SAĞLIK - 12 Ekim 2021 Salı 10:50

Meme kanseriyle mücadele için ‘Önce ben’

A
A
A
Meme kanseriyle mücadele için ‘Önce ben’

Siemens Healthineers Türkiye, Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı kapsamında bir çalışmaya imza attı.

Siemens Healthineers Türkiye, Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı kapsamında bir çalışmaya imza attı. Şirket, meme kanserine karşı rutin kontrollerin önemine dikkat çeken farkındalık filmiyle, yaşamda her türlü fedakarlığı üstlenen kadınları, kendi sağlıkları konusunda “önce ben” demeleri için teşvik ediyor.


Tüm dünyada kadınların sağlığı ve yaşamı için risk oluşturan öncelikli nedenlerden biri olmaya devam eden meme kanseri, tamamen tedavi edilebilen bir hastalık ve bu noktada erken tanı hayati bir rol oynuyor. Siemens Healthineers, erken teşhise ve tedaviye yardımcı olan çözümleriyle meme kanseriyle mücadeleye destek olurken, ülkemizde meme kanserine dair bilinci ve farkındalığı artırıp rutin kontrollerin önemine dikkat çeken sosyal sorumluluk çalışmasıyla da kadınları harekete geçmeye çağırıyor. Şirket, bu yıl meme kanseri farkındalık ayı kapsamında yayınladığı farkındalık filmi ile kadınlara ve ailelerine rutin kontrollerin önemini hatırlatıyor. siemens.com.tr üzerinden yayınlanan film ile hayatın her alanında ailesi ve sevdikleri için fedakârlık yapan kadınlara, aslında sevdikleriyle beraber olabilmek için önce kendi sağlıklarına dikkat etmeleri gerektiğini ve “önce ben” demeleri gerektiğini anlatıyor.


“Meme kanseri ne kadar erken teşhis edilirse tedavi edilme şansı o kadar artar”


Siemens Healthineers Türkiye Genel Müdürü Enis Sonemel, #önceben farkındalık çalışması ile ilgili şu açıklamada bulundu: “Meme kanseri, ne yazık ki dünya genelinde kadınlarda kansere bağlı ölümlerin önde gelen nedeni olmaya devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verilerine göre dünyadaki en yaygın kanser türü ve 2020 yılında 2,3 milyon yeni meme kanseri vakası tespit edildi. Ülkemizde ise her yıl yaklaşık 18 bin kadına meme kanseri tanısı konuluyor. T.C. Sağlık Bakanlığı verileri, Türkiye’de meme kanseri sıklığının artmasına rağmen, hastaların çoğunda ileri evrede tanı konulduğunu gösteriyor. Ancak bu hastalıkla ilişkili ölümlerin sayısı, başta erken teşhis olmak üzere hastalığın daha iyi anlaşılması ve doğru tedavi gibi faktörlere bağlı olarak giderek azalıyor. Hem erken tanı yöntemleri hem de tedavi süreçlerinde kaydedilen gelişmeler, meme kanseriyle mücadelemizi güçlendirse de ilk adımı bireylerin atması gerekiyor. Meme kanseri taramalarına dair korku ve endişe nedeniyle düzenli kontrollerin aksatılması çok ciddi sonuçlara yol açabilir. Kadınların kendi sağlıkları için harekete geçmesi ve aile üyelerinin de bu konuda farkındalık sahibi olarak annelerini, eşlerini teşvik etmesi çok önemli. Siemens Healthineers Türkiye olarak #önceben farkındalık çalışmamızla bu konudaki bilinci artırmak ve erken teşhisin önemini bir kez daha hatırlatmak istedik.”


Meme kanseri kadınlarda en yaygın görülen kanser türü


Meme kanseri hakkında bilinçlendirmek ve erken teşhisin önemine dikkat çekmek için Ekim ayı tüm dünyada “Meme Kanseri Farkındalık Ayı” olarak kabul ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Merkezi (IARC), 180 ülkenin 140’ında kadınlarda en yaygın görülen kanser türünün meme kanseri olduğunu belirtiyor. Erkeklerde görülme oranı yüzde 1’den düşük olmakla birlikte kadınlarda görülen kanserlerin yaklaşık yüzde 25’ini meme kanseri oluşturuyor.


Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Hastanesi Meme Kliniği Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Füsun Taşkın, erken teşhisin önemine şu sözlerle dikkat çekiyor: “Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türü ve yaklaşık olarak 8 kadından birinin, hayatının bir döneminde kapısını çalıyor. Sık görülmesine rağmen, erken evrede saptanan meme kanserinin tedavisi mümkün ve tedavi başarısı çok yüksek.”


GLOBOCAN araştırmasına göre, Türkiye’de 2020 yılı içerisinde her yaş grubundan kadına konulan kanser tanılarının yaklaşık yüzde 24’ünü meme kanseri vakaları oluşturdu. Öte yandan T.C. Sağlık Bakanlığı’nın verileri, ülkemizde özellikle 45-54 yaş aralığında meme kanseri sıklığının daha fazla olduğuna işaret ediyor. Avrupa ülkelerinden farklı olarak meme kanserli olguların yaklaşık yarısının 50 yaş altında ve premenopozal dönemde olduğu biliniyor. İlk evrede hiçbir belirti göstermeyen meme kanserinde erken tanının ilk adımını kadınların kendi kendilerine yapacakları meme muayenesi oluşturuyor. Bu nedenle 20 yaş üzerindeki tüm kadınların kendilerini muayene etme konusunda gerekli farkındalığa sahip olması ve periyodik kontrollerini aksatmamaları hayati bir önem taşıyor. Bununla birlikte meme kanseri riski taşıyan 25 ila 40 yaş arasındaki kadınların yılda bir kez klinik meme muayenesinden geçmesi; 40 yaşın üzerindeki kadınların da yıllık meme muayenesine ek olarak yılda bir kez mamografi çektirmesi öneriliyor. Ortalamanın üzerinde risk taşıyan, örneğin yakın aile üyelerinde meme kanseri geçmişi olan kadınlar ise klinik muayeneleri altı ayda bir tekrarlamalı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Malatya Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden ‘Dev’ ameliyat Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 210 kilogram olan obezite hastası başarılı bir ameliyat geçirdi. 26 yaşındaki hastanın hedefi bu ameliyat ile 10 kilo verebilmek. Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 210 kilogramlık Muhsin Akklınç’a cerrahi operasyon gerçekleştiren Genel Cerrahi uzmanı Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, yıllar önce dramatik sonuçlanan operasyonların günümüzde artık çok daha olumlu sonuçlar doğurduğunu ifade etti. 210 kiloya sahip 26 yaşındaki Muhsin Akkılınç’a mide küçültme operasyonu gerçekleştiren Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktorlarından Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, obezitenin vücutta yağ birikiminin artmasıyla oluştuğunu belirtti. Obezite ile mücadelenin sadece genel cerrahi uzmanlarının değil, multidisipliner yaklaşımla yapılması gereken bir durum olduğunu ifade eden Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, "Tüm hastalara önce bir endokrinoloji dahiliye uzmanlığı eşliğinde diyet tedavisi verilmesi gerekmektedir. Diyet tedavisinin ardından bir de farmakolojik tedavi dönemi var. Bunlara rağmen zayıflayamayan, zayıflamayı başaramayan hastalarımız için cerrahi operasyon önermekteyiz. Yıllar önce obezite cerrahisinden kaynaklanan komplikasyonlar vardı. Bundan dolayı operasyonlar ölümle sonuçlanan çok dramatik ve çok medyatik olabiliyordu. Ancak yıllar içerisinde hem cerrahların tecrübelerinin artmasıyla hem de tıbbi teknolojinin daha ilerlemesiyle komplikasyon alanları ve bunlara bağlı ölüm oranları çok daha azalmış durumda. Bu yüzden hastalar güvenerek tecrübeli merkezlerde ameliyat olabilirler. Ülkemizde kadınların neredeyse yüzde 40’ı erkeklerin ise yüzde 25’i maalesef obez sınıfına girmektedir. Bu yüzden obeziteyle mücadele ülkemiz için çok önem arz ederken, Sağlık Bakanlığımız her geçen gün obezite merkezlerini arttırarak kurmaktadır" dedi. “Hedefim 100 kilogram vermek” Kahramanmaraş’tan Malatya’ya obezite tedavisi için gelen Muhsin Akklınç ise cerrahi operasyon ile mide küçültme ameliyatı olduğunu belirtti. Aşırı kilolarından dolayı hayatında zorluklar yaşadığını ifade eden Akkılınç, "Aşırı kilolar yüzünden yürürken çok zorlanıyordum ve belim ağrıyordu. Günlük işlerimin birçoğunu yapamıyor, önemli toplantılara katılamıyordum. Daha önce birçok kez normal diyet yaptım. Fakat olmadı. Cerrahi operasyonun eskisi gibi başarısız sonuçlanma riskinin az olduğunu ifade eden Prof. Dr. Burhan Hakan Kanat, 210 kilo iken beni ameliyat etti. Kendisine teşekkür ediyorum. Benim için ideal olacak kilo 100 ila 110 arası. Yapılan mide küçültme cerrahi operasyonu ile 100 kilogram verme hedefindeyim” diye konuştu.
Samsun ‘Afrika çöl tozları çocukları daha fazla etkiliyor’ Çöl tozlarının solunum yolu hastalığı olanları olumsuz etkileyebileceğine değinen Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nurhan Köksal, “Çöl tozlarının yoğun olduğu günlerde özellikle çocuklar ve solunum sistemi rahatsızlığı olanların sağlığı olumsuz etkilenmektedir” dedi. Liv Hospital Samsun Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nurhan Köksal, Afrika çöl tozları hakkında bilgilendirmelerde bulundu. “Astım hastaları dikkat etmeli” Çöl tozlarının solunum yolu hastalığı olanları olumsuz etkileyebileceğine değinen Prof. Dr. Köksal, “Çöl tozlarının yoğun olduğu günlerde özellikle çocuklar ve solunum sistemi rahatsızlığı olanların sağlığı olumsuz etkilenmektedir. Erişkinlerde özellikle solunum yetmezliği olanlarda, astım, KOAH, bronşiektazi ve solunum yolları rahatsızlığı olanlarda problemler daha belirgin şekilde ortaya çıkar. Ayrıca çocuk yaş grubu da en fazla etkilenen grubunu oluşturmaktadır” diye konuştu. “Solunum yolu enfeksiyonlarına neden olabilir” Çöl tozlarının, solunum yolu enfeksiyonlarına neden olduğunu dile getiren Prof. Dr. Köksal, “Çöl tozlarının havada fazla miktarda bulunması, mukozal yüzeyler ile teması gözde, burunda ve solunum yollarında direk tahriş edici etkisiyle rahatsızlık verebilir. Özellikle alerjik bünyeye sahip kişilerde ve KOAH, astım gibi solunum yolu hastalıkları bulunan kişilerde bu tahriş edici etkisi daha yoğun olarak karşımıza çıkabilir. Toz miktarının arttığı durumlarda normal sağlıklı bireylerin de solunum yolları etkilenmektedir. Bu tahriş edici etkisinden başka, toz partiküllerine bakteri ve virüsler bağlı kalarak solunum yolu enfeksiyonlarına da neden olabilir. Böyle durumlarda solunum yolu enfeksiyonlarının artmasının bir nedeni de artan toz miktarının güneş ışığını ve ultraviyoleyi engelleyerek yine havada mikroorganizmaların uzun süre kalmalarına neden olmalarıdır” şeklinde konuştu. “Zorda kalmadıkça dışarı çıkmayın” Prof. Dr. Köksal, “Tüm bu olumsuz şartlarda akciğer sağlığımızı koruyabilmek için özellikle kronik solunum yolu ve astımı olan hastalarımızın, toz yoğunluğunun fazla olduğu dönemlerde zorunlu kalmadıkça dışarı çıkmamaları, ev havalandırmalarını bu dönemlerde yapmamalarını ve maruziyet olduğu dönemlerde mutlaka maske takmalarını öneriyoruz” ifadelerini kullandı.
Kayseri Başkan Çolakbayrakdar, “Çözüm merkezi, Kayseri’nin en torpilli numarasıdır” Kocasinan Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü bünyesinde hizmet veren Çözüm Merkezi ile vatandaşların talepleri çözüme kavuşturuyor. Çözüm Merkezi’ni en torpilli numara olarak niteleyen Başkan Çolakbayrakdar, “Özellikle başımızın tacı olan vatandaşımızı önemsiyoruz ve beklentilerini hızlı bir şekilde karşılamak için merkezimizle sonuç odaklı çözüm üretiyoruz” dedi. Çözüm Merkezinin tüm belediyecilik hizmetlerini tek bir çatı altında aktaran bir birim olduğunun altını çizen Başkan Çolakbayrakdar, “ 25 Ağustos 2016 yılında hayata geçirdiğimiz Çözüm Merkezi, torpilli telefon numarasıdır. Çünkü vatandaş benden bir talepte bulunduğu zaman bende 0(352) 222 70 00’nolu numarayı arayıp, söylüyorum. Bundan dolayı torpilli hat diyoruz. Herkesin rahatlıkla ulaşabileceği ve herkesin belediyeyle olan taleplerini bu hat üzerinden yönetebileceği bir telefon numarasıdır. Bir telefonla belediyenin tüm birimlerine ulaşabileceğiniz ve hizmeti vatandaşın ayağına götüren bir iletişim hattıdır. Biz diyoruz ki; ‘Kocasinan Belediyesi’ne ve ‘Başkana’ her turlu ulaşabilirsiniz. Aynı zamanda bu uygulama ilçe sakinlerimizle belediyeyi birlikte yönetme tarzıdır. Vatandaşlarımızın beklentilerini isteklerini ve taleplerini yerine getirebiliyorsak, vatandaşlarımızı mutlu edebiliyorsak yönetim tarzı olarak doğru bir yönetim sergiliyoruz demektir. Bu anlayışı da sahaya yansıtma noktasında atmış olduğumuz önemli adımlardan bir tanesidir” ifadelerini kullandı. “ÇÖZÜM MERKEZİYLE TALEPLERE ANINDA YANIT VERİYORUZ” Çözüm Merkezi ile daha hızlı iletişim ve operasyon refleksi daha yüksek belediyecilik yaptıklarına dikkat çeken Başkan Çolakbayrakdar, “Vatandaşımız, bizim baş tacımızdır. Vatandaşımızı önemsiyoruz ve beklentilerini hızlı bir şekilde karşılamak için Çözüm Merkezi ile sonuç odaklı çözüm üretiyoruz. Özellikle pandemi süreci gibi hiç evinden çıkamayan vatandaşımızın yanında olduk. Yani Kocasinan Belediyesi hiç düşünmediğiniz zaman ansızın yanınızda oluyor. Sadece talep değil, zaman zaman vatandaşımızın memnuniyetini ve teşekkürlerini alıyoruz. Ayrıca Çözüm Merkezinin yazılımı tamamen belediye personelimiz tarafından yapılmış olan bir sistemdir. Her türlü iletişim kanalından bizlere ulaşılıyor. İlçe sakinlerimiz, isteklerini yüz yüze iletebilmenin yanı sıra her türlü iletişim kanalı; sosyal medya, Kocasinan Belediyesi’nin web sitesi, mobil uygulamalı cep telefonu ve Watsapp hattı 0(352) 222 70 00’ nolu telefon numarasından her şekilde belediyeye anında ulaşabiliyor. Kocasinan Belediyesi hem 7/24 saat çalışan bir belediye hem de 7/24 saat ulaşılan bir belediyedir” diye konuştu.
Zonguldak ZBEÜ Hemşirelik Bölümü öğrencileri üniformalarını giydi ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, Hemşirelik Bölümü birinci sınıf öğrencileri için bu yıl ilki düzenlenen 2023-2024 Akademik Yılı Üniforma Giyme Törenine katıldı. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü 2023-2024 Akademik Yılı Üniforma Giyme Töreni gerçekleştirildi. Sezai Karakoç Kültür Merkezi’nde düzenlenen törene ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Bekir Hakan Bakkal, Prof. Dr. Servet Karasu, Genel Sekreter Prof. Dr. Zehra Safi Öz, senato üyeleri, akademisyeneler, öğrenciler ve aileler katıldı. Törenin açılışında konuşan Hemşirelik Bölümü Bölüm Başkanı Doç. Dr. Nurten Taşdemir, üniforma giyme törenin bu yıl ilkini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarını dile getirdi. Ardından kürsüye çıkan Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sibel Koçak, ilk üniformalarını giyen öğrencilere mesleğe önemli bir adım attıklarını dile getirerek, “Bugün giyeceğiniz üniformalarınızı meslek hayatınız boyunca gururla üzerinizde taşımanızı, üniversitemizi ve ailenizi gururlandırmanızı aynı zamanda meslek hayatına çok iyi hazırlanmanızı temenni ediyorum. Sizler gerek ülkemizde gerekse dünyada bütün sağlık sistemlerine kolaylıkla uyum sağlayabilecek kabiliyette olup bununla beraber günümüzün modern sağlık sistemlerinin farkında olarak bilimin ışığında yetişecek nesillersiniz. Her birinizin kariyerlerinde çok güzel yerlere gelmenizi, ülkemize ve geleceğimize sağlık alanında katkı sağlayan bireyler olacağınıza tüm kalbimle inanıyorum. Yolunuz açık, hemşirelik mesleğine atacağınız ilk adımınız hayırlı ve uğurlu olsun” diye konuştu. ZBEÜ Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, üniversitenin sağlık alanında sunduğu nitelikli eğitimle geleceğin sağlık profesyonellerini donanımlı bir şekilde yetiştirdiklerini belirtti. Pandemi dönemiyle hemşirelik mesleğinin önemine bir kez daha şahit olunduğuna dikkat çeken Özölçer, hemşire adaylarına mesleklerini özveriyle yapmaları hususunda tavsiyelerde bulundu. Öğrencilerin meslek hayatlarına ilk adımlarını atmalarının heyecan verici bir dönem olduğunu vurgulayan Özölçer, tebrik ederek başarılarının devamını diledi. Konuşmaların ardından hemşirelik bölümü öğrencilerine Rektör Özölçer ve Senato Üyeleri tarafından üniformaları giydirildi. Toplu fotoğraf çekiminin akabinde tören sona erdi.