GENEL - 19 Ocak 2020 Pazar 10:19

Asırlık otel evsizlere yuva oldu

A
A
A
Asırlık otel evsizlere yuva oldu

İzmir’in tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda bulunan asırlık otel, şehri ziyaret etmek için gelenlerin yanı sıra yalnız ve evsizlerin de uğrak noktası haline geldi.

İzmir’in tarihi Kemeraltı Çarşısı’nda bulunan asırlık otel, şehri ziyaret etmek için gelenlerin yanı sıra yalnız ve evsizlerin de uğrak noktası haline geldi. Otelin 38 yıllık işletmecisi İlyas Çamtaş, “Otelimiz 2’inci sınıf. Bu otel Cumhuriyeti ve savaşı gördü. Tarihi seviyorum, bu oteli yaşatmak istiyorum” dedi.


İzmir’in tarihi çarşısında Anafartalar Caddesi üzerinde yıllara meydan okuyan asırlık otel, 1900’lü yılların başında faaliyet göstermeye başladı. İzmir’in en eski otelleri arasında bulunan ve bir zamanlar turist akınına uğrayan 46 odalı tarihi otel, son 38 yıldır İlyas Çamtaş tarafından işletiliyor. 2’inci sınıf asırlık otel, Cumhuriyet, savaş ve darbe gibi birçok tarihi olaya da tanıklık etti. Yurt içi ve yurt dışından çok sayıda ziyaretçisini ağırlayan otel, aynı zamanla yalnız ve evsizlerin de sıcak bir yuvası haline geldi.



"Oteli yaşatmak istiyorum"


Tarihi otele her türlü insanın kalmak için geldiğini ve belirli kurallara göre müşteri kabul ettiğini belirten 77 yaşındaki İlyas Çamtaş, “8-10 sene önce turistler yazın çok geliyordu. Yer bulmak için sırada beklerlerdi ama o şey bitti. O kadar bakımsız olmasına rağmen müşteri geliyor. Kışın fazla ziyaretçi olmuyor. Yazın daha çok oluyor. Ziyarete geliyor gidiyorlar. Kalmak için kim gelirse gelsin kimlik bilgilerini bilgisayara aktarıyorum” diye konuştu.


Otelin daha önce han olarak kullanıldığını ve tarihi olaylara tanıklık ettiğini vurgulayan Çamtaş, “Bu otel Cumhuriyet gördü, savaş gördü. Ben tarihi seviyorum. Bu tarihi binayı elimden geldiği kadar korumaya çalışıyorum. Mal sahibi ’bir tadilat yapacağım’ diyor fakat tadilattan sonra aynı özelliği taşıyabilecek mi taşıyamayacak mı bilmiyorum" ifadelerini kullandı.


Asırlık oteli görmek isteyen herkese kapılarının açık olduğunu vurgulayan Çamtaş, şöyle konuştu:


“İnsanlar tarihi görsün, eskiyi yaşasın. Buyursunlar gelsinler. Benim en üzüntü duyduğum şey odalarda banyo olmaması. 5-6 tane odalı banyom olsa hem ben memnun olacağım hem gelenler memnun olacak. Odalar güzel ve temiz ama banyo yok. Bakanlığımızın bize yardımcı olmasını isterim. Ben bu oteli sağ olduğum sürece yaşatmak istiyorum.”



"Kaç yıldır buradayım unuttum"


Otelde kaç yıldır yaşadığını hatırlamadığını belirten Ayten Erkut (76), asırlık oteli çocukluğundan beri bildiğini ve çok eski olduğunu söyleyerek, “Öğleden sonra kalkarım, çocuklarıma, yani kedilerime giderim. Onları doyururum. Kaç yıldır buradayım unuttum. Otel çok iyi. Burada muhafaza altındayım. Allah koruyor beni ama bu otel bir vesile. Rahat yatıyorum, rahat uyuyorum. Aklıma hiç kötülük gelmiyor. Kedileri sevdiğimi biliyorlar. İstanbul’dan mama gönderiyorlar bana. Gönderenleri tanımıyorum, kedileri sevdiğimi bilenler gönderiyor" dedi.



"Otel değil ev gibi"


Kirasını ödeyemeyince eşyalarını bırakıp soluğu otelde alan Aysel Yeşilyaprak (59), “Buraya gelmeden önce kahvelerde, parklarda yattım. Burayı bana tavsiye ettiler. Bana şu an bir cennet. Yaşanacak ve gezilecek bir otel. Bana bir yuva burası. Otel değil ev gibi. Buraya gelince bir sıcaklık duydum" diye konuştu.


Otelin en eski misafiri olan İhsan Adnan Ercan (62), 35 yıldır bu otelde kaldığını, otelin hem evi hem çalışma ortamı olduğunu söyleyerek, “Evliydim, sorunlar yaşadım ve ayrıldık. Ben de bu otele geldim. Otelin işletmecisi İlyas Bey ile tanıştım. Gel zaman git zaman otelin sahibiyle akraba gibi olduk. Otel benim için çok başka. Otel güzel. Burası hem evim hem çalışma ortamım. Bana her konuda arka çıkıyorlar. Oturuyorum, yardım ediyorum insanlara. Devletimiz buraya sahip çıksın. Bu otel yaşasın, yıkılırsa hepimiz kapı önündeyiz" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Muğla BİLSEM ülke genelinde en çok proje hazırlayan 2. okul oldu Muğla Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM), bilimsel çalışmalar kapsamında Türkiye genelinde en çok proje hazırlayan ikinci okul oldu. Bu yıl 18.’si düzenlenen Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri yarışması Ege Bölge finali Denizli’de başladı. Ege bölgesinden yapılan 887 projeden 100 tanesi jüriler tarafından sergilenmeye değer görülerek bölge finaline davet edildi. Bölge finalinde başarılı olan projeler ise Türkiye finalinde yarışmaya hak kazanacak. Yarışmaya damga vuran Muğla Bilim ve Sanat Merkezi ise hazırladığı yetmiş proje ile Türkiye geneli en çok proje hazırlayan ikinci okul oldu. Davet edilen on üç proje ile de Türkiye geneli en başarılı dördüncü okul oldu. Ege bölgesi özelinde ise bölgeye davet edilen yüz projeden on üçüne sahip olarak Ege Bölgesinin zirvesine yerleşti. Ege Bölge finalinin yapıldığı Denizli EGS Kongre ve Kültür Merkezi’nde görüştüğümüz Muğla Bilim ve Sanat Merkezi Müdürü Bekir Cevizci, ”Öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz bilimsel üretkenliklerini en üst seviyeye çıkararak bu yıl Türkiye’ye damgasını vurdu. Muğla’dan bir devlet okulunun bütün istatistikleri alt üst ederek bilimsel başarılarıyla Türkiye gündemine oturması bizleri çok mutlu etti. Bu başarının mimarı sevgili öğrencilerimizi ve fedakâr öğretmenlerimizi tebrik ederim. Burada 13 ekibimizde toplam 36 kişilik dev bir kadro bulunmaktayız. Buradan güzel başarılar alarak Muğla’ya dönmeyi planlıyoruz. Ayrıca tek faaliyetimiz bilimsel projeler değil, bilimsel yayınlar ve bilimsel öğrenci bildirilerinde de Türkiye gündemine oturmaya hazırız. Haziran ayına kadar bu hedeflerimizi gerçekleştirdiğimizi gözlemleyeceksiniz” dedi.
Hatay Paris’e tatile giden profesörün paraları, yabancı uyruklu şahsın ayakkabısından çıktı Hatay’da yaşayan Profesör Dr. Mustafa Zortuk, tatil amaçlı gitmek istediği Paris yolculuğu öncesinde hırsızlık şoku yaşadı. Prof. Dr. Zortuk’un çalınan bin 500 eurosu ve 4 bin TL’si kabin memurunun dikkati sayesinde yabancı uyruklu bir şahsın ayakkabısının içerisinden ele geçirildi. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde görevli Öğretim Üyesi Profesör Dr. Mustafa Zortuk, Ramazan Bayramı tatilini ailesiyle birlikte Paris’te geçirmek istedi. Ailesiyle birlikte Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan uçağa binmek üzere servisle götürülen profesör, uçağa bineceği esnada çantasının yanında olmadığını fark etti ve durumu görevlilerle paylaştı. Profesör Zortuk, kaybolan çantasını uçakta yaptığı aramada bulsa da tatil parası olan bin 500 euronun ve 4 bin TL’nin içinde olmadığını fark etti. Zortuk’un yardımına yetişen uçakta görevli kabin memurunun çantayı uçağa biniş esnasında başka bir şahsın elinde gördüğünü söylemesi üzerine polis ekipleri konuyla ilgili çalışma başlattı. Polis ekiplerinin yaptığı çalışma sonrası Zortuk’a ait 4 bin TL ve bin 500 euro, kabin memurunun bahsettiği yabancı uyruklu şahsın ayakkabısının üzerinden çıktı. Tatil parasına yeniden kavuşan Zortuk ailesi ve uçaktaki diğer yolcular 1 saat gecikmeli olarak Paris yolculuğuna başladı. “4 günlük Paris gezisi paramın çantanın içinde olmadığını görünce panikledim” 4 gün tatil parasının çantanın içinde olmadığını görmesi üzerine paniklediğini ifade eden Prof. Dr. Mustafa Zortuk, “Ailemle beraber Paris’e gidiyorduk. Servis aracından uçağa yaklaştığım zaman sırt çantamızı otobüste unuttuğumuzu fark ettik. O anda panik aldık, tüm paramız sırt çantası içerisindeydi. Uçağın altında çalışanlar sakin olmamızı söylediler. Servis aracını arayacaklarını söylediler. Servis aracında sırt çantamızın olmadığı ortaya çıktı ve bir kişinin çantamızı alarak iyi bir niyetle uçağa getirebileceği söylendi. Bin 500 euro ve 4 bin TL civarında paramız vardı. Ben uçağın ön tarafından arkaya doğru valiz alanlarına bakmaya başladım. Onuncu sırada çantamı buldum ve çok sevindim. Tekrar uçağın ön tarafına gelip, çantanın içerisinde parama bakmaya başlarken paramın olmadığını fark ettim. 4 günlük Paris gezisi paramın çantanın içinde olmadığını görünce panikledim” dedi. “Bütün paralar yabancı uyruklu şahsın ayakkabısının içerisinden çıktı” Uçakta görevli Rengin Koç isimli kabin memuru sayesinde çalınan parasının polis ekipleri tarafından bulunduğunu belirten Prof. Dr. Zortuk, “Rengin Koç isimli kabin memuruyla konuştum ve paramın çantada olmadığını söyledim. Kabin memuru da bana; uçağa binerken Fransızca konuşan bir kişinin sırt çantamın içerisini açtığını ve çıkarken paraları söyledi. O anda bende paraları birinin alıp, sırt çantasını içeriye koyduğunu anladım ve şikayetçiyim dedim. Yarım saat bekledik, polis ekipleri geldi. İlk önce uçak girişinde beni sorguya çektiler, detayları anlattım. Uçaktaki Fransızca konuşan şahsı alıp dışarıya çıkarttılar, bütün paralar bu şahsın ayakkabısının içerisinden çıktı. Böyle bir şey yaşayacağım aklıma gelmezdi. Yurt dışına çıkarken hırsızlık olayına karşı önlem alıyorsunuz ama Sabiha Gökçen Havalimanı’nda direkt paranızın tümünü kaybetmek biraz enteresan oldu. Uçak 1 saate yakın apronda bekledi” ifadelerini kullandı. “Özellikle kabin memurunun o merdivenden çıkarken ki dikkati çok önemliydi” Parasını çalan şahıstan davacı ve şikayetçi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Zortuk, Sabiha Gökçen’de görevli polis ekiplerine teşekkür ederek, “Davacı ve şikayetçiyim. Gereken evrakları imzaladım. Parayı bulduktan sonra inanılmaz derecede mutluyuz. Özellikle kabin memurunun o merdivenden çıkarkenki dikkati çok önemliydi. Sırt çantası içerisinde para sayan birini görmesi, bize çok büyük katkı sağladı. Paramız bulunduğu için çok çok mutluyuz. Havalimanında görevli bütün polis memurlarına çok çok teşekkür ederim” şeklinde konuştu.