ASAYİŞ - 22 Haziran 2022 Çarşamba 09:09

Anaokulunda ’kayıp’ skandalı; 3 çocuk saatler sonra bulundu

A
A
A
Anaokulunda ’kayıp’ skandalı; 3 çocuk saatler sonra bulundu

İzmir’in Bayraklı ilçesinde bir anaokulunda yaşları henüz 5 olan üç çocuğun öğle saatlerinde kaybolduğunun farkedilmesi paniğe neden oldu.

İzmir’in Bayraklı ilçesinde bir anaokulunda yaşları henüz 5 olan üç çocuğun öğle saatlerinde kaybolduğunun farkedilmesi paniğe neden oldu. Çocuklar saatler sonra 3 kilometre uzakta bulunurken, anaokulu yönetimine tepki gösteren aileler müdür ve öğretmenlerinden şikayetçi oldu.



Olay 21 Haziran günü saat 11.00 sıralarında, Fuat Edip Baksı Mahallesi’nde bulunan bir anaokulunda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, anaokulunda eğitim gören ve 5 yaşında oldukları öğrenilen üç çocuk kayıplara karıştı. Çocukların kayıplara karışmasının ardından çevrede çocukları arayan öğretmen ve personellerin ise durumu ailelere haber vermedikleri öne sürüldü. Çocuklarının kayıp olduğunu öğrenen aileler ise büyük panik yaşayarak her yerde çocuklarını aramaya başladı. Kayıp çocuklar ise olaydan yaklaşık 3 saat sonra bitkin bir halde anaokulunun 3 kilometre uzağında, servis şoförü tarafından bulundu. Yaşanan olayın ardından kayıp çocukların aileleri, anaokulu müdürü Y.Ç. ve öğretmen G.B. hakkında polis merkezine giderek şikayetçi oldular.



Çocuklar güvenlik kamerasında


Çıktıkları anaokulundan kayıplara karışan çocuklar ise 3 kilometre mesafede bulundukları yerin yakınındaki bir iş yerinin güvenlik kamerası tarafından görüntülendi. Görüntülerde art arda yürüyen üç çocuğun kalabalık bir caddenin karşı kaldırımında görüldü.



"Siz telaş etmeyin diye haber vermedik"


Anaokulundan kaybolan çocuklardan birisi olan A.S.’nin annesi Deniz Can Sunkur, çocukların kaybolduklarını okul yönetiminin kendisine bildirmediğini, gerekçe olarak da telaş yapmamaları için haber verilmediğini söyledi. Sunkur, "Çocuklar sabah 11.30 gibi kaybolmuşlar ancak anaokulu bize bu durumla ilgili haber vermedi. Biz de anaokulunun üst katında oturuyoruz ve anaokulu yetkilileri üst kata çıkarak evimize geliyorlar. Diğer çocuğuma bakana anneme, üst kata çıkan çocuk olup olmadığını soruyorlar. Annem de o esnada şüphelenerek beni aradı. Buraya çıkan çocuk olmadığını anaokulu yetkililerine söyleyince de telaşlanıp bu çevrede çocukları aramaya başlıyorlar. Annem ne olduğunu söylediğinde de bir çocuğun kaybolduğunu söylemişler. Kimin kayıp olduğunu sorduğunda ise isim vermemişler. Annem kontrol etmek için alt katta bulunan anaokuluna gittiğinde ise kapıyı açmıyorlar ve kayıp olan çocuğun kim olduğunu bilmediklerini söylüyorlar. Bunun üzerine de ben oğlumun öğretmenini aradım ancak telefonlarıma cevap vermedi ve sürekli meşgule attı. Daha sonra mesaj atarak çocuğumun görüntüsünü istedim ancak yine yanıtsız kaldı. Ben de iş yerimden çıkarak okula geldim ama bana da sınıfın kapısını açmadılar. Bir süre sonra sınıfın kapısı açıldı ve okulda görevli olan bir personel, ’Siz telaş etmeyin diye haber vermedik. Üç çocuk kayıp, içlerinden birisi de oğlunuz’ dedi. O an şok geçirdim ve polise haber verildiğini söylediler. Ben de o esnada durumu eşime bildirdim" diye konuştu.



"Belki de bu durum örtbas edilip kapatılacaktı"


Çocuğunun kayıp olduğunu şans eseri öğrendiğini söyleyen anne Deniz Can Sunkur, daha sonra durumla ilgili polis merkezine giderek şikayetçi olduklarını aktardı. Sunkur, "Karşıdaki okulun kamera kayıtlarına baktığımızda çocukların gittiği yönü tespit ettik. Kayıp olan diğer çocukların aileleri ile de paylaştım durumu ve onlar da çevrede araştırma yaparak esnafa sormuşlar ve o da çocukları gördüğünü söylemiş. Bu çocuklar tesadüfen bulunuyor. Saat 11.00 gibi kaybolan çocuklar 3 saat sonra saat 14.00 civarında bulunuyor ve bu durum anaokulu tarafından bizlere bildirilmiyor. Ben bunu şans eseri öğrenmesem belki de bu durum örtbas edilip kapatılacaktı. Burada çalışan başka bir öğretmenin servis şoförlüğü yapan eşi, Çay Mahallesi tarafında çocukları görmüş ve eşine telefon açarak çocukları bulduğunu söylemiş. Polislerle birlikte biz oraya gittik. Biz çocuğumuzu aldık eve getirdik ve ben polis merkezine giderek şikayetimi ettim. Daha sonra okul tarafından da bir açıklama yapılmadı bize" açıklamasında bulundu.



"Biz çocuklarımızın cesetlerini elimize aldığımızda mı haber vereceklerdi"


Çocukların kayıp oldukları 3 saatlik zaman dilimi içerisinde başlarına kötü bir şey gelebilme ihtimali olduğunun altını çizen Sunkur, "Bu çocukların başına her şey gelebilirdi. Bu mahallelerde dik merdivenli çıkışlar var. 5 yaşındaki bu çocuklar oraları tırmanmışlar. Sıcaktan bunalıp üstlerini çıkartmışlar. Bu çocuklar kötü niyetli birisinin eline geçebilirdi, trafik kazasına kurban gidebilirlerdi. 4 saat boyunca sokakta kalmış bu çocuklar ve yaklaşık 3 kilometre uzaklıkta bulundular. Bize daha önceden haber verselerdi biz bütün mahalleyi ayaklandırıp o çocukları yine bulabilirdik. Bu kadar sorumsuzluk olamaz, bize anında haber vermeleri gerekiyordu. Biz çocuklarımızın cesetlerini elimize aldığımızda mı haber vereceklerdi?" dedi.



"Üç çocuğun birden kayıplara karışması kabul edilir bir durum değil"


Çocuğunu çok yorgun bir şekilde bulduğunu söyleyen anne Sunkur, üç çocuğun birden anaokulundan kaybolmasının normal bir şey olmadığının altını çizdi. Sunkur, "Anaokulunda bir güvenlik personeli yok. Her öğretmen kendi sınıfının kapısını kilitliyor ancak binanın ana kapısı sürekli açık. Çocuklar da ellerini kollarını sallayarak çıkmışlar. Okul yönetimi o esnada çocukları yemeğe çıkarıyorduk gibi bahaneler sıralıyorlar ama üç çocuğun birden buradan çıkıp kayıplara karışması kabul edilir bir durum değil. Biz şikayetçi olduk. Bu durumun sorumlusu öğretmen ya da müdür kimse, cezasını çekmesini istiyorum. Üstelik benim çocuğum konuşma problemi olan bir çocuk. Kaybolduğunda annesinin babasının yerini söyleyemez. Bulunduklarında çocuklar yorulmuş, bitkin bir haldeydi. Bana yorulduğunu, merdivenleri çıktığını ve eve gitmek istediğini söyledi. Kamera görüntülerini araştırmayı sürdürüyoruz. Çok korktuk gerçekten" sözlerine yer verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bilecik Çocukların hazırlanan gösteride hünerlerini sergiledi Bilecik Belediyesi’ne bağlı çocuk sosyal tesislerinde eğitimlerini sürdüren çocukların hazırlanan gösteride hünerlerini sergiledi. Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezinde gerçekleştirilen programa Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı, Belediye Başkan Yardımcıları Yaşar Külhan ve Sabri Çobanoğlu da katılarak, öğrenci ve ailelerin kutlama sevincini paylaştı.Şehitler için saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal marşının okunmasıyla başlayan programda konuşan Belediye Başkanı Subaşı, tüm çocukların bayramını kutladı. Bilecik Belediyesi olarak yarınların mimarları çocukları en güzel şekilde yetiştirmek için çalıştıklarını kaydeden Başkan Subaşı, şunları söyledi: "Bugün elime birkaç veri aldım. Çocuk sosyal tesislerimizdeki sayılarla ilgili. Çok mutlu oldum. Doluluk oranlarımız çok iyi. Bu seviyeyi korumak için belki de bazı mahallelerimizde iki kreşi hizmete açma gereği duyacağız. Bazı kreşlerimizde değişiklik ve düzenlemeler yapacağız. İstiyoruz ki her çocuğumuz kreş bahçelerinde oynayabilsin, yeşille buluşabilsin. Bizim Bilecik Belediyesi kreşlerinin farkı bu olması lazım. Aynı zamanda Atatürk’ün izinde güzel evlatlar yetiştirmek istiyoruz. İlke ve inkılapları en güzel ve doğru şekilde öğreterek, psikolojilerini en iyi ve doğru şekilde anlayıp davranarak, çocuklarımızı yetiştirmek istiyoruz. Çünkü çocuklar bizlerin geleceği. Onları en iyi şekilde yetiştirmek amacındayız. Bu güzel programda da emeği olan tüm öğretmenlerimiz, çocuklarımız ve aile üyelerine de teşekkür ediyor, bayramlarını kutluyorum’’ ifadelerini kullandı. Sırasıyla sahneye çıkarak gösterilerini sunan öğrencilere, aileleri ayakta alkışladı.Gösterisi Başkan Subaşı, öğretmen ve öğrencilerle hatıra fotoğrafı çektirmesiyle sona erdi.
Sivas Uzmanı uyardı: 10 km uzaklıktaki yetiştiriciyi bile etkiliyor Arıcıların kabusu olan ‘Amerikan Yavru Çürüğü’ hastalığı 10 kilometre uzaklıkta ki arı yetiştiricilerini de tehdit ediyor. Yapılan açıklamada, arıcıların kovanlarını düzenli olarak kontrol etmeleri gerektiği söylendi. Arı kovanlarındaki Amerikan yavru çürüğü hastalığı vakalarının artmasıyla, arıcılar ciddi kayıplarla karşı karşıya kaldı. Hastalığın, bir arı kovanını kısa sürede yok edip ve çevredeki diğer kolonilere yayılabildiğini belirten Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hayvan Hastanesi Başhekimi Doç.Dr. Abdurrahman Takcı, “Arıcılar, kovanlarını düzenli olarak kontrol etmeli, hastalık belirtileri gördüklerinde hemen önlem almalı ve enfekte kovanları diğerlerinden izole etmeliler. Ayrıca, yeni arı kolonileri alırken dikkatli olmalı ve sağlıklı koloniler seçmeye özen göstermeliler” dedi. “Yetiştiricilerin kovan sayıları çok ciddi şekilde azalabiliyor” Takcı, arıların eskisi gibi belirgin bir sonbahar ve ilkbahar yaşamadıklarını, geçişlerin daha ani şekillendiğini, buna bağlı olarak da kış için biriktirdiği bal rezervlerini tükettiklerini belirterek, “Bu noktada o rezervleri bazen erken tüketmeye başlıyor ve iyi bir sonbahar bakımı yapılmadıysa bu yıl gibi, arıların ilkbaharda birçoğu sönmüş oluyorlar yani ölüyorlar. Buna bağlı olarak yetiştiricilerin kovan sayıları çok ciddi şekilde azalabiliyor. Gündüz ve gece sıcaklık farkları arıların çalışma mevsimi olan ilkbaharda etkiler. Ancak kış mevsiminde veya sonbaharda arının tabiattan yararlanmadığı mevsimlerde gündüz ve gece sıcaklık farkı çok sıkıntı oluşturmaz. Ancak arı artık dışarıdan polen, nektar getirmeye başladığı zamanlarda problem oluşturabiliyor. Çünkü arı ona güveniyor ve yetiştirici de bu noktada takviyeler yapmıyor. Arı doğadan tam anlamıyla yararlanamaz ve takviyeler de yapılmazsa bahar aylarında arılarımızı yine kaybedebiliriz” dedi. “Bu hastalık çevredeki arıcılara da zarar verebiliyor” Bölgesel olarak ergin ve yavru bal arılarının paraziti olan Varroa paraziter mücadelelerinin yapılması gerektiğini vurgulayan Takcı, “Bahar bakımında arıların çıtaları, arı sayısının, ana arının kontrolü yapılması lazım. Ana arıda hala işte yumurta ve yumurta döl verimi devam ediyor mu? bunlara bakılması lazım. Bununla birlikte arı kayıplarının bazıları hayati bazen de işte bölgesel olarak zarar verebiliyor. İhbarı mecburi hastalıklarımız var. Avrupa yavru çürüğü, Amerikan yavru çürüğü gibi hastalıklarda hemen bulundukları il tarım veya ilçe tarımlara başvurarak arılarının böyle bir hastalıktan mustarip olduğunun belirtilmesi gerekiyor. Aksi takdirde bu hastalık çevredeki arıcılara da zarar verebiliyor. Yine aynı şekilde kireç hastalığı olsun, işte baharda tespit edebildiğimiz hastalıklar bunlar. Arıcılar ilkbahar bakımında bunları belirleyip bir an önce eksiklikleri varsa gidermeli. Eğer ihbarı mecburi bir hastalık varsa kovanlar da dâhil olmak üzere bu hastalığın engellenmesi adına yakılması gerekiyor. Arıcılar bu noktada bilinçliler ancak eğer böyle bir şey varsa göz ardı etmemeliler. Arı tabiatta polen topladığı esnada birçok birçok çiçeğin veya bitki tohumlarının bir sonraki nesline aktarılmasına katkı sağlıyor. Bu noktada arılar bu basamağı yerine getirmediği takdirde tabiatın devamlılığında da bir risk olur” şeklinde konuştu. (FA-GF-