GENEL - 26 Mart 2019 Salı 09:05

Sınavlara hazırlanan gençlerin yeni mekanı “Millet Kıraathaneleri”

A
A
A
Sınavlara hazırlanan gençlerin yeni mekanı “Millet Kıraathaneleri”

Zeytinburnu’nda bulunan Merkezefendi ve Seyyidnizam Millet Kıraathaneleri, gürültüden uzak, konforlu ve güvenli ortamıyla öğrencilerin daimi mekanı haline geldi.

Zeytinburnu’nda bulunan Merkezefendi ve Seyyidnizam Millet Kıraathaneleri, gürültüden uzak, konforlu ve güvenli ortamıyla öğrencilerin daimi mekanı haline geldi. Kapıları 7 gün 24 saat açık olan bu mekanlar aynı zamanda ders çalışmak, sınavlara hazırlanmak isteyen öğrencilere çay ve çorba, sınırsız kahve ikramı gibi birçok imkan sağlıyor.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk olarak 2018 yılında tanıttığı Millet Kıraathanesi projesinin geçmişi aslında daha eskiye, 2016 yılına dayanıyor. 2016 yılında Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın tarafından hayata geçirilen 7/24 açık kütüphane konsepti o dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dikkatini çekti ve Türkiye genelinde buna benzer mekanların oluşturulmasını, isminin de tarihsel manasına uygun olarak “Millet Kıraathanesi” şeklinde değiştirilmesini istedi. Murat Aydın’ın bilginin paylaşılması, eğitime destek olunması adına attığı bu adım tüm Türkiye’ye örnek oldu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın desteğiyle benzer mekanlar açılmaya başladı.



7 gün 24 saat açık kütüphane konsepti


7/24 açık kütüphane konsepti ile hizmet veren mekanların ilki olan Merkezefendi ve Seyyidnizam Millet Kıraathaneleri bugün on binlerce kullanıcıya adaptasyonu engelleyecek dış etkenlerden uzak, rahat, güvenli ve konforlu bir ortamda ders çalışma, orada bulunan dokümanlardan faydalanma imkanı veriyor. Bu mekanlar aynı zamanda günde 3 kez çorba ve sınırsız çay- kahve ikramını da sunarak kullanıcılarına kesintisiz ve verimli bir ders çalışma ortamı sağlıyor. Merkezefendi ve Seyyidnizam Millet Kıraathaneleri yalnızca Zeytinburnu’nda yaşayanlara değil çevre ilçelerden gelen öğrencilere de hizmet veriyor. Millet Kıraathanelerinin ders çalışma isteğini artırdığını ve sunduğu imkanlarla diğer kütüphanelerden ayrıldığını söyleyen öğrenciler bu tür mekânların sayısının artırılmasını istiyor.



Peki öğrenciler neden millet kıraathanelerini tercih ediyor?


Millet Kıraathanelerinin 7/24 hizmet vermesi, konforlu, gürültüden uzak, güvenilir bir ortama sahip olması, sınırsız çay- kahve, günün belirli saatlerinde çorba ikramlarının yapılması gibi birçok sebep öğrencileri buraya çekiyor. Bu mekanlara gelip ders çalışan öğrencilere Millet Kıraathaneleri hakkındaki yorumları sorulduğunda verdikleri tepki, duydukları mutluluk ve memnuniyeti gözler önüne seriliyor.



“Buranın en büyük özelliği 7/24 açık olmasıdır”


Sınava sayılı günler kaldığını ve daha iyi adapte olabilmek için bu mekanda ders çalışmayı tercih ettiğini söyleyen Ali Haydar Genç, “Seyyidnizam Millet Kütüphanesindeyiz. Hedeflerimiz var, bütün arkadaşlarımız çalışıyor, sınava da az bir süre kaldı, tam gaz devam ediyoruz. Burası 7/24 açık, burayı birçok kütüphaneden ayıran en büyük özelliği budur. Burada belli saatlerde çorba veriliyor, ortam güzel, güzel imkanları var” dedi.



“Esenler’de bu kadar büyük bir kütüphane yok”


Yaşadığı yerde buradakine benzer bir mekan bulunmadığını söyleyen Yaren Şentürk ise “Buraya ilk kez geliyorum. İlk gördüğümde burası bana çok büyük geldi çünkü Esenler’de bu kadar büyük bir kütüphane yok. Burası çok temiz ve ortamı çok güzel. Molaya rahatlıkla çıkabiliyoruz” şeklinde konuştu.



“Gönlüm ister ki İstanbul’un diğer yerlerinde de bu tarz kütüphaneler olsun”


Millet Kıraathanesine gelen bir diğer öğrenci Yasin Kaya da kendini burada çok daha iyi hissettiğini söyleyerek, "Hedeflerim için buradayım. Burada eve nazaran daha iyi ders çalışabildiğimi hissediyorum. Kıraathanede güzel bir çalışma ortamı var, yeni arkadaşlar edinebiliyorum. Ayrıca çay, çorba hizmeti de var. Buranın kitaplarından faydalanabiliyorum. Kısacası ben kendimi burada daha iyi hissediyorum, daha verimli oluyor. Buranın yapılmasında emeği geçenlerden Allah razı olsun, sağ olsunlar. Gönlüm ister ki İstanbul’un başka yerlerinde de bu tarz kütüphaneler olsun. Çünkü çalışmayı gerçekten çok olumlu yönde etkiliyor” ifadelerini kullandı.



“Kahve var, çay var, her şey çok güzel ve ücretsiz”


Sınava hazırlanan bir başka öğrenci Seda Nur Gürsoy, “Saat 13.00’da ve 18.00’da çorba veriliyor, mola saatlerinde hava soğuk olsa bile kafeteryada oturmak gibi bir imkânımız var. Çardağa çıkıp hava alabiliyoruz. Kahve var, çay var, her şey çok güzel ve ücretsiz” dedi.



“Burası benim ikinci evim oldu”


Buradaki ortamın oldukça güvenilir olduğunu, buranın adeta ikinci evi haline geldiğini söyleyen Neslihan Durmaz, “Buraya ders çalışmaya geldim. Buradan arkadaşlarımın tavsiyesi üzerine haberim oldu. Bir kere geldikten sonra hep gelmeye başladım. Burası benim ikinci evim oldu. Evden çok buradayım. Güngören’den geliyorum, orada da kütüphaneler var tabii ama buranın imkânları çok güzel. Bir de burası bana daha güvenilir geliyor. Güvenlik görevlileri 7/24 burada, bu sayede aileden yana da hiçbir sıkıntımız olmuyor” diyerek ailelerin çocuklarını bu mekana gönül rahatlığıyla gönderebileceklerini belirtti.



“Burada çok daha fazla imkan var”


Kıraathanenin kendisine sunduğu imkânların oldukça fazla olduğunu söyleyen Türkan Karataş, “Evdeki çalışma veriminin burada çok daha fazlasını alabiliyorum. Çünkü burada çok daha rahatım, daha fazla imkan var. İnternet, yiyecek, sınırsız kahve servisi mevcut ve burada herkes ders çalıştığı için daha iyi bir adaptasyon süreci olmuş oluyor” şeklinde konuştu.



“Evde ders çalışmak sıkıcı, böyle ortamları her öğrenci sever”


Merkezefendi’de bulunan Millet Kıraathanesi’ne Bağcılar’dan geldiğini söyleyen Muhammed Talha Bulut, “Evde ders çalışmak sıkıcı olduğu için böyle ortamları bütün öğrenciler sever. Böyle ortamlar tüm öğrenciler için iyi olur çünkü etrafındaki herkes ders çalışınca senin de ders çalışma isteğin geliyor. Aydı zamanda evdeki gürültülü ortamdan da bir nebze kaçmış oluyoruz. Burada yeni arkadaşlıklar, dostluklar ediniyoruz, beraber sohbet ediyoruz, ders çalışmamız daha zevkli oluyor, yemekler ikram ediliyor” ifadelerini kullandı.



“Burada bir düzen var, bu yüzden buraya geliyorum”


Diğer kütüphanelerin çok fazla gürültülü olması nedeniyle Merkezefendi Millet Kıraathanesi’ni tercih ettiğini belirten Rabia Dündar, “YKS’ye hazırlanıyorum. Sabah gelip akşam çıkıyorum, sürekli ders çalışıyorum. Ben Bahçelievler’den geliyorum. Burada bir düzen var, diğer kütüphaneler çok karışık ve gürültülü oluyor, bu yüzden burayı tercih ediyorum” dedi.


Zeytinburnu Merkezefendi Millet Kıraathanesi Müdürü Selahattin Öztürk ise; buranın istatiksel verileri hakkında bilgi vererek, kullanıcılarına sağladığı imkanlardan bahsetti.



“İstanbul’un diğer ilçelerinden buraya yoğun talep var”


Selahattin Öztürk, buraya çevre ilçelerden de yoğun bir ziyaretçi akışı olduğunu söyledi. Öztürk “Şu anda Zeytinburnu Belediyesi Merkezefendi Millet Kıraathanesi’ndeyiz. Millet Kıraathanemiz 2016 yılının Mayıs ayında hizmete açıldı. Şehir ve şehircilik üzerine bir araştırma kütüphanesi olarak kurulan kütüphanemiz, 24 saat hizmet vererek kullanıcılarını ağırlamaktadır. 121 kullanıcı kapasiteli, bekleme salonu olan, sıralı numarası alınarak hizmet veren bir kütüphanedir. 24 saat hizmet verdiği için burada çalışan, araştırma yapanlara belediyemizin bir ikramı olarak, çay, kahve ve çorba sunmaktayız. Kullanıcılarımız içeride bulunmak şartıyla günde 3 kez çorba ikramından yararlanabilmektedirler. Kullanıcılarımıza 20 binin üzerinde kitapla hizmet veriyoruz. Ödünç verme, internet erişimi ve on sayfaya kadar da fotokopi hizmeti kullanıcılarımıza sağlanmaktadır. Millet kıraathanemiz günün 24 saati açık olduğundan çevre ilçelerden de kullanıcılarımız buraya gelip çalışmalarını yapmaktadır. Toplamda 3 kütüphanemiz bulunmaktadır. Bunlardan ikisi 24 saat hizmet verdiği için kullanıcı yoğunluğumuz da buna bağlı olarak artmış durumdadır. 25 bin üyemizin 7 bin 500’ü Zeytinburnu’nda ikamet etmekte, bunun dışında kalanlarsa İstanbul’un diğer ilçelerinden buraya gelmektedirler” açıklamasında bulundu.


Binlerce kullanıcıya konforlu, gürültüden uzak ve güvenilir bir ortamda ders çalışma imkanı sunan, bunun yanında belirli saatlerde çorba ve sınırsız çay, kahve servisi yapan Merkezefendi ve Seyyidnizam Millet Kıraathaneleri, her geçen gün öğrencilerin vazgeçilmezi haline gelmeye, hizmet ettiği kişi sayısını artırmaya devam ediyor.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu: “101 milyar 745 milyon TL yatırım yaptık” İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, meclis toplantısında 2023 Yılı Faaliyet Raporu’nu açıkladı. İmamoğlu, "101 milyar 745 milyon TL yatırım yaptık. Hane halkına 33 milyar 425 milyon TL’lik cari transfer gerçekleştirdik. 115 milyar 380 milyon TL ile ulaşımı destekledik” dedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ilk meclis toplantısının son gününde 2023 Yılı Faaliyet Raporu açıklandı. Fatih Saraçhane’de bulunan binada gerçekleşen toplantı, Meclis Başkanvekili Nuri Aslan’ın başlatmasıyla gerçekleştirildi. “101 milyar 745 milyon TL yatırım yaptık” 2023 yılına ilişkin faaliyet raporunu açıklayan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “101 milyar 745 milyon TL yatırım yaptık. Hane halkına 33 milyar 425 milyon TL’lik cari transfer gerçekleştirdik. 115 milyar 380 milyon TL ile ulaşımı destekledik. Çevre için 31 milyar 540 milyon TL kaynak kullandık. Sağlık ve sosyal hizmetler için kullandığımız kaynak 25 milyar 475 milyon TL. Spor, kültür, eğitim hizmetlerimiz için gerçekleştirdiğimiz harcamalarımızın toplamı 19 milyar 645 milyon TL. 37 milyar 545 milyon TL raylı sistemlerimize sermaye yatırımı yaptık. Fen işleri eliyle 29 milyar 945 milyon TL sermaye yatırımı gerçekleştirdik. Yol yapım ve bakımı için gerçekleştirdiğimiz harcama 14 milyar 355 milyon TL. Ulaşımı 21 milyar 415 milyon TL ile sübvanse ettik. Toplumsal dayanışmayı güçlendiren ve böylece insanların sosyal destek sistemine daha az ihtiyaç duymalarını önceleyen bir anlayışla son 5 yılda olduğu gibi, 2023 yılında da çok yoğun sosyal destek hizmetleri sunduk” dedi. “156 bin 322 çocuğumuza ücretsiz süt ulaştırdık” İmamoğlu konuşmasının devamında, "Örneğin, 2023 yılında 231 bin 354, toplamda ise 1 milyon 59 bin 612 haneye Sosyal Destek İstanbulkart ile periyodik olarak nakdi destek sağladık. Karakış Desteği, Ramazan Ayı Desteği, Yaşlı Sanatçılar Desteği, Kadın Sığınma Evi Desteği, Deprem Desteği gibi düzenli ve tek seferlik nakdi destekleri 2023 yılında 353 bin 864 yurttaşımıza, 5 yıllık dönemimizde toplamda 733 bin 41 yurttaşımıza ulaştırdık. 100 bin üniversite öğrencisine 7 bin 500 TL nakdi destek sağladık. Toplamda ise 279 bin 198 üniversite öğrencisine nakdi destek verdik. 156 bin 322 çocuğumuza ücretsiz süt ulaştırdık. Toplamda ise 623 bin 553 çocuğumuza ücretsiz süt dağıtımı yaptık. Evlilik Desteği kapsamında, ihtiyaç sahibi 8 bin 682 çifte nakdi destek sunduk” şeklinde konuştu. “11 kent lokantasıyla yaklaşık 2,5 milyon kişiye 40 TL’ye 4 kap yemek desteği verdik” Kent Lokantası’nın hizmetlerine dikkat çeken İBB Başkanı İmamoğlu, “Dezavantajlı mahallelerdeki okulların çevresinde 823 bin adet Beslenme Desteği dağıtımı yaptık. Açtığımız 11 Kent Lokantası ile yaklaşık 2,5 milyon kişiye 40 TL’ye 4 kap yemek desteği verdik. Açtığımız 14 yurtta 5 bin 619 öğrenciye kamu güvencesiyle barınma imkanı sağladık. Sayıları artık 100’ü geçen Yuvamız İstanbul, ders atölyelerimiz, teknoloji atölyelerimiz ve gençlik ofislerimizle çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitim ve gelişimlerine katkı sunduk. 0-4 yaş arası çocuğu olan 614 bin anneye toplu ulaşımdan ücretsiz yararlanmalarını sağladık. İBB Kadın, Kadın Dayanışma Evi ve kadın danışma birimleri ile binlerce kadına barınma hizmeti ve sosyal hizmetler sunduk” ifadelerini kullandı. İBB Meclisi’nde Filistin’e destek çağrısı Daha sonra söz hakkı alan Büyük Birlik Partisi Grup Başkan Vekili Dursun Çağlayan, “Biz Büyükşehir Belediyesi’ndeki yolluk ücretimizi, Büyükşehir Belediye Başkanımız Filistinli çocuklara yapmaya başlayacakları yardım kampanyası hesap numarasını bize ilettikleri takdirde sonuna kadar onların hesaplarına yatmasını talep ediyoruz. Buna katılacak olan meclis üyelerimizi arkadaşlarımızdan, kardeşlerimizden siyasi görüş ayırt etmeden emeği geçen katkısı olan bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz” diye konuştu. "Sandıktan çıkan mesajları herkes kendi zaviyesinden değerlendirecektir, muhasebesini yapacaktır" AK Parti Grup Başkan Vekili Zeynel Abidin Okul ise konuşmasında, “Sandıktan çıkan mesajları herkes kendi zaviyesinden değerlendirecektir, muhasebesini yapacaktır. Bizler de kendi değerlendirmelerimizi çok ciddi bir şekilde yapmaktayız. Her biri 250 yatak kapasiteli 10 huzurevi açacağız denmiş, sadece bana gelen bilgi 1 tanesinin açıldığı birinin de sadece temeli atıldı. Biz görevi devrettiğimizde İstanbul’daki verilere baktığımızda 11 milyona yakın ücretsiz yemek dağıtıldığı, bugün ise bu rakamın 9 buçuk milyona düştüğü görülmektedir. Kent lokantalarını destekliyoruz. Güzel faaliyetlerde bulunuyorlar. Sayılarının arttırılmasını bekliyoruz. Ama bu aradan geçen 1 buçuk milyon eksik yemek acaba kent lokantalarında anlatılan 1,6 milyonluk uygun yemeğin reklamı yapılırken bu kadar yemek neden dağıtılmadı?” cümlelerini kulandı.
İstanbul Emine Erdoğan: "Şifanın arandığı en kadim kaynaklardan biri hiç şüphesiz hala keşfedilmemiş bitkiler alemidir" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, "Şifanın arandığı en kadim kaynaklardan biri hiç şüphesiz hala keşfedilmemiş sayısız türü bünyesinde barındıran bitkiler alemidir. Bugün fitoterapi olarak bilinen bitkilerle tedavi, bilimsel geçerliliği olan, kanıta dayalı bir tedavi yöntemi halini almıştır" dedi. Emine Erdoğan, İstanbul’da Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ev sahipliğinde düzenlenen "Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) - Bitkisel İlaçlar İçin Düzenleyici İşbirliği Ağı (IRCH) 15. Yıllık Toplantısı ile Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Kılavuz ve Strateji Geliştirme Çalıştayı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’den ve dünyanın farklı yerlerinden gelen, bilim insanları ile buluşmaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu söyledi. Sağlığı korumanın ve hastalıklardan arınmanın, var olduğu günden bu yana insanlığın ortak derdi olduğunu dile getiren Erdoğan, bu yolda birbirine eklenerek kar topu gibi büyüyen tecrübelerin insanlık tarihinin tüm birikiminden izler taşıdığını belirtti. Erdoğan, sahip oldukları bu hazinenin, Doğu’nun ve Batı’nın, geleneksel ve modernin ahenk içinde yoğurulmasının eşsiz bir sembolü olduğunu kaydederek, "Yüzyıllar boyunca hekimler, ’Biz insanı en güzel biçimde yarattık’ ayeti kerimesinin bir tezahürü olarak, kutsal kabul edilen sağlığı korumak ve bu uğurda tedavi yöntemleri geliştirmek için tabiatı incelemiş, yaratılan her şeyi hikmet nazarıyla satır satır okumuştur. Şifanın arandığı en kadim kaynaklardan biri hiç şüphesiz hala keşfedilmemiş sayısız türü bünyesinde barındıran bitkiler alemidir. Bugün fitoterapi olarak bilinen bitkilerle tedavi, bilimsel geçerliliği olan, kanıta dayalı bir tedavi yöntemi halini almıştır" diye konuştu. "Sayısız alimin keşifleri ve kaleme aldıkları eserler hala bilim insanlarımız tarafından keşfedilmeyi beklemektedir" Bugün birçok hastalığın tedavisinde bitkilerden elde edilen ilaçlar kullanıldığını bildiklerine dikkati çeken Erdoğan, "Anadolu toprakları, sahip olduğu 3 bini endemik, toplam 12 bin bitki türüyle bitkilerle tedavi alanında müstesna bir yere sahiptir. Sadece bitki çeşitliliği açısından değil, üzerinde birçok önemli hekim ve bilim insanının yaşamış olması hasebiyle de Anadolu toprakları kadim tıp kaynakları açısından önemli bir konumdadır. Razi’den İbni Sina’ya, Hipokrat’tan Galen’e sayısız alimin keşifleri ve kaleme aldıkları eserler hala bilim insanlarımız tarafından keşfedilmeyi beklemektedir" ifadelerini kullandı. Emine Erdoğan, buna bir örnek olarak, geçen yıllarda tercümesini gerçekleştirdikleri "Kitabül Cemi Fil Edviyetül Müfrede" kitabından bahsetmek istediğini aktararak, şöyle devam etti: "13. yüzyılda yaşayan ve botanik biliminin kurucusu olarak kabul edilen İbnü’l Baytar’ın bu değerli eserinin ne yazık ki Türkçe tercümesi bulunmuyordu. 19. yüzyılda Batılı bilim insanları tarafından önemi fark edilerek çeşitli dillere çevrilmiş olan bu eseri Türkçeye kazandırmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ancak elbette yeterli görmüyoruz. Ülkemizin bu anlamda büyük bir potansiyeli ve mirası var. Bu mirasın modern bilimin süzgecinden geçerek günümüze kazandırılmasının, insan hayatına eşsiz bir katkı sunacağı kanaatindeyim." "DSÖ geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerinin ülkelerin sağlık sistemlerine dahil edilmesini teşvik etmektedir" Tıp alanında miras aldıkları bu köklü geçmişe sahip çıkmayı, milli ve vicdani bir sorumluluk olarak gördüklerine işaret eden Erdoğan, bu nedenle yürüttükleri çalışmaların bu sorumluluk duygusunun bir sonucu olduğunu söyledi. Emine Erdoğan, hastalıklarla mücadelenin, biçim değiştirse de her dönem insanlığın temel uğraş konularından biri olduğunu dile getirerek, "Teknolojinin gelişmesiyle teşhiste kat edilen mesafenin önemini yadsıyamayız. Ancak diğer taraftan artan kronik hastalıklar ve aşırı ilaç kullanımı tüm dünyada sağlık politikalarını yeniden gözden geçirmenin zorunlu olduğu kanısını güçlendirmiştir. Bu noktada DSÖ geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerinin ülkelerin sağlık sistemlerine dahil edilmesini teşvik etmektedir" ifadelerini kullandı. Tarihi öğretilerin gün yüzüne çıkarılıp, modern uygulamalara entegrasyonunda üzerlerine düşeni yerine getirmek için 2012 yılında Sağlık Bakanlığı bünyesinde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Daire Başkanlığı kurulduğunu aktaran Erdoğan, gerekli mevzuat düzenlemesi yapıldığını vurguladı. "GETAT uygulamalarının bilimsel ve akademik bir zeminde yürütülmesi son derece önemli" Emine Erdoğan, 2014 yılında yürürlüğe giren Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği’nin bu çerçevede önemli bir adım olduğundan bahsederek, şunları söyledi: "Bu sayede Sağlık Bakanlığı öncülüğünde, birçok üniversitede Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları (GETAT) eğitim ve uygulama merkezleri açıldı. Ancak GETAT uygulamalarının bilimsel ve akademik bir zeminde yürütülmesi son derece önemli. Bu minvalde geçtiğimiz aylarda ülkemizin saygın araştırma kuruluşlarından biri olan TÜBİTAK Başkanlığımız tarafından geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın araştırılmasına yönelik proje çağrısına çıkıldı. Akademik çalışmaların ve bilim insanlarının GETAT uygulamalarına gösterdiği ilginin son derece önemli olduğunu düşünüyorum." Bu sayede Türkiye’nin GETAT uygulamalarında önde gelen ülkelerden biri ve tüm dünya için bir cazibe merkezi olacağına emin olduğunu vurgulayan Erdoğan, topraklarının zengin şifa birikiminin, Sağlık Bakanlığınca patenti alınan "Anadolu Tıbbı" markası altında daha da geliştirilerek, insanlığın istifadesine sunulacak olmasının ümit verici bir gelişme olduğunu dile getirdi. Emine Erdoğan, başta Sağlık Bakanlığı ve DSÖ olmak üzere organizasyonda emeği geçen herkese ve katılımcılara katkıları için teşekkür etti. Hazreti Muhammed’in "Sağlık, vücutları sağlam insanların başına konmuş bir taçtır. Onu ancak hastaların gözü görür" Hadis-i Şerifi’ni aktaran Erdoğan, "Hastalığın değil, şifanın merkeze alındığı, geleneğin hak ettiği itibara yeniden kavuşarak, hayatımıza hikmeti ve şefkati kazandırdığı bir dünyayı, hep birlikte inşa edebilmeyi diliyorum" şeklinde konuştu. Emine Erdoğan, katılımcılarla aile fotoğrafı çektirdi Emine Erdoğan, programa katılan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Sağlık Bakanı Yardımcısı Huzeyfe Yılmaz, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. İhsan Ateş, DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Hans Kluge, DSÖ Geleneksel, Tamamlayıcı ve Entegratif Tıp Birimi Sorumlusu/ Dünya Sağlık Örgütü Bitkisel İlaçlar İçin Uluslararası Düzenleyici İşbirliği Ağı (DSÖ-IRCH) Sekreterya Grup Başkanı Dr. Kim Sungchol ve DSÖ-IRCH Sekreterya Grup Başkan Yardımcısı Dr. Charles Wu ile aile fotoğrafı çektirdi. Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu (TÜMATA) tarafından mini konser verilen programda, çalıştayla ilgili tanıtım videosu izletildi. Programda, Sağlık Bakanı Koca ve DSÖ Avrupa Bölge Direktörü Dr. Kluge konuşma yaptı. Konuşmaların ardından, Sağlık Bakanı Koca Emine Erdoğan’a geleneksel tıbbın simgesi olan "hayat ağacını" hediye olarak takdim etti. Emine Erdoğan daha sonrasında beraberindekilerle, Sağlık Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığınca hazırlanan "Anadolu’da Tıbbın Tarihi" sergisini ziyaret etti. Sergide, geleneksel tıp yöntemlerinin yer aldığı kitaplar ve bitkiler tanıtılıyor.