ASAYİŞ - 15 Mayıs 2019 Çarşamba 12:40

Dönemin il emniyet müdürünün “Askeri Casusluk” operasyonundan haberi yokmuş

A
A
A
Dönemin il emniyet müdürünün “Askeri Casusluk” operasyonundan haberi yokmuş

İzmir’deki ‘askeri casusluk’ soruşturması kapsamında Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyelerinin sahte delil üreterek kumpas kurdukları iddiasına ilişkin davada savunma yapan tutuksuz sanıklardan, eski İzmir İl Emniyet Müdürü Ali Bilkay, gece saatlerinde yapılan “Askeri Casusluk” operasyonundan aynı gün saat 17.

İzmir’deki ‘askeri casusluk’ soruşturması kapsamında Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyelerinin sahte delil üreterek kumpas kurdukları iddiasına ilişkin davada savunma yapan tutuksuz sanıklardan, eski İzmir İl Emniyet Müdürü Ali Bilkay, gece saatlerinde yapılan “Askeri Casusluk” operasyonundan aynı gün saat 17.00’de haberi olduğunu iddia ederek, “Bilgim olsaydı da müdahale etmezdim. Savcı talimatı vermiş. Müdahale etmesi gereken savcıydı” dedi.


İzmir’deki “askeri casusluk” soruşturması kapsamında Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyelerinin sahte delil üreterek kumpas kurdukları iddiasına ilişkin, aralarında tutuksuz sanık eski İzmir İl Emniyet Müdürü Ali Bilkay’ın da yer aldığı 13’ü tutuklu toplam 90 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.


İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.


“Silahlı örgüt üyeliği” ve “görevi kötüye kullanma” suçlamalarıyla yargılanan ve hakkında toplamda 6 aydan 12 yıla kadar hapis cezası istenen tutuksuz sanık Ali Bilkay, esas hakkındaki savunmasını yaptı. Eski İzmir İl Emniyet Müdürü Bilkay, “Askeri Casusluk” soruşturmasının 30 Eylül 2010’da İzmir İl Emniyet Müdürlüğüne gelen “fuhuş” ihbarıyla başladığını, soruşturma yürütülürken 4 Şubat 2011’de “Askeri Casusluk” dosyasına dönüştüğünü ifade ederek, “Her iki tarihte de ben Sakarya İl Emniyet Müdürü olarak görev yapıyordum. 21 Kasım 2011’de İzmir’de göreve başladım. Benden önce İzmir’de görev yapan kişinin adı bile geçmiyor dosyada. Kendim gibi onun da suçsuz olduğuna inanıyorum. Göreve başlamadan 15 ay önce başlayan bir soruşturma için neden benim ismim geçiyor onu anlayamadım” dedi.



“8 ay boşuna hapis yattım”


“Askeri Casusluk” soruşturmasında yer alan bürokratların bazılarının telekızlarla irtibatlı olduğunu ileri süren Bilkay, “Dosyadaki usulsüzlükleri tespit eden müfettişler, telekızlarla irtibatlı olan bürokratların benim önerimle göreve geldiğini tespit etmiş. Bu nedenle adım dosyada yer alıyor. Bu müfettişler benden öç almak için bunu yaptılar ve beni hapse gönderdiler. 8 ay boşuna hapis yattım. Ben aslında benden önce başlayan soruşturmayı durdurmamakla suçlanıyorum” diye konuştu.



“Bilgim olsaydı da müdahale etmezdim”


“Birileri beni zorla FETÖ’cü yapmaya çalışıyor ama benden FETÖ’cü çıkmaz” diyen tutuksuz sanık Ali Bilkay, yasal yetkisi olmadan hiçbir şey yapmadığını ifade ederken, duruşma savcısı ise “Bana demagoji yapıyorsunuz gibi geliyor. Bir il emniyet müdürü, personelinin yürüttüğü soruşturmadaki yanlışlıkları bilmez mi?” dedi.


Savcının sorusu üzerine gece saatlerinde yapılan “Askeri Casusluk” operasyonundan aynı gün saat 17.00’de haberi olduğunu iddia eden Bilkay, “Operasyon başladıktan sonra bana brifing verildi. Bu uygulama böyledir. Operasyon deşifre edilmesin diye böyle yapılır. Ben bu operasyonla ilgili ne bilgi istedim ne de bana bir bilgi verildi” şeklinde konuştu.


Duruşma savcısının, “Operasyondan bilgin olsaydı müdahale eder miydin?” sorusuna, “Bilgim olsaydı da müdahale etmezdim. Savcı talimatı vermiş. Müdahale etmesi gereken savcıydı” diye yanıt verdi.



“Böyle olacağını bilseydim...”


ByLock ve benzeri örgüt içi haberleşme programlarını kullanmadığını da savunan Bilkay, “Ali Bilkay’ın yedi sülalesinden bir kişi bile cemaatin yanından geçmemiştir. Örgütün ne sohbetlerine gittim ne himmet verdim ne kurban derisi bağışladım. Böyle olacağını bilseydim Türk Hava Kurumuna bağışladığım kurban derilerinin makbuzlarını bile saklardım” dedi.


FETÖ üyelerinin, kendilerine pay çıkarmak için “İzmir İl Emniyet Müdürü de bizim adamımız” şeklinde kodlama yapmış olabileceklerini savunan Bilkay, suçsuz olduğunu ifade ederek beraatini talep etti.



İddianame


“Askeri gizli bilgi ve belge bulundurma” iddialarına ilişkin İzmir Emniyet Müdürlüğüne 10 Ağustos 2010’da gelen ihbar e-postası üzerine başlatılan soruşturmada, aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 sanık ve üst düzey askeri yetkili, devletin gizli bilgi ve belgelerini yabancı istihbarat servislerine vermekle suçlandı.


İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi, yapılan yargılama sonucunda Şubat 2016’da tüm sanıkların beraatine hükmederken, sahte deliller üretilerek kumpas kurulduğu iddiaları üzerine başlatılan soruşturmada 25 şüpheli tutuklandı, 5 zanlı daha sonra tahliye edildi. Soruşturmaya ilişkin İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in bir numaralı sanık olarak yer aldığı 68 sanıklı iddianame, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.


Dava dosyadaki sanık sayısı, dönemin Emniyet Genel Müdür Yardımcıları Mustafa Gülcü ve Celal Uzunkaya’ya kurulduğu iddia edilen kumpas davasının da birleştirilmesiyle önce 83’e, birleşen başka dosya nedeniyle de 91’e yükseldi. Örgüt elebaşı Fethullah Gülen’in dosyasının ayrılmasıyla sanık sayısı 90 oldu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Bu proje geleceğin hafızlarını yetiştiriyor: 11 bin 300 öğrenci icazetnamelerini aldı Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığınca 2014’den beri yürütülen “Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Projesi” çerçevesinde icazetnamelerine kavuşan hafız sayısı 11 bin 300 oldu. Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Nazif Yılmaz, 177 okulda yürütülen projeyle 20 bine yakın öğrencinin hafızlık eğitimi aldığını söyledi. Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ile Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü iş birliği çerçevesinde yürütülen "Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Projesi" çerçevesinde 2014-2015 Eğitim ve Öğretim yılından itibaren 11 bin 300 öğrenci icazetnamelerini aldı. Başiskele ilçesi Yeşilyurt Mahallesindeki Türkiye Yüzyılı Gençlik Merkezi’nde düzenlenen programda; Müzhebbibe Fatma Aydın İmam Hatip Ortaokulu ile Kuran Kursu’nda hafızlık eğitimimi başarıyla tamamlayan 19 öğrenci daha icazetnamelerini aldı. Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Nazif Yılmaz ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın katılımıyla gerçekleştirilen organizasyonda aileleri, yakınları ve öğretmenleri hafızların heyecanlarına eşlik etti. “11 bin 300 hafız yetişmiştir” Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Nazif Yılmaz, “İmam Hatip Okullarımız ile birlikte Kur’an kurslarımızın hafızlık süreci, Milli Eğim Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığıyla müşterek başlayan projedir. Bu güne kadar 11 bin 300 hafız yetişmiştir. Bizim hafızlık geleneğimizde eskiden öğrencilerimiz 5’inci sınıfı bitirir, 2- 3 yıl da hafızlığa giderdi. Sonra yaşları büyüdüğü için kendi arkadaşları ile okula devam edemez, daha küçük yaşlardaki öğrencilerle okurdu. Öğrenci, liseye devam ederken zorlanır ve maalesef birçok hafızımız üniversiteye devam edemezdi. Ama bu sistemle birlikte öğrencilerimiz hafızlıkta akademi öğrenmelerine geri kalmadan, sosyal ortamdan, okul ortamından uzak kalmasın diye Kur’an kursu ile iş birliği haline girdik. Dolayısıyla okulla beraber bu sistemi yürüten 177 okul bulunuyor. 20 bine yakın öğrencimizde hafızlık eğitimi almaktadır. Maksadımız okullarımızda fen bilimleri, sosyal bilimler ve temel İslam bilimlerinde olan hafızlık eğitimini aynı çatı altına almaktır" ifadelerini kullandı. "Hafızlık bütün dünyevi unvanları üzerindedir" Hafızlığın yeryüzünde bir insana nasip olabilecek en güzel derce olduğunu söyleyen Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, "Hafızlık bütün dünyevi unvanları üzerindedir. Hafızlık ile diğer ilimleri birleştirmek gerekiyor. Dini ilimler ve din dışı ilimler diye bir tasnif yok. Tefsir, hadis, fıkıh, kelam, bu ilimler ne kadar dini ise matematik, astronomi, tıp ile tabii bilimler dediğimiz ilimler de dini ilimdir. O ilimlerde zirvede olan alimlere baktığımız zaman, küçük yaşlarda hafız olduklarını görüyoruz. Örneğin İbni Sina 11 yaşında olmuş. Sadece ulumu İslamiye de değil tabii ilimlerde de kendisini çok iyi yetiştirmiş. Kanun Fıt Tıb isimli altı ciltlik kitap yazmış ve altı asır Avrupa okullarında, üniversitelerinde, ders kitabı olarak okutulmuş. Matematikte, kimyada, fizikte, astronomide pek çok alim önce Kuran’ı öğrenmişler, onun üzerine diğer ilimleri elde etmişler. Milli Eğitim Bakanlığımızın ve Diyanet İşleri Başkanlığımızın ortak yürüttüğümüz bu proje ile örneklerini gördüğümüz yavrularımız, kardeşlerimiz, 11 bin hafızımız bu okullardan mezun oldu. Onlarda geçmiş alimlerimizin yolunu devam ettirmelerini bekliyoruz. Farklı ilimlerle ilgili kitap ve makale, Allah’ın kitabını daha iyi anlayayım niyetiyle okunursa, her okunan cümlede harcanan zaman nafile ibadet etmiş kadar değerli olur” diye konuştu. “Meal çalışması yapıyoruz” Diyanet İşleri Başkanlığı olarak gök ayetlerinin meali konusunda çalışma yürüttüklerini söyleyen Erbaş, “100 civarında ayet var, meal çalışması yapıyoruz. Çeşitli alanlardan hocalarımız, ayetlerin konusuna göre uzmanları ile istişare yaparak o ayeti en güzel şekilde anlamaya çalışıyorlar. Hafızlarımızdan inşallah çok şeyler bekliyoruz. Onlar Kuran’ın hafızı Kuran’da onların hafızı. ‘Şüphesiz Kuran’ı biz indirdik ve onun muhafızı biziz buyuruyor’ Rabbimiz. Kim eliyle, Hafızlarımız eliyle. Onların zihinleri vesilesiyle Cenabıhak Kuran’ı koruyor. Kur’an’da hafızlarımızı koruyor” ifadelerini kullandı. Programa Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Nazif Yılmaz ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın yanı sıra; Kocaeli Valisi Seddar Yavuz, Eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Görmez, Başiskele Belediye Başkanı Mehmet Yasin Özlü, imamlar, müezzinler ve vatandaşlar katıldı. Programın sonunda Kuranı Kerim tilaveti ve dua edildi.