KÜLTÜR SANAT - 12 Mayıs 2022 Perşembe 14:02

’Zamanın Eskitemedikleri’ sergisi kapılarını açtı

A
A
A
’Zamanın Eskitemedikleri’ sergisi kapılarını açtı

22 Mayıs tarihlerinde Eminönü Yeni Cami Hünkar Kasrı’nda ziyaretçilerini ağırlayacak.

22 Mayıs tarihlerinde Eminönü Yeni Cami Hünkar Kasrı’nda ziyaretçilerini ağırlayacak.



İstanbul Ticaret Odası (İTO), kültürel mirasları yarına taşımak amacıyla gerçekleştirdiği sanat etkinlikleri kapsamında, Eminönü Yeni Cami Hünkar Kasrı’nda ’Zamanın Eskitemedikleri’ sergisini açtı. Serginin açılışı İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay ve çini sanatçısı Kübra Erdoğar tarafından yapıldı. Sergide yer alan çini eserler geleneksel yöntemlerle yapılırken, eserlerde lale, hatai ve penç motifleri yer alıyor. Çok sayıda sanatseverin katılım gösterdiği sergi, 22 Mayıs tarihine kadar Eminönü Yeni Cami Hünkar Kasrı’nda ziyaretçilere açık olacak.



"Kültüre, sanata, edebiyata yapılan yatırım, geleceğe yapılan yatırım demektir"


Kurdeler kesiminin ardından açıklamalarda bulunan İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay, "Zamanın Eskitemedikleri’ çini sergimizi ziyarete açtık. İTO olarak her daim sanatın ve sanatçının yanında olmaya gayret ediyoruz. Biz sadece ekonomik ve sektörel hedefleri amaçlamıyoruz. Sosyal ve kültürel çalışmalarımızla kültür ve sanat camiamıza destek olan çalışmalar yapıyoruz. 2009’da restorasyonunu tamamladığımız Yeni Cami Hünkar Kasrı’nda sanatımıza ve sanatçılarımıza yer açıyoruz. Çünkü biliyoruz ki ülkelerin ve toplumların geleceğe güvenle bakabilmelerini sağlayan sadece maddi güçleri değildir. Bundan ziyade sanat ve medeniyet birikimleridir. Kültüre, sanata, edebiyata yapılan yatırım, geleceğe yapılan yatırım demektir. Özgün eserleri veya hizmetleriyle öne çıkan değerlerimiz için ne yapsak azdır. Kültür ve sanat hayatımıza çok önemli katkılarda bulunan herkese müteşekkiriz. Sanatçılarımız, yazarlarımız, şairlerimiz her türlü iltifatı fazlasıyla hak ediyor. Biz de bu şiardan ayrılmadan çalışmalarımıza devam edeceğiz. Kültürel mirasımıza sahip çıkmak ve yarınlara taşımak için projeler hayata geçirmeye devam edeceğiz. Kübra Erdoğar’a bu yolda bize eserleriyle destek olduğu için şükranlarımı sunuyorum. Sanatçımız aslında bir fizikçi ve doktora çalışmalarına devam ediyor. Sanatçımız çini sanatı üzerine çalışmaya devam ediyor. Asırlık ve köklü bir geçmişe sahip olan çini, geleneksel Türk el sanatları alanında kültürel bir miras olarak başköşede yerini alır. Camilerimiz başta olmak üzere bütün tarihi eserlerimiz çininin ince çizgileriyle ve dokunuşuyla farklı bir estetik kazanmıştır. Hatta Türk Çini Sanatı, medeniyetimizi tarihi form ve inceliklerle kültürel bir miras olarak evlerimize kadar taşımıştır. Kütahya Çinisi, İznik Çinisi birer dünya markasıdır. Dünden bugün sabrın ve emeğin mükafatını topraktan açan motiflerle bize gösteren sanatçılarımıza ve zanaatkarlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz. Sergimizin hayırlara, güzelliklere ve özellikle yeni sanatçılarımızın doğmasına, gelişmesine vesile olmasını diliyoruz" ifadelerini kullandı.



Çini sanatçısı Kübra Erdoğar ise "2016 yılından beri çini sanatıyla uğraşıyorum. Çini eserlerinde genellikle kırmızı ve kobalt mavisi renkler bulunur. Eserlerimde lale, hatailer ve penç motifleri bulunuyor. Eserlerde geleneksel motifler var. Bu eserleri geleneksel yöntemlerle hazırladım" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.