ASAYİŞ - 27 Kasım 2024 Çarşamba 10:18

Yenidoğan Çetesi davasının görülmesine 8’inci gününde devam ediliyor

A
A
A
Yenidoğan Çetesi davasının görülmesine 8’inci gününde devam ediliyor

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 8’inci gününde devam ediyor. Duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu.

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 8’inci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu. Bugün görülecek olan celse, tutuksuz sanıkların savunmasıyla devam edecek.

İddianameden

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 47 sanığa ve 19 sağlık kuruluşuna yer verilirken 10 bebeğin ise hayatını kaybettiği belirtildi. İddianamede Fırat Sarı liderliğindeki ve yöneticiliğini İlker Gönen ile Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı suç örgütünün esas amacının, işletmesini devraldıkları yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamakları ile oynama yaparak SGK’dan üst sınırdan ödeme almak olduğu açıklandı. İddianamede çetenin hastaların mevcut durumlarını, evrak işlemlerine farklı yansıtarak (entübe olanı entübe olmayan, entübe olmayanı entübe olan, kullanılmayan ilaçları kullanılmış şekilde) gibi yöntemlerle evrak sahteciliği yapıp SGK’ya fatura ettiği, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır göstererek daha uzun süre yatış sağlayıp SGK’dan yüksek ücret tahsil ettiği ve bazı hasta yakınlarından fazladan ücret adı altında para almak gibi işlemlerle maddi çıkar elde ettiği de aktarıldı. Hazırlanan iddianamede yer alan şüphelilerin çoğunun sağlık çalışanı olduğu ve kazanılan kardan bu çalışanların da aldığı belirtildi. İddianamede 112 sevk sistemi bertaraf edildiği için bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği örgüt adına karlı gördüğü hastanelere yatışının yapıldığı, bu noktada amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi olarak en fazla kazanç elde edilmesi olduğu belirtildi. Bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yeni doğan yoğun bakım ünitelerinde yatırılmasının kimi bebeklerde enfeksiyon kapma gibi rahatsızlıklara kimi bebeklerde ise ölüme dahi sebep olduğu da iddianamede kaydedildi.

Şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları currosurf, infasurf gibi ilaçları hastaneden çıkartarak satıp maddi kazanç elde ettikleri, Özel Hastaneler Yönetmeliği’ne aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında Fırat Sarı liderliğindeki Yenidoğan Suç Örgütü’nün çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalışması nedeni ile aslında sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hatta hemşire yardımcıları ile verildiği bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı da iddianamede kaydedildi. İddianamede hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı, bir kısım örgüt mensuplarının yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşireler eli ile usule aykırı gerçek olmayan epikriz raporları yazıldığı da açıklandı. Soruşturma kapsamında incelenen dijital materyallerde ise şüphelilerin "kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri" gibi şablon hasta değerlerinin yer aldığı ve çoğu zaman hastaların kan gazı, kan değerleri, enfeksiyon olup olmadığı gibi konularda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmadan kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize edip raporlarını şablon olarak tek elden, merkezden, hastane dışından yazdıkları iddianamede kaydedildi. Bu nedenle hangi bebeğe hangi tedavinin uygulanacağı yönünde tereddütler yaşandığı ve bebeklerin hayatını kaybetmesine kadar varan telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğduğu iddianamede kaydedildi. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından ilgili hastaneler ve suç örgütünün faaliyetlerini incelemek ve raporlamak için görevlendirilen müfettişlerin bebek ölümleri ile ilgili olarak alanında uzman neotologlardan oluşan uzman heyetten aldığı görüşe göre hastanelerde tıbbi imkansızlıklar, erken teşhis ve tedavi olmaması, birebir yakın hekim kontrolü olmaması, gerekli tetkik ve tahlillerin yapılmaması, hayati öneme sahip ilaçların kesilmesi, 3. Düzey olmamasına rağmen 3. Düzey hasta kabulü yapılması, doktorların hastaların klinik takip ve tedavisini üstlenmedikleri, ölüm sebeplerinin doktorlar tarafından örtbas edilmesi, TPN sıvısı içerisine lipit multivitamin, fosfor ve magnezyum destekleri verilmemesi sonucu yeterli enerji protein desteği alamadığı için hastaların beslenme bozukluğuna sebep olunduğu, bebeğin kalbi düşmesine rağmen adrenalin kullanılmaması, hastaların uzun süre yatışı yapılıp uygun merkezlere sevk edilmemesi, ilaç hazırlanması ve saklanmasında ihmal gösterilmesi, hastalara protein ve lipit desteği yapılmaması, gerekli ilaçların uygun şekilde verilmemesi, uygun şekil ve süre canlandırma desteği uygulanmaması, sahte hasta dosyası düzenlenmesi, hastaya pasif ötenazi uygulanması nedeniyle bebeklerin hayat haklarının ellerinden alındığı şeklinde tespitler olduğu aktarıldı.

İddianamede bazı bebeklerin yoğun bakıma girdikten sonra kilo alması gerekirken aksine ciddi kilo kaybı yaşadığı da aktarılırken, Yenidoğan Suç Örgütü’nün ve örgüte yardım eden hastane yönetimlerinin sırf giderleri azaltmak ve maddi menfaat temin etmek adına bebeklere yeterli besin verme işlemini yerine getirmedikleri, tapelerde "TPN tüketimini azaltın" şeklinde talimatların yer aldığı da açıklandı. İddianame kapsamında sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir’in ise ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. İddianamede diğer sanıklar hakkında benzer suçlardan değişen oranlarda hapis cezası talep edildi.

 Eski CHP Meclis Üyesi ve İBB Sağlık ve Salgın Hastalıklar Komisyonu Başkanı Ahmet Atilla Yılmaz savunma yaptı

Savunma yapan tutuksuz sanık Beylikdüzü Medilife Hastanesi Hemşiresi Ceren Hatice Kırım, "12 yıldır yoğun bakım hemşiresi olarak çalışıyorum. Medilife Beylikdüzü Hastanesi'nde sorumlu hemşireydim. Öncesinde de Özel Bağcılar Şafak Hastanesi'nde çalıştım. Fırat Sarı, İlker Gönen gibi isimleri tanıyorum. Basamak gösterme yetkim yoktu” dedi.

Mahkeme başkanı sanığa, Fırat Sarı ile tape kayıtlarında yer alan, "Denetime geldiler basamak falan her şeyi kontrol ediyorlar" konuşmasını sordu. Sanık "Alanda fazla hastamız vardı. 28 hasta vardı. Doktor taburcularından sonra hasta sayısı 23’e normal sayıya düşürüldü. Onunla ilgili bilgi vermiştim" diye yanıtladı.
Mahkeme başkanı tape kayıtlarında yer alan "Her türlü usulsüzlüğü açığa çıkardılar derken ne demek istiyorsun?" diye sordu. Sanık Hatice Kırım, "Hastaların epikrizleri uymuyordu ama sekreter sisteme geçmemişti o yüzden. O an sekterler yok diye epikriz uygun değildi. Sekreter Sümeyye Özdemir’di. Pek çok denetim gördüm. Bu denetim daha detaylıydı. O yüzden bana biraz fazla detaylı incelendiği izlenimi uyandırdı" diye yanıt verdi.

Mahkeme başkanı sanığa, "Hesabına yatan paralar hakkında ne diyeceksin" diye sordu. Sanık Hatice Ceren Kırım, "Çalışıyordum, sorgulamadım. Mesai saatimin dışında çıkıyordum, toplu taşıma ile gidemiyordum. Taksi kullanıyordum. Ben onların parası sandım. Hiçbir maddi menfaatim söz konusu değil" dedi. Cumhuriyet savcısı sanığa tape kayıtlarında yer alan "İçeri atmasınlar" konuşmasını sordu. Sanık, "Hastane kurumsal bir hastane, denetim konusuna önem veriyordu. Ben abartmışım bu şekilde konuşarak" diye yanıtladı.

Duruşmada ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’ ve ‘örgüte bilerek isteyerek yardım etme’ suçlarından savunma yapan diğer tutuksuz sanık eski CHP Meclis Üyesi ve İBB Sağlık ve Salgın Hastalıklar Komisyonu Başkanı Ahmet Atilla Yılmaz, "35 yıllık hekimim ve neredeyse 20 yılı başhekimlik olarak geçmiş biriyim. Suçlamaları kabul etmem mümkün değil. Beylikdüzü Medilife Hastanesi’nde başhekimdim. Başhekimliğin en büyük sorumluluğu vicdanıdır. Bebeklerin ölümüyle çok şükür ki suçlanmıyorum. Dört kız çocuğu babası olarak iyi ki böyle bir suçlamam yok. Yenidoğan alanında çalışmak kolay değildir. Bu durumda üzüldüğüm bir çok şey var ama en üzüldüğüm şey, haklı haksız her sağlık çalışanına yönelik oluşan bakış açısı" diye konuştu.

Mahkeme başkanı, Medisense şirketini ve bu şirket tarafından çalışanlara yapılan ödemeleri sordu. Sanık, "Resmi bir anlaşmamızın olmadığını biliyorum. Burada duydum, ödemeler gelmiş ama bu kesinlikle başhekimlik ve yönetim dışında olduğunu düşünüyorum. Mesai ücretleri mutlaka hastanemizde ödenir" diye cevapladı.

Sanık, "Bu davada avukat bulmakta çok zorlandık. Burada bulunan sanık avukatlarına teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. Duruşma, tutuksuz sanıkların savunmaları ile devam ediyor.

Mahkeme başkanı öfkelendi: “Kime sorsak hiçbir şeyden haberi yok, ben anlamıyorum bu hastaneleri nasıl böyle yönettiniz”

Duruşmada mahkeme başkanı sanıklara yönelttiği sorulara net cevaplar alamamasına öfkelenerek, “Kime sorsak hiçbir şeyden haberi yok. Hemşire ‘doktor biliyor’ diyor, doktor ‘başhekime sorun’ diyor. Ben anlamıyorum, bu hastaneleri nasıl böyle yönettiniz” dedi.

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 8’nci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu. Duruşmada tutuksuz sanık hemşire Ayşe Gizem Büyükköleş savunma yaptı.

İhmali davranışlarda bulunup Opera bebeğin ölümüne neden olduğu gerekçesiyle savunma yapan sanık Büyükköleş, "2023 yılında üniversiteden paramedik bölümünden mezun oldum. Birinci Hastanesi’nde stajyer olarak çalıştım. Opera bebek hastaneye geldiğinde toplu nöbeti devralmıştık. Bu bebeğin günlüğüne 20 bin lira alındığını duydum. Opera bebek stabildi. Sabah saat 06.30 gibi Tuğçe Toptemel'e bebek büyük olduğu için bakımına girmek istediğimi söyledim. Bebeğin bağlı olduğu cihaz ötmeye başladı. Bu durumu Doğukan Taşçı'ya bildirdi Tuğçe. Doğukan bizden bebeğin videosunu ve kan şekerini istedi. Ancak Tuğçe bebekten kan gazı almaya çalıştı. Kan gazı için ekipman yoktu. Bebeğe Doğukan CPR işlemi yapılmamasını söyledi ancak Tuğçe CPR yapmaya başladı ama sürdürmedi. Sabah nöbeti devralmaya gelen arkadaşlara bebeği teslim ettik" ifadelerini kullandı.

"İhmali bir davranışta bulunduğumuzu düşünmüyorum"

Savunmasına devam eden sanık, Ayşe Gizem Büyükköleş, "Ne Tuğçe Topdemir'in, ne de kendimin ihmali bir davranışta bulunduğumuzu düşünmüyorum. Biz elimizden gelen tüm müdahaleyi yaptık. Bu olay olana kadar Fırat Sarı'yı tanımıyordum. Gece hastanede doktor bulunmazdı. Nöbet listesinin olup olmadığını bilmiyordum. Mesleği öğrenmek için ilk kez çalışmaya başladığım yerde böyle bir şey yaşadığım için çok üzgünüm" diye konuştu.
Mahkeme başkanı sanığa başkasının kaşesinin hemşireler tarafından kullanılıp kullanılmadığını sordu. Sanık Ayşe Gizem Büyükköleş “Bilmiyorum ama bu konuşuluyordu sürekli” şeklinde cevap verdi. Mahkeme başkanı bunun üzerine öfkelenerek “Kime sorsak hiçbir şeyden haberi yok. Hemşire ‘doktor biliyor’ diyor, doktor ‘başhekime sorun’ diyor. Ben anlamıyorum, bu hastaneleri nasıl böyle yönettiniz” dedi.

Duruşmaya sanık savunmasının ardından 45 dakika ara verildi.

Tutuksuz sanık Şeyhmus Çelik: "Serdarova, Birinci Hastanesi’nde bebek kardiyolojisi olmadığı bilinmesine rağmen sevk edilmiş"

“Bunlarda böyle vicdan yok”

Birinci Hastanesi’nde doktor olarak çalışan Çelik, “Bu olayın ortaya çıkması için emek veren herkesten Allah razı olsun. Ben yıllardır doktorluk yapıyorum. Fırat Sarı bana düzenli ödeme yaptığını söylemiştir. Bana bu şekilde bir ödeme yapılmamıştır. Ben hiçbir çıkar sağlamış değilim. Hayatımda hiçbir örgüte üye olmadım. Ben ne SGK’yı ne başka bir kurumu dolandırmak için hiçbir belge düzenlemedim. Hiçbir hastanede gerçeğe aykırı belge düzenlemedim. Bebek Kaya ölmeden önce muhasebeci beni aradı, istifa etmemi istedi. İstifa dilekçemi hazırladım elden gelip aldılar. Aynı tarihte başka bir doktor ile sözleşme yapmışlardır. 1 gün sonra bebek Kaya eks olmuştur. Benim bu olayda bir hatam yoktur. Benim üzerimde sistemde kayıt devam etmiş. Niye kaydın devam ettiğini bilmiyorum. Bebek Serdarova, Birinci Hastanesi’nde bebek kardiyolojisi olmadığı bilinmesine rağmen sevk edilmiş. Bebek Türkmenistanlıydı. Ailenin durumu yoktu. Hakan Doğukan aileden para almış. İşte bunlarda böyle vicdan yok. Ameliyat olması lazımdı bebeğin. Ailenin durumu yoktu. Bu nedenle 112’ye haber verdik. 112 araştırdı geri döndü, ‘hocam kimse almıyor’ dedi. Konsolosluğa yönlendirdik. Oradan da bir geri dönüş olmadı. Bir süre sonra Birinci Hastanesi’ne denetime geldiler. Orada yetkili birine durumu anlattım. ‘Türkmenistanlı, kalp hastası, ameliyat olmazsa ölecek’ dedim. Tamam dediler bana. Oradan da geri dönüş olmadı. Bebek orada uzun süre kaldı, kimse almadı. Aile de almadı, parası yoktu nereye götürecek? Çocuğa ilaç veriliyordu ameliyat oluncaya kadar. Bu ilacı biri kestirmiş. Soralım ilacı kimin kestiğini” dedi.

Mahkeme başkanı bunun üzerine sanığa “Hasta senin hastan değil miydi? İlacı kimin kestiğini nasıl bilmiyorsun?” dedi. Sanık “Hasta benim değildi. Arada vizite çıktığımda durumu nasıl diye bakıyordum. Bebek kardiyolojisinin hastasıydı. Ailenin ameliyat ettirecek parası yoktu. Başka yere de götüremiyordu. Kimse ücretsiz ameliyat yapmadı. Ben mi 100 bin TL versem diye düşündüm o arada bebeği kaybettik” şeklinde cevap verdi.

Mahkeme başkanı: “Herkes başka bir şey söylüyor”

Sanık savunmasının devamında “Biz gündüz çalışıyorduk. Geceleri hastaneye gitmiyorduk. Gece bebeklere acil müdahale edilmesi gerektiğinde kim müdahale ediyordu bilmiyorum. Hastanenin gece nöbetçi doktoru olması gerektiğini düşünüyorum. Gece doktor olması ile ilgili bir görüş bildirmedim hastaneye. Hastane sahibi de doktor kendisi bilmiyor mu ?” dedi. Mahkeme başkanı da bu savunma üzerine “Bilmiyorum herkes başka bir şey söylüyor” dedi.

Sanık Çelik’in “Hakan Doğukan basit bir lise mezunu hemşireydi, sevmezdim kendisini” demesi üzerine mahkeme başkanı “Koskoca doktorsunuz. Hakan Doğukan’ı gönderemediniz mi hastaneden?” dedi. Sanık bu soruyu “özel hastanelerde bu geçerli değil” diye yanıtladı.
Duruşma tutuksuz sanıkların savunması ile devam ediyor.

Gamze Şenyiğit - Melike İnal

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Başkan Özer Matlı, mezun olduğu lisede gençlere ilham verdi Bursa Osmangazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde düzenlenen Kariyer Günleri etkinliğine katılan Matlı Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Özer Matlı, gençlere kariyer yolculuğunda rehberlik etti. Osmangazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, öğrencilerine iş dünyasının önemli isimleriyle buluşma ve kariyer bilinci oluşturma fırsatı sunmaya devam ediyor. Bu ayki etkinliğin konuğu Matlı Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Özer Matlı oldu. Etkinliğe ev sahipliği yapan Osmangazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Cevdet Beken, Kariyer Günleri etkinliğinin öğrencilere ilham kaynağı olduğunu belirterek, “Bursa Ticaret Lisesi’nin mezunları, bulundukları her alanda fark oluşturan bireylerdir. Özer Matlı gibi değerli mezunlarımızın okulumuzu ziyaret ederek tecrübelerini paylaşması, öğrencilerimiz için hem ufuk açıcı hem de motivasyon kaynağı oluyor. Gençlerimizin hayatlarına tecrübeleriyle değer kattığı ve onları geleceğe hazırlama konusunda ilham verdiği için Sayın Özer Matlı’ya en içten şükranlarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı. Etkinlikte öğretmenler ve öğrencilerle bir araya gelen Başkan Matlı, iş hayatına çocukluk yıllarında başladığını anlattı. Ticaret hayatına 6 yaşında simit satarak başladığını söyleyen Matlı, “Ticaretin ne demek olduğunu o yaşlarda öğrendim. Babam rahmetli Ömer Matlı’nın yanında çalışarak bu yolda ilerledim. Yaz tatillerinde bile durmadan çalıştım. Bu süreçte hem hayatımdan hem de ailemden birçok fedakârlık yapmak zorunda kaldım. Şunu unutmayın, başarının temelinde fedakârlık ve özveriyle çalışmak vardır” dedi. Gençlere hayatta doğru insanlarla bağ kurmanın önemine dikkat çeken Matlı, “Hayatta sizi ileriye taşıyacak insanlarla dostluk kurun. Çalışın, fırsatları değerlendirin ve üretmeyi asla bırakmayın. Üretmek yalnızca bir sonuç değil, aynı zamanda topluma ve geleceğe değer katmanın en önemli yoludur,” dedi. Gençlerin hedefleri doğrultusunda kendilerini sürekli geliştirmeleri gerektiğini ve karşılarına çıkan her fırsatı değerlendirmelerini tavsiye eden Özer Matlı, “Hayatın her aşamasında eğitime ve kendini geliştirmeye önem vermek gerekir. Mezun olduğum bu okulda sizlerle bir arada olmak benim için çok kıymetli. Başarılı bir gelecek için çalışmaya devam edin ve hayallerinizin peşinden gidin” diye konuştu. Öğrencilerin sorularını içtenlikle yanıtlayan Matlı’ya, etkinliğin sonunda Osmangazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Cevdet Beken tarafından öğrencilik yıllarına ait bir fotoğraf ve anı diploması takdim edildi.
Kocaeli Akaryakıt istasyonundaki dehşet anları kamerada Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde bir akaryakıt istasyonunda 1’i polis 7 kişinin yaralandığı kavganın güvenlik kamera görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde, saldırganların müdür odasını bastığı, çalışanları darp ettiği, bazı çalışanların kafalarına da orakla vurduğu anlar yer aldı. Ayrıca, olayın müşterinin araca LPG dolumu sırasında uyarılmasıyla başladığı ve ardından büyüdüğü öne sürüldü.Olay, Ertuğrul Gazi Mahallesi’nde bulunan akaryakıt istasyonunda meydana geldi. Akaryakıt istasyonu çalışanları ve müşterileri arasında çıkan tartışma alevlenerek, kavgaya dönüştü. Orak ve bıçakların kullanıldığı kavgaya polis müdahale etti. Kısa sürede olay yerine gelen polisler, kavgayı havaya uyarı ateş açarak ayırdı. Olay sebebiyle 1’i polis 7 kişi yaralandı. Yaralılar sağlık ekiplerinin ilk müdahalelerinin ardından hastaneye kaldırıldı.Kavganın sebebiOlayın, bir müşterinin LPG almak için akaryakıt istasyonuna gelmesiyle başladığı öğrenildi. Dolum sırasında aracından inen müşteriye, çalışan tarafından "Araç açık kaldı" uyarısı yapıldığı iddia edildi. Uyarıya sinirlenen müşterinin, çalışanı tokatladığı ve araya girmeye çalışan başka bir personeli de darp ettiği öne sürüldü.Bir süre sonra müşterinin, akrabaları olduğu belirtilen kişilerle birlikte istasyona geri geldiği, müdürün odasını bastığı ve saldırgan tavırlar sergilediği belirtildi. Çıkan kavgada 5 çalışanın yaralandığı öğrenildi.O anlar kameradaOlay anına ait güvenlik kamerası görüntüleri de ortaya çıktı. Görüntülerde, saldırganların müdürün odasına girdiği ve ardından çalışanlara saldırdığı anlar yer aldı. Polis ve sağlık ekipleri olay yerindeyken saldırganlardan birinin orakla 2 çalışanın başına vurduğu, çalışanların aldığı darbelerle sendelediği, bu şekilde olayın daha da hararetlendiği anlar kaydedildi. Polisin şahısları etkisiz hale getirmeye çalıştığı, biber gazı sıkıp, havaya uyarı ateşi açtıkları da saniye saniye görüntüye yansıdı. Dakikalarca süren tartışmalar sırasında bir kadının da arada kaldığı anlar dikkat çekti.
Bursa Kurumsal firmalar, Gürsulu kadınlar için geliyor Gürsu Belediyesi, istihdam buluşmalarının 100’üncüsünü ‘Kadın Girişimciliği ve İstihdamı’ teması ile Bursa’nın en kurumsal firmalarını Gürsu’da ağırlamaya hazırlanıyor. 100. buluşmada iş arayan kadınlara yönelik birbirinden özel iş fırsatları sağlanmış olacak. Gürsu Belediyesi çatısı altında faaliyet gösteren Kollektif Kariyer Merkezi, bu zamana kadar beş yıllık faaliyet süresinde dört bine yakın vatandaşın iş bulmasına aracılık ederken, 5 bin gence de direk olarak etki etti. Gençlere dönük iş arama fırsatları, network seçenekleri sundu. Önce Bursa’ya ardından da Türkiye’ye rol model olan istihdam buluşmalarında 550 vatandaşın firmalarla yüz yüze görüşmesine de yine Gürsu Belediyesi aracılık etti. Belediye binası içinde düzenlenen buluşmalarda başvuru yapan her dört kişiden biri iş sahibi oldu. Kollektif Kariyer Merkezi ofisinde 7 bin vatandaşın da iş arama sırasında kullandıkları özgeçmişleri veri tabanına kayıt edilmiş oldu. Bu sayede iş arama döngüsü de süregelerek devam ediyor. 100. kez düzenlenecek olan İstihdam Buluşması’nın ana teması ise ‘Kadın İstihdamı ve Girişimciliği’ olarak belirlendi. 11 Aralık Çarşamba günü tüm gün sürecek olan buluşmada, ilçeye servisi olan kurumsal firmalar stant açacak. Kadın çalışanlarının en büyük isteği olan kreş desteği sağlayan firmaların yer alacağı buluşmada vardiya saatleri ve sosyal hakları sunacak kurumsal firmalar Gürsu Belediyesi’ne paydaş olacak.
Hatay Sarkıtlarıyla beğeni toplayan maymunlar mağarası keşfedilmeyi bekliyor Hatay’da Habibi Neccar Dağı’nın eteğinde yer alan Maymunlar Mağarası; içerisindeki devasa sarkıtla merak uyandırırken, yer altına inen tünelleriyle keşfedilmeyi bekliyor. Antakya ilçesi Habibi Neccar Dağı eteklerinde yer alan ve Maymunlar Mağarası ismi verilen mağara, içerisindeki sarkıtlarla biliniyor. Maymunlar Mağarası’nın orta kısmında bulunan sarkıt görenlerde merak uyandırırken mağaranın dağın derinliklerine kadar indiği düşünülüyor. Keşif için bölgeye gelen vatandaşlardan beğenilen Maymunlar mağarası, görenlerde ilgi uyandırdı. “Mağara çok güzel bir görüntüye sahip ve herkesi gelip görmesini isterim” Maymunlar mağarasının turizme kazandırılması gerektiğini ifade eden doğa gezgini Kemal Korkmaz, “Burası maymunlar mağarası. Ben doğa gezgini olduğum için buraya sık sık geliyorum. Burasının turizme katkı sağlayacağını düşünüyorum. Mağaranın çok güzel bir görüntüsü var. Maymunlar mağarasının içinde ortada bir sarkıt var ve içeride güzel işlemeler var. Mağaranın içindeki sarkıt efsaneye göre binlerce yıl içinde su damlacıkların damlaya damlaya oluştuğu söylenir. Mağara çok güzel bir görüntüye sahip ve herkesi gelip görmesini isterim. Turizme kazandırılıp herkesin gelip görmesi gerekiyor. Mağara aşağıya doğru gidiyor. Mağaranın içinde farklı delikler var” dedi. “Maymunlar mağarasının mükemmel görüntüsü var” Mağarayı beğendiğini belirten keşifçi Murat Turunç, “Biz keşifçiyiz. Maymunlar mağarasının mükemmel görüntüsü var. Mağarayı çok beğendik ve herkesin gelip görmesini bekleriz” ifadelerini kullandı.