SAĞLIK - 18 Ocak 2021 Pazartesi 15:37

DEÜ’de üç günde rekor aşılama

A
A
A
DEÜ’de üç günde rekor aşılama

Küresel Covid-19 salgını ile mücadele kapsamında geliştirilen ‘Coronavac’ isimli inaktif virüs aşısı, Dokuz Eylül Üniversitesi(DEÜ)’nin İzmir Balçova’daki sağlık yerleşkesinde görevli sağlık çalışanlarının tamamına uygulandı.

Küresel Covid-19 salgını ile mücadele kapsamında geliştirilen ‘Coronavac’ isimli inaktif virüs aşısı, Dokuz Eylül Üniversitesi(DEÜ)’nin İzmir Balçova’daki sağlık yerleşkesinde görevli sağlık çalışanlarının tamamına uygulandı. Üç günde 4 bin 200’den fazla sağlık çalışının rekor bir hızla aşılandığı bilgisini veren DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Titizlikle planladığımız bu süreçte; yerleşkemizdeki bir binayı bu işlem için tahsis ettik ve kurduğumuz 25 istasyon ile sağlık çalışanlarımıza aşıyı uyguladık. Anlayış, sabır ve fedakarlıklarından dolayı arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz” dedi.


Geçtiğimiz yıl Mart ayında Türkiye’yi de etkisi altına alan küresel koronavirüs salgını ile mücadele kapsamında geliştirilen ‘Coronavac’ isimli inaktif virüs aşısı, Dokuz Eylül Üniversitesi(DEÜ)’nin İzmir Balçova’daki sağlık yerleşkesinde görevli sağlık çalışanlarının tamamına uygulandı. Sağlık Bakanlığı’na bağlı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından ‘Acil Kullanım Onayı’ verilen aşının geçen hafta ülke genelindeki sağlık personeline yapılmasıyla başlayan süreçte; DEÜ Rektörlüğü de 15 Ocak 2021 Cuma günü başlattığı aşılama işlemini rekor bir hızla tamamladı. Sağlık yerleşkesindeki hizmet binalarından birisini sadece bu işlem için tahsis eden DEÜ Rektörlüğü, kurdurduğu 25 istasyonda 4200’den fazla sağlık çalışanını 3 gün içinde aşılanmasını sağladı.


Kurum içinde aşılamaya ilişkin hazırlıkların günler öncesinden tamamlandığı bilgisini veren DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar, “Geçen hafta Sağlık Bakanımız Dr. Fahrettin Koca’nın ilk aşıyı kendisine yaptırması ile birlikte ülke genelinde de süreç başlamış oldu. Üniversite Rektörlüğü olarak, Coronavac aşının kullanım onayını almasının ardından zaten planlamalarımızı yapmıştık. Aşının elimize ulaşması ile birlikte, oluşturduğumuz takvim ve aşılama programı çerçevesinde hareket ettik. Bu doğrultuda, Cuma günü sabah 25 istasyonda başlattığımız çalışmaları dün gece tamamladık. Böylece üç gün içinde 4200’den fazla sağlık çalışanı arkadaşımız, aşılanmış oldu” dedi.


Aşının yan etkileriyle ilgili herhangi olumsuz bir durumla karşılaşılmadığını da ifade eden Rektör Hotar, “Rektörlüğümüze, Başhekimliğimize ve birimlerimize, aşının olumsuz etkileriyle ilgili bilgi ulaşmadı. Kontrollü şekilde süreci yürüttük. Salgınla mücadelenin ön cephesinde yer alan sağlık çalışanı arkadaşlarımız, en riskli meslek grubunda olmalarına rağmen bir yıldır büyük bir özveri ile çalışıyorlar. Onlara anlayış ve sabırlarından dolayı da teşekkür ediyoruz” diye konuştu.


Aşılamaya ilişkin sürecin devletin belirlediği sıralamaya uygun şekilde sürdürüleceğini aktaran Rektör Hotar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gerek aşı olan sağlık çalışanlarımız gerekse aşı olacak vatandaşlarımız, hiçbir şekilde tedbiri elden bırakmamalıdır. Böyle bir durum, mücadeledeki en büyük hata olur. Salgın tam anlamıyla kontrol altına alınıncaya kadar, maske, mesafe ve hijyen konusuna özen göstermemiz; kısıtlama ve uygulamalara mutlak suretle uymamız gerekir. Önümüzdeki günlerde daha güzel gelişmelerin olacağına inanıyoruz. Üniversite olarak, birey ve toplum sağlığı için çalışmaya devam edeceğiz. Aşıyı temin eden devletimize ve bize her imkanı sunan aziz milletimize bir kez daha şükranlarımızı sunuyoruz.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Ermeni katliamı izleri 104 yıldır duruyor Adana’da Ermeniler tarafından 1920 yılında Camili köyü basılarak 500 Türk’ün katledilmesinin izleri bir çiftlikte hala dün gibi duruyor. Ermeni Diasporası 24 Nisan’ı "sözde Ermeni soykırımı" diye ilan etse de Adana’nın bir çok yerinde Ermenilerin yaptığı katliamların izleri görünüyor. Bunlardan biri de Yüreğir ilçesine bağlı Camili Mahallesinde 1920 yılında meydana geldi. Kayseri’den Adana’ya doğru inen sayıları yaklaşık bin Ermeni silahlı komitacılar, 15 Haziran 1920 yılında Adana’nın Camili köyüne saldırdı. Kadın, çocuk, yaşlı demeden herkesi kurşuna dizen silahlı Ermeniler, son kale olan Camili çiftliğinde katliam yaptı. Kapıları, duvarları ve çiftliğin ortasında yer alan tulumbayı kurşun yağmuruna tutan silahlı Ermenilerin kurşun izleri hala çiftliğin kapı ve duvarlarında yer alıyor. 19. yüzyılda yapılan ve hala ayakta olan bu tarihi çiftlik Ermeni mezaliminin izlerini taşımaya devam ediyor. “Kadın, çocuk ve hayvanları yukarıda ki mağaralara saklamışlar” Tarihi Camili Çiftliğinde yaşayan Abdullah Özdemir, o dönem de köyün yaşadığı olayları anlatırken şu ifadelere yer verdi; “Ermeniler 1920 yılında Kilikya bölgesi, yani bu bölgede topladıkları insanları buraya, Camili çiftliğine yığmışlar. Kaçan kadın, çocuk ve hayvanlar yukarıda ki mağaralara saklanırken erkekler çiftliğin içerisinde kalmışlar. Bazı bilgilere göre katledilen Türk sayısının 500’ü aşkın olduğu söyleniyor. Silahlı Ermenilerin bıraktığı mermi izleri hala kapı ve içeride yer alan Osmanlı armasında kendini gösteriyor. Türkler gelen Ermeniler tahılları yağmalamasın diye çiftliğin içerisinde kuyularda tahıllarını saklamışlar. Geçmişte burada çok büyük bir katliam yapılmış”. “1920 yılında Ermeni çeteleri katliam yapmıştır” Ermeni çetelerin Kayseri’den aşağıya inerek ne var ne yok her yerde katliam yaptıklarını ifade eden Özdemir, 1920 yılında çor çocuk demeden silahlı Ermeni çeteleri Kayseri’den bu tarafa doğru ne var ne yok toplayıp, buldukları yerde katliam yaparak buralara kadar gelmişlerdir” dedi
Bursa (Özel) Toz taşınımında solunum rahatsızlığı olanlar risk altında Meteoroloji Genel Müdürlüğü; Kuzey Afrika’dan beklenen toz taşınımı uyarısı yaptı. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Ertem Cengiz, solunum ve kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra yaşlı hamile ve çocukların da toz taşınımı sırasında risk altında olduğunu ifade etti. Mecbur kalınmadığı taktirde dışarıya çıkılmaması gerektiğini söyleyen Cengiz, zorunlu durumlarda maske takılması gerektiğini kaydetti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan değerlendirmelerde Marmara’nın güneyi, İç Ege, Batı Akdeniz, İç Anadolu ile Batı Karadeniz’in iç kesimlerinde yer yer toz taşınımı beklenildiği açıklandı. Kuzey Afrika’dan beklenen çöl tozlarının hava kirliliği ve görüş mesafesini düşürmesine karşı yerel yönetimler vatandaşlara tedbirli olmaları konusunda uyarılarda bulundu. Ayrıca uzmanlar toz taşınımına uzun süreli maruz kalınması durumunda solunum yetmezliğine varabilecek rahatsızlıklar nedeniyle en yakın sağlık kuruluşuna gidilmesi gerektiğini dile getirdi. Solunum ve kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra yaşlılar, hamileler ve çocukların risk altında bulunduğunu ifade eden uzmanlar, mümkün olduğunca toz taşınımı geçene kadar dışarı çıkılmaması, mecburi durumlarda ise maske takılması gerektiğini kaydetti. Uzmanlardan maske uyarısı Mecbur kalınmadığı taktirde dışarıya çıkılmaması gerektiğini ifade eden Acıbadem Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Arzu Ertem Cengiz, “Toz taşınımı dediğimiz dönem 3 gün boyunca ülkemizde çöl tozlarının yoğun olarak görülmesi demek. Hava kirliliğine neden olarak görüş mesafesini bozabildiği gibi özellikle solunum rahatsızlığı bulunan hastalarımızda, solunum sıkıntısına neden olabilir. Özellikle astım ve alerjisi olan kişilerde astım atağı gibi solunum sıkıntılarının yoğun olduğu dönemlere neden olabilir. KOAH’lı (kronik obstrüktif akciğer) ve kronik hastalığı olan kişilerde de solunum sıkıntısı ataklara neden olabilir. Bu dönemde en önemlisi toza maruz kalmamaktır. Kronik ve ciddi hastalığı olan kişilerin bu dönemde mümkünse dışarıya çıkmamasını tavsiye ediyoruz. Dışarıya çıkmaları gerekiyorsa özellikle toza karşı koruyu N95 gibi kullanmaları, bulamıyorlarsa bile normal maske faydalı olabilir. Maske kullanmak bu dönemde çok önemli. Astım hastalıklarında özellikle atağı tetikleyebilir, astım krizine neden olabilir. Böyle bir durum oluştuğunda hastaların bir sağlık kuruluşuna başvurarak etkili bir astım tedavisi almaları gerekebilir” şeklinde konuştu. Solunum rahatsızlığı bulunanlar kadar yaşlı, hamile ve çocuklar da risk altında Kronik rahatsızlığı bulunanların yanı sıra çeşitli grupların da risk taşıdığını belirten Cengiz, “Yaşlılarda ek hastalıklar, kronik rahatsızlıklar daha fazla olduğu için onlar daha hassas. Hamileler ve çocuklar etkilenebilir. Solunum hastalığı olanlar ekstra risk altında. Çünkü bu tozlar çok küçük partiküller halinde olup solunum yollarını etkileyebilmekte, hastalarda atakları tetikleyebilmektedir. Uzun süreli maruz kalma durumunda solunum yetmezliğine görülebilir Toz taşınımına uzun süreli maruz kalınmaları durumunda solunum yetmezliğine varan ciddi rahatsızlıklar görülebileceğine dikkat çeken Cengiz, “Kriz atak dediğimiz kriz tablosuna neden olabilir. Ciddi solunum sıkıntısı, hatta çok fazla maruz kalınırsa solunum yetmezliğine bile neden olabilir. Bizim en çok beklediğimiz tablo, öksürük ile birlikte nefes darlığı ve atak tablosudur” ifadelerini kullandı.