar verilmiştir. Bu samimiyeti de göstermektedir. Tekrar ifade etmek istiyorum. Hakaret, tehdit veya aba altından sopa göstermek bir şey yoktur. Önemli olan bu görüşmenin yapılmasıdır. Kendisi telefon edilerek davet edilmiştir. Hüseyin Günay ile yapılan görüşmeyi bilmiyorum. Bu istihbaratın konusu. Hrant Dink tarafından da bize hiçbir şey yansıtılmadı. Bana herhangi bir evrak verilmedi” dedi.


“Bilgi paylaşılsaydı tedbirler alınırdı”


Bakırcıoğlu’nun sorularına yönelik konuşmasını sürdüren Güler, “Bu yazılardan sonra zaman zaman çeşitli protestoların olduğunu biliyorum bunlarla ilgili emniyet teşkilatımızda gerekli tedbirleri almıştı. Cinayetten sonra koruma konusu gündeme geldiğinde geçmişe yönelik niçin koruna talebinde bulunmadığı konusunda emniyetle yaptığımız görüşmede kendisinin böyle talepte bulunmak istemediği kanaati ben de oluşmuştu. Trabzon Emniyet Müdürlüğü’nün bu konu ile ilgili bilgiler aldığı, bunları İstihbarat Dairesi Başkanlığı ile paylaştığı halde bu bilgiler niçin İstanbul Emniyetine iletilmemiştir? Bu bilgi İstanbul Emniyeti ile paylaşılsaydı gerekli tedbirler alınırdı. İl emniyet müdürünün de bunlardan haberi olmadığı için tarafıma da bilgi verilmiştir. İstanbul İstihbaratı 2003’den beri birçok konuda çalışma yapmış, çok önemli olayları aydınlatmış, bir çok olayı da önlemiştir. Yeterli bilgi verilseydi gerekli tedbirleri alacaklarını biliyorum, buna inanıyorum” ifadelerini kullandı.


“11 ay boyunca yürütülen soruşturma var”


Davanın sanıklarından dönemin İstanbul İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın avukatı Mehmet Köksal’ın sorularını cevaplayan Güler, “Burada Trabzon Emniyet Müdürlüğünce 11 ay boyunca yürütülen bir soruşturma var. Böyle bir talepte bulunulmamış. Dolayısıyla İstanbul Emniyeti’ne de böyle bir talep gelmemiş. Esasen gelen bu yazı (Yasin Hayal ile ilgili bilgi) istihbarat elemanlarınca değerlendirilmiş, söz konusu yerin iş yeri olduğu şahsın da orada olmadığı belirlenmiştir. Sayın cerrahın eğer böyle bir konuda bilgisi olsaydı benimle istişare ederdi” şeklinde konuştu.


“En ufak bir ihmal olduğunu düşünmüyorum”


Celalettin Cerrah’ın görevini ihmal edip etmediğinin sorulmasının üzerine tanık Güler, “Burada bir vali sorumluluğu ile görüşümü ifade etmek istiyorum asla en ufak bir ihmali olduğunu düşünmüyorum. Aynı şekilde Ahmet İlhan Güler’in de görevini yaptığını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.


“Gördüğünüz gibi buradayım”


Duruşma çıkışında basın mensuplarına açıklamalarda bulunan ve sağlık durumuyla ilgili yapılan haberler hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirten Güler, “2014 yılından beri yurt dışından kaynaklı malum hesap sahipleri sağlığımla ilgili periyodik yayınlar yapıyorlar. Bunlar yakınlarımı endişeye sevk ediyor. Bu yayınları kınıyorum. Gördüğünüz gibi buradayım. O yayın sahipleri hakkında da gerekli suç duyurularında bulundum ve bulunmaya devam edeceğim. Gerekli suç duyurularında bulundum. Bunun yanlış bir iş olduğunu ve insanlıkla bağdaşmadığını burada ifade etmek istiyorum” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Kızılay Başkanı Hatay’da depremzedelerle iftar sofrasında buluştu Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, Hatay Güzelburç’taki Kızılay Yaşam Merkezi’nde depremzedelerle iftar sofrasında bir araya geldi. Ramazan ayının yardımlaşma ruhunu öne çıkaran Yılmaz, son depremzede yuvasına kavuşana kadar desteklerinin süreceğini belirtti. Deprem bölgesinde ilk günden itibaren varlığını hissettiren Türk Kızılay’ı Ramazan ayında da afetzede vatandaşları unutmuyor. Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, Hatay’ın Güzelburç bölgesinde bulunan Kızılay Yaşam Merkezi konteyner kentinde vatandaşlarla iftar sofrasında bir araya geldi. "Hatay’da son depremzede yuvasına kavuşup, yastığa başını huzurla koyana kadar biz buradaki vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin ellerini bırakmayacağız" Ramazan ayının; rahmet, bereket, yardımlaşma ve iyilik ayı olduğunu belirten Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, "Biz bugün burada zor günleri birlikte atlatmaya çalışıyoruz. Türk Kızılay’ı olarak her zaman söylediğimiz bir konu var; son depremzede yuvasına kavuşup, yastığa başını huzurla koyana kadar biz buradaki vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin ellerini bırakmayacağız. Ramazan ayındayız, Ramazan ayı; rahmet, bereket, yardımlaşma ve iyilik ayı ama aynı zamanda Ramazan ayı sevdiklerimizle bir araya gelme ve bir sofranın etrafında buluşma ayı. O nedenle biz bugün burada Hatay’da kardeşlerimizle bir ekmeği bölüşeceğiz, beraber iftarımızı açacağız. Birbirimizi dinleyerek bu zor günleri atlatmak adına bir aşama daha ilerlemiş olacağız. Ben zor günlerin geçeceğine inanıyorum. Son 1 sene de gördüğümüz şu ki herkes tünelin ucundaki ışığı görmüş durumda bu da zor günlerin geçeceğine inancı pekiştiriyor. Bu günlerde biz halkımızla bir arada olmaya devam edeceğiz. Tekrar herkesin Ramazanı hayırlı olsun" şeklinde konuştu.