SAĞLIK - 24 Mayıs 2019 Cuma 14:14

Yalanı nasıl fark edebiliriz

A
A
A
Yalanı nasıl fark edebiliriz

Uzman Psikolojik Danışman Şenol Baygül, yalan söyleme ve yalanın fark edilmesi konusunda önemli bilgiler verdi.

Uzman Psikolojik Danışman Şenol Baygül, yalan söyleme ve yalanın fark edilmesi konusunda önemli bilgiler verdi. Baygül, “Öncelikle bilinmeli ki herhangi bir günde 10 ile 200 yalana maruz kalabiliyoruz. Yalanı kısaca tanımlayacak olursam, diğer insanlara bilerek, yanlış olduğu bilinen bir bilginin doğruymuş gibi iletilmesi, ödüllendirilmek ya da birine zarar verme amacıyla bir başkasını açıkça yanıltma girişimi diyebilirim. Burada önemli olan niyetli ve bilinçli bir şekilde gerçeğin değiştirilmesi ya da çarpıtılmasıdır. Eşinin yeni kestirdiği saçlarını beğenmediği halde “güzel olmuş” diyen bir kişi ile işlediği cinayeti inkar eden kişi arasında aslında fark yoktur. Yalnızca toplumun yalanlara verdiği beyaz, pembe, tozpembesi, siyah gibi... isimler sayesinde farktan söz edebiliriz” diye konuştu.


Yalanın ne kadar hayatımızın içinde olduğunun ortada ve zaman zaman sorunlardan kaçınmayı da sağlıyor gibi göründüğünü dile getiren Uzman Psikolojik Danışman Şenol Baygül, “O zaman “yaşasın yalan!” mı diyeceğiz. Hayır. Her ne kadar anlık rahatlama yaşatıyor, kaçış sağlıyor gibi görünse de yalan uzun vadede olumsuz etki ortaya çıkarır. Yalan bireyin kendi içinde çatışma yaşayıp gergin olmasına sebep olur ve insanlar arasında güvensizliği ve mesafeyi arttırır, ilişkileri öldürür.” şeklinde konuştu.


Neden söylendiği kadar yalanın nasıl fark edileceğinin de cezb edici bir konu olduğunu dile getiren Uzman Psikolojik Danışman Şenol Baygül, yalanları yakalama ihtimalimizin yüzde 54 olduğunu söyledi.


Baygül, açıklamasını şöyle sürdürdü; “En yeni bilgiye göre en belirgin ipucu düşünce akışı içinde. Yalan söyleyen kişiler konuşmaları sürecince daha uzun süre düşünüyor ve daha çok duraksıyor ki zihninde söylediklerine destek toplayabilsin.


Günlük diyaloglarda önem verilmediğinden veya sonraki söze odaklanıldığından dolayı gözden kaçan mikro ifadeler de aslında bize her şeyi anlatıyor. Örneğin; gülümsediğimiz zaman gözlerimizin yanlarında kırışıklıklar çıkmıyorsa o gülümseme yüksek ihtimalle sahtedir. Bir atasözü var bu durumu destekler nitelikte “Bir kişi gülerken göbeği oynamıyorsa ondan korkun”. Bir diğer örnek olarak bir insan konuşurken dudaklarını aşağı doğru istemsizce büküyorsa, bu söylediğine kendisinin bile inanmadığını gösterir.


Size anlatılan bir olayın yalan olduğundan şüpheleniyorsanız, karşınızdakinden olayı bir de tersten anlatmasını isteyin. Hikâyesini ezberden söyleyen yalancı, geriye doğru ezberlemeyi hiçbir zaman düşünmez. İyi bir yalancı, iyi bir hafızaya sahip olmalıdır. Kötü yalancılar beden hareketlerini ve ses tonlarını kontrol edemezler ve bu kanallardan yalan söylediklerini sızdırırlar.


Yalan söylemek genel uyarılmış hali oluşturur, şöyle ki yalan söyleyen kişide göz bebeğinde büyüme, daha sık göz kırpma, boğazında kuruma ve yutkunma görülür.


Yalanın izini burun çevresinde sürebilirsiniz. Sinir sisteminin en hassas uçları burunda olduğundan dolayı, beynin verdiği uyumsuzluk sinyalleri, kendini ilk olarak burunda gösterir ve burun karıncalanmaya, kaşınmaya ve kızarmaya başlar. Gerçek kaşıntıdan farkı yalan söyleyen kişinin burnunu hafifçe kaşımasındadır.


Sağ elini kullanan biri gerçek olayları, anıları ve duygularını paylaşırken sola üste doğru bakmalıdır. Yalan söylüyorsa eğer bakacağı taraf sağ üst taraf yani oluşturacağı yön olacaktır. Ancak karşınızdaki profesyonel bir yalancıysa bakacağı tek yer gözlerinizin içi.


Yalan söylemenin içten içe yanlış bir şey olduğunun bilinmesine bağlı olarak yalan söylerken eller istemsizce ağız bölgesine götürülür, böylece engel oluşturulmaya saklanmaya çalışılır. Hatta dudaklara dokunmak bile ip ucu.


Karşınızdaki kişinin nerede olduğu ve ne yaptığıyla ilgili şüpheniz varsa sorularınızı cevaplarken ne kadar ayrıntı verdiğine dikkat edin. Gereğinden fazla detay veriyor, hikâyesini destekleyecek ayrıntılar sunuyorsa haklı olabilirsiniz.


Yalanı kullanan kişilerin vücut duruşu da sizi tehdit olarak gördüğü için sizden geride duracak hatta kaçış rotasını çizmiş olacaktır. Tesadüfe bakın ki lavaboya gitme ihtiyacı hissetmiştir.”


“Gözlemleyebileceğiniz diğer şey ise beden ve söylemin tutarlı olmamasıdır” diyen Uzman Psikolojik Danışman Şenol Baygül, “Örneğin kişi işe gelemediği için başına gelen üzücü bir yaşantıyı paylaşıyor, ancak yüzünde aldatıcı bir gülümseme yakalıyor olabilirsiniz. Ya da yalan söyleyen kişi “evet” der ama başını “hayır “ anlamında sallar” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Teknosa, İstanbul’daki iki mağazasını daha dijitalleştirdi Tüm dünyada yükselen deneyim odaklı perakende trendini sahiplenen Teknosa, yılda milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan en büyük mağazası Cevahir Teknosa’yı müşteri odaklı dijital konsepte dönüştürdü. Çoklu kanal stratejisi çerçevesinde dijital kanallarla birlikte mağaza yatırımlarını sürdüren Sabancı Holding iştiraklerinden Teknosa, Türkiye genelindeki mağazalarını daha dijital ve erişilebilir konseptte yenilemeyi sürdürüyor. Bu kapsamda Teknosa, 4 bin metrekarelik alanıyla en büyük buluşma noktasını oluşturan Cevahir AVM mağazasını da dijital konsepte dönüştürdü. Yenilenen yüzüyle teknoloji tutkunlarının karşısına çıkan mağaza, Teknosa Yönetim Kurulu Başkanı Max Speur, Teknosa CEO’su Sitare Sezgin, İcra Kurulu Üyeleri ve iş ortaklarının katılımıyla açıldı. Dijital, erişilebilir ve sürdürülebilir konsept Yılda milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan Cevahir AVM Teknosa Exxtra Mağazası, yeni konseptte farklı deneyim alanlarıyla tüketicilere çok daha dijital ve yalın bir deneyim sunuyor. Müşteriler, mağazadayken ürün bilgilendirme ekranları aracılığı ile teknosa.com’dan sipariş verme imkanı ve birçok ürün grubu için oluşturulan deneyim alanları ile aradıkları ürünlere daha kolay ulaşıp, ev konforunda deneyimleme fırsatına sahip oluyor. Mağazada oluşturulan Tekno Coffee alanında kahve keyfini o an yaşamak mümkün oluyor. Ödeme noktası ile Tekno Hizmet alanlarının daha görünür olduğu mağazada, görme engelli müşteriler için tasarlanan yürüyüş alanları ile satış danışmanlarına kolayca ulaşabilecekleri butonlar yer alıyor. Fiziksel engelli müşteriler için ise kasada ve Tekno Hizmet alanında özel bölümler var. Sürdürülebilirlik duvarının da yer aldığı mağazada tüketiciler hem enerji tasarrufu, karbon ayak izi gibi birçok konuda bilgi sahibi olabiliyor hem de elektronik atıklarını geri dönüşüm kutularına bırakabiliyor. “Mağazalarımızı dijital kanallarla entegre ediyoruz” Teknosa CEO’su Sitare Sezgin, en büyük mağazalarını da dijital konsepte dönüştürmekten mutluluk duyduklarını belirterek, şunları söyledi: “Türkiye’nin en yaygın mağaza ağına sahip teknoloji perakende şirketi olarak, müşterilerimize bütünsel ve kapsamlı bir deneyim sunmak için pek çok yeniliği hayata geçiriyoruz. Bu kapsamda müşteri odaklı, daha dijital, erişilebilir ve sürdürülebilir konseptimizde içerik karmaşasından uzak konforlu bir alışveriş deneyimi sunuyoruz. 2022 yılından bu yana Türkiye genelinde mağazalarımızı yeni konsepte dönüştürüyoruz. Cevahir Teknosa mağazamız da bu konseptle yenilediğimiz 18’inci noktamız oldu. Mağazaları olan dijital bir platforma dönüşme hedefimizde, mağazalarımızı dijital kanallarımızla pürüzsüz bir şekilde entegre etmeye devam edeceğiz.” “Ziyaretçi çekme oranımız arttı” Teknosa Perakende Satış Genel Müdür Yardımcısı Enver Yelkenci de yeni mağaza konseptinin temelinde dijitalleşme, sürdürülebilirlik ve erişilebilirlik olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: “Yeni konseptimizde müşterilerimizin alışveriş öncesi, sırası ve sonrası yaşadıkları deneyime odaklanan sade bir yapıyla hizmet veriyoruz. Müşteri beklenti ve ihtiyaçlarını doğru anlayıp, beklentilerin de ötesinde bir deneyim yaşatmak üzere çıktığımız bu yolda tüketicilerden de çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Dijital konsepte dönüştürdüğümüz mağazalarımızda benzer mağazalarımıza kıyasla daha fazla satış cirosu elde ettik. Mağazalarımıza ziyaretçi çekme oranımız ve sepet büyüklüğümüz de artış gösterdi. Tüm kanallarımızda sunduğumuz deneyim ve değerlerle fark oluşturmaya devam edeceğiz.” Tepe Nautilus mağazası da yenilendi Teknosa, Cevahir mağazasıyla aynı gün Tepe Nautilus AVM’deki mağazasını da dijital konsepte dönüştürdü. Yenilenen mağaza, beyaz eşyadan bilgi teknolojilerine, telekomdan küçük ev aletlerine en çok ihtiyaç duyulan teknoloji ürünlerini tüketicilerle buluşturuyor.
Mersin Turfanda üzüm hasadı başladı Türkiye’nin yaş sebze ve meyve üretim merkezlerinden Mersin’de örtü altında turfanda üretilen üzümde hasat başladı. İlk ürünlerin kilogramı temsili olarak 300 TL’den alıcı buldu. Türkiye’nin tarımsal üretim merkezlerinden Mersin’de örtü altında turfanda üretilen sebze ve meyvelerin hasadı devam ediyor. Karadut, erik gibi ürünlerin ardından yine örtü altı yetiştirilen beyaz üzümde hasat başladı. Erdemli Kocahasanlı bölgesinde sezonun ilk üzümleri bugün hasat edildi. Üreticilerin önemli bir gelir kapısı olan turfanda üzümün ilk hasadı temsili olarak 300 TL’den alıcı bulu. Özenle hasat edilip paketlenen üzümlerin yurt içinde İstanbul, Ankara, İzmir, Konya ve Bursa gibi büyük şehirlere, ardından da Avrupa ile Arap ülkelerine gönderileceği ifade edildi. İlk hasadın temsili 300 TL’den alındığı üzümün piyasada fiyatının ilk 15 günde 150 TL civarında olmasının beklendiği kaydedildi. Üzüm hasadı yapan üretici Mehmet Uygur, "Seramızda ürettiğimiz üzümlerin hasadına başladık. Bu sene verim çok güzel. Şu anda kilogramını 300 TL’den temsili olarak verdik" dedi. "İlk ürünler iç piyasaya gönderiliyor Örtü altı turfanda üzümün ilk hasadına başladıklarını belirten Ziraat Mühendisi Emine Yaman Kulu ise, "Bölgemizde 400 dekar alanda örtü altı üzüm üretimi var. İçinde bulunduğumuz sera 4 dekar, küçük bir aile işletmesi. Bizim için çok kıymetli. Üreticimiz buradan geçimini sağlıyor, çocuklarını büyüttü okuttu, şu anda torunlarına bakıyor. Burada hasat başladı. İlk ürünlerimiz iç piyasaya gönderiliyor. Ürün ileriki günlerde artacaktır, o zaman yurt dışından gelen talepleri de karşılayacağız. Özellikle Arap ve Avrupa ülkelerinden talep geliyor" diye konuştu. "Üreticilerin yaş ortalaması yükseliyor" Girdi ve iklimsel şartların üreticiyi zaman zaman zorladığına dikkat çeken Kulu, "Çiftçilerimizin yaş ortalaması yükseliyor. Şu anda 58. Bir 5 yıl sonra bu çiftçilerimizin üretimden uzaklaşacağını düşünüyoruz. Biz de genç çiftçileri üretime davet ediyoruz. Genç çiftçilere destek verilirse üretimde daha güçlü oluruz" ifadelerini kullandı.