GENEL - 06 Aralık 2018 Perşembe 13:57

Başkan Soyer: "İzmir Türkiye’yi değiştirebilir"

A
A
A
Başkan Soyer: "İzmir Türkiye’yi değiştirebilir"

Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nin düzenlediği söyleşide yaptığı konuşmada, "İzmir Türkiye’yi değiştirebilir.

Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nin düzenlediği söyleşide yaptığı konuşmada, "İzmir Türkiye’yi değiştirebilir. İzmir yüzlerce yıldır bir liman kenti. Akdeniz çanağının en güçlü liman kenti. Yüzlerce yıl böyle olmuş. İzmir tek başına Akdeniz çanağındaki ticaret hacminin yüzde 30’unu elinde tutarken; İstanbul yüzde 12’lerde, İskenderiye, Beyrut yüzde 2’lerde kalıyormuş. Bu liman kenti olmak bir yaşam kültür getirmiş İzmir’e" dedi.


Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tarafından Tepekule Kongre Merkezi’nde "Sosyal Belediyecilik ve Yerelde Kalkınma" konulu söyleşi düzenlendi. İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Gürkan Erdoğan tarafından yapılan açılış konuşmasıyla başlayan etkinlik, Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’in sunumuyla devam etti. Dünya siyaseti, yaşanan krizler, çözüm önerileri, Türkiye gündemi ve İzmir’le ilgili düşünceleri paylaşan Soyer, sunumunun ardından TMMOB üyelerinin sorularını da cevapladı.


İlk olarak dünyada yaşananlarla ilgili konuşan Başkan Soyer, dünyanın otoriter ve popülist bir insanlık krizi ile karşı karşıya olduğunu belirterek, "Bu kriz neoliberal politikaların çöktüğünü ve büyük bir çaresizlik içerisine girildiğini gösteriyor. Bu krizin belki de en belirgin özelliği birçok alanda birden yaşanıyor olması. İklim değişikliğinden enerjiye, yoksulluktan ceberrut hükümet politikalarına kadar çok çeşitli alanlarda kendini gösteriyor. Merkezi hükümetler krizlerin çözümünü sınırlarını muhkem hale getirerek çözeceklerini sanıyor. Biz bugünlerde ABD ile Meksika arasına örülmek istenen duvardan haberdarız; ama 69 ülke sınırlarına duvar örüyor. Bir yandan da insanlık başka bir arayış içerisinde o da yerelleşmeyle ilgili. 2015 yılı aralık ayında Paris’te iklim zirvesi düzenlendi. 190 ülkeden devlet başkanları katıldı bu zirveye; ama ilk defa 400 belediye başkanı da davet edildi. Bu krizle yerelden başa çıkılabileceğini yani aşağıdan yukarıya; ancak mücadele edilebileceğini anladılar" dedi.



"İzmir Akdeniz çanağının en güçlü liman kenti"


Soyer, "İnsanlık bu krizleri yerelde çözebilir. Özetle bir paradoks yaşıyoruz. Bir yandan otoriter ve popülist bir insanlık krizi bu sorunun ülke sınırları içinde çözülebileceğini düşündürürken, bir yandan da şehirlerde başlayan hareketle çözüm aranıyor. Şehirlerde yaşanan harekete birkaç örnek vermek gerekirse; Hamburg’da dizel araçların şehre girişi yasaklandı. Kopenhag’daki trafik düzenlemesiyle bisiklet sayısı otomobil sayısını aştı. İsveç’te bazı şehirler çöp ithal ediyorlar kentin enerjisini üretmek için. Estonya’da bazı şehirler özel vize uygulamalarıyla start-up projelerine ev sahipliği yapıyor. Yine Barselona’da trafik düzenlenmesiyle motor gürültüsü yüzde 50 aşağıya çekildi ve yaya ve bisiklet yaygınlaştırıldı. Tüm bunların hayata geçirilebilmesi için iki şey gerekiyor bunlar da demokrasi ve yerelleşme" şeklinde konuştu.


Soyer, "Bugün sosyal demokrasiye her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Popülizm ve aşırı milliyetçiliğin hızla yükseldiği bu can yakıcı konjektörün panzehiri sosyal demokrasidir. Sosyal demokrasi; insanlığın diktatörlük, savaşlar ve büyük acılar pahasına ortaya koyduğu en insani yaşam modelidir. Arkasındaki güçlü tarih felsefi ve sosyal birikimle insanlığın geleceğinde de rol oynamaya devam edecek; çünkü eşitlik ve adalet arayışı insanlığın en temel arayışlarından biri olmaya devam ediyor. Türkiye’de çok derinleşen bir ekonomik kriz var. Şöyle de bir öngörü var; bu kriz 7-8 yıl sürecek. Türkiye’nin gayri safi milli hasılası 800 milyarlardan 500 milyarlar dolarlara düşecek. Araştırma şirketlerinden gelen çok acayip rakamlar var. Geçtiğimiz ekim ayı verilerine göre Türkiye’nin sadece yüzde 12’sinin geliri giderinden fazla olmuş. Yüzde 66’sı bir önceki aya göre daha çok borçlanmış. Nüfusun yüzde 80’i bunu ekonomik kriz olarak tanımlıyor ve yüzde 40’ı siyasetten ümidini kesmiş. Biliyorsunuz İzmir yüzlerce yıldır bir liman kenti. Akdeniz çanağının en güçlü liman kenti. Yüzlerce yıl böyle olmuş. İzmir tek başına Akdeniz çanağındaki ticaret hacminin yüzde 30’unu elinde tutarken; İstanbul yüzde 12’lerde, İskenderiye, Beyrut yüzde 2’lerde kalıyormuş. Bu liman kenti olmak bir yaşam kültür getirmiş İzmir’e. Liman kentlerinde pastayı büyütmek, paylaşmaktan geçer. Onun için İzmirliler, Ermeni’siyle, Yahudi’siyle, Fransız’ıyla, Levanten’iyle komşu olarak şehri büyütmüşler. Bir arada yaşama kültürü gelişmiş. Onun için Türkiye’nin herhangi bir yerinden gelen vatandaş 6 ay sonra İzmir’de İzmirliyim demeye başlar. Bu çok güçlü bir özelliktir. İzmir Türkiye’yi değiştirebilir" diye aktardı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bolu Bolu’da 7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi Bolu’da "7. Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi" düzenlendi. Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.
Samsun Polis, dolandırıcılara karşı vatandaşları uyardı Samsun Vezirköprü’de polis ekipleri hırsızlık, dolandırıcılık konularında vatandaşları bilgilendirerek uyarıcı broşürler dağıttı. Vezirköprü İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik’in de katıldığı çalışmada birim amirleri ile polisler vatandaşları dolandırıcılık olaylarına karşı yüz yüze bilgilendirdi. Emniyet Müdürü Çelik, "Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin” dedi. İlçe merkezinde gerçekleştirilen çalışmalarda broşür dağıtılarak çok sayıda vatandaşa siber güvenlik, KADES, hırsızlık ve dolandırıcılık konuları hakkında yüz yüze bilgi verildi. Gerçekleştirilen çalışmalar çerçevesinde, özellikle dolandırıcılık konularıyla ilgili; pazar yerlerinde, taksi durakları ile kuaförlerde, kahvehaneler ile kafeler de, iş yerleri ve parklarda vatandaşlarla görüşüldü. Yapılan bilgilendirmede, “Kendisini polis, asker, savcı ya da kamu görevlisi olarak tanıtarak para ve altın isteyen kişilere itibar etmeyin. Bu kişiler çünkü dolandırıcıdır. Bu kişiler sizleri inandırmak için kimlik ve adres bilgilerinizi hatta kimlik numaranızı dahi söyleyebilir. Bunlara itibar etmeyin. Bankadan aradığını söyleyerek ’kredi kartı aidatınızı ve dosya masraflarınızı iade ediyoruz’ diyerek kart ve şifre bilgilerini isteyen kişilere inanmayın. İnternet sitelerinden alışveriş yaparken dikkatli olun, güvenilir siteleri tercih edin" ifadelerine yer verildi.
Bolu Bolu’da 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi düzenlendi 7’nci Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi, Bolu’da düzenlendi. Yoğun katılımın olduğu kongrede Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Fatma Deniz Sayıner modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgileri katılımcılara aktardı. Bolu Koru Otel’de geleneksel hale gelen Uluslararası Koru Gebelik Doğum Lohusalık Kongresi’nin 7’ncisi düzenlendi. Kongre’nin oluşturulmasında büyük payda sahibi olan Prof. Dr. Aydan Biri ve Prof. Dr. Deniz Sayıner’in öncülüğünde bir araya gelen doğum hekimlerinin yanı sıra perinatoloji uzmanları, ebeler, hemşireler, yenidoğan hekimleri ve doğuma katkı sağlayan birçok branş uzmanı da kongrede yerini aldı. Kongrede Türkiye’de ve dünyada modern doğum hekimliği ve ebelik hizmetleri açısından önemli bilgiler, araştırma sonuçları ve deneyimlerin paylaşıldığı bilimsel oturumlar yapıldı. 3 gün sürecek olan kongrede, doğuma yönelik kurslar ve bilgilendirme toplantıları yapılacak. “Doğum konusu birçok konuya göre az ilgi görüyor” Türkiye’de sadece doğumun ele alındığı en büyük bilimsel toplantı olma özelliğini taşıyan 7. Uluslararası Bolu Koru Gebelik, Doğum ve Lohusalık Kongresi’nin başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aydan Biri, “Bu 7’ncisi olmakla birlikte en çok heyecan duyduğum kongre oldu. Her geçen yıl birbirini tekrar etmemek adına zaten çok geniş ve sonsuz olan bu kongrede bir kez daha sizinle olmaktan çok büyük keyif duyuyorum. Konumuz doğum ve içerisinde çok fazla bileşen var. Doğumsal birleşim ya da bir bebeği ilgilendiren bir süreç, toplumun esası temeli ve koruyucu sağlık bakımı. Kongrede çok fazla insanı bir araya getiriyoruz. Ama çok da zor oluyor bu kongreler. Daha önce de söylediğim bir şey var ana işimiz olan doğum, özellikle kadın doğum hekimlerinin polikliniklerinin yüzde 80’i doğum, ancak buna rağmen birçok konuya göre çok daha az ilgi görüyor. Bu yıl ben çok çünkü bu konu doğrultusunda doktor arkadaşlarımızın da ana konumuzun doğum olduğuna dair inancı arttı. Her ne kadar hala akademisyen arkadaşlarımızın ‘Doğum da moda oldu’ demesine rağmen mesleğe bakışımızın çarptırıldığı bir dönemdeyiz” dedi. “Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez” Bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelere ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Dr. Deniz Sayıner, “Eğitim bizim vazgeçilmezimiz olmalı. Çünkü en büyük güç bilgi gücüdür. Bilginin olmadığı yerde güçten bahsedilemez. Hiçbir silah, hiçbir teknoloji bilginin karşısında duramaz. O nedenle sürekli bilimsel çalışmaların ışığında kendini yenileyen ebelerin yetişmesine ve ebelere ihtiyaç duyduğumuzu söylemem lazım. Ve tabii ki böyle bir ebeliği dizayn etmek için de birlik olmaya ihtiyaç vardır. Kurucu üyelerinden biri olmaktan onur duyduğum, gerçekten birlikte yürümekten gurur duyduğum yol arkadaşlarımın olduğu Anadolu Ebeler Derneği. Bu dernekle birlikte örgütlenmek, mesleğine sahip çıkmak mesleki örgütün içinde olmak son derece önemli” diye konuştu.